Türkiye’de Dolar/TL kuru tırmanışını Çarşamba günü de sürdürdü. 1 Mayıs Cuma günü 7 lirayı aşan kur, Çarşamba günü 7,19 TL’yi görerek 13 Ağustos’ta birkaç dakikalığına ulaştığı 7,24’lük tarihi zirveye yaklaştı.
Yeni yılın ilk iş günü Dolar/TL kuru 5,95 idi. Böylelikle TL’nin ABD Doları karşısındaki kaybı yüzde 20’ye ulaştı.
Albayrak: ‘‘G-20 ülkeleriyle swap görüşmeleri yapıyoruz, IMF ile swap masada değil’’
Gün içinde video konferans aracılığıyla uluslararası yatırımcılarla görüşen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, piyasalara güven vermeye çalıştı.
Albayrak, ‘‘G20’de ticaret açığı verdiğimiz ve serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelerle bire bir swap görüşmeleri yapıyoruz. Sonuçlanmadan yorum yapmak doğru değil ama birden fazla olma olasılığı yüksek. Türkiye’nin rezervleri fazlasıyla yeterli seviyede. Enflasyon konusunda bu yıl baskı beklemiyorum. Bu yıl çok ufak bir cari açık bekliyorum. Yılın son çeyreğinde toparlanma bekliyorum’’ dedi.
Bankalar ve özel sektörün borcunu çok rahat çevirmekte olduğunu belirten Hazine ve Maliye Bakanı, IMF ile swap konusunun da masada olmadığının altını çizdi.
Prof. Ulusoy: ‘‘Türkiye, 175 milyar dolara yakın kısa dönemli borcu çevirmek durumda’’
Ancak ekonomistler ekonominin dümeninde bulunan Albayrak’ın açıklamalarını tatmin edici bulmuyor.
Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Veysel Ulusoy, Türkiye’nin enflasyon, döviz ve faizi aynı anda kontrol etmeye çalıştığını bu yüzden de sorunlarla karşılaştığını söylüyor.
VOA Türkçe’ye konuşan Prof. Ulusoy, ‘‘Tüm bunları aynı anda baskıladığınız anda eninde sonunda acı bir yara olarak karşımıza çıkar. Bu durum teoride ‘imkansız üçlü’ olarak anlatılır. Üçünü aynı anda baskılamak imkansızdır. Türkiye, 175 milyar dolara yakın kısa dönemli borcu çevirmek durumda. İç borcu bir kenara bırakıyorum zaten. Biliyorsunuz BDDK’nın almış olduğu bir kararla TL faaliyetlerinde getirdiği sınırlama ile iç borçta da dengesizlik oluştu. Devlet iç borçlanmaya da gidemeyeceği gelirsizlik ortamı içindeyiz. Kimse de gelir olmadığı için devlet tahviline de talep olmayacaktır’’ dedi.
Prof. Ulusoy’a göre, günün şartlarına göre en akılcı opsiyon olan IMF ile anlaşmak mevcut konjonktürde mümkün gözükmüyor.
‘‘Her ekonomistin bir de ekonomi politik yönü vardır. Ta baştan beri IMF’nin stand-by anlaşması ve onun ardından gelen öğütleri ve talimatlarını karşı olmuşumdur. Ama şu anda IMF’ye gitseniz bile IMF’nin bir stand-by anlaşmasına gideceğini ben zannetmiyorum. Gitse bile Ankara’da karar vericileri denetleyeceği bir mekanizmayı kurmak isteyecektir. Bizdeki siyasetçilerin bu mekanizmanın içine girmeyeceğini söylemek zor olmasa gerek. Eğer IMF ile anlaşma yaparsak ki o zaman bunları kabul etmemiz gerekiyor. Dolar maliyeti bazında inanılmaz avantaj sağlayacağız. Yaklaşık yıllık maliyeti doların yüzde 1-1,5 olacak. Belki sıfıra da çekilecektir.’’
Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesine göre, Türkiye’nin IMF seçeneği dışında Bakan Albayrak’ın dile getirdiği swap hattı açmak, mevduat sahiplerini dolardan TL’ye geçmeye ikna etmek ve son olarak da moratoryum opsiyonları bulunuyor.
Prof. Ulusoy, ‘‘Merkez Bankası, 2001 krizinde yaptığı gibi diğer Merkez Bankaları’ndan 2001 krizinden yaptığımız gibi döviz bazında borçlanabilir. Örneğin Brezilya Merkez Bankası veya Japonya Merkez Bankası’na. Vatandaşın dolarlarını içeriye çekecek daha doğrusu mevduatı bozdurup piyasaya sunacak bir hale getirmek de bir opsiyon. 200 milyar dolarlık bir meblağ var ama ben bunun fiktif olduğu kanaatindeyim. İşsizlik Fonu’nda biriken 150 milyar dolarlık paranın sadece kağıt üzerinde olduğunu bildiğimiz gibi. 2018’de Paul Krugman ‘Türkiye moratoryum ilan etsin’ dedi. Hepsi acı olacaktır. Hepsi toplum üzerine binecektir. Bizim amacımız, acıyı azaltmak olacaktır. Ama moratoryum da dördüncü bir etken olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü bu dönemde sadece bizim krizimizi yaşamıyoruz. Dünya eşanlı bir şekilde krize girdiği için herkesin dövize talebi var. Opsiyonlarımız fazla gibi gözükse çıkış yollarımız maliyet olarak toplum üzerine bir yük olarak binecektir. Bu yük de mili gelirimizin yüzde 60’ını temsil eden tüketici üzerinde olacaktır’’ diyor.
Prof. Güneş: ‘‘Türkiye’nin 450 milyar dolar dış borcu var, kurun ileri gitmesi ekonomik hasar yaratır’’
Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Hurşit Güneş de kurdaki artışın ekonomide de ciddi hasarlar yaratmasından kaygı duyuyor.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Güneş, ‘‘Türkiye’nin 450 milyar dolar dış borcu var. Biz bunu içeride toplayıp ödüyoruz. Başka yerden toplayıp ödeyemiyoruz. Kur yukarı gittiği zaman içeride büyük bir ekonomik hasar yaratır. Bu borcun önemli bir kısmı da özel sektörün borcu. Onun için döviz kurunda çok hızlı hareket, ihracatı motive eder diye düşünülür. Ama bütün bu dış borçları da perişan eder. Türkiye dışarıdan para bulmalı? Evet bulmalı. Avrupa Birliği’nden bulabilir mi? Hayır çünkü Avrupa Merkez Bankası’nın böyle bir line açma hakkı yok’’ diyor.
Peki Türkiye, bu kaynağı nereden bulabilir?
Prof. Güneş: ‘‘Öyle bir hasta olmuşsun ki doktor seçme şansın kalmamış’’
Marmara Üniversitesi öğretim üyesi, Amerikan Merkez Bankası ile bir swap hattı kurma şansını kaçırdığını söylediği Türkiye’nin en iyi seçeneğinin iç kamuoyunda negatif çağrışımlar yaratan IMF olduğunu düşünüyor.
Prof. Güneş, ‘‘O şansı kaçırdılar yani zamanında gidip konuşacaklardı, isteyeceklerdi. ‘Türkiye’de her şey iyi’ diye bizi kandırabilirsiniz ama öteki tarafa gidip ‘Türkiye’nin buna ihtiyacı var’ diyeceksiniz. Ama yapmadılar. Bu gidişle tıpış tıpış IMF’ye gider. IMF’ye gidiş öyle bir ters zamanda olacak ki IMF politikaları bizim iflahımızı kesecek. Öyle bir hasta olmuşun ki doktor seçme imkanın kalmamış. IMF’den alınacak borcun miktarından çok, alınması önemli. Neden? Piyasalara güven vereceksin. Diyeceksin ki ben önüme konulan koşulları kabul ettim. ‘Şunları, bunları yapacağım için ekonomimde şöyle gelişmeler bekliyorum’ diyeceksin, bu da senin dış borçlarını çevirmeni kolaylaştıracak. Uluslararası finans sisteminde elinde bir referans mektubun olacak IMF. Böylelikle 2020’yi atlatabileceğiz aksi taktirde bu dış borçlar sorun yaratacak’’ dedi.
Prof. Güneş: ‘‘Çin’le swap açılabilir ama ABD ile ilişkiler gerilebilir’’
Prof. Güneş, Çin ile swap hattını da son ve riskli opsiyon olarak görüyor:
‘‘Şöyle bir imkan var. Kullanılabilirse ne ala. Çin’e gidilebilir. Çin’in çok fazla rezervi var. Biliyorsunuz Amerikan tahvillerinde de çok fazla tutmak istemiyorlar Tabii ABD ile papaz olunabilir. ABD ile ilişkiler gerilebilir.. Ama Çin bir swap açabilir ve bu Türkiye için doyurucu swap da olabilir o. Ama unutmayalım eninde sonunda kahvehanelerdeki çay ocaklarındaki çay pulları gibi eninde sonunda vadesi geldiğinde bu parayı ödeyeceksiniz. Döviz kuru bozulursa ne olur? Tüketici Güven Endeksi daha da çöker, maliyetler daha da yükselir, daha yüksek bir işsizlikle karşı karşıya kalırız.’’