NECİP F. BAHADIR | YORUM
Hayır, heyet konusuna takmadım… AKP’nin tavrına takıldım. Gizli kapaklı iş çevirmesinden huylandım. Sessiz sedasız İmralı’ya gitme çabasından işkillendim. AKP’li heyet üyesi Hüseyin Yayman’ın açıkça yalan söylemesini yadırgadım. Yalancının mumunun yatsıya kadar bile yanmayacağını bile bile neden bir milletvekilinin ‘yalan söylediğine’ şaşırdım…
Kendisini arayan gazeteciye, “Ben hastanedeyim, az sonra röntgen çektireceğim!” demiş. Muhtemelen o saatlerde Ada’daydı ve elinde kağıt kalem heyecanla ‘tarihi buluşmayı’ bekliyordu. Öcalan’a ne diye hitap etti acaba? ‘Efendim mi?’ dedi?
Nedir bu gizlilik? Hani süreç ‘şeffaf’ yürüyecekti? Erdoğan ‘şeffaf politikadan’ yanaydı. Vaktiyle şöyle demişti; “Her faaliyetimizi milletimizin gözü önünde, her türlü bilgiye, belgeye erişimin açık olduğu bir yöntemle yürüteceğiz…”
Ne oldu, ne değişti? İmralı’ya heyet göndermek, savunamayacağı bir politika mı? Hem heyetin gitmesine ‘evet’ oyu kullan, hem parti adına bir milletvekilini heyete koy, sonra her şeyi sır olarak kalması için yoğun gayret göster…
Olacak iş mi bu?
CHP lideri Özgür Özel, AKP’den kendisine üst düzey bir yetkilinin söylediklerini ifşa etti. Belli ki CHP’nin heyette yer almaması AKP’nin canını sıkmış. Şu ‘ahlaksız teklife’ bakar mısınız; “Siz de gelin Ada’ya… Zaten video olmayacak, fotoğraf olmayacak. Ne gün gidildi, dönüldü belli olmayacak. Kosterle değil, helikopterle gidilecek. Gidildikten sonra bir gün sorulacak ‘O iş yapıldı’ denecek. Hatta istiyorsanız kimin gittiği bile gizli kalabilir. ‘CHP’den biri gitti’ deriz. İlla gelin…”
Bu teklif falan değil, düpedüz ‘yalvarma, yakarma’… O kadar ki ayaklarına kapanmadığı, ellerine sarılmadığı kalmış AKP’linin… Evet, bu ‘ahlaksız’ bir öneri… Gerçeği örtmeye çalışmanın dürüstlükle, etikle bir izahı olabilir mi? AKP’nin aklına şaşıyorum; bu çağda hem de böyle önemli konuyla ilgili bir ‘sır’ nasıl üzeri örtülüp sarmanabilir! Ve kimsenin de haberi olmaz, ruhu duymaz.
AKP yönetimi bu kadar mı gerçeklikten koptu? Tamam medya ellerinin altında… Ama hangi çağda yaşıyorlar da ‘kimse görmeyecek, kimse duymayacak’ diye düşünebiliyorlar.
AKP medyasından sızdı haber… Üstelik doğru bilgiyle… “Heyet helikopterle İmralı’ya gitti…” diye duyuruldu. AKP için ‘sır’ ama herkesin bildiği bir ‘sır’. Ve deşifre de oluverdi.
Özgür Özel ‘ahlaksız teklifi’ cümle aleme ilan ediverdi. Mısır’daki sağır sultan bile işitti. AKP sisler içinde iş çevirirken ‘suçüstü’ yakalanıverdi. Merak ediyorum; bu kadar alenileştikten sonra AKP sözcüleri çıkarda, “Hayır, biz İmralı’ya falan gitmedik. Heyette AKP’den kimse yoktu… Kim gitmiş bilmiyoruz. Hüseyin Yayman hastalandı, hastaneye yattı. Aha da raporu…” der mi?
Belli ki Hüseyin Yayman’a, parti liderliğinden, “Konuşma, sus…” talimatı verilmiş. Yoksa Yayman gibi medyayla içli dışlı bir ismin ‘suskunluk sarmalına’ kendisini mahkum etmesi mümkün mü? Kendisine ziyaretle ilgili yöneltilen soruya, “Açıklama yok…” demekle yetindi. En azınadn inkat etmedi heyette olduğunu… İnkar da edebilirdi! “Ne İmralı’sı!” diye tepki de gösterebilirdi.
Hakkını yemeyelim belki AKP adına giden o değil. O rahatsızlandı, yerine bir başkası heyete dahil oldu. Ya da AKP’siz gidildi. Olamaz mı?
Bu kadar ‘şeytanlığı düşünen’ bir partiden her türlü şey beklenir. Erdal İnönü’nün çok kullandığı ve tarihe mal olan bir cümlesini hatırlıyorum; “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi kötü huyu vardır.”
Bu niye kötü huy olsun ki! Güzel ve iyi bir huy… Bu iletişim ve medya çağında hiçbir sır ilanihaye saklanamaz. İçeriden, dışarıdan biri mutlaka ele verir.
İmralı’dan sızar. PKK veya örgüt medyası deşifre eder. Dünya AKP medyasından ibaret değil. Onlar söz dinleyebilir.
Şu ana kadar görüşmenin ‘dakikası’ bile sızdı. 3 saat diye yuvarlanmadı. “2 saat 50 dakika!” dendi. Nereden öğrendi bunu gazeteciler? Muhtemel ki devletin içinden… Çünkü siyasilerin ağzını bıçağın açmadını varsayıyoruz. Dakikasına kadar görüşmeyi bilen nelerin konuşulduğundan habersiz olabilir mi? Gazeteci kökenli AKP’li Şamil Tayyar bir bölümünü deşifre etti.
Susanların olduğu bir yerde mutlaka konuşan biri çıkar. Ve çıktı da… Tayyar’ın söylediğine göre ‘aşılması gereken ciddi engeller’ var… Görüşmenin ‘görüntülü kaydının alındığı’ da Tayyar’ın ifşa ettiği bilgilerden…
Tutanaklar komisyonla paylaşılacak mı? DEM istiyor. AKP ‘10 yıl’ süreyle gizli tutulmasından yana… ‘Devlet sırrı’ olacak. Yazıp çizmenin, deşifre etmek hukuki sonuçlar doğuracak. Komisyon da toplanamadı zaten… Heyetin bilgilendirme toplantısını haftaya bıraktı. Randevu ta ‘4 Aralık’a’ verildi. Neden ağırdan aldığı açık… İmralı ziyareti konusunun soğumasını ve gündemden düşmesini istiyorlar.
Numan Kurtulmuş AKP’li bir isim… Partisinin politikaları doğrultusunda tavır almasına şaşırmamak lazım. O da çok ‘şeffaf yönetimden’ söz ederdi. Lafa gelince ‘açıklık’, zora girince ‘kapalılık’.
Boşuna gayret…
Açık toplum kapalı yönetilebilir mi? Komisyon’da ‘gizlilik oylaması’ olur mu? İktidar bloku dışındaki üyeler açıklıktan yana… MHP bile ‘Saklayacak bir şeyimiz yok’ diyebilir. AKP tek başına kalır. Kurtulmuş bu oyuna düşmez. Komisyonun havasına göre bir tutum belirler.
İtiraf etmeliyim ki bilgisayarın başına otururken ‘İmralı heyetini’ yazmak niyetinde değildim. Yeteri kadar yazdım. Özel’in, AKP’nin ahlaksız teklifini deşifre eden cümlelerini okuyunca kararım değişti. Madem ki AKP yönetimi ve tabii Erdoğan İmralı heyetinin AKP gizli kalmasını istiyor, ben de bir yazıyla da olsa ‘bağırmak’ istedim. ‘Ey ahali…!’ diye haykırmak istedim; “Ey millet! Haberiniz var mı Erdoğan İmralı’ya milletvekili heyeti gönderdi. Meclis’i Öcalan’a muhatap etti…”
Ey sihre tutulmuş gibi gerçekleri gözardı ederek AKP’ye oy veren ahali! Yeni bir siyasi ittifak kuruldu. AKP, MHP’nin yanına DEM ve Öcalan da eklendi. Görmüyor musun? AKP sayesinde Öcalan bir siyasi aktör artık. Kendi ifadesiyle bir başmüzakereci… Baksanıza süreci milletvekilleriyle bir masa etrafında müzakere etti. Karar’dan Ahmet Taşgetiren bile isyan etmiş; “APO anıtı yontuluyor” diye yazmış. Dünün ‘bebek katili’ bugünün ‘kurucu önderi’, yarının lacivert takım ve kravatlı ‘siyasi lideri…’ Ey AKP’ye omuz veren millet! Hala gerçeklerin farkına varamadın mı? Bu kadar derin uykudan uyanmak için daha ne olması gerekir?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***








































