– Merkez Bankası’nın dövizi kısıtlamaya yönelik adımları sonrası işlemler büyük oranda döviz büfelerine kaydı. Döviz piyasasının merkezi Kapalıçarşı’ya hergün bavullar dolusu TL getirilip, döviz alınıyor. Durum böyle olunca da piyasada ikili döviz kuru oluştu. Bankalar da alım ve satım makasını açarak, aradaki farkı bir liranın üzerine çıkardı.
Merkez Bankası’nın bankaların, bankalar arası piyasada yaptıkları döviz alımlarına günlük miktar sınırlaması getirmesi de Çarşı’daki hareketliliği artırdı. Bankalar arası piyasada dolar 19.40 lira seviyesinde seyrederken, Kapalıçarşı’da 21 liraya dayandı.
‘KAPALI KAMBİYO REJİMİNE DÖNÜLDÜ’
Dövizde oluşan ikili kur düzeninin risklerine dikkat çeken ekonomist Atilla Yeşilada, Merkez Bankası’nın bankaların İnterbank’tan alabilecekleri dövize tavan koymasının ‘bireylerin ve şirketlerin döviz almasına yasak’ anlamına geldiğine işaret etti. Yeşilada, böylelikle şirketler dışında bireylere de artık sermaye kontrollerinin gündeme geldiğini söyledi. Sözcü’den Mehtap Özcan Ertürk‘e açıklama yapan Yeşilada, Merkez Bankası’nın yazılı olmayan sözlü kararlarla kapalı kambiyo rejimine dönüldüğünü ifade ederek, “Seçmen rahatsız olur diye mertçe değil, arka kapıdan yapılıyor” dedi.
‘CİDDİ RİSKLER BİRİKTİ’
Yeşilada, “Yakında Kapalıçarşı’ya da müdahale beklenebilir, döviz büfelerine komisyon kuralı gibi kısıtlamalar gelebilir. 70’lerdeki eş dost vasıtasıyla dolar arama günlerine geri dönebiliriz. O kadar mafya bir yöntem ki kural koymuyor, sözlü…” diye konuştu.
Seçimlere kadar bir şekilde dövizi tutmayı başarsalar bile ciddi riskler biriktiğini vurgulayan Yeşilada “Buradaki sorun şu, bu kararların hiçbiri yazılı değil. 15 Mayıs’ta bankalar ‘sözlü kuralları uygulamıyorum. Kural koy, önüme getir, aksi halde döviz alacağım’ derse işte o zaman patlar döviz. Seçimler ikinci tura kalırsa da bu durum çok ciddi bir tehlike haline gelmeye başlar” yorumunda bulundu.
DEVALÜASYON UYARISI
Bu gelişmelerin etkisiyle devalüasyon yaşanabileceğini öngören Yeşilada, “Devalüasyon olsa bile Millet İttifakı iktidara gelirse kalıcı olmaz. Turizm sezonu başlıyor, haziranda 6-8 milyar dolar para akar. Bütün bunlar AKP iktidarı devam ederse de olur ama kalıcı olmaz. Çünkü ekonomi politikalarında değişiklik beklenmiyor” dedi.
‘KIŞ AYLARINDA 2001 KRİZİ GELEBİLİR’
AKP iktidarının seçimi kazandığı senaryoda mevcut ekonomi politikalarıyla devam etmesi halinde “Kış aylarında 2001 krizini yeniden yaşarız” analizinde bulunan Yeşilada, “Asıl Erdoğan kalırsa Türkiye IMF’ye muhtaç olacak. IMF parasına muhtaç değiliz zaten, deprem maliyetini ödeyecek uzun vadeli kredilere, hibeye muhtacız. Depremin maliyeti bir türlü konuşulmak istenmiyor. 100 milyar dolar zarar var, bu tasarruf etmeyen bir ülkede nasıl karşılanacak?” diye sordu.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***