HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
AK Parti zihniyetinin ülkeyi yönetemediğinin anlaşılmasından bu yana yıllar geçti. Yelkeni dolduran rüzgarlar tükendi veya kesildi. Sırada şimdi çöküş dönemi var: Ekonomide bugünler iyi günlerimiz. Tedbirlerinizi ona göre alın.
1979, 1994 krizlerini anlatmayayım. 2001’deki krizi siz Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Başbakan Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatmasıyla başladığını sanıyorsanız büyük hata ediyorsunuz.
DSP-MHP-ANAP koalisyonu sabit kur rejiminde diretmiş ve art arda yanlışlara imza atmıştı. Bunun sonucu olarak ekonomi tıkanma noktasına gelmişti. Bir anlamda odayı gaz doldurmuştu.
İşte Cumhurbaşkanı Sezer’in fırlattığı kitapçık, gazla dolu odaya atılan bir kıvılcım oldu. Sonrasında gecelik faizler fırladı, fiyatlar aldı başını gitti.
Şunun altını çizmek gerekir ki o gün yaşananlar ekonomik kriz olmaktan öte yanlış politikalardan oluşan finansal krizdi. Nihayetinde kapitalist sistemde yoluna devam eden Türkiye, bu çerçevede çözümlerini buldu ve Kemal Derviş liderliğinde ülke kısa sürede rayına oturtuldu.
3 Kasım 2002’de seçimi kazanan AK Parti, ülkede enflasyonu yüzde 30’larda devraldı. (TÜFE’de 29.7, TEFE’de 30.8) Faizler dizginlenmiş, dolar istikrara kavuşmuş, ihracat rakamları o günlerde kullanılan tabirle ifade etmek gerekirse patlama yapmıştı.
Dünyadaki para bolluğu, Türkiye’ye oluşan güvenle birleştiğinde ülkeye beklenenin ötesinde döviz girişi oldu. Ülkeye gelen yabancı sermaye girişinin Cumhuriyet tarihinin toplamını geçtiği yıllar yaşandı.
En çok yabancı sermaye girişinin olduğu yıllar olarak bilinen 1980-2002 arasını kapsayan 23 yılda gelen yabancı sermaye toplamı 15 milyar dolar olurken, 2003-2020 arasında geçen 18 yılda bu rakam 225 milyar doları buldu.
Bu ülkede dengelerin bozulduğu tarih olarak hep 2013’ü gösterirler. Bozulma ile bozulmanın belirtilerinin ortaya çıkması farklı şeyler. Türkiye’de dengeler, 12 Eylül 2010 referandumu ile yıkıldı.
AK Parti, kendini ülkenin tek sahibi görmeye başladıktan sonra, özgüven patlamasıyla kendi gibi düşünmeyen, kendinden olmayan herkesi fazla ve düşman görmeye başladı. 2013 yılıysa yıkılan dengenin sonuçlarının görülmeye başlandığı yıl oldu.
Ekonomiyi yakından takip edenler, 2016’dan itibaren ülkenin bir yıkıma doğru sürüklendiğini hep anlatıp durdular. Başlangıçta yapılan özelleştirmeler ve yabancı sermaye girişleriyle ülkeye bahar havası yaşatanlar, son 5 yılda uzatmaları oynamaya başladı. Günü kurtarmak için Yap-İşlet-Devret sistemiyle yapılan tesisleri dolar garantili ödemelere bağlayarak ülkenin geleceğini ipotek altına aldılar. Bu tartışmasız doğru bir tespit. Ancak, bu sistemde aynı zamanda kendi iktidarlarının devamını sağlayacak bir boyut da yatıyordu.
Söz konusu şirketlere aktarılan dövizler, aynı zamanda sıkıştıklarında piyasaya bir şekilde sürebilecekleri kendileri açısından bir tür yedek akçe konumundaydı. Kötü yönetim son iki üç yıldan bu yana öyle bir kara deliğe dönüştü ki bunları çeviremez oldular.
‘FAİZ SEBEP ENFLASYON SONUÇ’ TEORİSİ FIRLATILAN ANAYASA KİTAPÇIĞI OLDU
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın direttiği “Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezi, bütün dengeleri bozulan ekonomide fırlatılan anayasa kitapçığı etkisi yaptı.
https://www.youtube.com/watch?v=QhB2uEn_WOc
Şimdi “faiz sebep, enflasyon sonuç” tartışmalarının yoğunlaştığı günlerin öncesine gidelim.
-Merkez Bankası gösterge faizi yüzde 19 idi,
-Dolar 8.2,
-Enflasyon yıllık yüzde 17’deydi.
Biri çıktı ve arada bir söyleyip unuttuğu bu sözü ekonominin temel rotası yaptı, ardından “nas” dedi. Gelinen noktaya bakın.
MB faizi yüzde 14’e indirdi ama bankaların faizi yüze 25-35 bandında, dolar 13.6, TÜİK enflasyonu bile yüzde 48.7. Grafiğe dikkat ederseniz hangisinin nasıl ilerlediğini görürsünüz. Önce faizler düşüyor, ardından enflasyon yükseliyor.
“Faiz sebep enflasyon sonuç” diye direterek enflasyonu düşürmek için faizi indirdiler. Tablo ortada.
Bir dönem “Doların yükselmesi bizi ne ilgilendirir” diyenler hâlâ aynı sözleri sarf edebiliyorlar mı bilmiyorum.
Geçtiğimiz Aralık ayından bu yana zamları konuşuyoruz. Elektrik, doğalgaz zamlarının nereye ulaştığını gördük. Akaryakıta gelen zam aylık, haftalık olmaktan çıktı. Şimdilerde bir gün benzine, bir gün motorine şeklinde rutine oturdu gibi.
Temel girdiler zamlanınca, peynirden zeytine, ulaşımdan, giyime, patatesten soğana, tüpten çaya şekere kadar her ürün zam üstüne zam görüyor.
Faiz indirimi diye diretilmeseydi kur bu kadar artmayacaktı. Dolayısıyla artan fiyatların baskısı bütçeye bu kadar yük bindirmeyecekti. Dünya enerji fiyatlarındaki artışların yansıması çok daha alt düzeyde kalacaktı.
Gelinen nokta, artık AK Parti iktidarı açısından kontrol edilebilir olmaktan uzak. Yurt dışına götürüldüğü iddia edilen yüz milyarlarca doların yarısına yakınının bir şekilde getirilmesi halinde ancak bir süreliğine rahatlama yolu bulabilirler.
Bu paralardan vazgeçme ihtimalleri bulunmadığına göre, sokakta yükselen feryadı farklı yollarla bastırma yoluna gidecekler. Boşalan devlet bütçesini çevirebilmek için tercih ettikleri tek enstrüman zam düğmesi.
🔸Elektrik Zammı Devlet İçin Her Ay 20 Milyar Lira Demek
Hükümet elektrik faturalarında geri adım atar mı? Enerji Uzmanı Önder Algedik ile konuştuk.
8 Şubat 2022 tarihli #Bidebunuizle yayınının tamamını izlemek için: https://t.co/DK5XHwXcdg@yavuzoghan @OnderAlgedik pic.twitter.com/ufp7mARaSa
— Bidebunuizle (@Bidebunuizle) February 8, 2022
Enerji uzmanı Önder Alagedik, TRT payı kaldırılarak vatandaşa bir kuruş verilip 45 kuruş alındığını söyledi. Alagedik, “Elektriğe yapılan bir kuruş zamla, bir yılda vatandaştan 2.3 milyar lira alınıyor” para toplandığını açıkladı. Alagedik, yapılan zamlarla her ay vatandaştan şirketlere aktarılan rakamınsa 20 milyar TL olduğunu belirtti.
ELEKTRİK ZAMLARINA ÜLKE GENELİNDE PROTESTO
Katlanarak gelen elektrik faturalarına ilk tepki ülkenin doğusundan yükseldi. İlk günlerde sanki zamdan etkilenen sadece ülkenin doğusunda yaşayanlar gibi bir manzara vardı.
Hakkari’de elektrik zammı protestosu. AKP ampülü patlattı. #cokusdonemi pic.twitter.com/0DbqXXz1hw
— Who? (@who98408150) February 5, 2022
Protestoların hedefinde elektrik faturaları vardı. Sokaklara dökülenler, elektrik şirketlerini istifaya çağırıyor görünse de sanki esas adres daha yukarısı gibiydi.
Yurttaşlar eylem yaptı
AK Parti’li başkan istifa etti
— ABC Gazetesi (@abcgazete) February 5, 2022
İktidara geldikleri günden bu yana geçmişi kötüleyerek kendilerine zemin bulanların liderliğini yapan Erdoğan, geçmiş dönemde sadece gaz lambası ve mum olduğunu söyleyecek kadar rahattı. Bir cümle daha konuşsa “Elektriği de biz getirdik” diyecek gibiydi.
https://www.youtube.com/watch?v=o8n4usD6y40
Piyasayı kilitleyen sadece elektrik fiyatları değildi elbette. Servis minibüsünün camına asılan bu A4 kağıdında yazılanlar, tablonun farklı bir yüzünü gösteriyordu. Servis sahibi durumlarının anlaşılabilmesi için ay ay mazot fiyatlarını listelemişti.
-11 Kasım’da 8.28 TL’den
-1 Aralık’ta 9.43 TL’den
-1 Ocak’ta 12.82 TL’den
-7 Şubat’ta 14.74 TL’den
Eski siyasetçi Cem Toker’in cümleleriyle ifade etmek gerekirse… “Dünyanın en zengin enerji kaynaklarıyla en zengin ekonomik birliğinin tam ortasındaki ülkenin gündemine bakın.”
Akaryakıt zammı, elektrik kesintisi, doğalgaz kesintisi, ekmek zammı, dünyadaki en yüksek 7. enflasyon, intihar eden gençler, kayıtsız milyonlarca sığınmacı…
İŞYERİ ELEKTRİĞİNE 4 YILDA YÜZDE 774 ZAM
Türkiye’de elektrik hemen her dönemde pahalıydı. Elbette bunda ithale dayalı bir enerji altyapısının bulunmasının büyük payı var. Artan maliyetlerin faturaları hem vatandaşa hem de sanayiciye çıkarıldı. Uzun süre vatandaşa doğrudan yansıtılmaması için sadece sanayicinin kullandığı elektriğe zam yapıldı.
Ocak 2018’den Şubat 2022’ye kadar meskenlere yapılan elektrik zammı yüzde 400’ü aştı. İşyerlerinin kullandığı elektrikteyse tablo daha vahim. Aynı dönemde işyerlerinin tükettiği elektriğe yapılan zam yüzde 774’ü buldu. Hükümet, vatandaşa “sübvanse” ediliyor dediği kullanımın faturasını, büyük ölçüde sanayicinin üzerine yıktı.
Mum ışığında elektrik zammı eylemi… pic.twitter.com/pjEhhgyMW7
— FOX HABER (@FOXhaber) February 5, 2022
Siz gelecek günler için tedbirinizi ona alın. Saksınıza çiçek yerine ihtiyacınıza yönelik, yiyebileceğiniz şeyler dikin en iyisi. Buzluklarda sakladığınız yiyecekler varsa tez zamanda tüketin. Hem enerjiden tasarruf edersiniz, hem de kaç saat süreceği belli olmayan kesintilerde bozulup gitmesinin önüne geçmiş olursunuz.
Ülkeyi yönetme iddiasında olanlarsa aynaya bakıp kendilerini sorgulayıp utanacaklarına, hayat pahalılığından yakınanlara terörist muamelesi yapmaya kalkıyor.
Türkiye’de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***