NECİP F. BAHADIR | YORUM
Hayır, Binali Yıldırım’ın veya Bilal Erdoğan’ın gemilerini kastetmiyorum. Erdoğan ve ailesinin ‘gemi ticaretini’ çok sevdiğini bilmeyen yok. Yıllar önce oğlunun aldığı yük gemisi sorusuna muhatap olmuş ve “Gemi değil o, gemicik!” demişliği bile var. O gemi ‘gemicik’ olarak mı kaldı yoksa büyüyerek filoya mı dönüştü? Hey gidi yıllar… O zamanlar ender de olsa soru sorulabiliyordu.
Şimdi ‘akredite soru’ dışında sual eylemek yasak. Kazayla sorsan bile ‘yayınlayacak’ medya bulmak zor. Sistemi böylesine geriye doğru giden başka ülke var mı? Belki Afganistan… ‘Demokrasi ve özgürlüklerin’ yok edilmesi konusunda iki ülke yarış halinde zaten.
Şimdi bırakın ‘can sıkıcı’ soruları gündemin manşetindeki konu bile sorulamıyor. Kazan’dan dönerken gazeteciler Bahçeli’nin Öcalan çağrısı hakkında ne düşündüğünü bile sormaya cesaret edemedi. Çünkü aksi yönde sinyal geldi.
Gemi demişken, Binali Yıldırım’ın gemileri acaba yerinde duruyor mu hala? Yoksa fırtınalı sularda battı mı?
Başlıktaki ‘gemiler’ İsrail’e Türkiye limanlarından kalkan ve İsrail’e lojistik malzeme sağlayan gemiler… İsrail’e ticaret yasaklanmamış mıydı? AKP iktidarı tüm mallarda boykot başlatmamış mıydı? Evet, çığ gibi büyüyen tepkiler ve protestolar karşısında kamouyuna bu yönde açıklama yaptı hükümet yetkilileri…
Fakat inandırıcı olamadı. Meseleye duyarlı çevreler Türkiye limanlarındaki gemileri izlemeye aldı.
O da ne?
Çelik gibi askeri amaçla kullanılacak malzememelerin de yüklü olduğu gemilerin İstanbul ve İzmit limanlarından İsrail’e doğru gittiğini gördü. İsrail’le ticaret falan kesilmemiş. Açıklamalar bir yalandan ibaretmiş. Ticaret tam gaz devam ediyormuş.
Yük taşıyan şirketin adı da belli; ZIM…
Ambarlı limanında demirli ZIM gemisini protesto etmek isteyen gençler bölgede toplandı fakat polisin engeliyle karşılaştı. Benzer protesto eylemleri Kocaeli Diliskelesi Limanı’nda tekrarlandı. Bir gazete manşetten “Bu gemiler aslında yok mu?” diye sordu.
Sorunun muhatabı AKP iktidarı…
Ancak amuoyunun da meselenin özünü bilmesi ve bu acı gerçeği fark etmesi lazım. Gündemin ön sıralarında yer alan onca konu arasında bu mevzuyu seçmemin nedeni bu. Erdoğan “O iş bitti!” demişti. Ama bitmediği ortaya çıktı. Koca gemiyi gizlemek mümkün değil tabii. Üzerine şal atamasın. Şimdi gerçek kabak gibi ortada.
AKP iktidarının ‘vizesi’ olmasa o gemiler yerlerinden kıpırdayabilir mi? AKP’den habersiz sinek uçmayan ülkede gemilerin limanlar arasında mekik dokuması mümkün mü?
AKP’nin ikircikli politikalarının bir örneği mi bu? Mevzu İsrail’e ticaret olunca basit bir iki yüzlülük veya ikircikli siyaset yorumu hafif kalır. Durum daha ağır… Her gün İsrail’e, Netanyahu hükümetine verip veriştireceksin ama limanlarından gemiler gelip gidecek. ‘Saman altından su yürüteceksin’ diyeceğim ama gemiler suyun üzerinde ve her bakan gözün göreceği gerçeklikte. Çuvala sığmayan mızrak bu.
Yalan söylemeye devam!
Bu görünen gerçeğe rağmen Ticaret Bakanı Ömer Bolat ‘yalan üstüne’ açıklama yapmaktan geri durmadı. Gemileri inkar edemiyor tabii. Daha öncede söylediği gibi ‘o gemilerin Filistin’e gittiği’ sözünü tekrarlıyor. Fakat çelikten, dikenli tele, mermer, çimento ve iş makinesine kadar, daha önce İsrail’e satılan ürünlerin, Filistin’e gönderildiği açıklamasından tuhaflık ‘yalanını’ ortaya koydu.
Bakan, “Filistin daha önce benzer ürünleri ithal etmiyordu da, İsrail’e yasak konduktan sonra neden aniden alma gereği duydu?” sorusuna cevap veremedi. Eğer, söyledikleri doğru olsaydı, bunun belgelerini herkesin gözüne sokardı. Gerçek gün kadar aşikar iken AKP neden inandırıcılıktan uzak açıklamalar yapar? Siyaset icabı olmalı…
Ah bu çok yüzlü politika… AKP gibisini de görmedi.
Erdoğan veya sözcülerinin ağzından çıkan her sözü doğru kabul eden ‘büyülenmiş’ geniş bir kitle var. Hitler’in, propagandadan sorumlu bakanı J. Goebbels’e bir açıklamasından sonra, “İyi iş çıkardın büyücüm.” dediğini hatırlıyorum. Büyü etkisindeki birine gerçeği anlatabilmek mümkün değil. Büyü akıl ve vicdanı ortadan kaldırır. “Onda teshir gücü olacak” diyen boşuna söylememiş. Şekil A’da görünüyor.
İsrail’e lojistik ürün taşıyan ZIM’ın falan değil ‘AKP’nin gemileri.’ Allah’tan bir avuç genç her şeyin farkında. Polisin sert tavrını rağmen protesto için kendilerini meydana attı. Filistin konusunda hassas çevreler, konuyu manşetlerine taşımaktan çekinmedi. Bugün etkisi sınırlı belki fakat ‘tarihe not düştükleri’ muhakkak.
İktidar sonrası için çare arıyorlar!
Bu tip haberler geleceğe yazılan dilekçeler gibi. Bugün ‘sümen altı edilse de’ günü geldiğinde işleme alınacağı kesin. O gün mutlaka gelecek. En uzun, en çaresiz, en karanlık, en uğursuz gecenin bile sabahı olmadı mı? ‘Sonsuz iktidar’ bugüne kadar icat edilmedi. Her saltanatın bir sonu var. Sultan Süleyman’a kalmayan dünya AKP’ye mi kalacak? AKP’lilerin ‘iktidar sonrası’ için çareler aramaya başladıklarını gözlemlediğimi söylemeliyim.
AKP’nin İsrail’le ilişkileri sadece gemileri üzerinden de değil. Geçen hafta İstanbul’da düzenlenen SAHA EXPO Fuarı’nda İsrail’in en büyük silah tedarikçilerinden İngiltere merkezli ‘BEA System’ yer almadı mı? Birçok Avrupa ülkesi bu şirkete kapılarını kapatırken AKP Türkiyesi, açılışını Erdoğan’ın yaptığı fuarın en gözde yerinde ağırladı.
Adem Özköse adlı gazeteci, fuarı gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a, “BAE System’in fuarda ne işi var?” diye sormak istedi, polisler ağzını kapatarak karga tulumba gözaltına aldı.
Bir gazetecinin ağzını bir süre kapatabilirsiniz. Ama gerçek dile gelecek kanallar bulur. Hakikati susturmak mümkün değil. Belki bir süre gürültü ve büyüyle kitlelere ulaşmasını engelleyebilirsiniz. Ama o süre bir gün biter. Gerçek su gibi akar, önündeki engelleri aşar, yatağını bulur, menziline ve muhatabına ulaşır.
Ben de diyorum ki; Ey millet!
Haberiniz olsun, Erdoğan’ın ‘o iş bitti’ sözüne rağmen, AKP’nin gemileri İsrail’e çelik, mermer, dikenli tel gibi lojistik ürünler taşıyor. Ve AKP gemilerinin taşıdığı çelikler Gazze’ye bomba olarak düşüyor. Ey Hacı! Senin de haberin olsun…
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***