HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç imzasıyla verilen araştırma önergesinde, Demirtaş’ın yargılanma sürecinde hukuk dışı kararların gerçekleşmesinde etkisi olan hamlelerin ortaya çıkarılaması istendi.
Hukuka aykırı kararlarda rolü bulunanların ortaya çıkarılması da talep edilen araştırma önergesinde, “Önceki dönem eş genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın yargı sürecine dahil olan ve hukuk dışı kararların gerçekleşmesinde etkisi olan hamlelerin ortaya çıkarılarak, hukuka aykırı yargılamaların incelenmesi, yargıya dönük bu hamlelerin araştırılması, siyaset ve yargının dahil olduğu, hukuka aykırı kararlarda rolü bulunanların ortaya çıkarılması ve söz konusu durumun hukukun güvenliğine verdiği zararların tespiti ile yol açtığı telafisi imkansız zararların çözümüne ilişkin Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.” ifadeleri kullanıldı.
Gerekçede Erdoğan’ın Sözleri Hatırlatıldı
Önergenin gerekçesinde şunlar dile getirildi: “Önceki dönem eş genel başkanımız Selahattin Demirtaş 4 Kasım 2016 günü 4 ayrı ilde düzenlenen ortak bir operasyonla gözaltına alınmış, ardından tutukluluk süreci başlamıştır. Tutuklamalara esas teşkil eden fezlekelerin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen, tutuklanan, hatta kaçak duruma düşen savcılarca hazırlandığı bilinmektedir. Yine AİHM, AYM ve mahkemelerce verilen 4 tahliye kararına rağmen tutukluluğu sürmektedir.
Cumhurbaşkanının 28 Temmuz 2015’deki “..bu partinin yöneticilerinin bunun bedelini ödemeleri gerekiyor. Bunları dokunulmazlık zırhından sıyırmak suretiyle, biz sırtımızı şuraya buraya dayıyoruz diyenler bu ifadelerin bedelini ödemelidirler.” sözleriyle başlatılan süreç; “İki eşbaşkanın yaptığı açıklamalar kesinlikle anayasa suçu… Dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle başlayacak süreç, inanıyorum ki terörle mücadele açısından ülkemizdeki havayı da olumlu yönde etkileyecektir..” şeklindeki açıklama ve 27 Şubat 2016’daki “Meclis’teki o siyasetçi görünümlü terör örgütü yandaşlarının halkın nezdinde hiçbir karşılığı kalmamıştır. Artık Parlamento fezlekeleri yürürlüğe koymak suretiyle dokunulmazlıkları kaldırılmalı, hukuki olarak hesaplarını vermelidirler. Artık Parlamento fezlekeleri yürürlüğe koyarak, milletin beklentilerine cevap vermelidir” şeklindeki beyanlarla sürdürülmüştür. Nitekim dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair yapılan anayasa değişikliğinin akabinde dört farklı ildeki başsavcılıklarca yürütülen soruşturmalar kapsamında 15 HDP’li milletvekili hakkında operasyon başlatılmış, 10 milletvekili tutuklanmıştır.
“Hakkındaki Fezlekelerin Hepsi Siyasi Faaliyetler Nedeniyle Hazırlandı”
Demirtaş hakkında, tümü basın açıklaması, miting, toplantı, kurum ve kuruluşların daveti üzerine yaptığı konuşmalar, meclis çalışmaları sırasında sarf ettiği sözlerle partisinin grubunda yaptığı konuşmalardan dolayı 96 fezleke hazırlanmıştır. Çarpıcı olan nokta, fezlekelerden 48’inin 2007 yılı ile 2014 yılının sonuna kadar olan yaklaşık 8 yıllık zaman dilimindeki siyasi faaliyetlerine; diğer 48’ininse dokunulmazlıkları kaldıran anayasa değişikliğinin yapıldığı 20 Mayıs 2016’ya kadar olan süredeki siyasi faaliyetlerine ilişkin olmasıdır. Sadece 46 fezleke, 28 Temmuz 2015 tarihli konuşmayı izleyen 10 içerisinde; 15 fezleke anayasa değişikliğinin parlamentoda görüşülmesi esnasında ve 1 fezleke de anayasa değişikliğinin meclis genel kurulunda görüşüldüğü gün (20 mayıs 2016’da) düzenlenmiştir.
“Gizli İbareli Belge İlge İle Soruşturma Açılması İstendi”
Diyarbakır 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/52 esas sayısında açılan dava; yürütülen soruşturma ve kovuşturmaların gayri hukukiliğine çarpıcı bir örnektir. Demirtaş’ın 09.09.2015 tarihinde yapmış olduğu konuşmanın akabinde Adalet Bakanlığı müsteşarınca Diyarbakır CSB’ye soruşturma açılması yönünde gizli ibareli yazılı talimat verildiği, soruşturmanın bu şekilde açıldığı, TCK 299 uyarınca açılan soruşturma kapsamında yasal zorunluluk nedeniyle Diyarbakır CSB’nin bakanlıktan kovuşturma izni istediği ve bu izin üzerine davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Demirtaş hakkında soruşturmayı açan/açtıran ve bu soruşturmanın davaya dönüşmesi için gerekli yasal izni veren de aynı makamdır. Diyarbakır CSB tarafından 21.11.2012’de Adalet Bakanlığına gönderilen dokunulmazlığın kaldırılması talebi; 20.09.2016’de savcılığın yetkisizlik kararıyla Bingöl CSB’ye, oradan 31.10.2016’da tekrar yetkisizlik kararıyla Diyarbakır CSB’ye gönderilmiştir. 4 Kasım operasyonları için dosyaların talimatla Diyarbakır CSB’de toplandığı anlaşılmaktadır. Batman CSB tarafından başlatılan 09.01.2013 tarihli soruşturmanın davası Demirtaş gözaltına alınmadan 9 gün evvel açılmıştır. Karakoçan ve Şırnak CSB tarafından 2014 yılında başlatılan soruşturma dosyalarıyla Van, Cizre, Nusaybin, Kızıltepe CSB’leri tarafından başlatılan soruşturma dosyalarının tam da 31.10.2016 günlü yetkisizlik kararlarıyla Diyarbakır’a gönderilmiş olması dikkat çekicidi. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara CBS’nin 2014/5717 numaralı dosyasıysa, soruşturma yetkisi Ankara’da olmasına rağmen 31.10.2016, 01.11.2016 günü de 2 kez verilen yetkisizlik kararlarıyla Ankara-Diyarbakır arası mekik dokumuştur. Soruşturma dosyalarının, özellikle Demirtaş gözaltına alınmadan birkaç gün öncesinde başlayarak geçirdiği bu safahat, Demirtaş ve arkadaşlarına kurulan yargı kumpasının Ankara merkezli bir odak tarafından takip edildiği, tüm Cumhuriyet Başsavcılıkları arasındaki bu koordinasyonun anılan merkezi odakça yapıldığına dair derin şüphe ve endişe hasıldır.
Önerge Reddedildi
Ülkede gelişen muhalefetin bastırılması amacı açık olan bu hadiseler zincirinde etkisi olan Diyarbakır, Batman, Bingöl, Ankara, İstanbul başsavcıları, ağır ceza mahkemeleri üyeleri, Adalet Bakanlığında ve Beştepe’de görevli bürokratlar ile medya mensuplarının tespit edilmesi, geçmişte yaşananların ortaya çıkarılması; içinde bulunduğumuz dönemin anlaşılmasına ve hukuk dışı uygulamaların sonlandırılmasına katkı sağlayacaktır.”
Önerge Genel Kurul’da, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.