Muhalefettin, iktidarın antidemokratik uygulamalarına karşı demokratik ve laik bir cumhuriyet için güçleri birleştirmesi gerektiğini belirten HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, muhalefetin net tavrını ortaya koyması gerektiğini belirtti. Kenanoğlu, “Bu aşamada sokaklar önemlidir, sokakların demokratik talepler için barışçıl eylemler için kullanılmasından asla vazgeçilmemelidir” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, iktidarın giderek artan baskılarına ve antidemokratik uygulamalarına ilişkin Evrensel’e değerlendirmelerde bulundu.
Kenanoğlu, “İktidar bir taraftan ‘Bekçiler Yasası’ örneğinde olduğu gibi güvenlikçi yasa ve uygulamaları hayata geçirirken diğer taraftan da Ayasofya kararında olduğu gibi milliyetçi ve İslamcı tabana yönelik kararlar almaktadır. ‘Çoklu baro’ yasasında yaptığı gibi de toplumsal örgütlenme alanlarını kontrol altında tutma, yandaşlaştırma çalışmalarını yürütüyor” ifadelerini kullandı.
TOPLUM KUTUPLAŞTIRILIYOR
“Çoklu baro” yasasını yandaş baro yaratma ve onun üzerinden de barolar birliğini yandaşlaştırma yasası olarak gören Ali Kenanoğlu şunları söyledi:
“Barolar ve barolar gibi kimi kamu niteliği taşıyan meslek örgütlerinin iktidarın icraatlarına ve yanlış uygulamalarına karşı çıkan ve bu konuda kamuoyunun vicdanını ifade eden açıklamalar yapması, kimi hukuksuzluklara karşı duruşu ve toplum vicdanını yaralayan birçok konudaki davalara müdahil olmaları, avukat desteği sunmaları iktidarı rahatsız etmektedir.”
Kenanoğlu, “Ayasofya kararında olduğu gibi bir taraftan da toplumu kutuplaştırma ve bu kutbun kendi tarafında olduğunu düşündüğü kesimin duygularına ve inançsal reflekslerine yönelik kararları hayata geçirmektedirler. Artık Türkiye totaliter bir Saray rejimiyle yönetilmektedir. Asgari demokrasi kırıntıları, adil yargı sistemi gibi tanımlar ve uygulamalardan bahsetmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“İKİ ARADA BİR DEREDE İLE OLMAZ”
Muhalefetin net olması gerektiğini vurgulayan Ali Kenanoğlu, “İki arada bir derede siyasetle bu süreçle baş edilemez. Ayasofya kararında olduğu gibi bu kararın yanlışlığını ortaya koymaktan çekinerek hatta bu tür yanlış kararları alkışlayarak bu politikalarla başa çıkılamaz” diye konuştu.
Kenanoğlu, devamla şunları söyledi:
“Meclis içi ve Meclis dışı siyasi partiler, demokratik kurumlar, meslek örgütleri, inanç kurumları, yöre dernekleri dahil toplumun tüm kesimi, bu ve benzeri politikaların yanlışlığını haykırmaktan çekinmemeli, ‘Acaba başıma bir hal gelir mi’ ya da ‘Toplumsal desteği kaybeder miyim’ gibi kaygılara düşmemelidir. Neticede net ve kararlı bir şekilde yanlışa yanlış denmediği sürece halk da yanlışı doğru olarak algılayabilir. İktidarın bu algıyı oluşturabilecek medya gücü bulunmaktadır. Bu yandaş medya gücünü bertaraf etmenin yolu yanlışa karşı sessiz kalmamak ve eldeki tüm imkanlarla bu yanlışları halka anlatmakla mümkün olabilecektir. İkircikli politikaların Saray rejiminin işine yarayacağını asla unutmamalıyız.”
DEMOKRATİK VE LAİK CUMHURİYET TALEBİ…
Muhalefetin totaliter rejime karşı demokratik ve laik bir cumhuriyet için ortaklaşması ve güçleri birleştirmesi gerektiğini anlatan Kenanoğlu, “Bu aşamada sokaklar önemlidir. Sokakların demokratik talepler için, barışçıl eylemler için kullanılmasından asla vazgeçilmemelidir. Demokratik ve barışçıl gösteriler, protestolar, eylemler, mitingler mutlaka her fırsatta zorlanmalı ve bu konudaki hakların kullanılmasında ısrarcı olunmalıdır” ifadelerini kullandı.
“İKTİDAR HALKIN ÜZERİNDEKİ BASKISINI ARTIYOR”
İktidarın bozulan ekonomiyi düzeltmek, gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek yerine, yürütülen ekonomik politikalar nedeniyle ses çıkartacak halka yönelik baskıları artırdığına vurgu yapan Ali Kenanoğlu, şöyle devam etti:
“Halkın üzerindeki tehditleri yükseltmek için ‘Bekçiler Yasası’ gibi güvenlikçi yasalara ihtiyaç duyuyor. İktidar bir taraftan zengin sermaye sahibi yandaşlarına teşvikler çıkartıp onların vergi borçlarını affederken diğer taraftan da kıdem tazminatı gibi işçilerin temel güvencelerini ortadan kaldıracak çalışmalar yürütüyor. Bunun bir toplumsal patlamaya neden olacağını bildiği için de bu tür yasalarla bu kesimi baskılamayı ve bu toplumsal kesim üzerindeki tehditleri arttırmayı tercih ediyor.”
“Totaliter bir rejim oluşturan Saray iktidarı, bu rejimin gereği olarak tüm toplumsal alanları, tüm örgütlü yapıları hatta bireyleri kontrol altında tutmak istemektedir” diyen Kenanoğlu, “İktidarının devamı açısından böyle bir baskıya ve kontrol mekanizmasına ihtiyaç duymaktadırlar” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)
Reklam