Amerikan Uluslararası Kamu Radyosu (Public Radio International – PRI) Türkiye’de Hizmet Hareketi’nin yaşadığı zulmü haberleştirdi. PRI, Türkiye’de zulümden kaçarak hayatlarını yurt dışında geçirmeye çalışan Hizmet gönüllülerinin yaşadıklarına mercek tuttu.
Minneapolis merkezli Amerikan Uluslararası Kamu Radyosu (PRI) ABD’deki 850’den fazla kamu radyosuna içerik hazırlıyor.
RPI, diğer kamu radyo yayıncıları National Public Radio (NPR), American Public Media ve the Public Radio Exchange ile birlikte ABD’deki kamu radyolarına en çok içerik hazırlayan kuruluşlardan biri.
Radyonun Dünya (The World) program ekibi tarafından hazırlanan “Sınır dışı etmeler, geri itmeler ve iadeler: Türkiye’nin muhaliflere yönelik savaşı Avrupa’ya uzanıyor” başlığını taşıyan programı Türkiye’de zulümden kaçarak hayatlarını yurt dışında geçirmeye çalışan Hizmet gönüllülerinin yaşadıklarına mercek tuttu.
Dünya (The World) adlı program 1996 yılından beri BBC Dünya Servisi ve WGBH Boston Radyosu işbirliğiyle hazırlanıyor.
80 BİN TUTUKLU, 150 BİN İHRAÇ
PRI, 4 yıl önce 2016 yılı Temmuz ayında yaşanan darbe girişimi sonrası Gülen Hareketi mensubu bilim adamı, öğretmen, polis ve gazetecinin “büyük ölçekte” tasfiye edildiğini belirtti. Radyo, bu kapsamda 80 bin kişinin tutuklandığını ve 150 bin kişinin devletteki görevlerinden atıldığını hatırlattı.
İADE, KAÇIRMA YA DA BASKI İLE İADE
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik “Nereye kaçarlarsa kaçsınlar, onları kovalayacağız” sözlerine yer veren radyo, Türk hükumetinin yurt dışındaki Hizmet Hareketi mensuplarını Kazakistan, Moldova, Kosova ve Pakistan’dan “iade veya kaçırma” gibi yöntemlerle, ya da bu işe yaramadığında “baskı ile Türkiye’ye vermeye” zorladığını belirtti.
Darbe sonrası muhaliflere yönelik bitip tükenmek bilmeyen baskı sürecinde binlerce Türkün güven içinde yaşamak için Avrupa’ya kaçtığı ifade edildi.
40 binden fazla Türk’ün kaçarak saklandığı Almanya’daki muhalif Türklerin, Türk devletinin uzun elini hissettiği ve Ankara’nın ikili anlaşmaları kullanarak Berlin yönetimine muhaliflerin iadesi için baskı yaptığı kaydedildi.
10 MİLYAR DOLARLIK MAL VARLIĞINA EL KONDU
PRI, 2016 yılından beri Türkiye’nin Gülen hareketi mensubu kişilerin iş yerlerini kapattığını, 10 milyar dolar değerinde mal varlığına el koyduğunu, harekete yakın medya kuruluşlarını ve okulları kapattığını hatırlattı.
PRI, Özgürlük Evi’nden (Freedom House) Nate Schenkkan’ın şu sözlerine yer verdi: “Gülenciler işsiz bırakıldı, kariyerlerine yeniden başlama şansı verilmeden…. Gülen Hareketi içerisindeki insanların büyük çoğunluğu, bu çok açık… Darbe girişimi ya da şiddetin herhangi bir türü olsun bu kişilerin bu tür şeylerle hiçbir alakası yok.”
MAHKEME KARARINA RAĞMEN SINIRDA TÜRKİYE’YE TESLİM
Radyo, 2016 yılında Bulgaristan’a gelen Abdullah Büyük isimli bir iş adamının hikayesine de yer verdi. Abdullah Büyük’e Bulgar istihbarat servisi Gülen Hareketi’nin Bulgaristan’daki faaliyetleri ile ilgili ajanlık teklifinde bulunmuş.
Bir Bulgar mahkemesi Büyük için Türkiye’den yapılan iade talebini reddetmiş.Ancak tam o sıralarda Türk Dışişleri Bakanı Bulgaristan’dan bir kişinin getirilmesi ile ilgilendiklerini kamuoyuna açıklamış.
Abdullah Büyük, Sofya’da bir toplantıya giderken yolu polis tarafından kesilmiş ve bir polis aracına bindirilerek 350 kilometre ötedeki sınırda Türk yetkililere teslim edilmiş.
Bulgaristan’ın Türkiye’nin siyasi ve sosyal baskılarına açık olduğunu belirten PRI, bu sebeple Sofya’nın bugüne kadar 7 Gülen hareketi mensubunu daha Türkiye’ye verdiğini belirtti.
SINIRDA GERİ İTMELER
PRI, insan hakları kuruluşlarının sayısız Gülen hareketi mensubunun da Yunanistan ve Bulgaristan tarafından sınırda geri itilerek Türkiye’ye verildiğini raporlaştırdığını belirtti.
Radyo, Gülen hareketi mensuplarının Almanya dahil birçok ülkede de sıkıntı yaşadığını ve bu grup mensuplarının Almanya’da iltica talep eden 3. büyük grup olduğunu ifade etti.
PRI, Alman Federal Göç ve Mülteciler Dairesi (BAMF) verilerine göre Türkiye’den başvuranların sadece yüzde 50’sinin iltica alabildiği bilgisini paylaştı.
PRI, Meriç’i geçerek Yunanistan’a geçen ve isminin açıklanmasını istemeyen bir gazetecinin yaşadıklarına da yer verdi. Yüzleri maskeli kişiler gazeteci ile 11 kişiyi bir karavana bindirmiş, dövmüş ve bir bota bindirerek nehrin Türkiye tarafına bırakmış.
Grup, daha sonra Türk tarafında yakalanmadan yeniden Yunanistan tarafına geçmeyi başarmış.
TÜRKİYE, ALMANYA’DAN 300 KİŞİYİ TALEP ETTİ
PRI, 2017 yılında Türkiye’nin Almanya’dan 300 Hizmet Hareketi mensubunu resmi yollardan talep etmesini de gündeme getirdi.
SUİKAST LİSTESİ
Eski Nokta dergisi editörü Cevheri Güven’in yaşadıklarına da yer veren radyo, Güven’in cezaevinde bir süre kaldıktan sonra eşi ve çocuklarıyla Yunanistan’a geçtiğini belirtti.
Yunanistan’da yerleşen Güven bir bilgi almış. Buna göre, “(AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan) Güven’in Atina’daki Türk büyükelçisine teslim edilmesini istedi. (Türkiye) kendisini ve ailesini istemiş ve bir tür suikast listesi yapmışlardı.”
Güven ailesi bunun üzerine hemen Yunanistan’ı terk etmiş. Gazeteci Güven, gıyabında yargılanarak 22,5 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve iç savaş çıkarmaya çalışmakla suçlanmış.
Güven’in meslektaşı Murat Çapan, Yunanistan’da yakalanmış ve Türkiye’ye itilmiş.
KORONAVİRÜS CEZAEVLERİNDE
PRI, Türkiye’de binlerce suçlunun salıverilmesine rağmen siyasi mahkumların kalabalık koğuşlarda tutulmaya devam edildiğini de vurguladı.
HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sözlerine yer veren radyo, Türkiye’de cezaevlerindeki koronavirüs vakalarının olduğundan düşük gösterildiğini ve sadece 250 koronavirüs vakası ile 5 ölümün rapor edildiğini kaydetti.
Ancak Gergerlioğlu’nun hesaplamalarına göre çoğu siyasi mahkumun kaldığı sadece Silivri Cezaevi’nde 250 koronavirüs vakası var. Gergerlioğlu, koronavirüs ölümlerinin ise açıklananın 4 katı olduğu yönündeki görüşlerine yer verildi.
SOSYAL SOYKIRIM
İnsan hakları savunucusu Hüseyin Demir’in görüşlerini de paylaşan radyo, Türk hükumetinin dışarıdaki muhalifleri Türkiye’deki yakınları üzerinden tehdit ettiğini ifade etti.
Demir, “Türkiye’de kimse güvende değil. Sizi bulamazlarsa, oğlunuzu ve eşinizi tutuklarlar” ifadelerini kullandı.
Radyo, Türkiye’de bebekli annelerin dahi tutuklandığına işaret etti.
Hüseyin Demir’in kendi oğlu da 5 gün gözaltına alınmış. Oğlu Demir’e, “Baba, senin yüzünden şimdi tehlikedeyim. Benim hayatımı mahvettin” demiş.
Demir’in birçok arkadaşı işinden atılmış, hapse girmiş veya yurt dışına kaçmış.
Demir, süreci şu sözlerle özetliyor: “Bu bir sosyal soykırım. Çalışamazlar, onlara yardım edemezsin. Bu yüzden sadece ölmeliler.”
ABD’de bulunan Tümamiral Uğurlu: Türkiye’de işkenceler devam ediyor