Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu Başkan Yardımcısı Kathleen Van Brempt, Türkiye’deki demokratik gerilemenin artık görmezden gelinemeyeceğini söyledi. “Türkiye’de yaşananlar sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’nın da geleceğini ilgilendiriyor.” diyerek Ankara’daki otoriterleşmenin Avrupa için de risk oluşturduğunu anlatan Van Brempt, son aylarda yaşananların “Erdoğan hükümetine dilediğini yapma konusunda cesaret verir gibi olduğunu” ifade etti. AB Komisyonu ve Konseyi’nin Türkiye konusundaki sessizliğini “gerçekten utanç verici” sözleriyle eleştiren Van Brempt, “Çifte standartlarla devam edemeyiz.” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) ile düzenlediği AB-Türkiye İlişkilerinin Derinleştirilmesine Yönelik İlerici Yaklaşım Konferansı, Art İstanbul Feshane Konferans Salonu’nda başladı. Konferans kapsamında düzenlenen “AB ve Türkiye arasında yeni bir işbirliği için ilerici bir gündem” başlıklı panele katılan ve konuşmasına Türkiye’deki ilerici aktörlerle dayanışma mesajı vererek başlayan Van Brempt, “Burada demokrasiyi hissetmemek mümkün değil. Türkiye’de yaşananlar sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’nın da geleceğini ilgilendiriyor.” ifadelerini kullandı.
Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar (S&D) Grubu Başkan Yardımcısı Kathleen Van Brempt, bu yılın, birçok ilerici Avrupalı için, özellikle Avrupa Parlamentosu’ndaki sosyalistler ve demokratlar için çok zor geçtiğini, ancak Türkiye için çok daha zor bir yıl olduğunu belirterek, şunları söyledi:
- Bu ülkede son otuz yılda yaşananlara benzer zorlukları tarif edecek kelime bulmak bile zor. Dolayısıyla olup biteni derinlemesine düşünmemiz ve ‘Şimdi ne yapmalıyız?’ sorusunu sormamız gerekiyor. Elbette daha önce de zorluklar yaşadık: Korona krizi, Ukrayna’daki savaş…
- Ukrayna’daki savaş, Avrupa’nın temel DNA’sına dokunan bir gelişmeydi. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Avrupa Birliği’nde yaşamak büyük bir imkândır. On yıllardır güven, refah ve ilerleme içinde yaşayabildiğimiz için çok şanslıyız. Ancak şunu kabul edelim: Dünyanın başka yerlerinde yaşananlar bizi doğrudan etkiliyor. Washington’da olup bitenlerin Türkiye’yi de etkilediğini görüyoruz. Son aylarda yaşananlar, Erdoğan hükümetine dilediğini yapma konusunda cesaret verir gibi oldu.
- Bu, üzerinde ciddiyetle durmamız gereken bir konu. Avrupa Birliği’ni kuran liderler, çok taraflılığa, güçlü bir Avrupa’ya ve işbirliğine inanıyorlardı. Çünkü bunun yalnızca Avrupa’yı değil, bütün dünyayı daha iyi bir yer yapacağına inanmışlardı. Bugün ise bir zamanlar bu değerlerin savunucusu olan ülkelerden bazılarının tam tersi yönde konumlandığını görüyoruz. Bu da Türkiye–Avrupa ilişkilerini daha da kritik hâle getiriyor.”
Türkiye’de demokrasinin önemini göz ardı edemeyeceklerini ifade eden Van Brempt, bu nedenle burada bulunan herkese, özellikle de CHP’ye ve Türkiye’deki demokratik aktörlere son yıllardaki tüm çabaları için içten teşekkürlerini iletti:
- Burada ayrıca Nacho Sánchez Amor’a da teşekkür etmek isterim. Eğer Nacho olmasaydı, Avrupa Parlamentosu’ndan Türkiye konusunda bu kadar güçlü bir tepki çıkmazdı. O, Türkiye’yi pek çok kişiden daha iyi bilen biridir ve diğer siyasi grupları da tutarlı ve güçlü bir tutum almaya ikna etmek için durmadan çalışıyor. Ancak Avrupa Birliği kurumlarında yaşanan sessizliği de eleştirmem gerekiyor. Avrupa Parlamentosu’ndan yükselen uyarılara rağmen diğer iki kurumun, Komisyon ve Konsey’in sessiz kalması gerçekten utanç verici.
- Çifte standartlarla devam edemeyiz. Evet, Ukrayna’daki savaş çok önemli ve Ukrayna’nın desteklenmesi hayati. Fakat sadece buna odaklanmak, Türkiye’deki demokratik gerilemeyi görmezden gelmeyi haklı çıkarmaz. Türkiye’de yaşanan demokratik gerileme benzersiz değil; dünyadaki genel eğilimin bir parçası. Trump var, Putin var… Zor insanlar, zor bir dünya… Ama bu, Türkiye’de demokrasiye yönelik saldırıları görmezden gelmeyi meşru kılmaz.
- Çok fazla zamanımız yok, ne Avrupa’da ne Türkiye’de. Demokrasi sadece Türkiye’de değil, ABD’de de, Avrupa Birliği içinde de geriliyor. Eskiden güvenli olduğuna inandığımız alanların artık güvenli olmadığını görüyoruz. Dünya ilerledikçe, demokrasinin otomatik olarak ilerlemeye devam edeceğini sanıyorduk; ama artık bunun doğru olmadığı çok açık.
- Bugün burada, bu değerlere hâlâ inanan siyasi güçler var. Avrupa bu değerler üzerine kuruldu; Türkiye’nin demokrasi mücadelesi de bu değerler üzerine kurulu. Bu yüzden birlikte çalışarak ortak bir strateji oluşturabiliriz ve oluşturmalıyız. Yıl sonuna doğru bu alanda daha planlı bir yaklaşımın ortaya çıkacağına inanıyorum. Artık taktiklerle değil, ortak vizyonla hareket etme zamanı.
ÖNCEKİ YAZIKHK’lı polisin konuşması yeniden gündemde: Şiddetten, kaostan, kargaşadan beslenmiyoruz
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































