HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, Diyarbakır İl binasında haftalık basın toplantısı düzenledi. Partilerinin güncel gelişmeler hakkında görüşlerini açıklayan Günay, aynı zamanda Mardin’de yaşanan DEDAŞ sorunu ile ilgili raporu ve çözüm önerilerini paylaştı. AKP-MHP iktidarının toplumun tüm kesimine yönelik saldırılarının devam ettiğini söyleyen Günay, Libya ve Azerbaycan-Ermenistan gerilimine dair yayılmacı politikalardan vazgeçilmesi gerektiğini belirtti. Bölge kentlerinde kolluk kuvvetlerinin karıştığı taciz ve tecavüz vakalarına da değinen Günay, devletin bu konuları örtbas etmeye çalıştığını ve konunun sonuna kadar takipçisi olacaklarını dile getirdi.
“MÜCADELE EDENLERE GÖZALTI SALDIRILARI YAPILIYOR”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin Diyarbakır il binasında gündemdeki gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. AKP-MHP iktidarının toplumun bütün kesimlerine karşı saldırılarını sürdürdüğünü ifade eden Günay, “İktidarın kadın düşmanı politikaları sonucu 14 Temmuz günü Amed ve Antep’te yapılan ev baskınlarında Özgür Kadın Hareketi (TJA) Sözcüsü Ayşe Gökkan’ın da aralarında bulunduğu 24 kadın gözaltına alındı. Aynı gün Antep’te HDP yöneticisi ve üyesi 33 kişi gözaltına alındı. Antep İl Eş Başkanımız Musa Aydın’ın da aralarında bulunduğu birçok arkadaşımız sadece seçim çalışmaları yürüttüğü için tutuklandı. Partimize, mücadele edenlere karşı her gün gözaltı saldırıları yapılıyor. Tüm arkadaşlarımızın alnı ak, kimse size diz çökmedi, çökmeyecek! Akıl dışı ve gülünç suçlamalarınız bizi bu haklı yolumuzdan, sizi de gidici olmaktan kurtaramayacak” dedi.
“YAYILMACI POLİTİKALARDAN VAZGEÇİLMELİ”
AKP-MHP’nin Libya’da yürüttüğü vesayet savaşının Türkiye halklarına mal etmeye çalıştıklarını belirten Günay, şunları söyledi: “Son dönemde AKP-MHP savaş iktidarının Libya’ya yönelik yayılmacı politikaları, ülkeye yeni güçlerin dahil olmasına neden olmuştur. Libya Parlamentosu’nun Mısır’ı davet etmesi bölgede konvansiyonel savaş tehlikesini arttırmıştır. Suriye’de olduğu gibi Libya’da da tüm yabancı güçlerin Libya’dan çıkarak çözümün halklara bırakılması gerektiğini savunuyoruz. Aksi takdirde çok daha geniş kapsamlı bir savaşın, sadece Libya’da değil bütün Kuzey Afrika’ya yayılma riski bulunmaktadır. AKP-MHP iktidarının yaşadığı krizleri aşmak adına dışarıda yeni savaşlara girişmesi bir çıkmaz ve bataklıktır. Bir an önce bu savaş kışkırtıcılığı ve yayılmacı politikalardan vazgeçilmeli, diplomatik seçenekler öncelenmelidir.”
AKP iktidarının Ermenistan-Azerbaycan gerilimi konusunda tavırları ile ilgili de konuşan Günay, AKP’nin gerilimi dindirmek yerine savaşta taraf olduklarını ifade ederek, “AKP sözcüsü, misillemeden ve had bildirmekten bahsederek halkların birbirini katletmesinin siyasi zeminini ve söylem hattını kurmaktan çekinmemektedir. Türkiye’den binlerce kilometre uzaktaki Filipinler gibi ülkelerde çatışmayı durdurmak için arabuluculuk yaptığını savunan iktidar yanı başındaki Suriye’de, Kıbrıs’ta, Libya’da, Ermenistan’da ve Azerbaycan’da arabozucu rolünden vazgeçmiyor. AKP nerede çatışma ve savaş kokusu alsa büyük bir coşkuyla olaya müdahil olmakta ve ateşe benzin dökmektedir. HDP olarak şunu açık bir şekilde yeniden ifade ediyoruz, AKP’nin savaş ve tehdit politikalarına karşı Türkiye’den başlayan ve Ortadoğu’ya Kafkasya’ya yayılan bir barışı inşa edeceğiz” diye konuştu.
“DEVLET TACİZİ VE TECAVÜZÜ ÖRTÜYOR”
Bölge illerinde kolluk kuvvetlerinin karıştığı taciz ve tecavüz vakaları hakkında da konuşan Günay, Şırnak’ta yaşanan tecavüz vakasının ardından Şırnak Valiliği’nin yaptığı açıklamanın saldırıyı örtme amacıyla olduğunu devletin de taciz ve tecavüzü örttüğünü ve tacizciyi koruduğunu ifade eden Günay, “Sarhoşluk kılıfı Kürt kentlerinde suç işleyen kamu görevlilerinin koruma kalkanına dönüşmüş durumdadır. 2017 yılında evlerinin odalarında uyuyan 6 ve 7 yaşındaki Furkan ve Yıldırım kardeşleri panzerle ezen polisin de sarhoş olduğu iddia edilmişti. Çocukları ezen polis tutuklanmış, iki yıl sonra denetimli serbestlikle görevine devam etmişti. Kürt kentlerinde cinsel istismar ve saldırılar, sürekli biçimde yaşanmaktadır. Bu olayın sonuna kadar takipçisi olacağız. Şimdi tutuklanan saldırganın üç gün sonra nöbetçi mahkeme kararıyla apar topar gizliden salıverilmesine izin vermeyeceğiz. Siciliniz bozuk, buna niyet ettiğinizi biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİNİN 75 GÜNLÜK ELEKTRİK BEDELİ 375 BİN TL”
DEDAŞ’ın bölgede hizmet vermeye başladığı andan itibaren elektrik kesintileriyle beraber sorunlar katlanarak devam ettiğini belirten Günay, çiftçilerin büyük mağduriyetler yaşadığını söyledi. Mardin Kızıltepe’de köylülerin elektrik kesintilerinden dolayı sokakta olduklarını hatırlatan Günay, “DEDAŞ’ın elektrik kesintileriyle suya erişim engelleniyor. Tarımsal üretim durma noktasına geldi. Çiftçiler en kritik dönem olan yaz sürecini susuzluk içerisinde geçirmekte. Elektrik kesintilerinden dolayı ürünler yanmış ve çiftçiler mağdur olmuş durumdalar. DEDAŞ’a göre çiftçi kullandığı elektrik bedelini ödemiyor. Raporumuzda olan bir örneği vermek istiyorum: Bir çiftçinin 75 günlük elektrik bedeli 375 bin TL. Hangi çiftçi 2 ayda bu denli yüklü bir faturayı ödeyebilir? Yüklü miktarda zamlar yapılıyor ve çiftçiler bu faturaları ödeyemiyor. DEDAŞ köyün elektriğini keserek tüm köyü cezalandırıyor ve köylüleri birbirine düşman ederek toplumsal barışı da zedeliyor. DEDAŞ’ın bu uygulamaları insan ve hayvan sağlığını da etkiliyor. En büyük mağduriyeti kronik rahatsızlığı olanlar yaşıyor. Buhar makinesini, oksijen tüplerini çalıştıramayan hastaların hayati riski var. Hayvanlar da susuzluktan telef oluyor” dedi.
“MEVCUT BORÇLAR KAMU BORCU OLARAK KARŞILANMALI”
Partilerinin çözüm önerilerinin bir kısmını sıralayan Günay, “Hesapların üzerindeki blokeler derhal kaldırılmalı. DEDAŞ’a olan mevcut borçları ya kamu borcu olarak karşılanmalı ya da kalan miktar ödenebilir bir şekilde taksitlendirilmeli. Çiftçiler indirimli elektrik tarifesinden faydalandırılmalı. Elektrik faturaları aylık değil dönemsel tahsil edilmelidir. Elektrik faturalarında uygulanmakta olan enerji fonu payı, TRT payı, KDV ve dağıtım bedeli kaldırılmalıdır. Yüksek veya düşük voltajdan kaynaklı çiftçinin yaşadığı zarar tahsil edilmelidir. Cengiz Holding’in, Limak Holding’in vergi borçlarını bir gecede silinebilirken çiftçilerin borçları silinse ne olacak? İktidara soruyoruz, çiftçilerin bu patronlar kadar da mı bir değeri yok?” diye belirtti. (Diyarbakır/EVRENSEL)
Reklam