NECİP F. BAHADIR | YORUM
Bir itiraf bu… Çöküşün, tükenişin itirafı… Erdoğan, “Nüfus artış hızında şu anda maalesef 1.7’deyiz. Bu bir intihardır.” dedi.
Sorumlusu kim?
AKP iktidarından başkası olabilir mi? “24 yıldır iş başındayız!” diye övünmek kolay. Süre veya yılların sadece istatistik olarak değeri var. Önemli olan sonuç ve netice değil mi? Bir toplum durup dururken intihar eder mi? Ailesinin genişleyip serpilmesini kim istemez?
Keşke Erdoğan ailenin neden büyümediğini, niçin giderek küçüldüğünü de anlatsaydı… Çekirdek ailenin parçalandığını söyleyebilseydi. Eseriyle yüzleşebilseydi. Bir özeleştiri ve muhasebe yapsaydı.
Lafı eğip bükmeden, “Başaramadım, toplumu intihara sürükledim!” diyebilseydi. İstanbul’un yeni siluetine bakıp da, “İstanbul’a ihanet ettik. Bundan ben de sorumluyum.” dediği gibi üzerine alabilseydi.
Evet, Erdoğan haklı, ‘Bu bir intihar…’
Erdoğan nüfus artışını çok istedi. İktidarının ilk gününden beri “3 çocuk…” dedi durdu. Evlilik cüzdanını verirken yeni çiftlere bir emir üslubuyla ‘en az 3 çocuk’ talimatı verdi. “Bir çocuk iflastır… İki çocuk da iflastır.” cümlesi ona ait. “Bir olur garip olur… İki olur rakip olur… Üç olur denge olur… Dört olur bereket olur…” sözünü kaç kez tekrarladı.
Üslubu birçok kişi tarafından yadırgandı. Doğru değildi.
AKP iktidarı son aylarını yaşamakta olduğumuz 2025 yılını ‘Aile Yılı’ ilan etti. Fakat sadece kağıt üzerinde kaldı. Sözün ötesine geçmedi. Ailenin önemine ve değerine vurgu yapan nutuklar, hutbeler bir kulaktan girdi, diğerinden çıktı. Bir ‘eylem planına’ dönüşmedi.
‘Aile neden çöktü?’ sorusunun cevabı aranmadı. Bir alan araştırması yapılmadı. Sosyologların kapısı çalınmadı. Oysa bu çok yönlü bir sorundu. Neşter vurulamadı. Pansuman tedbirler hiçbir işe yaramadı.
AKP iktidarının alameti farikası söz ve nutuktur. ‘Aile Yılı’ da sözde kaldı. Ve sonunda Erdoğan acı gerçeği itiraf etti; “Bu bir intihardır!”
Toplumu intihara sürükleyen bir iktidar… Evet, Erdoğan’ın hayali bu değildi. Çok çocuklu ailelerdi. Ama bu kağıt üzerinde, lafla olmaz. Şartlarını oluşturmak lazım. Ülkeyi perişan eden politikalardan ailenin etkilenmemesi mümkün mü? Değildi elbette. Dalgalar ilk aileyi vurur. Vurdu da…
Hayır, mesele sadece ekonomik değil. Ekonomi sorunun dışa vuran yüzü. Kriz dipte… AKP bile isteye, taammüden toplumu ve devleti ayakta tutan ‘demokrasi, adalet ve ahlak’ temellerini yıktı. Ekonomi bir neticesi sadece.
Ekonomik kriz de çok ağır. Belki cumhuriyet tarihinin en ağır buhranı… Bir iş adamının birkaç gün önce söylediği, “41 yıldır böyle bunalım görmedim, her sektörde baş aşağı gidiyoruz.” cümlesi boşuna değil.
Bu da çok rüzgarlar gördü. Ülke ekonomik buhranlarla sık sık sarsıldı. Demokrasi inkıtaya uğradı. Ahlak yozlaştı. Ama hep bir umut vardı. Ekonomik kriz aşılacak, demokrasiye geçilecek, toplum kendine çeki düzen verecek, ahlak düzelecek umudu hep diriydi.
Bugün yaşanan ‘umudun’ yok olması… Ülkeyi felakete sürükleyen AKP politikaları umutları da öldürdü. Bu iklimden ailenin etkilenmemesi, çözülmemesi mümkün mü? Bırakın aileyi toplum çözüldü. AKP politikaları toplumun dokusunu bozdu.
Oğul Bilal Erdoğan vaktiyle, “Mesele ekonomik değil! Zenginlerin az, fakirlerin çok çocuğu var…” demişti. AKP öncesi için doğru bir tespitti bu. AKP’nin devri iktidarında fakirler de zenginlere uydu. Yarını karanlık ülkenin çünkü. Günü kurtarmakta zorlanıyor. Yaşam mücadelesi veren aileler ilk tasarruf çocuktan yaptı. 3-4 çocuğun yerini 1-2 çocuk aldı.
Ekonomi tek neden değil. Etkenlerden sadece biri… Yarınlar için bir ışığın ufukta görünmemesi, günün kararıp kalması aileleri küçülttü.
Birkaç hafta önce Erdoğan konut seferberliği başlattı. Hedef herkesin ev sahibi olması… Mevcut şartlarda mümkün değil. AKP politikaları ‘hayalleri’ de öldürdü. Ev sahibi olma hayali bile kurulamaz hale geldi. Erdoğan’ın duyurduğu konutlar ‘80 metrekarelik 2 artı 1 ve 55 metrekarelik 1 artı 1’lerden’ oluşacak… Akıl var, mantık var. Ama nedense AKP’nin semtine uğramıyor. Evler küçülürken aileler büyür mü? Bu kadar küçük ve dar mekanlarda 3-4 çocuklu ailenin yaşaması mümkün mü?
AKP ve Erdoğan zaten çelişkilerin iktidarıdır. Aynı hafta içinde hem küçük ev hem de çok çocuklu aile hedefi… “Nass var nass!” deyip de ülkeyi faiz sarmalına sokmak gibi bir şey… Yüksek faizde Erdoğan Türkiye’si rekora koşuyor… Dünyada ilk 3’ün içinde. Erdoğan keşke 1 artı 1 evde 3 çocukla nasıl yaşanacağını da anlatsaydı?
Evet, bu bir intihar… Koşulları oluştan ise bunu söyleyenden başkası değil. Sorumlusu Erdoğan…
Erdoğan ‘intihar’ itirafını yaptıktan sonra “Bunu çözmemiz lazım!” diye eklemiş. Ama nasıl çözeceğini söylememiş. 3-4 çocuk talimatından başka ne diyebilir. 24 yıldır söylüyor. Neticesi ortada.
Sözle, lafla sorun çözülseydi mesele kalmazdı. Söz işe yaramadı.
Çözüm mü? AKP’nin politikalarını kökten gözden geçirmesi lazım. Sil baştan yapması lazım. Bunun için de vakit çok geç. Yine de zararın neresinden dönersen kardır. Yapabilir mi? Çok zor.
Ülkeyi ve toplumu normalleştirmeden atılacak her adım başarısız kalmaya mahkumdur. Normalleşme için de ‘demokrasi, adalet ve ahlak’ olmazsa olmaz… Umutlar başka türlü yeşertilemez. Ekonomi düzeltilemez. Söz işe yaramaz.
Somut icraat gerekir. Karanlıkta kim çoğalmak ister. Umudun öldüğü yerde aile de ölür, insan da ölür. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” AKP ve Erdoğan bu sözü yanlış anladı. Devlet yaşasın da vatandaşın isterse canı çıksın… Daha doğrusu devlet de değil. ‘AKP iktidarı ve Erdoğan’ın koltuğu yaşasın da gerisi ne olursa olsun’ dersen işte sonuç bu olur.
Evet, Erdoğan’ın tespiti yerinde… “Bu bir intihardır.”
AKP iktidarı toplumu intihara sürükledi. Sadece aile değil bir toplum ölüyor. Erdoğan’ın da itiraf ettiği gibi…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































