NECİP F. BAHADIR | YORUM
CHP lideri Özgür Özel, Edirne mitinginde konuşurken, “Edirneliler… Meriç’i sıkı tutun… 15 Temmuz’da 2 bin f.töcü yakalandı ya burada…” deyiverdi ve ‘hayatının gaflarından’ birine imza attı. Yazılı metinden mi okudu, irticalen mi konuştu? Cümlenin bozukluğuna bakılırsa doğaçlama söyledi.
İktidarı hedefleyen bir siyasetçinin ağzına yakışıyor mu bu?
Siyasetçinin boğazı dokuz boğumdur, sözlerine dikkat edecek. Ağzından çıkacak bir kelime iktidarına da, itibarına da mal olabilir.
Nice siyasetçi bu yolda telef oldu gitti…
Neresinden bakılırsa bakılsın çok talihsiz bir söz bu. Ve hiçbir haklı gerekçesi olamaz. İnsanlar durup dururken mi Meriç’in öte yakasına kendisini atıyor Allah aşkına? Ülkede yaşananlardan hiç mi haberi yok Özel’in? Bu nasıl bir siyasi aymazlık? Kim durup dururken memleketini terk eder? Tarih boyunca zulüm diyarından göç edildiğini bilmiyor mu? Memleket ve vatan şiirlerini yazan Nazım Hikmet neden ayrıldı ülkesinden?
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan / Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan / Bu memleket bizim…” dedi ama o ‘bizim’ dediği ‘memleket’ zindana dönüşünce Karadeniz’in tehlikeli sularında vatanını terk etmek zorunda kalmadı mı? Özel bilmiyor mu bunu? Tarih de mi okumadı hiç?
Adaletin olmadığı yerde hayat da olmaz. AKP’nin Anadolu’yu nasıl bir zulüm coğrafyasına dönüştürdüğünün farkında değil mi? Nerede siyaset yapıyor? Ülkede adalet güneşi battı. Zulüm kol gezmekte…
Hapishaneler ağzına kadar masum ve mazlumlarla dolu… 90 yaşında, kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpus var içeride…
Hasta, kadın, çocuk mahpuslardan da mı haberi yok? Yürüyerek girenlerin tabutla çıktığına ilişkin haberleri de mi okumadı?
Memleketi Manisa zulmün en ağır yaşandığı mekanlardan… Biraz sokağa kulak kabartsa duyacak… Artık gerçeklerle yüzleşme zamanı gelmedi mi? Zulümlerden habersiz bir siyasetçi nasıl adalet cephesi açacak da hak hukuk mücadelesi verecek?
Silivri’ye kadar gitmişken orada başka kimlerin olduğunu soruverse… Siyaset de bunu gerektirmez mi? Hani mazlumun kimliği sorulmazdı? Ve renk körü olmak lazımdı!
Ne yazık ki Özel ve avenesi renklere değil başkasına, ötekine kör! Kendine demokrat, kendine adalet peşinde… ‘Ötekileri’ hiç görmedi. Siyaset sadece kendi mahallesinde dolaşarak yapılmaz, ötekilere de uzanmak zorundasın. Aylar önce Adalet Bakanlığı önünde nöbet tutan Şenyaşar ailesini kadar gitmiş, 50 metre ötedeki ‘öteki anneyi’ görmezden gelmişti. O zaman bu hareketinin bilinçli bir tavır değil, bir hata ve yanlışlık olduğunu düşünmüştüm. Galiba kasıtlıymış…
Özgür Özel’e hatırlatmak isterim ki bu ülkenin İstiklal Marşı’nı yazan Mehmet Akif de ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Peşine polis takıldı, tarassut altında tutulmaktan bıktı. En yakın arkadaşına, “Peşimde polis, bir cani gibi beni takip ediyor. Bu durum çok ağrıma gidiyor…” dedi. Ve bir sabah Mısır’ın yolunu tuttu.
Uzak diyarlarda yıllarca vatan özlemi içinde yaşadı. Ömrünün son demlerinde İstanbul’a ‘ölmek’ için geldi. Çok geçmeden de gözlerini yumdu. Naaşı sessiz sedasız cami avlusuna getirildi, gençler uyandı da tabutu omuzlar üzerinde mezarlığa götürüldü. Yoksa bir kimsesiz gibi defnedilecekti.
Bu ülke böyle… Zulüm tarihinin her sayfası dolu.
Nazım Hikmet, Mehmet Akif fark etmiyor… Ankara’yla siyasi ayrılığa düşmüşsen eğer, muktedire biat etmemiş, el etek öpmemişsen ‘ya zindan ya gurbet’ seçeneğiyle yüzleşmek zorunda kalıyorsun.
Kırk katır mı, kırk satır mı? Tercih senin… Zindan ya da sürgün…
AKP’nin zulmü her ikisine de kapı açtı. AKP zindanları muhaliflerle doldu. Zulme uğrayan ve gurbette gözü olan Meriç’e yürüdü. AKP zulmünün tarihi Meriç’te yazıldı. Nice hayatlar söndü orada. Meydanlarda boş boş konuşmak, hamaset dolu nutuklar atmak kolay; kaç kişinin akıntıya kapılarak boğulduğunu biliyor mu Özel? Meriç öyle laf olsun diye diline dolanacak bir nehir değil. Bir devrin simgesi…
Özgür Özel’i birkaç gün önce Manisa’da bir cenaze töreninde izlemiş, ne kadar takdir etmiştim. Genç belediye başkanının cenaze töreniydi. Özel, memleketi Manisa ölüm haberleriyle sarsıldı. Önce büyükşehir belediye başkanı Ferdi Zeyrek yaşamını yitirdi, ardından Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay hayatını kaybetti. Bir tesadüf değil herhalde… Kaderin dilini anlayabilse bir mesaj aslında bu… Özel, Durbay’ın naaşı önünde gözyaşlarına boğuldu. İki cümleyi bir araya getiremedi. Hüngür hüngür ağladı. Kelimeler ağzından belli belirsiz çıktı.
Bırakın siyasi liderleri gelenek ve kültür erkeklerin hıçkıra hıçkıra ağlamasına aşina değildir. Pek hoş da görülmez. Özgür Özel bu geleneği ve önyargıyı da yerle bir etti. Öyle için için değil, kameraların önünde kendini tutmadı, duygularına teslim oldu ve bağıra bağıra ağladı. “Yeter artık, ölüm gelecekse bana gelsin!” cümlesi ne kadar anlamlıydı. O sahne unutulmazlar arasına girmişti. Manisa’daki insan Özgür Özel Edirne’de bir başka yüzüyle ortaya çıktı. Meriç gibi acı bir simgeyi siyasetine sermaye yapmaya kalktı. Ayıp etti. Yakışmadı. Bir densizlik bu. İktidara yürüdüğünü söyleyen bir siyasetçinin dili bu olamaz. Bu üslupla da iktidar olunamaz.
31 Mart fazla başını döndürmesin… Fazla şımartmasın… O sonuçlar CHP’ye sevgiden değil, AKP’ye tepkidendi. Özgür Özel solun makus talihini yenmek istiyorsa tarih ve kaderin kolaylaştırdığı iktidar yürüyüşünü elinin tersiyle itmemeli… Herkesin oyunu isteyen bir parti herkesin oyunu alacak şekilde siyaset üretmeli…
Ve politik dil ve üslup kullanmalı. Yoksa Mayıs 2023’ün akıbeti tekrarlanır. Arkadan esen rüzgar bir anda yön değiştiriverir. Meriç gafı ciddi kırılmalara neden olabilir…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***







































