AYDOĞAN VATANDAŞ | YORUM
Amerikan ufolojisi yalnızca gökyüzünde beliren tanımlanamayan cisimlere dair bir merak değil; ulusun dini, mitolojik ve siyasal bilinçaltının da yansımasıdır. Pagan köklerden beslenen alternatif sağ kozmolojiler, Yahudi-Hristiyan teolojinin eskatolojik imgelem dünyası, seküler/bilimsel söylemin epistemik gerilimleri ve Nation of Islam’ın özgün kozmik anlatısı, bu fenomeni farklı meşruiyet kaynaklarıyla yapılandırır. Böylece Amerikan ufolojisi, bazen üstünlük mitinin kozmik bir onayı, bazen Tanrı’nın tarihe müdahalesinin işareti, bazen de devlet sırrı ile bilimin sınırlarının bir arayüzü olarak belirir.
Eski Ahit’te göksel varlıklar ve “dünya dışı” görünebilecek tasvirler önemli bir yer tutar. Yaratılış 6:4’te geçen Nephilim (devler) kavramı, Tanrı oğulları ile insanların kızlarının birleşmesinden doğan melez varlıklardan söz eder: “O günlerde, Tanrı oğulları insan kızlarına gittiklerinde, onlardan çocuklar doğdu. Bunlar eski çağların yiğitleri, ünlü kahramanlardı.”
Bu ayet, modern ufoloji ve “antik astronot teorileri”nde sıklıkla alıntılanır; gökten gelen varlıkların insanlıkla karıştığı bir mitos olarak yorumlanır.
Hezekiel 1. bölümde yer alan ifadeler ise, tarih boyunca en çok “ufolojik” yoruma maruz kalmış pasajlardan biridir. Hezekiel şöyle der: “Dört canlı yaratık gördüm… her birinin dört yüzü ve dört kanadı vardı… Görünüşleri alev alev yanan kömürlere benziyordu, meşaleler gibi… Canlı varlıkların yanında tekerlekler gördüm… Tekerleklerin görünüşü ve yapısı, ‘beril taşı’ gibiydi. Sanki bir tekerlek başka bir tekerleğin içindeymiş gibi görünüyorlardı” (Hezekiel 1:4-16). Antik dünyada Tanrı’nın kudretinin bir sembolü olan bu tasvir, modern çağda metalik, ateş saçan ve hareket eden göksel araç imgeleriyle özdeşleştirilmiştir.
Yeni Ahit’te de kozmik savaş ve göksel varlık imgeleri öne çıkar. Vahiy 12:7-9’da şöyle denir: “Gökte savaş başladı. Mikael ve melekleri ejderhayla savaştılar… O büyük ejderha, yani İblis ve Şeytan diye adlandırılan eski yılan, bütün dünyayı saptıran varlık, melekleriyle birlikte yeryüzüne atıldı.” Bu apokaliptik vizyon, modern ufolojik yorumlarda göksel savaşlar ve “uzaylı istilası” temalarıyla sık sık ilişkilendirilir.
Alternatif sağ çevrelerde görülen pagan duyarlıklar, özellikle İskandinav mitolojisinin ve 20. yüzyıl ezoterik milliyetçiliğinin motifleriyle beslenir. Bu çevrelerde “üstün uygarlıklar” ve “seçilmiş ırksal kader” söylemleri, ufolojiyi siyasal kimlik ve üstünlük iddiasıyla eklemleyen bir kozmolojiye dönüştürür. Nazi dönemi sonrası ezoterik akımların “kozmik” söylemi, Amerika’daki beyaz üstünlükçü altkültürlerde yeniden dolaşıma girmiş ve ufolojiyi ırksal mitolojiyle akraba bir sembole çevirmiştir.
Bu çerçevede alternatif sağ entelektüel çevrelerin en tartışmalı figürlerinden Jason Reza Jorjani’nin Prometheus okumaları dikkat çeker. Jorjani, Prometheus & Atlas ve Prometheism gibi eserlerinde Prometheus’u, tek tanrılı dinlerin “mutlak itaate dayalı” Tanrı anlayışına karşı özgürleşmenin, bilimin ve teknolojinin sembolü olarak yorumlar. Daha da önemlisi, Satanaeon kitabında Prometheus’u “Satanic ethos” ile özdeşleştirir. Ona göre Prometheus’un isyanı, İblis’in Tanrı’ya itaat etmeyişini andırır: otoriteye başkaldıran, bilgiye erişimi yasaklardan kurtaran, insanı kendi kaderinin öznesi yapan bir figür.
Satanaeon’da Jorjani, UFO (UAP) Disclosure tartışmalarını bu felsefi çerçeveden okur. Jorjani, Herakleitos’tan Kafka’ya, Hegel ve Nietzsche’ye uzanan bir düşünsel hattı çağırarak, Tanrı’nın öldüğü bir dünyada “şeytan” için bir dava açmaya çalışır. Böylece UFO fenomeni, onun düşüncesinde yalnızca göksel cisimlerin açıklanması değil, insanlığın içine hapsedildiği simülakrın ve onun apokaliptik limitinin ifşasıdır.
Yahudi-Hristiyan teolojik bağlamda ise ufolojik malzeme, bu tür ayetler üzerinden günümüze taşınır. Nephilim gibi melez varlık anlatıları, Hezekiel’in görümündeki “tekerlekler”, Vahiy kitabındaki göksel savaş imgeleri, hem antik mitolojilerin yankısı hem de modern ufolojinin arketipleri olarak okunur. Evanjelikal apokaliptik söylem içinde UFO gözlemleri kimi zaman “iblisin aldatması”, kimi zaman da “Yaklaşan Geliş”in işareti olarak değerlendirilir. Katolik popüler dindarlığında Fatima’daki “güneş mucizesi” gibi olayların bazı yorumlarda “göksel araçlar”la ilişkilendirilmesi, kutsalın semavi fenomenlere atfettiği semiyotik esnekliği gösterir. Yahudi geleneğinde ise Merkaba literatürü ve yıldız-melek özdeşliği, çağdaş ufolojik okumaların sürekli başvurduğu bir kaynaktır.
Seküler/bilimsel bağlamda ufoloji, modernliğin bilgi rejimleriyle sınanan bir “sınır olayı”dır. 1947 Roswell ve müteakip dalgalar, Soğuk Savaş’ın gizlilik kültürü, siyasal paranoya ve hızlanan teknolojik değişimle iç içe okunur. Skeptik çizgide Carl Sagan, raporlanan vakaların önemli bir bölümünü psikolojik projeksiyon, yanlış atıf ve kültürel arketiplerle açıklar. Bununla birlikte SETI/NASA ekseninde kurumsallaşan dünya-dışı zekâ arayışı, ufolojik merakı “bilimsel meşruiyet” zeminine çekmeye çalışır. Popüler kültürde The X-Files gibi yapıtlar, devlet sırları ile bilimsel kuşkunun gerilimini dramatize ederek ufolojiyi hermenötik bir düğüm noktasına taşır.
Bu mozaik içinde Nation of Islam ilginç bir kozmoloji sunar. Elijah Muhammad’in öğretilerinde “Mother Plane”, eskatolojik adaletin aracı ve siyah kurtuluş teolojisinin kozmik sembolüdür. NOI’nin bu okuması, ufolojiyi “siyah teodise”nin, yani Afro-Amerikan toplumunun kölelik ve ırkçılık tecrübesini anlamlandırma çabasının ve anti-kolonyal adalet tahayyülünün bir seması kılar. Louis Farrakhan döneminde bu söylem, diasporik hafızayı eskatolojik ufka bağlayan bir hat olarak sürmüş; fenomen, kozmik tanıklık ve ilahi infaz semantiğiyle güncellenmiştir.
Son yıllarda Amerikan siyasetinde ve bürokrasisinde yaşanan gelişmeler, bu fenomenin popüler kültür ve dini mitosun ötesine geçerek kurumsal düzeyde de ciddiyetle ele alındığını göstermektedir. 2017’de New York Times’ın Pentagon’un gizli UFO araştırma programını ifşa etmesinden sonra başlayan süreç, 2020’de Savunma Bakanlığı bünyesinde UAP Task Force’un kurulmasıyla ivme kazandı. 2021’de Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’nün Kongre’ye sunduğu raporda, tespit edilen UAP olaylarının çoğunun açıklanamadığı kabul edildi. 2022 ve 2023 yıllarında Kongre’de düzenlenen açık oturumlar, özellikle eski istihbaratçı David Grusch’un “gizli enkaz ve biyolojik varlıklar” iddialarıyla birlikte kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu oturumlarda hem Demokrat hem Cumhuriyetçi üyelerin şeffaflık talebi, UFO fenomenini partiler üstü bir ulusal güvenlik meselesine dönüştürdü. Pentagon’un All-domain Anomaly Resolution Office (AARO) birimi aracılığıyla UAP’leri resmî olarak takip etmesi, bürokrasinin bu alana kurumsal enerji harcadığını gösterdi.
Tam bu noktada, Dr. Ömer Atilla Ergi ile birlikte yürüttüğümüz programlar, fenomeni İslami ilimler üzerinden disipline etme yönünde dikkate değer bir metodolojik girişim sunuyor. Kur’an’daki Sema, Tarık yıldızı, Zülkarneyn kıssası, Kehf Suresi analizi, Melekler ve Cinler konusuna getirilen yorumlar, kozmik düzen tasavvuru; Mir‘ac rivayetleri, Süleyman kıssasına, Nuh Tufanı anlatısına getirilen yorumlar, Kelam geleneğinde semavi katmanlar üzerine düşünceler, ufolojik anlatılarla karıştırılan temaları sahih bağlamına iade ediyor. Bu yaklaşım, metafizik imkânı peşinen dışlamadan, ampirik iddiayı da peşinen doğrulamayan bir dengeye yaslanıyor: Kur’ani kozmolojiyi kendi semantik alanında korurken, modern tanıklıkları fenomenolojik veriler olarak tasnif ediyor; böylece İslami ilimlerin kavramsal disiplini ile çağdaş gözlem kültürü arasında hermenötik bir köprü kuruyor.
Böyle bir yaklaşım, Amerikan ufolojisinin çoklu kültürel kökenleriyle İslamî kozmolojinin imkânlarını karşılaştırmalı bir ufukta buluşturabilir. Son kertede mesele, “UFO var mı?”dan çok, “ufoloji hakkında hangi dilde, hangi otoriteyle ve hangi doğrulama rejimiyle konuşuyoruz?” sorusuna dayanır. Pagan-milliyetçi mitler kozmik üstünlük anlatısı üretirken, Yahudi-Hristiyan eskatoloji kurtuluş takvimini, Nation of Islam tarihsel adaletin kozmik infazını, seküler bilim ihtiyatlı bir epistemolojiyi savunur. Kongre oturumları ve Pentagon raporları, bu tartışmayı devlet düzeyinde şeffaflık ve ulusal güvenlik bağlamına taşırken, Jorjani’nin apokaliptik Prometheus/İblis vizyonu radikal bir isyan teolojisi üretir. Bizim Dr. Ergi ile Politurco YouTube kanalında yaptığımız İslami kaynaklardan hareketle kurulan okuma ise bu çok sesli koroda hem semantik berraklık hem de metodik itidal teklif ediyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***