ANKARA – Öğrencilerin yaşadığı sorunları Eğitim Bakanı’na anlatıp tepki gösteren DEM Partili Kezban Konukçu, “Bir yılda bin 300 öğrenci gözaltına alınmış, 200 öğrenci tutuklanmış, 700’den fazla öğrenci hakkında ise disiplin soruşturması yapılmış” dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kurumların bütçelerine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeler sürüyor.
Bütçe görüşmelerinde söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Antalya Milletvekili Saruhan Oluç, Türkiye’de nitelikli eğitimin olmadığına işaret ederek, Türkiye’de bulunan üniversitelerin 2024 yılında dünyadaki en iyi üniversite sıralamalarında ilk 500’e girmediğine dikkat çekti. “Baktığımızda, Türkiye’deki üniversiteler maalesef bu sıralamanın ve bu yarışın çok gerisinde yer alıyorlar. Bu, Türkiye’deki araştırma kültürü açısından ve üniversitelerin kalitesi açısından ciddi bir sorun olarak ortaya çıkıyor” dedi.
‘İNSANLAR ARTIK OKUMAK İSTEMİYOR’
Türkiye’nin sahte makale sıralamasında da dünyadaki ilk 3 ülkeden biri haline geldiğini paylaşan Oluç, “Makale sahteciliği açısından Hindistan, Nijerya ve Türkiye olmuş yani o konuda demek ki toplumumuzda ilginç eğilimler var. Akademik kadrolar açısından baktığımızda, kaliteli akademik kadrolarda çok büyük bir erozyon yaşandı; bir kısmı biçildi, bir kısmı yurt dışına gitti çeşitli nedenlerle; ekonomik nedenler de olabilir, araştırma özgürlüğünün yeterince bulunamamasından kaynaklı da olabilir, özgür bilim yapmanın önünde bariyerler olmasından da kaynaklanabilir ama kaliteli akademik kadrolarda çok büyük bir erozyon yaşandı, açık ortada. Peki, topluma bakacak olursak bunun yansımaları, üniversitelerdeki bu durumun yansımaları nasıl oluyor? Toplumun yarısından çoğu üniversite okumak yerine meslek sahibi olmanın doğru bir karar olduğunu düşünüyor” diye konuştu.
‘FATURASI AĞIR OLUYOR’
Oluç, bakanlığın eğitime yeterince değer vermediğini söyledi. Oluç, “Üniversitelerdeki akademik kaliteyi yükseltmiyorsanız AR-GE’nizi, geliştiremiyorsunuz, yüksek teknolojili üretime ağırlık veremiyorsunuz ve bunun Türkiye’ye sonuçları ekonomik açıdan da ticari açıdan da son derece ağır oluyor ve hep beraber bütün toplum bunu çekiyoruz. Bakanlığın üniversite eğitimi hakkında, akademik çalışmalar hakkında çok daha fazla kaynak yaratması, aktarması ve bu konudaki özeni geliştirmesi, kaliteyi artırması gerekiyor. Aksi takdirde bunun zararını hep birlikte çekiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘HER KAPI ÇIKMAZ SOKAĞA ÇIKIYOR ‘
Söz alan DEM Partili Kezban Konukçu ise üniversite öğrencilerinin yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Ülkede 8 milyon üniversite öğrencisi olduğu bilgisini veren Kezban Konukçu, “Ancak bunları yerleştirmek için sadece 877 tane yurt yapılmış. 8 milyon çocuğu buralara nasıl yerleştireceksiniz. Özel yurtlar var, buyursunlar, oraya, oralara gitsinler; tarikatların yurtları var, buyursunlar, oralara gitsinler diyebilirsiniz. Vallahi, bu özel yurtların fiyatlarına baktık, 17 ila 58 bin lira arasında değişiyor buradaki aylık ücretler. E, kiraya çıksın diyebilirsiniz, kiraya baktık, 25 ile 35 bin arasında değişiyor. Bir öğrencinin aylık maliyeti 20 bin lira en az ama diyebilirsiniz ki burs veriyoruz, buyursunlar, faydalansınlar; o da 3 bin lira. Bilmiyorum matematikten ne kadar anlıyorsunuz ama biz bu hesabın içinden çıkamadık” dedi.
‘ÖĞRENCİLER GÖZALTI VE TUTUKLAMA İLE KARŞI KARŞIYA’
KYK yurtlarının özellikle kadın öğrenciler için güvenli olmadığını belirten Kezban Konukçu, bu yurtlarda kalan Gülistan Doku’ya ve Rojin Kabaiş’e işaret etti. Ayrıca çalışan öğrenci sayısına da işaret eden Kezban Konukçu, “Geçim sıkıntısı yaşıyor üniversite öğrencileri. Hakkını arayan demokratik, bilimsel bir üniversite isteyen öğrenciler ise baskıya maruz kalıyor, soruşturmalara maruz kalıyor, yetmiyor, elinde bıçağı palası olan sivil faşistlerce saldırıya maruz kalıyor. Hacettepe Üniversitesinde yaşananları unutmadık, bunları araştıracak mısınız, soruşturacak mısınız? Bir bakıyoruz rakamlara, 1.300 öğrenci gözaltına alınmış 2025 yılı boyunca, 200 öğrenci tutuklanmış, 700’den fazla öğrenci hakkında ise disiplin soruşturması yapılmış” diye konuştu.
‘ÜCRETLİ ÖĞRETMENLER KÖLELİK KOŞULLARINDA ÇALIŞIYOR’
Ücretli öğretmenlerin sorunlarına da değinen Kezban Konukçu, “Aylık fiilî sigortaları 8 ila 12 gün arasında yatırılıyor. Aylık gelirleri asgari ücretin altında, bazen 15 bin liraya kadar düşebiliyor. Aynı işi yapan kadrolu öğretmenlerle aralarında yüzde 300’e varan farklar oluşabiliyor. Ücretli öğretmenlik uygulaması derhâl kaldırılmalıdır, bütçeden pay buralara ayrılmalıdır. Taban maaş tekrar, biz, buradan, bütün talepleri onlar adına, öğretmenler adına tekrar dile getirmek isteriz. Taban maaş uygulaması geri getirilmelidir. Güvencesizliğe bir an önce son verilmeli, bütün öğretmenler kadrolu olarak çalışmaya başlamalıdır. 2026 yılı için de kadrolu atamalar ihtiyaca göre artırılmalı, bu konuda şeffaf ve net bir takvim açıklanmalıdır. Norm kadro yönetmeliği bilimsel kriterlere göre tekrar güncellenmelidir” ifadelerini kullandı.
‘OKULA GÖNDEREMEZ DURUMA GELMİŞTİR’
Söz alan DEM Parti Îdîr Milletvekili Yılmaz Hun ise şöyle konuştu: “AKP iktidarında eğitim her düzeyde, her türde amaç, yapı, içerik ve işleyiş açısından piyasalaştırılmış, ticarileştirme kriterlerine göre yeniden düzenlendi maalesef. AKP’nin eğitimi piyasalaştırılması ve ticarileştirilmesine yönelik politikalarının öğrenci ve velilere yansıması ‘paran kadar eğitim’ şeklinde olmaktadır. Ailelerin eğitim harcamaları her geçen yıl daha da artmakta, eğitime dair her şeyi özelleştirildiği bir dönemdeyiz. Türkiye’de özel okul ve devlet okulları sayıları neredeyse eşitlenmiş Sayın Bakan. Özel okul, özel öğretmen, özel ders, özel kitap, özel kurs, özel servis gibi onlarca giderle ve sürekli artarak devam eden enflasyon nedeniyle aileler çocuklarını okula gönderemez duruma gelmişlerdir.
SEBEBİ SİZSİNİZ
Ne acıdır ki Türkiye’de âdeta çocuk işçi ölümü sıradan bir olay hâline dönüştürülmüş durumdadır. Daha dün Urfa’da 15 yaşındaki bir çocuk işçi iş yerinde öldü. Sayın Bakan, sizin Bakanlığınız döneminde devam ettirdiğiniz MESEM uygulamasıyla yaşanan çocuk işçi cinayetlerine yenilerini ekliyorsunuz maalesef. Haftada sadece bir gün okula giden öğrenci olmaması lazım. MESEM kapsamında çocukları çalıştırmak çocuk emek sömürüsünün meşrulaştırmış hâlinden başka bir şey değildir. Öğrencinin eğitimini düşünen değil, sermayeyi hedefleyen politikalarınızla yaşanan çocuk işçi ölümlerinin bir numaralı sebebi sizlersiniz Sayın Bakan.
GEREKÇESİ NEDİR?
Birçok okulda sınıflar kalabalık, laboratuvarlar yok, kütüphaneler yetersiz, spor alanları sınırlı, yardımcı personel eksiktir. Çocuklara bir öğün öğrenci yemeğini çok gören bir Bakanlıkla karşı karşıyayız. Tüm okullarda bir öğün ücretsiz yemek ve temiz su sağlanmasının Bakanlığa maliyeti ne kadardır, merak ediyoruz. Bunu çocuklara çok görmenin gerekçesi nedir? Kamusal, bilimsel, cinsiyet eşitlikçi ve ana dilde eğitimi esas alan bir program düzenlenerek bütçeleme bu ilkeler üzerinden değerlendirilmelidir. Okullardaki öğretmen açığı ücretli öğretmenlikle değil, kadrolu öğretmen istihdamıyla sağlanmalıdır. MESEM uygulamasına son verilmelidir. ÇEDES programıyla hiçbir pedagojik formasyonu olmayan kişilerin okullarda ders vermesine son verilmelidir.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































