Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 31 Ekim 2025’te yaptığı oylamada Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini ve özerklik planını destekleyen 2797 sayılı kararı kabul ederek, Kuzey Afrika’da yeni bir dönemin başlangıcını ilan etti.
Oylamada Rusya, Çin ve Pakistan çekimser kalırken, Polisario Cephesi’nin başlıca destekçisi Cezayir oturuma katılmadı. Bu karar, yarım asırdır süregelen statü tartışmalarında Rabat lehine tarihi bir diplomatik zafer anlamına geliyor.
1973’te silahlı direniş hareketi olarak kurulan Polisario Cephesi, 1976’da “Batı Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti”nin bağımsızlığını ilan etmişti.
Yaklaşık bir asır süren İspanyol sömürge yönetimi, 1975 Madrid Antlaşması ile sona ermiş; ardından Fas kuzeyden ilerleyerek toprakların üçte ikisini, Moritanya ise güneyde kalan kısmını kendi topraklarına katmıştı.
BMGK kararıyla birlikte, Polisario’nun 50 yıllık bağımsızlık mücadelesi fiilen sona ermiş oldu. Örgüt üyelerinin büyük kısmı farklı ülkelerde yaşadığından, sahadaki askeri-siyasi varlığın çekilmesi sorunu da çok karışık değil. Çünkü örgütün merkezi Cezayir sınırları içinde.
Aynı oturumda BMGK, Batı Sahra’daki BM Barış Gücü Misyonu’nun (MINURSO) görev süresini de 31 Ekim 2026’ya kadar bir yıl uzattı. Kararın ardından ulusa seslenen Kral VI. Muhammed, “Fas, elli yıllık fedakârlığın ardından Sahra’nın Fas kimliğini pekiştirme sürecinde yeni bir sayfa açıyor.” dedi.
Kral, 31 Ekim 2025’in ülke tarihinde bir dönüm noktası olduğunu vurgulayarak, “Artık 31 Ekim öncesi ve sonrası diye iki ayrı dönemden söz edebiliriz. Tangier’den Lagouira’ya kadar birleşmiş bir Fas zamanı gelmiştir,” ifadelerini kullandı.
Fas Kralı VI. Muhammed’e göre bu karar, dünya ülkelerinin üçte ikisinin Fas’ın özerklik planını tek çözüm olarak gördüğünü teyit ediyor. ABD, Fransa, İspanya, İngiltere ve Avrupa Birliği’nin bölgedeki yatırımları da Sahra’yı Kuzey Afrika’nın yeni ekonomik merkezi haline getiriyor.
Kral, Rabat yönetiminin mevcut özerklik planını güncelleyerek BM’ye yeniden sunacağını ve bunun müzakerelerde tek referans belgesi olacağını açıkladı. Kral ayrıca, Afrika’daki “kardeş ülkelere” teşekkür ederken, ABD Başkanı Donald Trump’ın çabalarının kalıcı çözüme zemin hazırladığını vurguladı.
Kral VI. Muhammed, “Bu gelişmeleri bir zafer değil, karşılıklı onuru koruyan bir çözüm fırsatı olarak görüyoruz,” diyerek uzlaşı çağrısında bulundu. Tinduf kamplarındaki Sahralılara ise “ülkeye dönün, özerklik planının sunduğu fırsatlarla birleşik bir Fas’ın parçası olun” mesajını verdi.
VI. Muhammed, konuşmasının sonunda, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’a “samimi ve kardeşçe bir diyalog başlatma” çağrısı yaptı. Bu çağrı, ABD’nin Fas ile Cezayir arasında barış anlaşması için yürüttüğü diplomatik girişimlerle de paralellik gösteriyor. ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, ekim ayı başında iki ülke arasında yeni bir barış inisiyatifi başlatıldığını açıklamıştı.
Polisario Cephesi’nin ilan ettiği Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti (SADR)’nin uluslararası tanınırlığı yıllar içinde azaldı.
Geçmişte 80’e yakın ülke SADR’yi tanımışken, Fas’ın yoğun diplomatik çabaları sonucunda bu ülkelerin çoğu tanıma kararlarını geri çekti veya askıya aldı.
Ekim 2025 itibarıyla yaklaşık 30–40 ülke SADR’yi resmen tanımaya devam ediyor.
Cezayir için zor dönem
BM kararının ardından Cezayir, Fas ile masaya oturmak zorunda kalabilir. Polisario’ya koşulsuz destek veren Cezayir’in oylamaya katılmaması, geri adımın ilk işareti olarak değerlendiriliyor.
Cezayir yönetimi, Rusya ve Çin’i yanına almaya çalışsa da, Fas’ın bu iki ülkeyle geliştirdiği ticari ilişkiler Cezayir’i diplomatik olarak yalnız bıraktı. Rabat yönetimi, ABD ve Avrupa Birliği’nin desteğiyle, uzun süredir rakibi olan Cezayir karşısında önemli bir diplomatik üstünlük elde etti.
Cezayir’in Avrupa’ya enerji tedarikinde oynadığı rol, Ukrayna savaşı ile Batı’nın ambargosuna maruz kalan Moskova ile ilişkilerini gererken, Fas bu dönemde Rusya ile ticari ilişkilerini güçlendirdi. İki ülke arasında özellikle balıkçılık ve deniz ürünleri alanında yeni anlaşmalar yapıldı.
Cezayir’in Mali’nin kuzeyindeki Azawad gruplarını desteklemesi, Ukraynalı savaşçıların, güvenlik uzmanlarının Sahel bölgesine taşınmasına aracılık etmesi ve bu grupların Rus paralı askerlerle çatışması da Moskova-Cezayir hattında gerilime neden oldu.
Çin ise Avrupa’ya EV batarya ihracatında karşılaştığı sınırlamalar sonrası Fas’a yöneldi. Çinli Gotion High-Tech şirketinin 5,6 milyar dolarlık yatırımıyla Afrika’nın ilk batarya gigafabrikası Kenitra’da kurulacak. 2026’ya kadar 20 GWh üretim kapasitesine ulaşması, ilerleyen yıllarda 100 GWh’a kadar genişlemesi bekleniyor.
Bu dev yatırım, Avrupa otomotiv sektörüne batarya tedarikini Fas üzerinden güvence altına alırken, ülkeyi Afrika’nın yenilenebilir enerji ve elektrikli araç merkezi haline getirecek. Projenin ilk aşamasında 2.300, tamamında ise 10.000 kişiye istihdam sağlanacak.
Fas, Afrika’daki diplomatik girişimleriyle birçok ülkeyi Polisario Cephesi’ni tanımaktan vazgeçmeye ikna etti. Bu gelişme, ülkenin Afrika ile Avrupa arasında stratejik köprü konumunu güçlendirdi.
Uzmanlara göre ABD ve Avrupa’nın baskısıyla, Cezayir ile Fas arasında 1994’ten beri kapalı olan sınırların açılması yeniden gündeme gelebilir.
Bu adım, Cezayir için ekonomik fayda sağlasa da, ideolojik gerekçelerle Rabat’la uzlaşmaması halinde uluslararası baskıların artması kaçınılmaz görünüyor. Fas’ın Cezayir’in diğer komşuları ile olan sınır proplemlerini kaşıması da söz konusu.
Sonuç olarak, Fas “özerklik planı” çerçevesinde Batı Sahra üzerindeki egemenliğini diplomasi yoluyla pekiştirerek, bölgedeki güç dengesini kendi lehine çevirdi.
Rabat yönetimi, bu süreci dikkatli ve istikrarlı adımlarla yöneterek hem terör tehdidini hem de bölgesel rekabeti diplomasiyle bertaraf etmiş durumda.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***
	    	



























![Tr724 [Haber Merkezi]](https://serbestgorus.com/wp-content/uploads/2025/11/Fas-Bati-Sahrada-egemen-oldu-Cezayir-diplomatik-yenilgiyle-karsi-karsiya-700x375.png)











