Türkiye cezaevlerinde son yıllarda giderek artan hak ihlalleri bitmek bilmiyor. Neredeyse her gün yeni bir cezaevinden ihlal haberleri geliyor.
İHD Hapishane Komisyonu, Marmara bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri raporuna göre sadece 25 farklı hapishanelerde 2 bin 314 hak ihlali yaşandı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara bölgesinde bulunan cezaevlerinde yaşanan 3 aylık Hak İhlalleri Raporu’nu, şube binasında yaptığı basın toplantısıyla kamuoyuna açıkladı. Toplantıya İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ile dernek yöneticileri katıldı.
Raporu açıklayan İHD Şube Başkanı Yoleri, 25 farklı hapishaneden 187 başvuru yapıldığını, 2 bin 314 hak ihlalinin yaşandığını söyledi. Yapılan her başvurunun birçok hak ihlalini barındırdığını söyleyen Yoleri, Nisan ayında 533, Mayıs ayında 645, Haziran ayında ise bin 136 ihlal yaşandığını kaydetti.
Yoleri, cezaevlerinde üç ayda yaşanan hak ihlalleri ile ilgili Yoleri şu verileri paylaştı:
“Sağlık hakkı ihlali 161, sohbet, spor, ortak kulanım alalarının yasaklanması 195, haksız disiplin 2, infazda ayrımcılık 120, görüş yasağı ve iptali 150, kötü muamele, darp ve işkence 177, ayakta sayım 15, sürgün sevk 4, süreli, süresiz yayın kitap ve mektup yasakları 151, haksız tutukluluk ve adil yargılanmama şikayetleri 132, kantin yasağı ve fahiş fiyat uygulanması 45, revire çıkarılmaması 6, mahkemelerin gizli yapılması 5, yemeklerin az ve yetersiz olması 257, genel olarak hijyen ve temizlik malzemesi 203, salgında önlem alınmaması 283 ihlal ile birlikte toplamda 2 bin 314 hak ihlali yaşandı.”
Üç ay boyunca mahpuslara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp ve işkencenin devam ettiğini belirten Yoleri, salgın ile birlikte mahpuslara yönelik keyfi uygulamalar ve ihlallerin had safhaya ulaştığına dikkat çekti.
Karantina adı altında hücre cezalarının normalleştirildiğini ve bütün sosyal hakların kaldırıldığını vurgulayan Yoleri, tecrit ve izolasyonun derinleştirildiğini ifade etti. Yoleri, aile, avukat görüşlerinin de yasaklandığını, hastane sevklerinin iptal edilerek mahpusların tedavi olanaklarının tamamen ellerinden alındığını belirterek, “Mahpuslar bu süreçte gözlerden uzak ölüme terk edilmiştir. Birçok hapishanede saldırılar, hak gaspları, baskılar, haksız ve yasalara aykırı rutin hale gelmiştir” dedi.
Hapishanelerde tehdit, darp, kötü muamele ve işkencenin olağan hale geldiğinin altını çizen Yoleri, “Hapishanede korana salgını bahanesiyle hücre cezası olağanlaştırılmış, ‘terör kimliği’ taşıma zorunluluğu, ayakta sayım dayatmasını kabul etmeyen mahpusların hücrelere atılması gibi uygulamalar bu üç ay boyunca da devam etmiştir” diye belirtti.
Yoleri, pandemi sürecinde özellikle risk grubunda bulunan yaşlı, hasta, engelli, hamile ve çocuklu mahpusların serbest bırakılmaları ve bu süreci dışarıda atlatmalarına olanak sağlanması, bunun yanında hapiste tutulacaklar açısından gerekli fiziki mesafe, beslenme, hijyen ve tedavi koşullarının sağlanmadığını sözlerine ekledi.
Haksız tutuklama ve adil yargılanma hakkının ihlali şikayetlerinin de son süreçte arttığına değinen Yoleri, “Genel olarak yargı sistemi ile ilgili bu konuda yargılama sürecinde seslerini duyuramayan mahpuslar, tutuklandıktan ya da ceza verilmesinden sonra da bu konudaki şikayetlerini ve taleplerini iletmeye devam etmektedirler” şeklinde konuştu.
Yoleri, hapishanelerdeki ihlallerin ve keyfi uygulamaların çok daha fazla olduğunu yineleyerek, şunları söyledi:
“Özellikle içinden geçtiğimiz süreçte mahpuslara yönelik baskı, işkence vahim boyutlara ulaşmıştır. Ayrımcılık şikayetleri ise infazda ayrımcılık ki son infaz yasası değişikliği bu ayrımcılığı daha görünür hale getirmiştir ve genel ayrımcılık pratiklerine dair şikayetlerle karşımıza gelmektedir.”
(Mezopotamya Ajanısı)