Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalif meslek örgütlerinin yapısını değiştirmeye yönelik bir tasarının meclisin gündemine getirileceğini açıklamasının ardından Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Emin Koramaz, VOA Türkçe’ye yaptığı açıklamada ‘‘Meslek örgütleri yönetimleri karar alamaz hale getirilecektir” dedi. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) hukuk danışmanı Avukat Mustafa Güler ise ‘‘Meslek örgütleri anlamını yitir, temsil güçleri zayıflar. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir ülke olması isteniyorsa bu durumla çelişir” açıklamasını yaptı.
Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın eşcinsel bireyleri suçladığı açıklamasına “nefret söylemi” dediği için Ankara Barosu’na tepki göstermişti.
Erdoğan, Ankara Barosu’nun sadece Erbaş değil İslam dinine de ‘‘fütursuzca saldırdığını’’ söyleyerek Meclis’in gündemine AKP’nin daha önce gündeme getirdiği meslek kuruluşlarıyla ilgili bir düzenlemeyi getireceklerini açıkladı.
Bunu “acil ve ehemmiyetli” bir mesele olarak ele aldığını belirten Erdoğan, “Meclis’te neticelenmeyi bekleyen pek çok düzenleme bulunuyor. Bunlardan biri de barolar ve tabip odaları başta olmak üzere meslek kuruluşlarının seçim usullerinin, yapılarının belirlenmesidir” ifadesini kullandı.
‘‘Daha önceki yıllarda bu konuda bir hazırlık yapmış ve belirli bir seviyeye getirmiştik’’ diyen Erdoğan, ‘‘Bu çalışmayı derhal yeniden ele almalı varsa eksiklerini tamamlayıp en kısa sürede Meclisin takdirine sunmalıyız’’ diye konuştu.
Erdoğan’ın yasa değişikliğiyle seçim sistemleri ve yapılarını değiştirmeyi hedeflediği meslek kuruluşları ise Ankara Barosu gibi avukatlık mesleği temsilcisi barolar, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Türk Tabipleri Birliği (TTB).
‘‘Meslek kuruluşlarını parti rejimi kontrolüne almak amaçlanıyor’’
TMMOB, kurulduğu 1954 yılından bugüne tüzüğü uyarınca sadece AKP iktidarı döneminde değil her iktidar döneminde mesleki bilgiye dayalı olarak kamu yararı ilkesiyle mühendislik ve mimari alanlarındaki hükümet projelerini eleştirel gözle değerlendirmesiyle tanınıyor. Tüzel kişiliğiyle pek çok hükümet projesi aleyhine hukuki mücadele verdiği gözlemlenen TMMOB, 24 mesleği temsil etmekte olan odaları ve 554 bin 954 üyesiyle Türkiye’nin önemli sivil örgütlenmelerinden birisi olarak kabul ediliyor.
TMMOB Başkanı Emin Koramaz, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, Erdoğan’ın meslek kuruluşlarını 2018 yılında da “Başlarındaki Türk, Türkiye ifadesini kaldıracağız” sözleriyle de hedef aldığını söyledi. O dönemde meslek kuruluşlarıyla ilgili bir yasa taslağı hazırladığını anımsatan Koramaz, “O dönemki taslağa göre, TMMOB, TTB ve Türkiye Barolar Birliği dahil olmak üzere bu meslek kuruluşlarının isimlerinin başındaki Türkiye, Türk ibareleri değiştiriliyor, bunlar sıkı mali baskı altına alınıyor ve seçim sistemleriyle de oynanıyordu. Dolayısıyla Demokratik seçimlerle ele geçirilmemiş bu örgütler, ele geçirilmeye, susturulmaya çalışılıyordu. Şimdi yeniden o taslak gündeme alınacak gibi görünüyor. Belki her örgüt için ayrı bir seçim taktiği öngörülecektir. O dönemki taslak itibariyle ‘nispi temsil sistemiyle seçim’ şartı getirilerek, meslek örgütleri yönetimleri karar alınamaz hale getirilecektir” dedi.
TMMOB’nin, yıllardır hukuka aykırı şekilde tarihi, kültürel ve çevre mirasını yok edebilecek, kamuya ait tüm bu değerleri sermaye kesimlerine aktaracak her türlü girişime karşı çıktığını kaydeden Koramaz, “TMMOB yanı sıra TTB, ‘Sağlık bir haktır, herkese eşit sunulmalı’ dediği için; barolar ise anayasal bir düzen istedikleri için hedef alınıyor. Laikliğe bağlı, anayasal meslek kuruluşları ele geçirilmek isteniyor. Maalesef Türkiye’de bugün parti rejimi söz konusu. Devletin tüm organlarını bir parti organı gibi kullanıyorlar. Ancak bu meslek kuruluşları, bir türlü kendi parçaları haline getirilemediği için zapt-u rapt altına alınmak isteniyor” diye konuştu.
Meclis’in gündemine taşınacak taslakla “nispi temsil ile seçim sistemi” uygulanması şartı getirilerek, örneğin TMMOB ve bağlı odalardaki yönetim oluşumunda, “karma bir yapı” hedefleneceğini belirten Koraman, “Böylece TMMOB karar alamaz hale getiriliyor olacak. Zaten yıllar içinde AKP iktidarı tarafından TMMOB’nin ekonomik kaynaklarını kurutmayı amaçlayan pek çok düzenleme yapıldı. TMMOB olarak verdiğimiz pek çok kamusal hizmet öncesinde özelleştirilerek, piyasaya açılarak gelir kaynaklarımız kesildi. İşçi sağlığı periyodik kontrol hizmetleri, projelere mimari denetim hizmetleri, yapı denetim alanı, Makine Mühendisleri Odası’nın LPG, asansör denetim yetkisi özel kuruluşlara açıldı. Böylece TMMOB’nin kamu adına tüzel bir kişilik olarak yaptığı bu denetimlerden sağladığı gelirler kesildi” anımsatması da yaptı.
”Temsilde adalet sağlanmazsa anayasaya uygun olmaz”
TTB’nin hukuki danışmanı Avukat Mustafa Güler de VOA Türkçe’nin sorularını yanıtladı. Güler, Erdoğan’ın gündeme taşıdığı yasal değişiklikle muhtemelen meslek kuruluşları yapısını değiştirmek amacıyla “nispi temsil seçim sistemi” getirileceğine işaret etti. Hali hazırda Türk Tabipleri Birliği’nin liste usulüyle gittiği seçimde aslında yönetimdeki isimleri belirlerken demokratik seçim yapılabildiğini kaydeden Güler, “Bizimle konuşulmuş, paylaşılmış bir kanun teklifi yok ortada. Ama nispi temsil getirecekleri iddiası daha önce de gündeme gelmişti. Ancak muhtemelen seçime katılacak her gruptan bir temsilci yönetimde olacak şekilde bir nispi temsil sistemi öngörüyorlar. Bu ne anlama geliyor? Örneğin Meclis’teki her siyasi partiden Bakanlar Kurulu’na temsilci verilmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir yürütme erki olamaz. Yürütülmemesi için ancak böyle bir değişiklik yapılabilir. Hiçbir yürütme organında bu olmaz. Anayasa’nın öngördüğü; ‘temsilde adalet’ meselesini sağlamadığı takdirde anayasaya uygun olmaz” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin 2002 yılında benzeri bir seçim değişikliği yönündeki yasa hükmünü iptal ettiğini ve sonrasında yine AKP iktidarı döneminde 2006’da Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda düzenleme yapıldığını anımsatan Güler, “Odalardaki bu seçim sisteminde Anayasa’nın aradığı iki esas var; bütün odalar temsil edilsin ve temsilde adalet olsun.
Yani bütün odalar temsilci versin ve temsil ettikleri üye sayısı itibariyle temsilde adalet olsun. Mesela İstanbul’un Diyarbakır’dan 5 kat fazla üyesi söz konusuyken aynı sayıda delegeyle temsili adaletli olmayacaktır. Bu açıklamalarla (Erdoğan’ın açıklaması) seçimi değersizleşen bir noktaya ilerliyoruz. Bu meslek örgütleri anlamını yitir, temsil güçleri zayıflar. Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir ülke olması isteniyorsa bu durumla çelişir” diye konuştu.
TÜRMOB örneği yönetim güçlüğüne işaret ediyor
VOA Türkçe’nin görüştüğü hukukçulara göre; benzeri bir yapısal değişiklik AKP iktidarı döneminde Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) yönetimi oluşumunda hayata geçirildi. 2007 yılında TÜRMOB’un yapısıyla ilgili yeni düzenleme yapılmıştı.
TÜRMOB’un “nispi temsil seçim sistemi” ile yönetim yapısını oluşturması düzenlemesi yürürlüğe girdikten sonra üye çoğunluğunu temsil edecek şekilde karar verici bir yönetim oluşamadığı vurgulanıyor. Örneğin 2019 yılının Mayıs ayında Erzurum Mali Müşavirler Odası’nda “nispi temsil sistemi” ile yapılan seçim sonrasında 5 kişilik yönetim 2-2-1 şeklinde farklı grup temsilcilerinden oluştu. Ancak Erzurum Mali Müşavirler Odası’nın yeni yönetimi 2019 yılının Kasım ayına kadar oy çokluğuyla görev dağılımı yapamadığı için çalışmalarını yürütemedi. Başkanın kim olacağı gibi, görev dağılımını 6 aylık süreçte yapamayan Erzurum örneğinde olduğu gibi yönetim kurulunda görev paylaşımı zoraki şekilde yapılabiliyor.
Bir başka örnek Kahramanmaraş’ta ise yine 2-2-1 şeklinde farklı grup temsilcilerinden oluşan bir yönetim ortaya çıkınca yine görev dağılımı krizi yaşandı. Herhangi bir grup açısından temsil gücüne sahip olmayan ve bağımsız şekilde seçilmiş bir yönetim kurulu üyesi, 2-2 şeklinde yöneticiliğe seçilmiş gruplarla “başkan ben olacağım” pazarlığı yapıyor ve gruplardan birisi başkanlığını kabul ediyor.
Dolayısıyla nispi seçim sisteminde oda yönetimlerinde üye çoğunluğu görüşünü yansıtacak şekilde kararlar alınamadığı gibi yürütme erki anlamında yönetim mekanizması oluşumunda da sorunlar yaşanıyor. Özellikle yerelde il odaları düzeyinde de yönetim kurulları yapısında iktidara karşı çıkmama eğiliminin ön plana çıktığı belirtiliyor.