AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde gerçekleştirilen AKP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Dün bizim için üzüntü verici bir gündü gerçekten. Arkadaşımız, dostumuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’i son yolculuğuna uğurladık. Son zamanlarda kendisiyle mecliste çalışmalar bittikten sonra geç saatlere kadar, gece yarısına kadar, sabah saatlerine kadar uzun oturumlarımız oluyordu ‘terörsüz Türkiye’ gündemi çerçevesinde. Tabii uzun yıllardır tanışırız, konuşuruz. Siyaset tabii her zaman gündemimizde ama daha çok bir araya geldiğimizde sinemadan, felsefeden uzun uzun sohbetlerimiz olurdu. Son zamanlarda ise tabi siyaset daha yoğun bir şekilde bütün bir sohbetimizi katlıyordu ve ‘terörsüz Türkiye’ söz konusuydu. Daha önce de ifade ettim, biz kendisine biraz sağlığına dikkat etmesi gerektiğini ifade ederken, o ‘Şu sonuca bir ulaşalım, ondan sonra sağlığımla ilgilenirim’ diyordu. Bunun için de gerçekten bütün mesaisini, bütün entelektüel birikimini, bütün kapasitesini kullanıyordu.
Hatta biraz sürecin sürekli olarak hızlı bir şekilde sonuçlanması gerektiğiyle ilgili olarak da sürekli olarak buna vurgu yapıyordu, görüşmelerimizde. Geçmiş dönemde de tabi gerek çözüm sürecinde, gerek milli birlik kardeşlik projesi süreçlerinde kendisiyle beraber çalıştık bir mesaimiz oldu. Bu aradaki tecrübelerimizi de aktarıyorduk ama son zamanlarda en büyük gündemimiz buydu. Tabi farklı mahallelerin birbirinin sesine kulak kapadığı, kimlik çatışmalarının, kimlik kavgalarının çok olduğu bir siyasi tarihten geliyoruz. Siyasi tarihimizin bir boyutu da bu.
Kuşkusuz görüşlerimiz farklı olabilir, farklı düşünenler olabilir ama o gün cenazesinde de ortaya çıkan tablo, farklı görüşlerden insanların da özellikle onun farklı kimlikler arasındaki duvarları eritmeye, farklı kimlikler, farklı düşünceler arasında köprüler kurmaya dönük kaygısını, mücadelesini takdir eden orada bir çoğunluk oluştu. Ve tabi en önemlisi terörsüz Türkiye konusundaki bu mutabakat, farklı kimliklerden, farklı partilerden vatandaşlarımız bu konuya verdikleri desteği çeşitli vesilelerle beyan ettiler. İnşallah bu sürece destek vererek, terörsüz Türkiye’ye ulaşarak da, Sırrı Süreyya’nın hatırasına da güçlü bir gönderme yapmış olacağız. Hatırasını bu şekilde yaşatmış olacağız.
Aynı gün üzücü bir saldırı gerçekleştirildi. CHP Genel Başkanı sayın Özgür Özel’e alçakça saldırı yapıldı. Bir kere daha lanetliyoruz. Siyasetin geçmişte bireysel ve kurumsal olarak pek çok şiddetle karşı karşıya kaldığı tarihe sahibiz. Siyaset kurumunun her türlü şiddet karşısında birlik ve beraberlik içinde olması son derece kıymetlidir. Yapılan saldırıyı topyekün tüm siyaset kurumuna yapılmış saldırı olarak değerlendiriyoruz. Demokrasiye ve kendimize yapılmış saldırı olarak değerlendiriyoruz, lanetliyoruz. Hangi siyasetçiye yapılırsa yapılsın, hangi genel başkana yapılırsa yapılsın hepimize yapılmış saldırıdır. Hep beraber lanetliyoruz. Sayın Özel’in ailesine dönük tehditlerin, çirkin ifadelerin sosyal medyada yayıldığı görüldü. Emniyet birimleri yakından takip ediyor, hukuk önünde gereği yapılacaktır. Saldırganın hukuk önünde hesap vermesi hepimiz açısından takip edilmesi gereken süreçtir. Sayın Özel’e, CHP’ye ve tüm siyaset kurumuna geçmiş olsun dileklerimizi bir kez daha iletiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Terörsüz Türkiye süreciyle ilgili çok yakından takip ediyoruz bu süreci. Ve İmralı’dan yapılan çağrıdan sonra günler içerisinde terör örgütünün kendini feshetmesi ve silah bırakmasıyla ilgili sürecin somutlaşmasını günler içerisinde bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iç cephenin güçlendirilmesi çağrısı, tabi ki iç cephenin güçlendirilmesinin bir sonucu da Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktır. Bunun tabi bölge içinde bir ilham kaynağı olacağını net bir şekilde söylüyoruz, bu kesindir. Bölgede de mezhepler temelinde, etnik gruplar temelinde fay hatları oluşturmaya çalışanlara karşı terörsüz bir bölge ilhamı verecektir ve burada da bir kardeşlik cephesi ilan edilecektir. Kuşkusuz burada öteden beri bir takım dış güçlerin bir takım emperyalist emelleri gerçekleştirmek için vekalet savaşlarını terör örgütleri, bir takım mezhep grupları, bir takım radikal etnik gruplar üzerinden vermeye çalıştığını görüyoruz. Bunun bölge halkına, bölge insanına hiçbir faydası yoktur.
Yakın bölgemizde, Orta Doğu’da, Mezopotamya’da, Akdeniz’de ortaya koyulan bu denklemlerin hepsi çıkar odaklı ve sömürü odaklı, acımasız denklemlerdir. Dünyayı cehenneme çevirmeye çalışanların attığı sis bombalarıdır, provokasyonlardır. O yüzden Terörsüz Türkiye hedefine iç cepheyi güçlendirme temelinde ulaşma çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Tabi terörün ortadan kalkmasıyla birlikte, bunun somut olarak gerçekleşmesiyle birlikte siyasi sistemimiz üzerindeki, demokrasimiz üzerindeki siyasi tansiyon da kalkacaktır ortadan. Bu siyasi tansiyonun kalkması demokrasimize ve siyasi hayatımıza yepyeni siyasi enerjiler verecektir. Her olumlu adım terörün ortadan kalkmasıyla ilgili her olumlu adım bir diğer olumlu adımı otomatik olarak çağıracaktır. O sebeple PKK’nın bütün şubeleriyle, tüm terör unsurlarıyla, bütün illegal unsurlarıyla silah bırakması ve kendisini feshetmesi bir dönüm noktası olacaktır. Böylece de vekalet savaşlarıyla bölgeye hükümranlık kurmak isteyenlerin elinden önemli bir boyut da alınmış, önemli bir zeminde alınmış olacaktır.
Tabi burada yaklaşımımız Cumhurbaşkanımızın iç cepheyi güçlendirme çağrısını Meclis’te yapmasından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin stratejik ve tarihi çağrısı siyasi denklemde yeni bir tablo ortaya çıkardı. Cumhurbaşkanımızın yüksek bir irade koymasıyla da bu bir devlet politikasına dönüştü. Dolayısıyla terörsüz Türkiye hedefi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir politikasıdır. Bu çerçeveden baktığımızda çeşitli provokasyonların yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu provokasyonlara karşı bu sürece dönük bir takım sis bombaları atılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara karşı son derece hassas olduğumuzu ve asıl odaklandığımız konunun şimdiye kadar defalarca ifade ettim. Herhangi bir müzakere alışveriş süreci olmaksızın devletimizin temel niteliklerini koruyarak milletimizin asli değerlerini koruyarak bunlardan hiçbir şekilde vazgeçmeksizin bu yolda ilerlemek olduğunu ifade etmek isterim.”
Kaynak: Haber Merkezi
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***