AMED – Kürt yazar Prof. Dr. Sehîdê Îbo’nun yaşam öyküsü, yalnızca bir bireyin hikâyesi değil, bir halkın belleği, direnci ve kimliğiyle iç içe geçmiş uzun bir yürüyüştür.
Kafkas Kürtleri bugün dünyanın farklı ülkelerine dağılmış olsa da, köylerinin taş evlerinde hâlâ eski bir masal gibi fısıldanan bir gerçek vardır. Bu halk, ne kadar sürülürse sürülsün, kimliğinden vazgeçmedi. Her yeni göç, onların hafızasına bir katman daha ekledi. Kafkas Kürtlerinin hikâyesi, yalnızca bir göçün değil, direncin, belleğin ve var olma mücadelesinin hikâyesidir. Bu uzun ve ağır hikâyenin ilk sayfaları ise 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında açıldı. Osmanlı-Rus savaşlarının harabeye çevirdiği topraklardan kopan Êzidî Kürtler, kuzeye yönelmek zorunda kaldı. Erdexan, Qers, Wan ve Bazîd’ten yola çıkan kafileler, kışın ayazında, yazın kavurucu sıcağında Kafkas yollarına düştü. Kimileri Ermenistan’a, kimileri Azerbaycan ve Gürcistan topraklarına yerleşti. Onları bekleyen yeni bir yurt değil, bilinmezlikti.
Sovyetler Birliği yıllarında Kafkas Kürtleri, tarım tarlalarında, dağ köylerinde ve küçük kasabalarda hayata tutundu. Toprağı ekti, koyunu güttü, çocuklarını okula gönderdi. Ama akşam olduğunda, evlerin içinden yükselen dengbêj sesleri, onları yine Kürdistan’a, götürüyordu. Anadil, masallar ve stranlar, göçün açtığı yarayı biraz olsun kapatıyordu. Özellikle Êzidî Kürtler, Ermenistan’da güçlü bir topluluk oluşturdu. Köyler kuruldu, bayramlar yaşatıldı, gelenekler kuşaktan kuşağa aktarıldı. Fakat tarih bir kez daha kapılarını sertçe çaldı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte yükselen milliyetçilik, etnik gerilim ve ekonomik çöküş, Kafkas Kürtlerini yeniden göç yollarına düşürdü. 1990’lı yıllarda binlerce aile bu kez Rusya’ya, Avrupa’ya ve Ortadoğu’ya savruldu.
Kafkas Kürtlerinin bu uzun ve fırtınalı yolculuğu, yalnızca bir topluluğun değil, aynı zamanda bu coğrafyada yetişmiş, bu acıları yaşamış ve onları kelimelere dökmüş aydınların hikâyesidir. Göçün, yoksulluğun, sürgünün ve direncin içinden doğan bu kuşak, yalnızca hayatta kalmakla yetinmedi, aynı zamanda halkının hafızasını edebiyat, bilim ve kültür yoluyla geleceğe taşımaya çalıştı. İşte bu kuşağın en güçlü, en simgesel temsilcilerinden biri de Prof. Dr. Sehîdê Îbo oldu.
Sovyetler Birliği’nin Êzidî Kürtlerinden Sehîdê Îbo, yaşamı boyunca Kürt kimliğine sıkı sıkıya bağlı kaldı. Bir yandan anadilde çocuk doktoru olarak binlerce hayatın kalbine dokundu, diğer yandan edebiyatçı kimliğiyle Kürt edebiyatı ve folkloruna kalıcı izler bıraktı. Hayatının her anında Kürt kimliğini bir onur ve sorumluluk olarak taşıdı. Edebiyat dünyasında bıraktığı izler, onun yalnızca bir şair değil, aynı zamanda halkının kültürel hafızasını yazıya döken bir tanık olduğunu gösterdi. Şiirleri, birçok sanatçı tarafından bestelenerek halkın gönlünde yer buldu. Aram Tigran’ın seslendirdiği “Xwezî Dîsa Zar Bûma” ve “Qîza Kurda” gibi eserleri kuşaktan kuşağa dilden dile aktarılmaya devam etti/ediyor. Êzidî Kürtlerin geleneklerini, göreneklerini, inanç dünyasını tarihsel, toplumsal ve dinsel boyutlarıyla ele alan “Kurdê Rêwî” adlı romanı ise onun edebi mirasının en değerli eserleri arasında yer aldı ve bu üretken yaşam, 1991 yılında Ermenistan’da katledilmesiyle son buldu.
ÇOCUKLUK YILLARI
Asıl adı Sehîdê Rizgo Îboyan olan Îbo, 8 Mayıs 1924’te, bugün Cirarat olarak bilinen Qarxûna Jorîn köyünde dünyaya geldi. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak büyüdü. İlköğrenimini köyünde Kürtçe, ardından Ermenice sürdürdü.
Küçük yaşlardan itibaren dengbêjlerin, halk hikâyelerinin ve sözlü anlatıların büyülü dünyası onu derinden etkiledi. Eçmiadzin bölgesinin uzun şevbuhêrklerinde (kış geceleri) yaşlılar ve gençler bir araya geldi, ateş başında hikâyeler anlattı. Îbo, bu anlatıları büyük bir dikkatle dinlerken folklora ömür boyu sürecek güçlü bir bağ kurdu. Henüz dokuz yaşındayken babasını kaybetti. Ailenin bütün sorumluluğu annesi Hîca Evdo’nun omuzlarına kaldı. Yıllar sonra bu kaybı olgunluk çağında şu sözlerle anlatacaktı: “Bavê min mir, mera mal û dewlet nehişt, lê bavê min temmî da min: ‘Qedrê weten, daîka şîrin, nanê tiberik hertim bigre.’” (Babam öldü, bize mal mülk bırakmadı; ama bana bir vasiyeti oldu: ‘Vatanın, şirin annenin ve helal ekmeğin kıymetini her zaman bil.’)
ÇOBANLIK YILLARI, OKUMA TUTKUSU
Babasının ölümünden sonra Sehîdê Îbo, dokuz yaşında çobanlığa başladı. En ağır doğa koşulları altında sürüler güderken bile okumaktan asla vazgeçmedi. Eline geçen her kitabı okudu. O günleri “Kara Dîzka Qetix” adlı eserinde şöyle anlatır: “Hevana min da xencî çend nanê sêlê, şerbikê qetix, timê kitêb, defter û qelem jî hebûn.” (Çantamda birkaç parça saç ekmeği ve testinin yanında her zaman kitap, defter ve kalem de bulunurdu.)
DOKTOR OLMA KARARI
Bu yıllarda köylerinde tifüs salgını yayıldı. Îbo’nun gözleri önünde birçok çocuk ve yetişkin yaşamını yitirdi. Kendisi de defalarca ölümün eşiğine geldi, ancak hayatta kaldı. Bu acı deneyimler, onun yaşamının yönünü belirledi. İnsan hayatını kurtarmak için doktor olmaya karar verdi. Tıp kolejinde, ardından tıp enstitüsünde eğitim aldı. Öğrencilik yıllarında bilimsel çalışmalara yoğunlaştı, çeşitli bilimsel makaleler yazdı. Mezuniyetinin ardından çocuk doktoru olarak çalıştı ve kısa sürede geniş çevrelerce tanındı.
MOSKOVA YILLARI VE AKADEMİK YAŞAM
1959 yılında Moskova’ya giden Îbo, Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi’nde pediatri alanında doktora eğitimine başladı. Bu yolculuğunu “Sînem” adlı kitabındaki “Moskva-Hîv” şiirinde şöyle dile getirdi: “Bilêta xwe hilde, hevalo / Roja îro em rêwî ne / Dewrana me wa hewale / Qonaxa me îro hîv e.” (Biletini al dostum, bugün yolcuyuz / Zamanımız dostça akar / Bugünkü durağımız aydır.)
Doktora çalışmasını tamamladıktan sonra Erivan’a döndü. Tıp enstitüsünde ders verdi. Asistanlıktan doçentliğe, oradan profesörlüğe kadar yükseldi. 1974 yılında Washington’da düzenlenen Çocuk Böbrek Hastalıkları Kongresi’ne üye olarak seçildi.
1991 SÜRECİ VE KATLEDİLMESİ
1991 yılına gelindiğinde Sovyetler Birliği derin bir siyasal, toplumsal ve ekonomik krizin içine sürüklendi. Merkezi yönetim çözüldü. Üretim düştü, enflasyon arttı, işsizlik yaygınlaştı, sosyal güvence sistemi çöktü. Siyasal otoritenin zayıflamasıyla birlikte milliyetçi ve etnik temelli söylemler güçlendi, toplumda güvensizlik yayıldı. Bu kriz ortamı Ermenistan’a da yansıdı. Etnik gerilimler derinleşti. Êzidî Kürtler üzerinden yürütülen ayrıştırıcı söylemler yoğunlaştı. Halklar arası kardeşliği, eşitliği ve birlikte yaşamı savunan Sehîdê Îbo, bu tutumu nedeniyle hedef hâline geldi.
17 Aralık 1991’de Erivan Tıp Enstitüsü’ndeki odasında silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Cenaze töreninde dönemin Enstitü Başkanı şu sözleri dile getirdi: “Şermeke mezin e ku kesekî wek Sehîdê Îbo qedirbilind û buha li nêv axa Ermenîstanê tê kuştin.” (Sehîdê Îbo gibi değerli ve saygın bir insanın Ermenistan topraklarında öldürülmesi büyük bir utançtır.)
EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ
Sehîdê Îbo’nun edebi üretimi 1940’lı yıllardan itibaren başladı. İlk şiirleri dergilerde yayımlandı. 1963 yılında “Qurna Min” adlı ilk şiir kitabı basılır. Ardından “Dûryan”, “Bîst Salê Dinê”, “Azadî” ve “Sînem” eserleri yayımlandı. Romanı “Kurdê Rêwî”, Êzidî Kürtlerin yaşamını, geleneklerini ve tarihsel süreçlerini ele aldı. Roman 1959’da yazılır, 1979’da yayımlandı ve daha sonra Latin alfabesine aktarıldı.
ANADİL HASSASİYETİ
Sehîdê Îbo, Ermenistan’da “Çocukların Babası” olarak anıldı. Çocuklara büyük bir sevgiyle yaklaştı ve Kürtçeye özel bir hassasiyet gösterdi. Çocukların kendi ana dillerinde konuşmasını özellikle önemsedi. Bu yaklaşımını bir şiirinde şöyle dile getirdi: “Emrê min kilam e / Dengbêj Kurdistan e” (Ömrüm sözdür / Dengbêj Kürdistan’dır.)
BİLİMSEL ÇALIŞMALARI
Sehîdê Îbo, tıp alanında onlarca bilimsel eser kaleme aldo. Bu eserler arasında Kürtçe yazılmış tıp kitapları da bulunmaktadır: “Şîretê Doxtir” ve “Siva We Xêr”.
Sehîdê Îbo, yaşamı boyunca Kürt kimliğini savundu, edebiyatı ve bilimiyle halkına ışık tuttu. Onun mirası yalnızca edebiyat ve bilimle sınırlı kalmadı, aynı zamanda toplumsal direnişin, onurun ve halklar arası kardeşliğin simgesi olarak yaşamaya devam ediyor.
MA / Rêdûr Dîjle
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***



![Tr724 [Haber Merkezi]](https://serbestgorus.com/wp-content/uploads/2025/12/Trump-duyurdu-ABD-Nijeryanin-kuzeybatisinda-ISIDi-vurdu-360x180.jpg)




































