İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

    MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

    Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

    Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

    Suç Duyurusunda Bulunan Necip Uysal'dan Çarpıcı Açıklama

    Suç Duyurusunda Bulunan Necip Uysal’dan Çarpıcı Açıklama

    ‘İşçi katliamlarına karşı susmayacağız’

    ‘İşçi katliamlarına karşı susmayacağız’

    Özgür Özel’den iddianame ve kapatma istemine tepki

    Özgür Özel’den iddianame ve kapatma istemine tepki

    Rekor geldi; bütçede iki aylık açık 202,8 milyar TL’yi buldu

    30 milyar liralık metro ihalesi AKP’li milletvekili ve yandaş müteahhitlere gitti

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Necip F. Bahadır

    Erdoğan haklı; “Bu bir intihardır!”

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

    “Avâmın mezhebi, müftünün fetvasıdır”

    “Avâmın mezhebi, müftünün fetvasıdır”

    Trump’tan Suriye konusunda Türkiye’ye kritik rol

    Trump’tan Suriye konusunda Türkiye’ye kritik rol

    241 milyon nüfuslu ülke ama futbol ligi yok!

    241 milyon nüfuslu ülke ama futbol ligi yok!

    Yaralıyız!

    Yaralıyız!

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

    MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

    Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

    Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

    Suç Duyurusunda Bulunan Necip Uysal'dan Çarpıcı Açıklama

    Suç Duyurusunda Bulunan Necip Uysal’dan Çarpıcı Açıklama

    ‘İşçi katliamlarına karşı susmayacağız’

    ‘İşçi katliamlarına karşı susmayacağız’

    Özgür Özel’den iddianame ve kapatma istemine tepki

    Özgür Özel’den iddianame ve kapatma istemine tepki

    Rekor geldi; bütçede iki aylık açık 202,8 milyar TL’yi buldu

    30 milyar liralık metro ihalesi AKP’li milletvekili ve yandaş müteahhitlere gitti

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Necip F. Bahadır

    Erdoğan haklı; “Bu bir intihardır!”

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

    Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

    “Avâmın mezhebi, müftünün fetvasıdır”

    “Avâmın mezhebi, müftünün fetvasıdır”

    Trump’tan Suriye konusunda Türkiye’ye kritik rol

    Trump’tan Suriye konusunda Türkiye’ye kritik rol

    241 milyon nüfuslu ülke ama futbol ligi yok!

    241 milyon nüfuslu ülke ama futbol ligi yok!

    Yaralıyız!

    Yaralıyız!

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
No Result
View All Result
Home Görüş & Analiz

Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!

SG by SG
11 Kasım 2025
in Görüş & Analiz
0
Diktatörlüğün evreleri (5) | Bitiş: Memnuniyetsizlikten isyana!
PaylaşPaylaş


Türk toplumu devletine en fazla şikayet eden, ama en az isyan eden toplumlardan biri. Rıza ile başlayıp isyanla biten sekiz basamaklı yolda, memnuniyetsizlik eşiği dedikodu düzeyinde donup kalıyor.

M. NEDİM HAZAR | YORUM

Diktatörlüklerin sonu, nadiren masalsı bir mutlu sonla biter. Daha çok, kanlı hesaplaşmalar, kaotik geçiş dönemleri, hayal kırıklıkları ve yeni mücadelelerle doludur. Çünkü diktatörlüğü yıkmak, demokrasi kurmaktan çok daha kolaydır. Otoriter rejimler, yıkıldıktan sonra da uzun süre hayaletleri toplumda dolaşmaya devam eder ne yazık ki! Bölünmüş kurumlar, travmatize olmuş toplum, çarpıtılmış ekonomi, zehirlenmiş siyaset kültürü…

Yazı serimizin son bölümde, diktatörlüklerin nasıl bittiğini ve ardından ne olduğunu inceleyeceğiz. Geçiş süreçlerinin farklı biçimlerini, demokratikleşmenin zorluklarını, geçiş adaleti ikilemini ve diktatörlük mirasının nasıl yaşamaya devam ettiğine şahit olacağız.

Huntington’ın dillere destan çalışması The Third Wave (Üçüncü Dalga), 1974-1990 arası küresel demokratikleşme dalgasını inceler ve geçiş biçimlerini üç kategoriye ayırır: dönüşüm (transformation), yerleştirme (transplacement) ve değiştirme (replacement). Malum; Huntington, Harvard’da onlarca yıl siyaset bilimi okutumuş, karşılaştırmalı siyaset ve modernleşme teorisinin öncülerinden biri olmuş bir ustadır.

Dönüşümde, genellikle rejim elitleri kendileri demokratikleşmeyi başlatır. Bu, ise çoğunlukla rejimin çöküşün kaçınılmaz olduğunu anladığı ve kontrollü bir geçişle kendilerini kurtarmaya çalıştığı durumlarda gerçekleşir. İspanya’nın Franco sonrası geçişi, bunun paradigmatik örneğidir mesela.

Franco 1975’te öldüğünde, arkasında 40 yıllık bir diktatörlük mirası bıraktı. Ama onun halefi olarak belirlediği Kral Juan Carlos, beklenmedik bir karar aldı: Demokrasiye geçiş. Başbakan Adolfo Suarez ile birlikte, diktatörlük kurumlarını yavaş yavaş dönüştürdüler. 1977’de ilk serbest seçimler yapıldı. 1978’de yeni demokratik anayasa kabul edildi. Bu geçiş, “model geçiş” (model transition) olarak anılır, zira neredeyse hiç şiddet olmadan, eski rejim elitlerinin büyük kısmının dahil olduğu bir uzlaşma süreciyle gerçekleşti.

Şili’nin Pinochet sonrası geçişi de benzerdir. Pinochet, 1988’de kendi iktidarını devam ettirmek için bir referandum yaptı ve kaybetti. Halkın yüzde 56’sı “hayır” dedi. Pinochet, sonucu kabul etti ve 1990’da seçimlerle demokratik geçiş başladı. Ama Pinochet, ordu komutanlığını sürdürdü ve kendine senatörlük garantisi aldı. Yani bu geçiş dönemi, eski rejim elitlerinin korunduğu bir süreç ve tam hesaplaşma olmayabiliyor.

Güney Afrika’nın “apartheid” sonrası geçişi, daha radikal ama yine de müzakereyle gerçekleşti. Nelson Mandela, 27 yıl hapis yattıktan sonra 1990’da serbest bırakıldı. ANC (Afrika Ulusal Kongresi) ile beyaz azınlık rejimi arasında müzakereler başladı. F.W. de Klerk, beyaz lider olarak tarihi bir rol oynadı ve apartheid’i sona erdirdi. 1994’te ilk demokratik seçimlerde Mandela cumhurbaşkanı seçildi. Ama bu geçiş, “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” ile mümkün oldu ki bu geçmişin suçlarını itiraf edenlere af sağlayan bir mekanizmaydı. Bu ise adaleti feda ederek barışı seçme kararı demekti!

İkinci kategori olan yerleştirmede, ne rejim ne de muhalefet tam hakimiyeti sağlayamıyor. Bu sebeple yoğun müzakereler yapılıyor. Polonya’nın 1989 geçişi, bunun klasik örneğidir. Askeri darbe ile bastırılan Dayanışma hareketi, yer altında örgütlenmeyi sürdürdü. 1980’lerin sonunda ekonomik kriz derinleşince, rejim müzakereye zorlandı. 1989’da komünist rejim ile Dayanışma arasında “Yuvarlak Masa Görüşmeleri” başladı. Sonuçta, kısmen serbest seçimler yapılmaya karar verildi. Parlamento’nun yüzde 35’i serbest seçimle, geri kalanı rejimin kontrolünde olacaktı.

Ama seçimlerde Dayanışma ezici zafer kazandı. Ve rejim, sonucu kabul etti. Wałęsa, tersane işçisiyken devlet başkanı oldu. Bu geçiş, hem rejim elitlerinin hem muhalefetin kabul ettiği müzakerelerin sonucuydu. Kimse tam galip gelmedi ama barışçıl bir geçiş de sağlanmıştı.

Macaristan ve Çekoslovakya geçişleri de benzer müzakere süreçleriydi. Macaristan’da komünist parti kendi kendini feshetti, çok partili sisteme geçti. Çekoslovakya’da Kadife Devrim, adını şiddetsiz olmasından alıyordu; halk sokaklara çıktı, rejim direnç göstermedi, Vaclav Havel hapisten çıkıp cumhurbaşkanı oldu.

Ve maalesef Türkiye’yi bekleyen kategori; değiştirme. Aslında buna “devrilme” demek daha doğru. Bu kategoride darbe, devrim veya ayaklanma yoluyla rejim zorla devriliyor-. Romanya’nın 1989 geçişi, Doğu Avrupa’nın en kanlı örneği. Çavuşesku, direnmek istedi ama ordu taraf değiştirdi. Jet hızıyla yargılandı ve infaz edildi. Fakat buna rağmen Romanya’nın geçişi, “eksik devrim” olarak tanımlanıyor. Çünkü eski komünist elitler, Çavuşesku’yu kurban ederek kendilerini kurtarmaya çabaladı. İon Iliescu, eski bir komünist bürokrat olarak ilk cumhurbaşkanı oldu. Ve Romanya’da gerçek demokratikleşme, yıllarca sürdü.

Arap Baharı geçişleri, değiştirme modelinin çağdaş örneği sayılabilir. Tunus’ta Ben Ali kaçtı, geçiş nispeten başarılı oldu. Bugün Tunus, -tartışmalı olsa da- Arap Baharı’nın tek “başarı hikayesi” olarak gösteriliyor. Mısır’da Mübarek devrildi ama ardından askeri darbe ile Sisi iktidara geldi, yani eski rejim farklı bir yüzle geri döndü. Libya’da Kaddafi öldürüldü ama ülke iç savaşa sürüklendi, bugün hala kaos devam ediyor. Suriye’de Esad rejimi, Rusya ve İran’ın desteğiyle ayakta kaldı ama milyonlarca insan öldü, yarısı yerinden edildi.

Bu örnekler bize gösteriyor ki, diktatörlüğü devirmek yetmiyor, yerine konulacak olan sistem çok daha önemli ve zalim rejim gittikten sonra istikrarlı bir sistem kurmak çok daha zor. 

Diktatörlük sonrası toplumlar, acı bir dilemma ile (ikilem) yüzleşiyor; geçmiş suçlarla nasıl hesaplaşılacak? Geçiş adaleti denilen kavram tam da bu soruyu inceler. Harvard Hukuk Okulu profesörü Ruti Teitel’in çalışması Transitional Justice (Geçiş Adaleti), bu alanın kurucu metinlerinden biri sayılır.

Teitel, dört geçiş adaleti modeli tanımlıyor: cezai yargılama (criminal prosecution), gerçek komisyonları (truth commissions), af (amnesty) ve lustrasyonu (lustration – eski rejim görevlilerinin tasfiyesi). Her modelin kendine göre avantajları ve dezavantajları var.

Nürnberg Modeli: Tam Hesaplaşma

İkinci Dünya Savaşı sonrası Nürnberg Mahkemeleri, cezai yargılama modelinin en ünlü örneği sayılır. Nazi liderlerinin yargılanması, tarihin en önemli uluslararası mahkemelerinden biridir. Hermann Göring’den Rudolf Hess’e, Albert Speer’den Julius Streicher’e kadar, Nazi rejiminin üst düzey isimleri bu mahkemede yargılandı. 12’si idam edildi, 3’ü müebbet hapis aldı, geri kalanı çeşitli cezalara çarptırıldı.

Nürnberg, “adalet yerine geldi” hissi inşa etti ve dünya gördü ki, kitle katliamından sorumlular cezasız kalmayacak. Modern anlamda uluslararası insancıl hukuk da buradan doğdu diyebiliriz. Ve fakat Nürnberg’in sınırları da vardı: Yalnızca üst düzey liderler yargılandı, on binlerce orta ve alt düzey görevli cezasız kaldı. Soğuk Savaş başlayınca, Batı Almanya’nın yeniden inşası için eski Nazi’ler bile sisteme entegre edildi. Tam hesaplaşma, politik realiteler önünde yenik düştü.

Benzer şekilde Tokyo Mahkemeleri, Japon savaş suçlularını yargıladı ama İmparator Hirohito yargılanmadı, çünkü Amerika onu Japonya’yı istikrara kavuşturmak için gerekli gördü. Bu da geçiş adaletinin her zaman siyasi hesaplamalarla şekillendiğini gösteriyor.

Güney Afrika’nın Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu (Truth and Reconciliation Commission – TRC), farklı bir model sunmakta. Desmond Tutu’nun liderliğinde 1996-1998 arasında çalışan komisyon, apartheid dönemi suçlarını soruşturdu. Ama cezalandırmak yerine, affetme yolunu seçti. Elbette bunu bazı şartlara bağlamıştı: Suçlarını itiraf eden, tüm gerçeği anlatan, politik amaçlarla hareket ettiğini gösteren herkes affedilebiliyordu.

Binlerce kişi komisyona başvurmuştu. Mağdurlar, işkencecilerinin yüzüne baktı, yaşadıklarını anlattı. Faililer, yaptıklarını itiraf etti. Bu süreç, şüphesiz muazzam bir katarsisti: Gerçeği öğrenmek, acıyı paylaşmak, yas tutmak. Ama birçok mağdur için hayal kırıklığıydı da,  “sana işkence yapan, tecavüz eden, aileni öldüren özür diliyor ve özgürce yürüyor, buna adalet mi diyorsun?”

Princeton profesörü Kim Lane Scheppele bu konuda çok özel çalışmalar yapan değerli bir bilim insanı. Özellikle 2018 yılında yaptığı çalışmalar, hakikat komisyonlarının etkilerini inceliyor. Scheppele’ye göre, hakikat komisyonları toplumsal barış için yararlı olabilir ama adaleti tam olarak sağlayamazdı. Mağdurların acısını kabul etmek ayrı, failleri cezalandırmamak apayrı bir mevzu çünkü. Açıkçası bu tercih tam anlamıyla pragmatik bir seçim; çünkü toplum, tam cezai yargılamayı kaldıramayacak kadar bölünmüş olabiliyor.

Şili’de Rettig Komisyonu, Arjantin’de CONADEP (Kaybolanların Ulusal Komisyonu), Peru’da CVR (Gerçek ve Uzlaşma Komisyonu) birbirine benzeyen modeller. Hepsi geçmişi belgeledi, raporlar yayınladı, hafızayı korudu. Ama tam adaleti sağlayıp sağlamadıkları halen tartışmalı.

Af: Unutmayı Seçmek

Bazı toplumlar, geçmişle hesaplaşmamayı, amnezi (unutma) yolunu seçiyor. İspanya’nın “Pakt of Forgetting” (Unutma Paktı) bunun en çarpıcı örneği. Franco sonrası geçişte, İspanyol elitler geçmişi konuşmama, Franco’nun suçlarını, İç Savaş’ın bilançolarını halının altına süpürdü. Pek çok siyasal tarihçi ancak bu sayede barışçıl bir geçişin mümkün olduğuna inanıyor. Zira hiçbir taraf intikam korkusuyla sürece direnç göstermiyor.

Ve bu sessizlik, onlarca yıl sürdü. Franco’nun diktatörlük dönemi suçları hiç soruşturulmadı. Toplu mezarlar açılmadı. Adalet kaybolanların aileleri bulamadı. 2007’de İspanya, nihayet “Historical Memory Law” (Tarihsel Hafıza Yasası) çıkardı  ama bu bile sınırlıydı, Franco döneminin suçlarını doğrudan cezalandırmadı.

Polonya, Çekoslovakya, Macaristan’da da benzer aflar uygulandı. Eski komünist bürokratlar, yargılanmadı, çünkü yeni rejimler, istikrar için onlara ihtiyaç duyuyordu. Bu, acımasız bir pragmatizmdi: Adalet değil, barış; gerçek değil, unutma; hesaplaşma değil, yeni sayfa.

Tasfiye ve Yasaklama

Doğu Almanya’nın birleşme sonrası uyguladığı lustrasyon (arındırma), başka bir model. Stasi dosyaları açıldı, eski rejimde çalışanlar tespit edildi, hemen hepsi kamu görevinden men edildi. Yüzbinlerce kişi, geçmiş bağlantılarından dolayı işini kaybetti. Fakat çok ciddi eleştiriler de vardı; yaşanan toplumsal arınma mıydı yoksa cadı avı mı?

Columbia Üniversitesi’nde tarih profesörü Timothy Garton Ash, The File (Dosya) adlı anı kitabında bu süreci eleştirenlerdendir. Garton Ash’e göre, lustrasyon kolaylıkla keyfiliğe ve intikam aracına dönüşebilicek bir silahtı. Tıpkı despot rejimde olduğu gibi yine herkes birbirini ihbar edebiliyor, siyasi hesaplaşmalar “geçmişle hesaplaşma” kılığına girebiliyordu. Ne tarafından bakarsanız bakın muazzam bir paradoks var ortada. Çünkü eski rejimin aktörlerini tamamen dokunulmaz bırakmak da hiç adil değil.

Çekoslovakya’da lustrasyon çok sert uygulandı onbinlerce kişi tasfiye edildi. Polonya’da nispeten daha yumuşak oldu. Macaristan’da ise neredeyse hiç olmadı. Ve belki bugün hala bunun sonuçlarını görüyor. Hasılı; her ülke, kendi tarihsel bağlamında farklı seçimler yaptı.

Demokratikleşmenin Tuzakları

Diktatörlük bittikten sonra her zaman demokrasi gelmiyor. Bazen yeni bir diktatörlük, bazen kaotik bir ara dönem, bazen de “hibrit rejim” (hybrid regime) ; yani ne tam demokrasi ne tam diktatörlük ortaya çıkıyor.

Ve üzgünüm ki, pek çok ülkenin gidişatı, 21. yüzyılın demokratik gerileme çağı olduğunu gösteriyor. Bu konda enfes bir kitap da var aslında. Stanford Üniversitesi’nden Larry Diamond ve Marc Plattner’ın editörlüğünü yaptığı Democracy in Decline? (Demokrasi Düşüşte mi?) kitabı, (2015)  Freedom House verilerine göre, 2006’dan sonra dünyada demokrasi gerileme eğiliminde olduğunu çarpıcı bir şekilde analiz ediyor. Bu raporlardan çıkan sonuç ise şyu: Her yıl daha fazla ülke otoriterleşiyor, daha az ülke demokratikleşiyor.

Putin’in Rusya’sı, “seçimli otokrasi” veya “rekabetçi otoriter rejim” (competitive authoritarian regime) olarak tanımlanıyor. Buna ecnebiler Competitive Authoritarianism (Rekabetçi Otoriterlik) diyorlar. Tıpkı Putin’in yaptığı gibi, bu rejimlerde seçimler yapılıyor ama eşit değil, medya var ama kontrollü, muhalefet var ama baskı altında. Sanırım Erdoğan zihnindeki yeni rejim de böyle bir şey!

Rusya, 1990’larda büyük bir kaotik geçiş yaşadı. Yeltsin dönemi, anarşiye yakın bir dönemdi,  oligarklar devleti yağmalıyordu, Çeçenistan savaşı sürüyordu, ekonomi çökmüştü. Putin, 2000’de “düzen” vaad ederek iktidara geldi. Ve gerçekten de düzen getirdi ama özgürlüğe mal olmuştu bu düzen! Medyayı ele geçirdi, Yukos gibi bağımsız şirketleri kapatıp devletleştirdi, muhalefeti bastırdı. Ne ki seçimleri yapmaya devam etti çünkü seçimler ona meşruiyet sağlıyordu. Tabii ki bu seçimler hilesizdi, hile de vardı ama tam sahte de değildi. Bir tür “yönetilen demokrasi” (managed democracy) modeliydi Putin’in rejimi.

2025 itibarıyla Putin, 26 yıldır iktidarda. Rusya, diktatörlükten geçiş yaptı ama yeni bir diktatörlüğe döndü. Bu döngü, geçiş literatüründe “authoritarian reversion” (otoriter geri dönüş) olarak tanımlanıyor.

Şimdi zurnanın “zırt” dediği yere geliyoruz!

Türkiye, demokratik gerilemede Rusya’ya benzer bir süreç izliyor. Hatırlayalım; 1980 askeri darbesinden sonra 1983’te sivil yönetime geçiş yapıldı ama ordunun vesayeti sürüyordu. 28 Şubat süreci esasen 12 Eylül’de oturtulan rejimin bir uzantısıydı. 2000’lerde AKP iktidara geldiğinde, demokratikleşme söylemiyle işe başladı ve rağbet de gördü aslında. AB uyum yasaları çıktı, ordu vesayeti zayıfladı, ifade özgürlüğü arttı. 2005-2010 arası Türkiye, “demokrasi şampiyonu” olarak gösterilecek kadar başarılı bir tablo vardı.

Gel gör ki, kahrolası açgözlülük ve hırsızlık!

2011’den itibaren süreç tersine döndü. Gezi Parkı protestoları sert bastırıldı, yolsuzluk soruşturmaları kapatıldı, gazeteciler tutuklandı. 2016 darbe girişimi sonrası OHAL ilan edildi, yüz binlerce kişi ihraç edildi. 2017 referandumu ile başkanlık sistemine geçildi, kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı. Bugün Türkiye, Freedom House tarafından “Not Free” (Özgür Olmayan) kategorisine konulmuş durumda.

Bu gerilemede ilginç olan şey ise seçimlerin yapılmaya devam etmesi. AKP, 2002’den beri seçimleri kazanıyor. Gelin görün ki, her seçim bir öncekinden daha şaibeli hale gelmiş durumda Bir kere orantısız bir güç kullanımı var. Erdoğan ve iktidarı devletin tüm aygıtlarını kullanırken, muhalefete muazzam baskılama yapılıyor. Medya iktidarın kontrolünde, devlet kaynakları kampanyalarda kullanılıyor, muhalefet adayları tutuklanıyor. Bu, “electoral autocracy” (seçimli otokrasi) kağıt üzerinde eşitlik var gibi ama demokrasi yok.

Benzer bir sürece Mısır’da şahit olmadık mı? 2013’te General Sisi, askeri darbe ile Mursi’yi devirdi. Binlerce Mursi destekçisi Rabia Meydanı’nda katledildi. Sisi, sonraki “seçimlerde” yüzde 96 oy aldı (tabi ki hileli). Bugün Mısır, Mübarek döneminden daha otoriter. On binlerce siyasi mahkum hapiste. Alaa Abd el-Fattah gibi aktivistler yıllardır cezaevinde. Medya tamamen susturulmuş durumda.

Mısır’da yaşananlar tam olarak , “devrimci gerileme” (revolutionary reversal) olarak tanımlanmalı; devrim başarılı oldu, diktatörlük devrildi ama yerine daha kötüsü geldi. Mısır halkı, özgürlük için mücadele etti ama sonuçta yeni bir diktatörlük ortaya çıktı.

Şurası kesin, diktatörlükler bitse bile, etkileri on yıllarca sürüyor. Dikta rejimin sistemin tüm dikişlerini attırıyor çünkü; kurumlar çarpık, toplum travmatize, ekonomi dengesiz ve berbat, siyaset kültürü zehirlenmiş…

Tüm diktatörlüklerde kurumlar iflas ediyor, yargı bağımsızlığını kaybediyor, medya propaganda aracına dönüşüyor, üniversiteler kadrolaştırılıyor, sivil toplum bastırılıyor. Geçiş sonrası bu kurumları yeniden inşa etmek ise yıllar alıyor. Doğu Almanya, 30 yıl sonra bile Batı Almanya ile aynı kurumsal kaliteye ulaşamadı. Polonya, Macaristan, Romanya; hepsi kurumsal gerileme yaşıyor çünkü otoriter alışkanlıklar yerleşmiş durumda!

Öte yandan diktatörlüklerde yaşamak, insanları değiştiriyor. Güven ortadan kalkıyor, herkes herkesten şüphe ediyor, otoriteye körü körüne itaat veya asi bir reddiye gelişiyor.

Ve ekonomi… Bir kere şunu bilelim; diktatörlük dünyanın en pahalı rejimidir. Diktatörlüklerin ekonomik yanlış yönetimi, onlarca yıl süren hasara yol açıyor. Venezuela, petrol zengini bir ülkeyken bugün halkı aç. Kuzey Kore, Güney Kore ile aynı noktadan başladı ama bugün Güney dünyanın 10. büyük ekonomisi, Kuzey ise açlık çekiyor. Sovyet ekonomisinin çöküşü, Rusya’yı 1990’larda kaosa sürükledi.

Bitiriyorum…

Diktatörlükler, ebedi değildir. Tarih, hiçbir diktatörlüğün sonsuza kadar sürmediğini gösterir. Romalı imparatorlar, Osmanlı padişahları, Sovyet genel sekreterleri, Latin Amerikalı cunta liderleri de bir zamanlar “sonsuza kadar” iktidarda kalacaklarını düşündü ve hepsi yanıldı.

Ama diktatörlüklerin çöküşü, otomatik olarak demokrasinin zaferini getirmiyor. Çoğu zaman, kaos, iç savaş, yeni diktatörlük veya yarı-otoriter hibrit rejimler ortaya çıkıyor. Özgürlük mücadelesi, diktatörlüğü devirmekle bitmiyor çünkü, sonrasında demokrasiyi inşa etmekle devam etmesi gerekiyor. Ve bu, çok daha uzun, çok daha yorucu bir süreç. Ve itiraf etmeliyim ki, CHP dikta sonrası dönemi yönetebilecek kapasitede ve anlayışta bir siyasi parti değil!

Toparlıyorum; diktatörlüklerin yaşam döngüsü: Doğuş, konsolidasyon, zirve, çöküş, bitiş, sadece geçmişin dersi değil, bugünün ve geleceğin uyarısı anlamına geliyor. Çünkü diktatörlükler, tarih müzelerinde değil, hala dünya üzerinde var. Ve demokratik görünen rejimler bile, diktatörlüğe doğru kayabiliyor. Emin Donald Trump da bunu ilk seçiminde denediği gibi yine deneyecek ve tekrar seçilebilmek için her yolu test edecektir.

Ama yine de enseyi karartmamak lazım. Son tahlilde diktatörler gibi diktatörlükler de ölümlü. Unutmamız gereken şey ise demokrasilerin de ölümlü olduğu gerçeği. Her ikisi için de sürekli çaba, uyanıklık ve mücadele gerekiyor.

Türkiye’ye gelince, siyasal İslamcılara kötü bir haberim var: Halk, özgürlüklerini korumak için mücadele ettiği sürece, hiçbir diktatörlük ebedi değil ve sonlu bir cennette yaşıyorlar!

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Previous Post

Sebep “denetim eksikliği” dendi, “misafir anne” programı önerildi

Next Post

Şara ile Beyaz Saray’a giden Fidan: Pozisyonlarımızı ortaya koyduk

SG

SG

Next Post
Şara ile Beyaz Saray'a giden Fidan: Pozisyonlarımızı ortaya koyduk

Şara ile Beyaz Saray'a giden Fidan: Pozisyonlarımızı ortaya koyduk

  • Trending
  • Comments
  • Latest
Financial Times'dan Sedat Peker yorumu: Türkiye'yi şaşkına çevirdi

Financial Times’dan Sedat Peker yorumu: Türkiye’yi şaşkına çevirdi

30 Mayıs 2021
Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

9 Haziran 2021
15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

9 Ekim 2021
11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

6 Temmuz 2021
Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

0
Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

0
Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

0
Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

0
Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

11 Kasım 2025
MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

11 Kasım 2025
İliç Maden Faciası Davasında Ara Karar! Bilirkişi Raporuna İlişkin Savunma İstendi

İliç Maden Faciası Davasında Ara Karar! Bilirkişi Raporuna İlişkin Savunma İstendi

11 Kasım 2025
Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

11 Kasım 2025

Son Haberler

Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

11 Kasım 2025
4
MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

11 Kasım 2025
3
İliç Maden Faciası Davasında Ara Karar! Bilirkişi Raporuna İlişkin Savunma İstendi

İliç Maden Faciası Davasında Ara Karar! Bilirkişi Raporuna İlişkin Savunma İstendi

11 Kasım 2025
3
Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

Ekrem İmamoğlu İddianamesi Borsayı Vurdu! BIST 100 Sert Düşüşle Sarsıldı

11 Kasım 2025
4

Kur Bilgileri

Exchange Rate TRY: Sal, 11 Kas.

Takip Edin

Kategoriler

  • 15 Temmuz
  • Bilim ve Teknolji
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Görüş & Analiz
  • Güncel
  • İnsan Hakları
  • Kültür – Sanat
  • Kürt Meselesi
  • Politika
  • Sağlık
  • Spor
  • Yaşam
Görüş & Analiz Gönder

Son Dakika

Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

Özgür Özel: Yaşadığımız kötülüklerin sebebi bir kişinin siyasi ihtiraslarından ibarettir

11 Kasım 2025
MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

MHP’li Yıldız: İmralı ziyareti her zaman gündemde

11 Kasım 2025
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş