Cumartesi Anneleri, 28 yıl önce gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay için adalet istedi. Deniz Gülünay, “Yaşadığım sürece bunun hesabını devletten soracağım” dedi.
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 799’uncu haftasında gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay’ın faillerinin cezalandırılmasını istedi. 20 Temmuz 1992’de Tarabya’daki evinden çıktıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Hasan Gülünay’ın kaybedilişini gündeme getiren Cumartesi Anneleri, adalet talebinde bulundu.
Açıklamayı okuyan Ümit Tekay Dişli, Türkiye’de cezasızlığın bir devlet politikası olarak uygulandığını belirtti. Devletin politikalarından doğan gözaltında kaybetmelerin, yine devletin kurumlarının işbirliği içinde örtbas edildiğini ifade eden Dişli, “Devlet, anayasal yükümlülüklerini yerine getirmediği için cezasızlık zırhı aşılamıyor. Bunun sonucunda da ne gözaltında kaybedilen insanlarımıza ne de adalete ulaşılamıyor” dedi.
Hasan Gülenay’ın kaybedilmesini anlatan Dişli, “23 Mayıs 1992’de Artvin’de gözaltına alındıktan sonra işkenceyle öldürülen Ali Ekber Atmaca’nın üzerinden İstanbul’da aynı mahallede yaşadığı Hasan Gülünay’ın kimliği çıktı. Bu nedenle 32 yaşındaki 4 çocuk babası Gülünay polis tarafından aranmaya başlandı. Eşine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya’daki evinden iş yerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönemedi” ifadesini kullandı
İŞKENCE YARALARI İYİLEŞTİKTEN SONRA AÇIKLAYACAKLAR
Hasan’ın iş yeri telefonunu arayan bir kişinin, Terörle Mücadele Şubesi’nden aradığını söyleyerek Gülünay’ın gözaltında olduğu bilgisini verdiğini hatırlatan Dişli, şunları söyledi: “Ancak Savcılık ve İstanbul Emniyeti’ne başvuran aileye, Hasan’ın gözaltında olmadığı, arandığı söylendi. Bunun üzerine aile memleketlileri olan ve o dönem İstanbul Emniyeti’nde üst düzey yetkili olan Hüseyin Kocadağ’la görüştü. Kocadağ aileye ‘Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar” dedi. Aile bu bilgiyi kamuoyuna duyurdu. Hasan’la aynı tarihlerde İstanbul Emniyet Müdürlüğünde sorguda olan bir tanık, yüzünü görmediği bir kişinin işkencede ‘Ben Hasan Gülünay beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar!’ diye bağırdığını açıkladı. Bu iki açıklamanın ardından hem ailenin hem de tanıklık yapan kişinin evleri polis tarafından basıldı ve konuşmamaları için tehdit edildiler.”
DAVA AİHM’DE
Ailenin adalet girişimlerinin cevapsız kaldığını söyleyen Dişli, şöyle devam etti: “Yargı makamları, güvenlik güçleri tarafından verilen bilgilerle yetindi. Olayla ilgili delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden ve etkili bir soruşturma yürütmeden zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi. Karara yapılan itiraz reddedildi. Dosya 2013’de Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. AYM de davada AİHM’nin zorla kaybetmelerle ilgili kabul ettiği delil standartlarını uygulamadı. 21 Nisan 2016’de yalnızca ‘yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine’ hükmetti. Ancak bu ihlalin de sonuçlarının ortadan kaldırılması için zaman aşımını gerekçe göstererek etkili bir giderim yolu sunmadı. Dava AİHM’e taşındı.”
ADALET İÇİN EKSİK OLAN ŞEY SİYASİ VE ADLİ İRADEDİR
Dişli, “Gözaltında kaybetme devam eden bir insan hakkı ihlali niteliğindedir. Gülünay dosyasının zaman aşımı gerekçe gösterilerek kapatılması uluslararası insan hakları hukukuna aykırıdır. Gülünay’ın güvenlik güçlerince gözaltına alındığını ve onların kontrolleri altında öldüğünü doğrulamaya yetecek ciddi, belirgin ve tutarlı emareler mevcuttur. Hakikatın açığa çıkarılması ve adaletin sağlanması için eksik olan şey siyasi ve adli iradedir. Bu yüzden bir kez daha siyasi ve adli makamları Gülünay’ın akıbetinin açıklanması, faillerinin cezalandırılması için uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
İSMİNİ KATİLLERE UNUTTURMAYACAĞIM
Ardından söz alan Hasan Gülünay’ın kızı Deniz Gülünay da, “Kayıplarımızı akıbetini sorma gayemiz kuşaktan kuşağa devam ediyor. Mevsimlere, aylara sığmayan bir mücadele verdik ve halen vermeye devam ediyoruz. Yaşadığımız bunca baskı ve yasaklamalara rağmen kayıplarımızı aramaktan vazgeçmedik. Ben yaşadığım sürece bunun hesabını devletten soracağım. Hasan Gülünay’ın ismini katillere unutturmayacağım.”