İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

    DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

    Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

    Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

    DEM Partili Oluç: Eli kulağındadır, kayyım rejiminin sonuna geliniyor

    DEM Partili Oluç: Eli kulağındadır, kayyım rejiminin sonuna geliniyor

    Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

    Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

    Çin’deki 1500 Yıllık Yongqing Tapınağı'nda Yangın

    Çin’deki 1500 Yıllık Yongqing Tapınağı’nda Yangın

    İran Sinemasının Usta Oyuncularından Hümayun Erşadi Kansere Yenildi

    İran Sinemasının Usta Oyuncularından Hümayun Erşadi Kansere Yenildi

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Modern dünyanın kaybolan bireyleri ve ‘öz’e yolculuk

    Modern dünyanın kaybolan bireyleri ve ‘öz’e yolculuk

    Epstein Dosyası; Trump’ın en zayıf noktası

    Epstein Dosyası; Trump’ın en zayıf noktası

    İsveç; kadro süper, sonuç hüsran

    İsveç; kadro süper, sonuç hüsran

    Tehdit altındayız: Modern kölelik çağı başladı

    Tehdit altındayız: Modern kölelik çağı başladı

    Necip F. Bahadır

    Erdoğan haklı; “Bu bir intihardır!”

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

    DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

    Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

    Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

    DEM Partili Oluç: Eli kulağındadır, kayyım rejiminin sonuna geliniyor

    DEM Partili Oluç: Eli kulağındadır, kayyım rejiminin sonuna geliniyor

    Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

    Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

    Çin’deki 1500 Yıllık Yongqing Tapınağı'nda Yangın

    Çin’deki 1500 Yıllık Yongqing Tapınağı’nda Yangın

    İran Sinemasının Usta Oyuncularından Hümayun Erşadi Kansere Yenildi

    İran Sinemasının Usta Oyuncularından Hümayun Erşadi Kansere Yenildi

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Modern dünyanın kaybolan bireyleri ve ‘öz’e yolculuk

    Modern dünyanın kaybolan bireyleri ve ‘öz’e yolculuk

    Epstein Dosyası; Trump’ın en zayıf noktası

    Epstein Dosyası; Trump’ın en zayıf noktası

    İsveç; kadro süper, sonuç hüsran

    İsveç; kadro süper, sonuç hüsran

    Tehdit altındayız: Modern kölelik çağı başladı

    Tehdit altındayız: Modern kölelik çağı başladı

    Necip F. Bahadır

    Erdoğan haklı; “Bu bir intihardır!”

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
No Result
View All Result
Home Görüş & Analiz

Modern dünyanın kaybolan bireyleri ve ‘öz’e yolculuk

SG by SG
14 Kasım 2025
in Görüş & Analiz
0
Modern dünyanın kaybolan bireyleri ve ‘öz’e yolculuk
PaylaşPaylaş


YÜKSEL ÇAYIROĞLU | YORUM

Modernite insana özgürlük, eşitlik, ilerleme ve refah gibi büyük vaatlerde bulundu ve bu vaatlerini de büyük oranda gerçekleştirdi. İnsanı geleneklerin, dogmaların ve otoritelerden “esaretinden” kurtardı. Bilim ve teknolojideki gelişmeler sayesinde hayatı kolaylaştırdı, konforu artırdı. Hukuk alanındaki çalışmalarıyla hakların korunmasına, eşitliğin temin edilmesine önemli katkılar sundu. İnsanlığa muazzam bir bilgi ve servet birikimi sağladı. Yaşam standartlarını önemli ölçüde yükseltti.

Ne var ki bu vaatler, paradoksal sorunları da beraberinde getirdi. Söz gelimi insanlık özgürleştikçe yalnızlaştı, tükettikçe kendisi tükendi, dış dünyaya açıldıkça kendinden uzaklaştı. Her şeyi elde etti ama kendini kaybetti. Sanılanın aksine sahip olduğu şeyler onu mutlu etmedi; aksine kimlik krizi, değer karmaşası, aidiyet yitimi, anlamsızlık, çatışma, yozlaşma, parçalanmışlık ve yabancılaşma gibi baş etmesi zor yeni sorunlar doğurdu. Modern insan önce Yaratıcısından, sonra toplumdan, nihayetinde de kendinden koptu.

Modern dünyanın baş döndürücü eğlenceleri ve meşguliyetleri, insanın bütün bu kayıplarının farkına varmasını engelliyor. Hayat ırmağı öylesine hızlı ve gürültülü akıyor ki kimse iç dünyasının sesini duyamıyor. Maruz kaldığımız sürekli bilgi bombardımanı, bizi âfâkî ve enfüsî tefekkürden alıkoyuyor. Dış dünyada ilgi ve dikkatlerimizi kendine celbeden öyle cazip enstrümanlar var ki içe yolculuk yapmamızı zorlaştırıyor. Bu yüzden çoğu kişi köksüzleşmesine üzülmüyor, çoraklaşan iç dünyasını fark etmiyor ve kaybettiği insanî vasıfları yeniden kazanmaya yönelmiyor.

Akışkan Modernite

Modern zamanlara damgasını vuran en belirgin olgulardan biri hiç şüphesiz değişimdir. Gerçi değişim, varlık âleminin de insanlık tarihinin de ayrılmaz bir parçasıydı. Çünkü kâinatta durağanlık değil hareket hâkimdir; hareketin olduğu yerde ise değişim kaçınılmazdır. Ne var ki modern dönemde değişim, hızı, yoğunluğu ve kapsamı itibarıyla öylesine radikal bir hâl almıştır ki, geçmiş çağlarla kıyas bile edilemez.

Önceki zamanlarda da yenilikler ortaya çıkar, kültür ve toplum yavaş yavaş dönüşürdü. Fakat bu değişim tedrici, kısmî ve sathî gerçekleştiği için toplumsal düzeni ve istikrarı tehdit etmezdi. O dönemde değişkenler kadar sabiteler de önem görürdü. Değişimin yönü ve sınırları çoğu zaman inanç ve değerler tarafından belirlenirdi. Din, gelenek, devlet ve aile gibi kurumlar oldukça güçlüydü. Kimlikler, toplumsal roller ve hatta meslekler belirgindi. Hayata belli bir düzen ve istikrar hâkimdi. Gelecek büyük ölçüde öngörülebilirdi.

Modern dünyada ise dinden kültüre, devlet yapısından aile modeline, ekonomi anlayışından hayat felsefesine kadar sürekli ve köklü dönüşümler yaşandı. Geçmişle ve gelenekle bağlar koparıldı. Zygmunt Bauman’ın ifadesiyle her şey “akışkan” hâle geldi; anlık, geçici ve esnek bir nitelik kazandı. Sabiteler yok oldu, süreklilik duygusu kaybedildi. Değerler yozlaşmaya, kimlikler silikleşmeye, aidiyetler erimeye, anlam da buharlaşmaya başladı. İnsanın kendini tanımlayabileceği sağlam dayanaklar bir bir yıkıldı. Bütün bunlar, bireyin iç dünyasında derin boşluklar, bilinç dünyasında ise büyük parçalanmalar meydana getirdi.

Kendinden Uzaklaşan İnsan

Modern dünya insanı Orta Çağ’ın karanlıklarından kurtarma iddiasıyla ortaya çıktı. Rasyonalizm, hümanizm, liberalizm, eşitlik ve insan hakları gibi düşünce akımları insanı merkeze aldı; onun onurunu ve özgürlüğünü yeniden kazandırmayı hedefledi. Aklı yüceltti, iradeyi kutsadı. Artık insan, kendi kaderinin efendisi, doğanın hâkimi ve tarihin de öznesi olarak görülüyordu.

Ne var ki bütün bu süreçlerin sonunda insana bütüncül bakış kayboldu. Onun ruh ve maneviyat boyutu ihmal edildi; insanı insan yapan asıl değerler unutuldu. İnsan, akıl ve maddeyle sınırlandı. Kimi zaman “biyolojik bir makine” kimi zaman da “homo economicus” olarak görüldü. Değeri, üretim ve tüketim kapasitesiyle veya sahip olduklarıyla ölçülür oldu. Kim olduğu değil, ne işe yaradığı önemsendi. Hayatın anlamı başarı, kariyer ve refah üçgenine hapsedildi. Duyguları, eğilimleri ve tercihleri dahi biyolojik ya da kimyasal süreçlerle açıklanmaya çalışıldı.

Bütün bunlara ek olarak, insan modern dünyanın kurduğu devlet, bürokrasi, piyasa, medya ve teknoloji ağları gibi büyük yapılar karşısında giderek zayıf, yalnız ve pasif bir varlığa dönüştü. Sistemlerin sürekliliğini sağlayan bir vida veya dişli konumuna indirgendi. Özgürleştiğini zannederken, görünmez iktidar ağlarının içinde her geçen gün uysallaştı ve hatta köleleşti. Kararlarını kendisi verdiğini düşünse de çoğu zaman sadece kulağına fısıldananları tekrarladı. Piyasanın yönlendirdiği bir tüketim nesnesine dönüştü. Sonunda en temel insanî niteliklerini unuttu; özünden ve kendinden koptu.

Haz ve Hız Çağı

Modern dünya nazarlarımızı hep maddeye, eşyaya ve görüntüye çeviriyor. Bizleri sürekli çokluk dünyasında, dış âlemde dolaştırıyor. Bakışımızı görünen, ölçülebilen ve hesaplanabilen alana sabitliyor. Böyle olunca insan, varlığın ardındaki anlamı, eşyanın ötesindeki hakikati göremez hâle geliyor.

Günümüz insanı koca bir ömrü başarı, güç, para, statü gibi maddî hedefler peşinde tüketiyor. İçindeki boşluğu bunlarla doldurabileceğini, aradığı huzuru burada bulacağını, bunlarla tatmin olacağını sanıyor ama her defasında yanılıyor. İç dünyasına yolculuk yapamıyor, kalbinde ve ruhunda tecelli eden hakikatlerden bihaber yaşıyor.

Öte yandan, modern hayatın talepleri ve insanın ihtiyaç sandığı şeyler öylesine arttı ki insanlar bunları karşılayabilmek için sürekli bir koşu hâlinde yaşıyorlar. Ömürleri dünyalık hedeflerin peşinde koşmakla geçtiği için bir türlü kendileriyle baş başa kalamıyorlar. Hayatın hızı arttıkça, derinliği kayboluyor. Zamanla kendileriyle baş başa kalma, düşünme, içe dönme imkânlarını yitiriyorlar. Modern dünyanın temposu, insanı varoluşsal sorularla ilgilenmekten alıkoyuyor; “Ben kimim?”, “Ne için yaşıyorum?”, “Hayatın anlamı ne?” gibi sorular zihnin arka odalarında unutulup gidiyor.

Bütün bunlara ek olarak, sosyal medya ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte yeni bir sanal bağımlılık türü ortaya çıktı. Zaten politik tartışmalar, kısır gündemler ve maişet endişeleriyle yeterince dağılmış olan zihinlere şimdi bir de dijital dünyanın yükü eklendi. Paylaşım ve etkileşimlerin oluşturduğu sanal hareketlilik, ilgiyi ve dikkati iyice dağıttı. İnsanlar, ekranlarda var oldukça gerçeklikten biraz daha koptular, sanal kimliklerine tutundukça özlerinden biraz daha uzaklaştılar.

Eşref-i Mahlukat ve Zübde-i Âlem Olarak İnsan

Günümüzde insan her ne kadar bir tüketim nesnesine, istatistiksel bir veriye, biyolojik bir makineye, bir kültür robotuna yahut dijital bir profile indirgenmiş olsa da onun hakiki değeri bunlarla sınırlı değildir. İnsanın kıymeti ne maddesiyle ne fizikî yapısıyla ne de üretip tükettikleriyle ölçülebilir. Çünkü o, anlam arayan, değer üreten, sorumluluk taşıyan, ebediyeti arzulayan; kalb, vicdan ve ruh sahibi muallâ bir varlıktır.

Nitekim Kur’ân-ı Kerim bir çok âyet-i kerimesinde bize kim olduğumuzu hatırlatır, sahip olduğumuz kıymeti gözler önüne serer. İnsanın mükerrem, şerefli ve saygıdeğer bir varlık olduğunu bildirir (İsrâ sûresi, 17/70); onu “ahsen-i takvim”, yani en güzel ve mükemmel bir kıvamda yaratılmış varlık olarak takdim eder (Tîn sûresi, 95/4); Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu beyan eder. (Bakara sûresi, 2/30) Allah ona kendi ruhundan üflemiş, yani onu bir “nefha-i ilâhî” kılmıştır. (Sâd sûresi, 38/72-75) Bütün varlığı onun istifadesine sunmuş (İbrahim sûresi, 14/32-34), melekleri ona secdeyle emretmiştir. (Bakara sûresi, 2/34) Ona akıl, şuur ve irade bahşetmiş, eşyanın isimlerini ve hakikatini öğretmiş (Bakara sûresi, 2/31) ve onu beyan kabiliyetiyle donatmıştır. (Rahmân sûresi, 55/4)

Kur’ân’ın bu hakikatlerinden hareketle insana “eşref-i mahlûkât” , yani yaratılmışların en üstünü, en şereflisi; “zübde-i âlem”, yani varlık âleminin özü ve özeti denmiştir. Bediüzzaman Said Nursî bu gerçeği şu veciz ifadeleriyle dile getirir (özetle ve sadeleştirerek):

“İnsan, bu kâinat ağacının en son ve en kapsamlı meyvesidir. Kâinat kitabının en büyük âyetidir. O, ism-i âzamı taşıyan âyetü’l-kürsidir. Bu kâinat sarayının en mükerrem misafiri, o sarayda bulunan bütün varlıklar üzerinde tasarruf yetkisine sahip en etkin görevli bir memurdur. Kâinat Sultanı olan Allah’ın ism-i âzamına mazhar, bütün isimlerini en geniş biçimde yansıtan bir aynadır. O, Allah’ın kelamının ve hitabının onları en iyi şekilde anlayabilecek özel bir muhatabıdır. Ve kendisine lütuflarda bulunan Rabbini perestiş derecesinde seven, sevdiren ve O’nun tarafından sevilen Allah’ın kudretinin eşsiz bir mucizesi ve yaratılışın en harika örneğidir.” (Bediüzzaman, Şualar, s. 205)

Hakikate Giden Yol: Kendini Bilmek

Öyleyse insanın dış dünyayı okumaya harcadığı enerji ve dikkatin hiç olmazsa bir kısmını kendisini okumaya ayırması gerekmez mi? İç dünyasında keşfedilmeyi bekleyen bunca derinlikler varken, onları bir kenara bırakıp sürekli âfâkla meşgul olmak büyük bir aldanmışlık değil midir? Kendi hakikatinden, iç dünyasındaki zenginliklerden habersiz yaşayan bir insan, büyük bir hazine üstündeki gecekonduda hayat süren biri gibi değil midir? Hayatımızdaki şatafat iç dünyamızdaki yoksulluğu örtebilir mi? Varoluş gayemizden habersiz olduktan, hayatımızın anlamını kaybettikten sonra zihnimize doldurduğumuz malumat yığınları bizi ne kadar tatmin edebilir? Kendi özünden ve aslından uzak düşen bir insan, başkalarına yaklaşabilir mi ve hele Rabbine yakın olabilir mi?

İşte bu yüzdendir ki bir çok âlim ve mütefekkir asıl bilginin, insanın kendisini bilmesi olduğunu söylemiştir. Hadis kriterleri açısından zayıf kabul edilse de “Kendini bilen Rabbini bilir.” (Münâvî, Feyzu’l-kadîr, 1/225) sözü İslâm geleneğinde şöhret bulmuştur. Yunus Emre de bu hakikati şöyle dile getirir:

“İlim ilim bilmektir,

İlim kendin bilmektir,

Sen kendini bilmez isen,

Ya nice okumaktır.”

Ali Şeriati de benzer biçimde şöyle der: “Kendini bilmek, felsefe bilgisinden, bilim bilgisinden, teknik ve sanat bilgisinden daha yüksektir.” (Ali Şeriati, Kendini Bilmek)

Kendini bilmenin önemini dile getirenler yalnız İslâm âlimleri değildir. Bu, insanlığın manevî mirasında binlerce yıldır bilinen bir hakikattir. Öyle ki M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilen Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın girişinde altın harflerle şu söz yazılıydı: “Kendini bil.” Kant da aynı gerçeğe şu sözleriyle işaret eder: “Bilim ve bilgelik birbirinden ayrılabilir; birincisi bilgi sahibi olma, ikincisi ise insanı tanıma sanatıdır.” (Kant, Yaşamın Anlamı, s. 23) Ve yine der ki: “Kalbin karmaşık derinliklerine girmeye çalışan ahlaksal kendini biliş, insansı bilgeliğin başlangıcıdır.” (s. 47)

İnsanın Keşfi

“Kendini bilmek” ifadesi, tasavvuf, felsefe, ahlâk ve psikoloji gibi farklı disiplinler tarafından ele alınan çok katmanlı bir kavramdır. İnsanın kendini bilmesi çok önemli olsa da bir o kadar da zordur. Çünkü insan çok kompleks bir varlıktır. Peki, insanın kendini bilmesinden neyi kastediyoruz?

Hiç şüphesiz insanın kendini bilmesinin öncelikli boyutu biyolojik yapısını ve fizikî özelliklerini bilmesidir. Bu konuda bir çok çalışma yapılmıştır. Mesela Alexis Carrel’in İnsan Denen Meçhul isimli eseri bizim için bir rehber olabilir. Yazar kitabın önsözünde, “İnsanlığın dikkati, makinelerden ve fizik âleminden insanın vücut ve zekâsına çevrilmelidir.” der (s. 11) ve eser boyunca bunu yapmaya çalışır. Bugüne kadar bütün siyasi ve ekonomik doktrinlerin insan ilmini ihmal ettiğini vurgular ve modern toplumu eski Yunan ve Roma gibi yok olup gitmekten kurtaracak şeyin insanın ruh ve bedeniyle kendisini tanımasından geçtiğini söyler. (s. 17) Kitabı okuyan bir insanın sahip olduğu harikulâde özellik ve potansiyeller karşısında hayret ve hayranlık yaşamaması mümkün değildir.

Kendini bilmek sadece insanın biyolojik ve fizyolojik özelliklerini bilmekle sınırlanamaz. Asıl önemli olan, iç dünyamıza inebilmektir. Çünkü insan mahiyeti ve hakikati itibarıyla metafizik bir varlıktır. O, bazılarının zannettiği gibi ne bedenden ne de zihinden ibarettir. Gözümüz, kulağımız, dilimiz, dudağımız bizimdir ama bunlar “biz” değilizdir. Aynı şekilde nefsimiz, kalbimiz ve beynimiz de bizimdir ama bunlar da “biz” değilizdir. O hâlde biz kimiz? Vücudumuzun bütün hücreleri belli periyotlarla baştan aşağı yenilenmesine rağmen niye benlik düşüncemiz aynı kalıyor? Sahip olduğumuz potansiyellerin, eğilimlerin, duyguların, arzuların, hülyaların, rüyaların kaynağı nedir?

İnsanlık asırlardır insan sorusunun cevabını arıyor. Farklı disiplinler insan muammasını çözmeye çalışıyor. İnsan hakikatine dair felsefi tanım ve izahlar yapmak kolay olmayabilir. Maksadımız bu da değil. Ancak insan kendi iç dünyasına yöneldiğinde, enfüsî tefekküre daldığında insana dair kitaplarda bulamadığı bir çok sorunun cevabını orada bulacaktır. Bu yolculuğu özellikle vahyin rehberliğinde sürdüren bir kişi kendi hakikatine, benlik bilincine ve hayatın anlamına dair can alıcı soruların cevabına ulaşacaktır. Belki bulduklarını kelimelere dökemeyecek, rasyonel akıl içeride olup bitenleri tam olarak tasvir edemeyecek ama kişi vicdanının derinliklerinde bunları hissedecektir.

Bütün bunların yanında insanın kendini bilmesinden maksat; bir taraftan istidat, kabiliyet ve potansiyellerini diğer yandan da zaaflarını, boşluklarını ve sınırlarını bilmesidir. Sonsuza uzanan arzu ve isteklerine bedel bunları gerçekleştirecek imkân ve iktidardan yoksun olduğunu, yani acziyet ve fakrını idrak etmesidir. İç dünyasında neler olup bittiğine nazar etmesidir. Nefsin karanlık köşelerinde gizlenen hırs, adavet, kibir, tamah, haset, tevehhüm-ü ebediyet ve tûl-ü emel gibi duyguların ve bunların yol açabileceği zulüm, isyan, ifsat ve tahriplerin farkına varmasıdır. Aynı şekilde bu negatif duygulara mukabil vicdan mekanizmasını oluşturan sevgi, şefkat, merhamet, refet, vefa gibi olumlu duyguların ve bunların inkişaf ettirilmesi durumunda nasıl büyük hayırları netice vereceğinin de şuuruna varmasıdır.

Kendini Bilen Rabbini Bilir

Peki, kendini keşfetme yolculuğuna çıkan ve bahsi geçen noktalarda tefekküre dalan bir insanın ulaşacağı hakikat nedir? En başta, Rabbidir. Zira varoluşu üzerinde tefekkür eden bir insan, ilk olarak hâdis (sonradan yaratılmış) ve mümkün (varlığı zorunlu değil, var olması için bir sebebe muhtaç) bir varlık olduğunu fark eder. Bir yaratıcı olmaksızın hâdis ve mümkün bir varlığın vücuda gelmesi düşünülemez. Bu, varlık üzerinde tefekkür eden ve azıcık istidlal kabiliyeti olan herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir sonuçtur. Kelamcılar ve İslâm filozofları bu hakikati “hudus ve imkân delili” olarak isimlendirmiş ve Rabbimizin varlığının en başta gelen delillerinden biri olarak görmüşlerdir.

Biraz daha derin düşünürsek, bizler kendi varlığımıza da aklî çıkarım (istidlâl) yoluyla ulaşırız. Tarihte kendi varlığından şüphe eden filozofların sayısı az değildir. Günümüzde de gerçek olup olmadığımız hakkında farklı spekülasyonlar dile getirilmektedir. Fakat düşünce ve eylemlerimizden yola çıkarak var olduğumuz sonucuna ulaşabiliriz. Descartes’in “Düşünüyorum öyleyse varım.” sözü de böyle bir aklî çıkarımdır. Bizler bir rüyada olabiliriz, bir simülasyonun içinde yaşıyor da olabiliriz. Ama varlığımızdan şüphe edebilmemiz ve varlığımız hakkında düşünebilmemiz için bir öznenin var olması gerekir. Descartes buradan hareketle kendi varlığına delil çıkarıyor. Ancak istidlal bir açıdan eksik kalıyor. Bu akıl yürütme şöyle devam etmelidir: “Düşünüyorum o hâlde varım; varım, o hâlde yaratılmışım; demek ki beni var eden bir Yaratıcı vardır.” Kısacası, Allah’ı inkâr edenler farkında olmadan kendi varlıklarını da inkâr etmiş olurlar.

Bediüzzaman Hazretleri, “Cenab-ı Hak tarafından insanlara verilen benlik ve hürriyet, ulûhiyet sıfatlarını fehmetmek üzere bir vâhid-i kıyasî vazifesini görüyor.” (Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 59) şeklindeki sözleriyle meselenin ayrı bir yönüne dikkat çeker, “Ene ve Zerre Risalesi”nde konuyu geniş olarak izah eder. Demek ki benlik bilinci de diyebileceğimiz ene’nin keşfi, bize Rabbimizin isim ve sıfatlarını tanıtıyor. İnsan içindeki kudret, ilim, irade, merhamet, hikmet gibi sıfatlar, Allah’ın sonsuz ilmine, kudretine, iradesine, rahmetine ve hikmetine açılan küçük pencerelerdir. Cenab-ı Hak insana benlik duygusunu kendini mutlak ve müstakil bir varlık sanması için değil; ulûhiyet sıfatlarını kavraması için bir ölçü (vahid-i kıyasi) olarak vermiştir.

İnsanın hakiki bir kulluk bilincine ulaşması da kendi mahiyeti ve potansiyelleri hakkındaki derinlemesine tefekkür etmesine bağlıdır. Hz. Bediüzzaman bunu şöyle anlatır: “Arslan gibi hayvanların diş ve pençelerine bakılırsa parçalamak için yaratılmış oldukları anlaşılır. Kavunun letafetine dikkat edilirse yemek için yaratılmış olduğu hissedilir. Kezalik insanın da istidadına bakılırsa vazife-i fıtriyesinin ubûdiyet olduğu anlaşılır.” (Mesnevi-i Nûriye, s. 172) İnsan, kulluk bilinci ölçüsünde özgürleşir ve narsizmden kurtulur. Böyle biri, heva ve heveslerinin değil, Yüce Yaratıcısının emirlerini dinler. Kendi nefsine tapmayı bırakarak sadece Rabbine kulluk eder. Kendi nefsinin müstakil ve bağımsız olmadığını fark ederek firavunca iddialardan uzak durur ve kulluğun derin huzurunu yaşar. Ruh ufkuna seyahat edebilenler belki de elest bezminde Rablerine verdikleri sözü hatırlar, “kalû belâ” sesini işitirler.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) en büyük düşman olarak nefsi göstermiş, tasavvuf büyükleri de kulluğun “nefse muhalefetten” ibaret olduğunu belirtmişlerdir. İşte bu düşmanın saldırılarından korunmak ve onu yönetmek, nefsin doğru şekilde tanınmasına bağlıdır. İnsan, nefsini ne kadar iyi tanırsa onun zaaf ve boşluklarına karşı o kadar hazırlıklı olur. Nefsi üzerine eğilen kişi hem kendi ayıp ve kusurlarını görür hem de başkalarının ayıplarıyla meşgul olmaktan kurtulur. Kendini tanıdıkça nefs-i emareden kurtularak nefsin üst basamaklarına yükselir ve insan-ı kâmil olma yoluna girer. Nefsin üst mertebelerine yükseldikçe dünyanın çekiminden kurtulur ve gerçek özgürlüğü tadabilir.

İnsanın, başkalarını tanıyabilmesi ve onlarla sağlıklı ilişkiler kurabilmesi de temelde kendisini tanımasına bağlıdır. Çünkü insan insanın aynasıdır. Benliği, duygu ve düşünceleri üzerine eğilmeyen bir kişi, başkaları hakkında empati kuramaz ve onların iç dünyasını anlayamaz. Hakeza insan, bütün varlığın özü ve özeti ise kendi yaratılışından bihaber birinin varlığın dilini çözebilmesi, görünenlerin perde arkasına intikal edebilmesi de mümkün değildir. İnsan, dışarıda gördüğü şeyleri iç âleminden yansıtarak yorumlayabilir.

Sonuç olarak, insan olmanın sırlarını, varlığımızı anlamlı kılan hakikati kavrayabilmek ve insan-ı kâmil olmaya doğru yolculuğa çıkabilmek için öncelikle içe yönelmek ve kendimizi tanımak gerekir. Bunun için biraz yavaşlamalı, günün belli saatlerinde kendimizle baş başa kalmalı ve kendi iç dünyamıza yönelmeliyiz. Hızlanan ve gürültülü bir hâl alan dünyada bu zor olsa da kendimizi ve ardından Rabbimizi bulmak için bu yöneliş şarttır. Bütün büyük aydınlanmaların mağarada, zindanda ve yalnızken yaşanması tesadüf değildir.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Previous Post

Tekmeledi, Yumrukladı, Beyzbol Sopasıyla Vurdu, Havaya Kaldırıp Yere Attı! Çalışanına Dehşeti Yaşatan Bahadır Ünlü Gözaltında

Next Post

Tanrıkulu: Güven artırıcı adımlar atılmalı Ekmen: Toplumun desteği süreç için önemli

SG

SG

Next Post
Tanrıkulu: Güven artırıcı adımlar atılmalı  Ekmen: Toplumun desteği süreç için önemli

Tanrıkulu: Güven artırıcı adımlar atılmalı Ekmen: Toplumun desteği süreç için önemli

  • Trending
  • Comments
  • Latest
Financial Times'dan Sedat Peker yorumu: Türkiye'yi şaşkına çevirdi

Financial Times’dan Sedat Peker yorumu: Türkiye’yi şaşkına çevirdi

30 Mayıs 2021
Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

9 Haziran 2021
15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

9 Ekim 2021
11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

6 Temmuz 2021
Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

0
Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

0
Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

0
Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

0
Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

14 Kasım 2025
DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

14 Kasım 2025
Zehirlenme Faciası... Otopsi Raporunda Çarpıcı Detaylar!

Zehirlenme Faciası… Otopsi Raporunda Çarpıcı Detaylar!

14 Kasım 2025
Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

14 Kasım 2025

Son Haberler

Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

14 Kasım 2025
3
DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

14 Kasım 2025
3
Zehirlenme Faciası... Otopsi Raporunda Çarpıcı Detaylar!

Zehirlenme Faciası… Otopsi Raporunda Çarpıcı Detaylar!

14 Kasım 2025
3
Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

Dünyanın En Güçlü 20 Ligi Açıklandı! Süper Lig Kaçıncı Sırada?

14 Kasım 2025
3

Kur Bilgileri

Exchange Rate TRY: Cum, 14 Kas.

Takip Edin

Kategoriler

  • 15 Temmuz
  • Bilim ve Teknolji
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Görüş & Analiz
  • Güncel
  • İnsan Hakları
  • Kültür – Sanat
  • Kürt Meselesi
  • Politika
  • Sağlık
  • Spor
  • Yaşam
Görüş & Analiz Gönder

Son Dakika

Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

Deprem uzmanı Profesör Ahmet Ercan İstanbul’da iki ilçeyi işaret etti

14 Kasım 2025
DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi

14 Kasım 2025
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş