AKP Genel Başkanı Erdoğan, önceki gün AKP’li belediye başkanlarının toplantısında “yerel yönetimlerde reform” yapacakları, bunun için hazırlık yapıldığı müjdesini verdi!
Konuşmasında Erdoğan, CHP’li büyükşehir belediyelerini, özellikle de İstanbul Büyükşehir Belediyesini hedefe koydu. “Daha 1.5 yıl öncesine kadar belediyecilik hizmetlerinde hiçbir sıkıntının yaşanmadığı şehirlerimiz akmayan sular, toplanmayan çöplerle gündem oluyor… Çöp, çukur, çamur yeniden insanımızın kabusu oldu” diyen Erdoğan, “Yerel yönetimler reformu ile mahalli idarelerimizin kronik sorunlarını hal yoluna koymayı hedefliyoruz” iddiasını yineledi.
Hem AKP’de hem de Cumhurbaşkanlığında “yerel yönetimler reformu” konusunda çalışma yapıldığı, bu iki çalışmanın birleştirilerek yeni yasama döneminde Meclise getirileceği belirtiliyor. Böylece, 2019 yerel seçimlerinde ağır bir yenilgi alan AKP’nin, bu reformu(*) yerel yönetimlerin çalışmasını kolaylaştırmak için değil, “tek adam yönetimi”nin emir komutası altına almak için hazırladığı da anlaşılıyor.
YEREL YÖNETİMLERİ ZAPTURAPT ALTINA ALMA ADIMI
AKP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki, bu “karşı reformla” ilgili olarak, “Belediye başkanlarının işini zorlaştıran, günümüzdeki yerel yönetim anlayışını daha geri götüren bir düzenleme yok. Genellikle yenileştirici, kolaylaştırıcı, belediye başkanlarının önünü açıcı maddeler var” dese de;
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart yerel seçimlerinin hemen ardından, belediye meclislerinde AKP-MHP çoğunluğu olan muhalif belediye başkanlarını “topal ördek” olduğunu ilan etmesi,
Büyükşehirlerde belediye meclislerindeki AKP-MHP çoğunluğunun hizmetleri açıkça engellemesi,
HDP’li belediyelere uydurma iddialarla kayyum atanması ve seçilmiş belediye yöneticilerinin tutuklanması,
CHP’li belediyelerin bakanlıklar tarafından (idari, mali, imar yetkisi tartışmalarıyla) kuşatılarak boğazlarının sıkılması,
Valilerin büyükşehir belediye başkanlarını tanımayan tutumları açıkça göstermektedir ki, getirilmek istenen düzenleme, muhalif yönetimlerin iktidarın tam denetimine verilmesinin düzenlemesidir!
‘KARŞI REFORM’LA NE GETİRİLMEK İSTENİYOR?
Nitekim önceki gün Gazete Duvar’da yer alan haberlere göre; “Yerel yönetim yapılanması ve mevzuatının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyumlu hale getirilmesi” amacıyla yapılmak istenen karşı reform gerçekleşirse;
1) Büyükşehir belediyelerinin genel bütçe gelirlerindeki payı yeniden düzenlenecek. Büyükşehir yetkilerinin bazıları ilçe belediyelerine devredilecek. Belediye başkanının, belediye meclisinin de başkanı olması uygulamasına son verilecek; meclis başkanı belediye meclisi tarafından seçilecek.
2) “Büyük projeler” (Kanal İstanbul gibi) için “Belediyece yapılması gereken hizmetlerin yerine getirilmemesi” durumunda bu hizmetler valilikler tarafından yapılıp, maliyeti de ilgili belediyenin ödeneğinden kesilecek.
3) İmar başta olmak üzere belediyelerin yetkilerinin önemli bir kısmı bakanlıklara devredilecek.
4) Belediye meclislerinde olan planlama yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı denetimine tabi olacak.
Tabii bunlar, bugüne kadar medyaya yansıyanlar. Meclise daha hangi maddeler eklenmiş olarak gelir, bunu bilmek zor. Ama, bundan böyle, tek adama biat etmeyen bir odağı zaturapt altına alma amaçlı hiçbir girişim sürpriz olmayacağı gibi, belediyeleri etkisizleştirip itibarsızlaştırma amaçlı hiçbir girişim de sürpriz olmaz.
‘MUHALEFETİ EZME’NİN YENİ BİR ADIMI
Erdoğan ve partisi, bugüne kadar, bir yandan “yerel ekonomik rant”ın yandaş yerel sermaye arasında paylaştırılmasını, öte yandan da bu rant paylaşımı üstünden yerel siyasal örgütlenmesini sürdürülebilir kılmıştır. Ancak İstanbul, Ankara gibi önemli büyükşehirlerin muhalefet partilerinin eline geçmesiyle bu emme basma tulumba sistemi önemli ölçüde bozulmuş, işlemez hale gelmiştir.
Kısacası Erdoğan ve partisi, yerel yönetimler alanında bu karşı reform girişimiyle artık; İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Mardin, Diyarbakır, Van gibi büyükşehirleri geri almak bir yana Gaziantep, Konya, Kayseri gibi illeri de kaybedeceğini kabul etmektedir. Eğer AKP, bugün yerel yönetimlerde 31 Mart seçimi öncesindeki gücüne sahip olsa, böyle bir karşı reform girişiminde bulunmazdı. En azından şimdilik buna ihtiyaç duymazdı! Çünkü şimdi AKP, yerel yönetimlerde oluşan durumu, muhalefetin iktidar alternatifi olma iddiasının en önemli dayanağı olarak görmekte, bu seçeneği ortadan kaldırmak için hamle yapmaktadır. Bu yüzden de yerel yönetimlerle ilgili bu karşı reform hazırlığını, sadece yerel yönetimlere yönelik bir saldırı değil, tek adam yönetimine karşı olan bütün muhalif güçleri ezme, itibarsızlaştırma, etkisizleştirme ve tek adam yönetimine karşı iktidar alternatifi olmaktan çıkarma amacının bir parçası olarak görmek gerekir. Bu karşı reformun temeline, “yerel yönetimlerin yapılanması ve mevzuatının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyumlu hale getirilmesi” gerekçesinin konması da bu amacın açık ifadesidir.
(*) Bugüne kadar ki her reform iddiası gibi bu da AKP’nin bir “karşı reform” girişimidir.
Reklam