İspanya eski Kralı Juan Carlos’un, hakkında çıkan yolsuzluk iddialarının ardından ülkeden ayrıldığı bildirildi.
İspanya Kraliyet ailesi adına yapılan açıklamada, 82 yaşındaki Juan Carlos I’in İspanya’dan ayrılma isteğine ilişkin mektubu oğlu Kral 6. Felipe’ye sunduğu belirtildi. Juan Carlos’un mektubunda gerektiğinde hakkındaki davalarla ilgili ifade verebileceğini bildirdiği kaydedildi. İspanya basını ise eski kralın ülkeyi çoktan terkettiğini yazdı. CNN International’a konuşan Juan Carlos’un avukatı Javier Sanchez-Junco, eski kralın hangi ülkeye gittiğini bilmediğini ileri sürdü. El Pais gazetesi ise Karayipler’deki Dominik Cumhuriyeti’nde olabileceğini yazdı.
İSVİÇRE VE İSPANYA’DA SORUŞTURMA
Haklarındaki yolsuzluk suçlamaları nedeniyle zor dönemden geçen İspanya Kraliyet Ailesi, Mekke-Medine hızlı tren projesi ihalesinden komisyon almakla suçlanan eski Kral Juan Carlos’un devletten aldığı maaşı kesmişti.
Tahtını 2014’te oğlu 6. Felipe’ye bırakan 82 yaşındaki Juan Carlos “emerit (emekli) kral” unvanını korumaya devam ederken, bu zamana kadar devlet bütçesinden yıllık 198 bin 845 avro maaş alıyordu.
Aldığı komisyonun 65 milyon avrosunu arkadaşı Corinna zu-Sayn-Wittgenstein’a bağışladığı ve bunu Panamalı vakıf aracılığıyla İsviçre bankalarındaki bir hesaba göndererek yaptığı iddia edilen Juan Carlos hakkında İsviçre’nin ardından İspanyol mahkemesinde de soruşturma başlatılmıştı.
DÜŞMAN PARTİLERDEN KRALA ORTAK DESTEK
Juan Carlos ile ilgili söz konusu iddialar hakkında iki kez mecliste soruşturma komisyonu açılması girişiminde bulunulsa da başta bugünkü koalisyon hükümetinin büyük ortağı Sosyalist İşçi Partisi (PSOE) ile şu anda ana muhalefette bulunan Halk Partisinin (PP) oylarıyla bu teklifler reddedilmişti.
Son yıllarda yolsuzluk iddialarıyla sarsılan İspanya’da kraliyet ailesinde, Kral 6. Felipe’nin eniştesi İnaki Urdangarin, vergi kaçırmak ve mali usulsüzlük suçlamalarıyla görülen davada 2018’de 5 yıl 10 ay hapis cezası alarak cezaevine girmişti.
Kraliyet ailesi üyelerine yönelik yolsuzluk suçlamaları İspanya’da zaman zaman rejim tartışmaları yaratsa da ülkedeki mevcut siyasi yapıda en büyük iki siyasi parti olan PSOE ve PP’nin kraliyet ailesine bağlılığı bu tartışmaların büyümesini engelliyor.
DİKTATÖR FRANCO SAYESİNDE KRAL OLDU
İspanya’da cumhuriyet yönetimine son vererek 39 yıl (1975-2014) boyunca devlet başkanı olan diktatör Franco döneminde, 1947 yılında ülkede yeniden monarşi ilan edildi. Franco tarafından 1969’da İspanya veliaht prensi ilan edildi ve 1975’te Franco’nun ölümünün ardından tahta çıktı. 18 Haziran 2014’te tahtını oğlu Felipe’ye bırakmış ve ardından 2 Haziran 2019’da kraliyet ailesi içindeki tüm resmi sorumluluklarını sona erdirdiğini duyurmuştu.
“MONARŞİYİ KURTARMAK İÇİN YENİ BİR MANEVRA”
Monarşi karşıtı Publico gazetesi haberi, “Juan Carlos’un kaçışı, milyonlarca (avroluk) geliri hakkındaki iki yıllık skandalın ardından yeni bir manevra” başlığıyla verdiği haberde, “Resmi açıklama, kralın üzerindeki itibarsızlık karşısında monarşinin aşınmasını ve yıpranmasını önlemeye yönelik stratejide yeni bir adımı temsil ediyor” denildi.
El Pais gazetesi de, “Jan Carlos İspanya’yı terk ediyor” başlığıyla duyurduğu haberde, “Kral ülkeyi çoktan terk etti ve kimi basına göre Dominik Cumhuriyeti’nde. Gidişi, İsviçre ve İspanyol savcıları tarafından vergi cennetlerindeki fonlar hakkında açılan soruşturmaların ardından geldi.” ifadeleri kullanıldı. Gazetenin başyazısında ise Juan Carlos’un “Kişisel sorunları Monarşi’yi etkilemesini önlemek” için gittiği ileri sürüldü.
PCE M-L: ‘MONARŞİYİ SONLANDIRMAK İÇİN BİRLEŞME ZAMANI’
İspanya Komünist Partisi (Marksist Leninist) –PCE (m-l) tarafından yapılan açıklamada Juan Carlos’un kaçışının monarşiyi kurtarmak için siyasi bir manevra olduğu vurgusu yapılarak, “Gerçek şu ki bu uğursuz kişilik, İsviçre yargısı tarafından ifşa edilen yolsuzluk skandalı nedeniyle, tıpkı altı yıl önce tahtı kurtarmak için krallıktan istifa etmekten başka çare olmadığında yaptığı gibi, monarşiyi kurtarmak için hileli bir manevrayla ülkeyi terketti” denildi.
“Monarşi, ülkemizin sahip olduğu en ciddi sorunların çözümü karşısında bir engeldir. Bu bir kişiler sorunu değildir, 1978 Anayasası etrafında örgütlenen siyasal sistemin kendisidir” denilen açıklamada, siyasetçilerin halkın demokratik yenilenme isteğini duydukları ve bunun yolunun ulusal birlik olduğu çağrıları eleştirilerek, “Olası tek cevap cumhuriyetçi kopuştur. Bu bozuk monarşiyi sonlandırmaktır; halkçı ve federatif bir Üçüncü Cumhuriyeti ilan etmektir. Tek çıkış yolu budur. Diğer her şey yeni bir aldatmaca, yeni bir yalan olacak, böylece her şey aynı kalacaktır” ifadeleri kullanıldı.
SOLUN ÖNÜNDE BÜYÜK BİR TARİHSEL SORUMLULUK VAR’
“Solun önünde büyük bir tarihsel sorumluluk var. Asgari bir yapısal değişim programında halkın birliğini sağlama zamanı” denildi.
Açıklama şöyle sona erdi: “İspanya’da, tüm nüfusun insan onuruna yakışır bir yaşam standardına sahip olması, başka ülkeye göç etmelerine gerek kalmadan gençliğimize bir gelecek sağlanması için yeterli insani ve mali kaynaklara sahibiz. Yüksek nitelikli sosyal hizmet sağlayacak ve emekli maaşlarını garanti edebilecek durumdayız. Tüm bunlar mümkündür; ancak kaynaklarımızı tüketen ve bizi güvencesiz çalışmaya ve yoksulluğa mahkum eden bu sistem içinde değil. Halkımızı hor gören bu monarşiyi sonlandıralım. Faşizme, sermayeye ve monarşiye karşı birlikte savaşalım.” (DIŞ HABERLER)
Reklam
[