Anayasa Mahkemesi, Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında yargılanan ve hapis cezasına çarptırılan öğretmen Alican Erkap’ın başvurusunda önemli bir karara imza attı. Alican Erkap, uydurulmuş ‘FETÖ’ terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 6 yıl 10 ay hapis cezası almıştı. Anayasa Mahkemesi, mahkûmiyet kararının Bank Asya hesap hareketlerini ve diğer delilleri yeterli ve bireyselleştirilmiş gerekçeyle açıklamadığını tespit etti. Gerekçeli karar hakkı ihlal edildiği için dosya yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderildi.
Peki bu karar ne anlama geliyor?
AYM, yerel mahkemenin mahkumiyet kararıyla, ‘gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine’ hükmediyor. Kısaca yargılamayı yapan yerel mahkeme, Alican Erkap’a, “Sen suçlusun!” diyor ancak neden suçlu olduğuna dair somut, kişiye özel ve ikna edici bir açıklama yapmıyor. Yerel mahkeme sadece, “Şu okulda çalıştın, Bank Asya hesabında hareketlilik olmuş, tanıklar senin hakkında bir şeyler söyledi!” gibi hukuki açıdan hiçbir anlamı olmayan delilleri alt alta yazıp, “Bunlar bir araya gelince sen terör örgütü üyesi oluyorsun!” diyerek ceza veriyor. Binlerce davada olduğu gibi…
AYM’de kararında bu noktaya dikkat çekiyor; zira bu tür toplu ve şablon gerekçeler, Anayasa’nın 36. maddesindeki adil yargılanma hakkı ile 141. maddesindeki ‘kararların gerekçeli olması zorunluluğunu’ ihlal ediyor. Çünkü sanık şunu öğrenemez: “Ben tam olarak hangi eylemlerimle, hangi bilinç ve irademle bu terör örgütünün hiyerarşisine dahil oldum ve suç işledim? Somut olarak ne yaptım? Yasal bir bankaya para yatırmak ya da yasal bir kurumda çalışmak suç mu?”
AYM’nin kararına göre verilen ceza kararı hukuken sakat ve yeniden yargılama yapılması gerekiyor. Bu karar önemli; zira aynı tarzda yazılmış binlerce ‘F.TÖ’ üyeliği dosyasının da aynı gerekçeyle bozulma/ihlal ihtimali var. Artık mahkemeler, her dosyada, “Bu kişinin bu delili neden ve nasıl örgüt üyeliğine dönüştürdük?” sorusuna kişiye özel, somut ve ayrıntılı cevap vermek zorunda. Eski usul “katalog delil + toplu gerekçe” dönemi kapanıyor!
Anayasa Mahkemesi, Hizmet Hareketi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan 6 yıl 10 ay hapis cezası alan bir öğretmenin bireysel başvurusunu inceledi. Yerel mahkeme, örgüte ait okulda müdür yardımcılığı, Bank Asya’da 2014 sonrası hesap hareketliliği, örgütle bağlantılı şirkette ortaklık ve yönetim kurulu üyeliği, evde Gülen’e ait kitaplar bulunması ve tanık beyanlarını delil göstererek mahkûmiyet vermişti. Başvurucu, bu delillerin mutat olduğunu, örgüt talimatıyla hareket etmediğini ve tanık beyanlarının yanlış olduğunu savundu; ancak yerel mahkeme bu itirazları karşılamadan hüküm kurdu.
AYM, özellikle Bank Asya hesap hareketliliğinin ve “örgüt içi tayinle çalışma” iddiasının mahkûmiyette belirleyici nitelikte olduğunu tespit etti. Yargıtay’ın güncel içtihatlarına göre, Bank Asya’da mutat olmayan işlemlerin bile tek başına üyelik için yeterli olmadığını, örgüte yardım kastının somut delillerle ispatlanması gerektiğini vurguladı. Kararda, başvurucunun Bank Asya’da örgüt liderinin çağrısına uyarak para yatırdığına dair yeterli ve bireyselleştirilmiş gerekçe ortaya konulamadığı belirtildi.
Aynı şekilde “örgüt içi tayinle çalışma” iddiasının hangi somut delile dayandığı karar gerekçesinde gösterilemedi; tanık beyanları da bu yönde açık ifade içermiyordu. Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının, başvurucunun esasa etkili savunmalarını karşılamayan “gerekçesiz” bir karar olduğu sonucuna varıldı.
Anayasa’nın 36. maddesindeki gerekçeli karar hakkı oyçokluğuyla ihlal edildi; dosya yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderildi. Manevi tazminat talebi reddedildi; ihlal giderimi olarak sadece yeniden yargılama yeterli görüldü.
İşte söz konusu karardan bazı bölümler:
- Mahkeme kararlarının davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir.
- Anayasa Mahkemesi, Bank Asya verilerinin mahkûmiyette belirleyici delil olarak kabul edildiği bir yargılamanın şikâyet konusu yapıldığı başvuruda başvurucunun mutat hesap hareketlerine dayanılarak ceza verildiği yönündeki savunması hakkında mahkûmiyet kararında yeterli açıklamalara yer verilmemesini gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirmiştir.
- Nitekim Yargıtay kararlarında 22/7/2016 tarihinde faaliyet izni kaldırılıncaya kadar faaliyetlerine devam eden ve FETÖ/PDY ile iltisaklı olan Bank Asyada gerçekleştirilen mutat hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir. Yargıtay önceki tarihli kararlarında mutat işlemlerin dışında kalan, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve Bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemleri suç delili olarak kabul etmiştir (ilgili kararlar için bkz. Gürcan Balık, §§ 39-47).
- Bununla birlikte Yargıtayın sonraki içtihadında, sanığın örgüte yardım kastıyla bilerek ve isteyerek bu hesabı açtığını gösteren, kastını ortaya koyan yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesini bozma gerekçesi yaptığı görülmektedir.
- Somut başvuruda Mahkeme, gerekçeli kararında başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasına karar vermiştir. Bu karara göre Bank Asya hesap hareketleri başvurucunun FETÖ/PDY liderinin ve yöneticilerinin talimatı doğrultusunda hareket ettiğini ortaya koymakta, ayrıca evinde örgütle irtibatlı yayınevlerinde basılmış kitaplar bulundurması, FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğu değerlendirilen şirketteki ortaklığı ve yönetim kurulu başkan yardımcılığı, tanık beyanlarına göre örgüt içinde yetişmesi, örgüte ait okulun yapımı için yardım parası istemesi, örgüt içi tayin kapsamında örgüte ait okullarda çalışması örgütün ideolojisini benimsediğini göstermektedir (bkz. § 6). Mahkemenin mahkûmiyet gerekçesinde hükme esas aldığı delillerin ağırlığı hususunda herhangi bir değerlendirmede bulunmadığı görülmüştür.
- Somut olayda mahkeme kararına bakıldığında salt birtakım banka verileri dikkate alınarak mahkûmiyet sonucuna varıldığı görülmektedir. Bununla birlikte özellikle Yargıtay içtihadında yer verilen (bkz. § 19) ilkelerin herhangi bir şekilde kararlarda tartışılmadığı, bu çerçevede Yargıtay içtihadında ortaya konulması gerektiği belirtilen, başvurucunun örgüte yardım kastıyla bilerek ve isteyerek bu hesabı açtığını gösteren, kastını ortaya koyan yeterli delil bulunup bulunmadığı hususunun kararda yeterince değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla mahkûmiyet kararında; başvurucunun, örgüt liderinin ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı üzerine örgüte yardım kastıyla bankacılık işlemleri yaptığının yeterli gerekçe ortaya konulamadığı görülmüştür.
- Diğer yandan mahkûmiyet gerekçesinde başvurucunun örgüte ait okullarda örgüt içi tayin kapsamında çalıştığı sonucuna ulaşılmışsa da tanık O.K. soruşturma evresindeki ifadesinde kendisine ayrı bir başlık hâlinde sorulan soruya verdiği cevapta, anılan okulda bu kapsamda çalıştıklarını söylediği kişiler arasında başvurucunun ismine değinmediği gibi kovuşturma evresinde istinabe yoluyla alınan ifadesinde de bu yönde bir anlatımda bulunmamıştır (bkz. §§ 3, 5). Başvurucunun tanıkların suçlayıcı beyanlarını kabul etmemesi ve Mahkemenin kararında tanık O.K.nın ifadesinde belirttiği hususlar arasında yalnızca aralarında başvurucunun da bulunduğu müdür yardımcılarının Fetullah Gülen’e sempati duyduklarına dair beyanına yer vermekle yetinmesi gözönüne alındığında hangi delile dayanarak başvurucunun anılan okulda örgüt içi tayin kapsamında çalıştığına dair değerlendirmede bulunduğu belirlenememiştir.
- Sonuç olarak mahkûmiyet gerekçesinde terör suçu işlemek amacıyla kurulmuş örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak için hareket etmediğine ve örgüte ait okulda örgüt içi tayin kapsamında görev yapmadığına ilişkin kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki iddialarının gerekçede karşılanmadığı anlaşılmıştır.
- Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































