Milli Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamayla kontrolden çıkarak Türk hava sahasına giren bir insansız hava aracının düşürüldüğünü duyurmuştu.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, “Karadeniz üzerinden hava sahamıza yaklaşan bir hava izi tespit edilmiş ve rutin prosedürler kapsamında takibe alınmıştır.
Hava sahası güvenliğinin sağlanması amacıyla, NATO ve Milli Kontroldeki F-16’larımıza alarm reaksiyon görevi verilmiştir.
Söz konusu hava izinin kontrolden çıktığı anlaşılan bir insansız hava aracı olduğu belirlenmiş; herhangi bir olumsuzluğa mahal vermemek adına, meskûn mahal dışında emniyetli bir bölgede vurularak düşürülmüştür” denildi.
Çarpıcı bilgi ve sorular
CHP Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Namık Tan, jetlerimiz tarafından düşürülen İHA’yla ilgili olarak çarpıcı detaylar aktardı.
MSB tarafından yapılan açıklamada ‘meskun mahal dışında’ olarak belirtilen yerin ROKETSAN tesislerine çok yakın bir nokta olduğunu söyleyen Tan şu ifadeleri paylaştı:
”Manisa’daki cenazemiz dönüşü İzmir’den Ankara’ya giderken uçağımız Konya’ya indirilerek iki saat bekletildi
Daha sonra İstanbul’dan gelen uçakların benzer biçimde Konya’ya indiğini öğrendik
Nihayet MSB açıklamasından ise Karadeniz (!) üzerinden havasahamıza yaklaşan bir iz tespit edildiği ve F-16’larımızca meskun mahal dışında düşürüldüğü anlaşıldı
Meskun mahal dışında denilen yerin ise ROKETSAN tesislerine neredeyse taş atımı uzaklıktaki Karacahasan köyü dolayları olduğu şimdi görülüyor
Böylece pek çok soru, olasılık ve ders çıkarılması gereken sonuç ortaya çıkıyor:
Radar sistemimiz hava sahamızı ihlâl ederek devletin kalbi başkent semalarına ve kritik önemdeki tüm savunma sanayii tesislerimizin üzerine dek gelebilen bir İHA’yı zamanlıca saptamakta yetersiz mi?
O bölgede çeşitli kurumlar (S)İHA uçuruyor ve hava trafiği yoğun da bunların arasından deyim yerindeyse kimin kim olduğu belirsiz mi?
Yetersizlik ve hazırlıksızlık olduğu açık ama bu eksiklikler teknik mi, bürokratik mi, her ikisi birden mi?
Çelik Kubbe vb. denilerek kuzeyimizde neredeyse dört yıldır süren bir savaş, güneyimizde Suriye, doğumuzda nükleer silâh üretme eşiğinde olup elinde balistik füzeler ile SİHA’lar bulunan İran varken halkımız tatlı hikayelerle, Beştepe emrindeki İletişim Başkanlığı propagandalarıyla uyutuluyor mu?
MSB açıklamasında düne dek “Karadeniz’de görmek istemediğimiz” (!) bizzat DzKK tarafından ifade edilen NATO vurgusu bu IHA’nın da gemilerimizi Ukrayna limanlarında vuranlar gibi Aşkabat’ta daha geçen gün görüşülen Putin Rusyası çıkışlı olduğunu mu ima ediyor?
Hani Türkiye Yüzyılı’nda yerli ve milli savunma sanayimizle çağı yakalıyorduk, hava savunmada eksiğimiz yoktu?
Ayrıca değineceğim S-400 alımının başımıza ne belâlar açtığı nihayet görüldü herhalde? Bu arada, Putin’le yürütüldüğü bizzat Dışişleri Bakanı Fidan tarafından anlatılan “dostluk diplomasisi” nerede kaldı?
Ulusal egemenliğimiz denizden, havadan çiğnenmekte, Türkiye’nin caydırıcılığı kalmadığı gibi, görülen o ki, sözünün ağırlığı da maalesef yok
F-16’nın İHA’yı vurmak için ateşlediği havadan havaya füzenin maliyeti vurduğu İHA’nın maliyetinin muhtemelen on katı ya da fazlasıdır.
Bu IHA olayı devletimizin düşürüldüğü acıklı dış politika ve ulusal güvenlik durumunun çarpıcı bir göstergesi daha olmuştur
Akılları başlara devşirip gereken dersler çıkarılmalı ve gereken önlemler alınmalıdır”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































