NECİP F. BAHADIR | YORUM
AKP ve MHP iki siyasi ortak değil mi? Evet… Peki hangi konuda ‘görüş birliği’ içindeler? Bir koalisyon hükümeti olsaydı, çoktan dağılmıştı. Ülke siyasetsizliğe ve olağanüstü politik iklime teslim… Böyle bir ortamda siyasi analiz yapmak, gidişatı anlamaya çalışmak gerçekten çok zor. Türkiye bütün siyaset teorilerinin bile iflas ettiği bir ülke.
Erdoğan, Papa’yı davet etti, önüne kırmızı halı serdi. Saray’da ağırladı. Papa’nın kıyafetini andıran tuhaf giysiler içindeki musiki korosuna, “Bir ay doğdu üzerimize” ilahisini söyletti. Hazreti Peygamberin Medine’ye hicretini anlatan ilahinin Papa için söylenmesi tam bir akıl tutulmasıydı.
Erdoğan’dan habersiz ve onaysız bir repertuarın hazırlanması mümkün mü? Maalesef ‘sorumlu’ AKP ve Erdoğan olduğu için muhafazakar mahalle tepki göstermekte aciz kaldı. Programın sahibi CHP olsaydı kıyamet kopmuştu. AKP İznik ayininin altyapısına da oluşturdu.
MHP sanki bir muhalefet partisi gibi Papa’nın ziyaretine şiddetle karşı çıktı. Semih Yalçın’ın ‘şova dönüştürüldü’ dediği Papa ziyaretinin ‘kamuoyunu rahatsız ettiğini’ açıkça dile getirmekten geri durmadı. Yani MHP olarak, “Biz de rahatsızız…” demeye getirdi ki rahatsızlığını daha açık söyleyen MHP’liler de çıktı.
MHP’nin eleştirisi ve tepkisi ortağı AKP’den başkasına değildi. Mesajın gittiği adres çok net… Lafın bir ucunun dokunduğu kişinin Erdoğan olduğunu anlamamak için saf olmak lazım.
Eğer normal bir ülke, normal bir siyaset hüküm sürseydi, ağır bir ‘politik kriz’ patlak vermişti. Erdoğan’ın bile zaman zaman kendi politikalarına muhalefet ettiği bir ülke Türkiye…
MHP, Mesut Barzani’nin Cizre programından da rahatsız oldu. Barzani’ye AKP olağanüstü ilgi gösterdi. Adeta baştacı yaptı. AKP’nin Şırnak Milletvekili Arslan Tatar, karşısında oturan Barzani’ye Kürtçe “Başkan Mesud Barzani… Sen benim amcam, dayımsın. Sen o zatın oğlusun… Sen gözümün nurusun… Kürtlüğü senden öğrendik…” edi.
Ne bu sevgi! Ne bu övgü! Hangi siyasetçi bir başka ülkenin siyaset adamına böyle sözler söyler?
Siyasal İslam mahallesinin tanınmış isimlerinden İhsan Süreyya Sırma, “Senin bayramın bugün, mübarek olsun… Yıllardan beri bu esenlik dolu bayramı rüyamda gördüm…” dedi.
Barzani, Anadolu topraklarına ilk kez ayak basmıyor ki? Nedir bu büyük büyük laflar, olağanüstü anlam yüklemeler, bayram ilan etmeler… Bu bir misafiri ağırlamanın ötesinde… Bölge insanı misafirperverdi, kapısını ve gönlünü açar… Barzani’ye bu denli siyasi anlam yüklenmesinin nedeni ne acaba?
Peki Barzani’nin üniformalı ve uzun namlulu silahlarla boy gösteren korumalarına ne demeli? Devletin güvenlik birimlerini Kuzey Irak’tan gelen misafiri korumaktan aciz mi?
AKP içinden de tepkiler var. Peki buna kim yol verdi? Sorumlusu CHP mi? AKP iktidarından başkası olabilir mi? Bunun sorumlusu Erdoğan değil mi? Evet, aksi düşünülemez. Bu tip ziyaretler en ince ayrıntısına kadar istişareyle programlanır. Tesadüfe ve rastlantıya yer verilmez. Çünkü devletin itibarı söz konusu…
Bahçeli, MHP’nin yayın organı TürkGün’e röportaj verdi. Grup konuşmaları kesmiyor MHP liderini. Eskiden medyadan kaçınırdı. Görüşme, röportaj isteklerini geri çevirirdi. Yaşadığı sağlık sorunlarından sonra sanki ‘görünür olmayı’ önemser hale geldi. Özellikle kalp ameliyatlarından sonra hastanın kişilik ve karakter değişimi yaşadığı söylenir. Uzun nekahat döneminden sonra bıraktığı yerden devam eden Bahçeli’nin daha medyatik hale geldiğini söylemek herhalde yanlış olmaz.
MHP liderinin, Barzani’nin üniformalı ve silahlı korumalarına tepkisi çok sert ve ağır… Şu sözlere bakın; “Topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşmaları tek kelimeyle rezalettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve hukuku çiğnenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına taammüden saldırıdır…”
Peki bu rezaletin sorumlusu kim? Bahçeli bilmiyor mu ortağı Erdoğan olduğunu… Ama dilinin kemiği yok. AKP rahatsız olacakmış, umurunda değil. Yine tekrar etmeliyim ki normal bir ülke, normal bir siyaset olsaydı, ortaklık bitmişti.
AKP iktidarı öyle bir yönetim ki… Muhalefeti de kendi içinde…
Meclis heyetinin Öcalan görüşmesinde dile geldiği iddia edilen bir ‘darbe mekaniği’ tartışması var. DEM’li Gülistan Koçyiğit söyledi, AKP’li Şamil Tayyar ateşledi. Gülistan Koçyiğit’in aktardığına göre Öcalan şöyle diyor: “Başarısız olması durumunda darbe mekaniği devreye girecektir ve bu en nihayetinde birçok kesime de yönelecektir.”
Darbe mekaniğinin MHP’ye dönük olduğunu iddia eden Tayyar… Zira Gülistan Koçyiğit’in medyaya yansıyan ifadelerinde Bahçeli’nin adı geçmiyor. Tayyar, ‘darbe mekaniğinin Bahçeli’ye karşı olacağını nereden, kimden öğrendi? Yoksa Gülistan Koçyiğit’in açıklamasından daha fazlası mı var tutanaklarda?
Peki kim yapacak darbeyi Bahçeli’ye? Parti içi muhalefet mi? Var mı MHP’de Bahçeli’ye yan gözle bakabilen biri veya birileri? Adamın gözünü oyarlar… Sinan Ateş olayı orada duruyor. Bahçeli’nin içinde bulunduğu trafik eğer görevini tamamladığı ve ‘son kullanma tarihi’ geldiği kararını verirse de önünde kimse duramaz.
TürkGün gazetesi bu iddiayı da Bahçeli’ye sormuş… “MHP içinden şahsıma darbe yapılacakmış… Bunların hepsi faso fiso…” cevabını almış. ‘Faso fiso’ kavramı siyasette ilk kez kullanılıyor değil. Susurluk Çetesi iddialarının gündemi kapladığı dönemde ‘başbakanlık’ koltuğunda oturan Erbakan, “Susurluk faso fiso!” demişti. Faso fiso dediği Susurluk Çetesi’ni besleyen odaklar, Erbakan iktidarının sonunu getirmişti. Bahçeli’nin ciddiye almaması normal… Siyasi geleceği olmayan bir isim zaten.
AKP ve MHP ittifakının üzerine oturduğu siyasi zemin ‘enerji yüklü fay hatlarıyla’ dolu. Erdoğan ve çevresi de bunun farkında… O yüzden korku ve endişe Saray’ın üzerine kara bulut gibi çökmüş durumda. Pek ciddiye alınması taraftarı değilim ama yine de Yeni Şafak’tan Yusuf Kaplan’ın söylediklerine dikkat çekmek isterim; “Devlet bizim elimizde değil… Devlet alındı bizim elimizden. Erdoğan sonrasında devletin nasıl bir yapıya bürüneceğini, ne kadar sertleşebileceğini ve Müslümanlara nefes aldırmayacak kadar Siyonist-İngiliz yapılarla hareket eden Sabetaycı bir çevrenin kontrolünde olduğunu görmek gerekir…”
Yusuf Kaplan, Erdoğan’ın kimlerle iş tuttuğunu fark etmiş mi acaba? Keşke koltuğu ve iktidarını sürdürme karşılığında vazgeçtiklerini kavrayabilmiş olsa… Ama zor.
Erdoğan, Bahçeli sarkacında gidip gelen bir ülke… Papa’dan Öcalan’a tuhaf mesaj ve çıkışlar… AKP’nin Barzani’ye olağanüstü ilgisi… Yabancı üniforma ve uzun namlulu asker korumalar…
Dışarıdan bakınca ‘renkli ve heyacanlı’… Fakat söz konusu olan memleket ve millet olunca hayıflanmamak mümkün mü?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































