Gazeteci Saygı Öztürk’ün, “Kendisinin ‘Yeşil’ olduğunu söyleyen kişi telefonla aradı.” iddiası TBMM’ye taşındı. DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, konu hakkında soru önergesi verdi. Sakık, “Bu süreçte “Yeşil” kod adlı kişinin isminin tekrardan ortaya çıkması neyin işaretidir?” diye sordu.
Gazeteci Saygı Öztürk, kendisini “Yeşil” olarak tanıtan birinin aradığını köşesine taşıdı. Öztürk’ün aktardıklarına göre; söz konusu kişi, şu an Suriye sınırında “güvendiği bir ülkücü arkadaşının yanında” kaldığını, Türkiye’ye döndüğünde Konya’da yakalandığını ancak “yukarılardan” gelen bir talimatla serbest bırakıldığını anlattı.
Sırrı Sakık
DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık, konuyu TBMM’ye (Türkiye Büyük Millet Meclisi) taşıyarak, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya sorular yöneltti. Sakık, şunları yazdı: “Sözcü yazarı Saygı Öztürk’ün bugünkü köşe yazısında çok vahim bir iddia yer aldı. YEŞİL kod adlı tetikçinin — Kürt katili, uyuşturucu taciri ve devlet içindeki karanlık yapılanmalarla ilişkilendirilen bu kişinin — dün kendisini aradığını, hayatta olduğunu ve devlet içerisindeki bazı kişiler tarafından korunduğunu söylediğini yazdı. Devlet adına Kürt halkına karşı işlenen günahlar, adi bir kiralık katili bile dokunulamaz hâle getirdi.”
Sırrı Sakık’ın, İçişleri Bakanı Yerlikaya’ya konu hakkında soruları şu şekilde:
“1- 1990’larda işlenen nerdeyse bütün faili meçhul cinayetlerde adı geçen bir şahıs aradan geçen onca yıla rağmen neden yakalanmamıştır?
2- Mahmut Yıldırım olduğunu söyleyen şahsın ifade ettiği üzere devletin kaldığı yeri bildiği halde kendisini gözaltına almadığı bilgisi doğru mudur?
3- Kendisinin de dile getirdiği, yaşanan olay ve olgulara bakıldığında da korunduğu açık olan bu tetikçiyi kim veya kimler hangi amaçla korumaktadır?
4- Bakanlığınız, yeşil kod adlı tetikçi katilin hangi bilgileri bildiği ve hangi ağ içinde suçlar işlediğine dair malumata sahip midir?
5- Bu süreçte “Yeşil” kod adlı kişinin isminin tekrardan ortaya çıkması neyin işaretidir?”
‘Yeşil’ kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım, özellikle 1990’lı yıllarda Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu illerinde işlenen faili meçhul cinayetlerle biliniyor.
Saygı Öztürk, söz konusu yazısında, şunları yazmıştı:
“Yeşil” kod adıyla tanınan Mahmut Yıldırım, Güneydoğu’da faili meçhul cinayetlerle adı hep öne çıkan isimlerin başında geliyordu. (…)
9 Aralık 2025 tarihinde saat 13.30 civarında gazetemizin santralinden beni arayan kişiyle, uygun olmadığım için konuşamamıştım. Yarım saat sonra yeniden aradı. “Ben Yeşil” dedi. Tabii ki bu kod isimle bilinen “Yeşil” Bingöl’ün Solhan ilçesi nüfusuna kayıtlı, Güneydoğu’da her olayın içinde olduğu yazılan, söylenen Mahmut Yıldırım’dı. Ama gerçekten arayan Mahmut Yıldırım mı, yoksa onun adını kullanan başkası mıydı bilemem. Ben, onun gerçekten “Yeşil” olduğunu anlamak için geçmişte yazdığım bazı haberlerle ilgili sorular yönelttim. 1953 doğumlu olduğunu, karaciğer nakli yapıldığını, sağlık durumunun iyi olmadığını anlattı. Karaciğer naklinin farklı bir isimle yapıldığını, bu konuda kendisine yardımcı olan ünlü bir ismin adını verdi. Uzun bir süre Azerbaycan’da kaldığını, şimdi Türkiye sınırına yakın olan Suriye’de güvendiği bir ülkücü dostunun yanında kaldığını kaydetti.
Emekli Binbaşı Cem Ersever’in, Yeşil tarafından öldürüldüğü söyleniyordu. “Yeşil” olduğunu söyleyen kişi, “Benim öldürdüğüme ilişkin söylentiler tam anlamıyla Köroğlu efsanesi” dedi. Çok şeyler yaptığını ama kimseye ihanet etmediğini anlatırken, en büyük ihanetlerden birisini Suriye’de yaşadığını öne sürdü. Yeşil, şunları söyledi: “Evet, Abdullah Öcalan’ı Şam’da kaldığı evde bombalı araçla öldürecektik. Bu olayda benimle birlikte bir bayan, iki üsteğmen, Bursa Özel Tip Cezaevi’nden alınarak getirilen ismini vermek istemediğim bir kişi ile başka bir arkadaşımız vardı. Orada aslında Abdullah Öcalan’ı ortadan kaldırmamız mümkünken, ihanete uğradık. Başarısız bir suikast girişimi oldu. Bize yardımcı olan Suriyeli aracı uzağa park edince bütün plan bozuldu.
Eski görünümünden eser kalmadığını düşündüğü için bir ara Türkiye’ye geldiğini belirtti, Konya’da bulunduğu sırada yakalandığını anlatan Yeşil olduğunu belirten kişi, “Kendilerine verilen emir üzerine serbest bırakıldım.” iddiasında bulundu. O emri kimin verdiğini söylemedi. Eski MİT Müsteşarı, Jandarma Genel Komutanı merhum Teoman Koman’ın her zaman desteğini gördüğünü belirten kişi, Abdullah Çatlı ile aralarının bozuk olduğu yolundaki söylentilerin de doğru olmadığını kaydetti.
Yeşil, şöyle devam etti: “PKK ile mücadele edildiği sırada özellikle il ve ilçelerde Hizbullah örgütü Devlet tarafından desteklendi ve PKK’ya karşı kullanıldı. Hizbullah’ın o dönemde kurulması başarıydı. PKK’ya çok büyük zayiatlar verdirildi.”
Oğlunun adını sordum. Söyledi. Ancak onunla ilgili olumsuz sözleri oldu. Şu anda bulunduğu yerin devlet tarafından bilindiğini belirten “Yeşil”e Türkiye’ye gelip gelmeyeceğini sordum, başka bir zaman yine arayacağını, telefonu kapatmak zorunda olduğunu ekledi.
Başında belirttiğim gibi, “Yeşil”in yaşayıp yaşamadığı konusunda farklı tahminlerde bulunuluyor. Ancak resmi belgelerde öldüğü ya da yaşadığına ilişkin bilgi de yok. Yeşil acaba yaşadığını birilerine duyurmak mı istedi anlamadım…”
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































