HASAN CÜCÜK | HABER İNCELEME
Şampiyonlar Ligi’ndeki tek temsilcimiz Galatasaray son iki maçından puansız ayrılınca ilk 8 ihtimalini tüketti. Sahasında Union St. Gilloise 1-0 yenilen sarı-kırmızılar, deplasmanda Monaco’ya da aynı skorla boyun eğdi. 3 maçtır devam eden galibiyet serisi, yerini peş peşe alınan iki mağlubiyete bıraktı. Puan sıralamasında yerini belirleyecek ‘final maç’ sahasında Atletico Madrid mücadelesi olacak.
Monaco denince akıllara 1989 ve 2000 yılı gelir. Mart 1989’da o yıllardaki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası çeyrek finalin ilk maçında Tanju Çolak’ın golüyle rakibini 1-0 yenmişti. Ağustos 2000’de ise UEFA Süper Kupa finalinde Real Madrid’i geçip kupayı müzesine taşımıştı.
Süper Lig’de zirvede olmasına karşılık, Galatasaray’ın maçlarını zorlanmadan geçtiğini söylemek mümkün değil. Monaco karşısında eksiklerin çokluğu dikkat çekiyordu. Lemina, Kaan Ayhan ve Singo sakatlıklarından, Arda Ünyay kart cezalısı, Eren Elmalı ve Metehan Baltacı bahis soruşturmasından dolayı ceza aldıklarından Fransa deplasmanında forma giymeyeceklerdi. Rakip Monaco’nun da önemli eksikleri vardı. Golcüsü Ansu Fati’nin yanı sıra Eric Dier ve Mawissa’nın yokluğu Monaco’nun gücünü darbe vuruyordu. İki teknik adamında eksiklere sığınma mazereti yoktu.
Galatasaray, 6 maç sonunda Şampiyonlar Ligi’ndi 36 takım arasında 18. sırada bulunuyor. Sarı Kırmızılı ekip, kalan iki maçından 2 ya da 3 puan çıkarırsa ilk 24’e girme ihtimali var.
Galatasaray ilk yarı bulduğu pozisyonları çok cömert harcadı. İlkay ve Barış Alper, kaçırması zor pozisyonu harcadılar. İkinci devre ise oyun tamamen Monaco’nun hakimiyetinde geçti. Galatasaray kalesine ikinci 45 dakikada 13 şut çektiler. Penaltı kaçırdılar. Balogun, galibiyet golünü atan isim olsa da kaçırdıklarıyla ‘farkın açılmasını’ önleyen isim oldu. İkinci devre Galatasaray’ın kaleyi bulan şutu yok. Kanat oyuncuları, Osimhen’e top taşımakta zorlandı. Rakip defans oyuncuları Osimhen’e alan bırakmadı. Etkisiz hale getirirken faul bile yapmadılar.
Jorge Jesus, ‘’Süper Ligi’n sportif gerçekliği yok’’ yorumu yapmıştı. Şimdi bu söze ‘’Süper Lig’in fiziksel gerçekliği yok.’’ cümlesini eklemek gerekiyor. 60. dakikadan itibaren fizik gücü tükenen bir Galatasaray vardı. Süper Lig’de sorun olmuyor ama Avrupa arenasında fiziksel yetersizliği rakipler cezasız bırakmıyor. Okan Buruk’un eksikler ve hakem mazeretinin arkasına saklanmaması lazım. Galatasaraylı oyuncular bir de abartılı ‘yere atmaları’ terk etmesi lazım.
Kim mi? Örneğin Sallai ve Barış Alper. Sallai, ceza alanı içinde ikili mücadelede rakibine faul sayılacak bir hareket yapıyor, birkaç adım atıp kendini ‘darbe almış’ gibi yere atıyor. Yine rakibin kullandığı serbest atıştaki hava topunda Barış Alper ‘kurşun yemiş’ gibi çığlık atıp, yere yığılıyor. Çığlık tribünlerde yankılanıp, televizyon ekranlarından duyuluyor. Sonra mı? Hakem oralı olmayınca Barış Alper birkaç saniye içinde kalkıp koşuyor!
Okan Buruk, rakibin son bölümünde yerden kalkmadığını söyledi. Aynı durumun birçok örneğini Galatasaray’ın galip geldiği maçlarda gördük. Özellikle ikinci yarı tel tel dökülmeye mazeret aranmaz. Fark sadece bir de kaldıysa bunu Uğurcan’ın kurtarışları ve Balogun’un beceriksizliğine borçlu.
İlk 8 rüyasından kabusla uyandı. Bu anlayış devam ederse 24 dışında kalmak sürpriz olmayacak. Zira rakipler, Atletico Madrid ve Manchester City. Allah’tan bu maçlar için önünde bir ay süre olması. Yoksa bu formsuzlukla Avrupa defteri yıl bitmeden sona ererdi.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































