AYDOĞAN VATANDAŞ | YORUM
Vahiy ve ilham konusu tarih boyunca insanlığın en büyük gizemlerinden biri olmayı sürdürdü. Felsefe, teoloji ve kelam geleneği bu tecrübeyi çözmeye çalışırken, modern dünyanın en güçlü istihbarat kurumu olan CIA’in de bir dönem aynı sorunun peşine düştüğünü söylesem, şaşırmaz mıydınız?
O halde, belgeleriyle anlatalım.
1983 tarihli CIA belgesi Analysis and Assessment of the Gateway Process (McDonnell, 1983), insan bilincinin enerji, titreşim ve rezonans yoluyla fiziksel sınırları aşabileceğini tartışır. Yarbay Wayne M. McDonnell’in hazırladığı bu çalışma, Monroe Institute’un geliştirdiği Hemi-Sync teknolojisini temel alır.
Rapora göre, derin tefekkür veya vecd halinde, insanın kalp ve beyin ritimleri bu frekansa hizalanır; kişi bir tür ‘kozmik senkron’ durumuna girer. ‘Bilinç öyle yüksek bir frekansa ulaşır ki ‘click-out’ kalıpları birbirine o kadar yaklaşır ki… Bilincin bir kısmının zaman–mekân ile Mutlak (Absolute) arasında yer alan boyutlarda bilgi toplama işlevini sürdürdüğü varsayılır.’ (pp. 18–19)
Raporun temel tezi şudur: İnsan bilinci, evrenin temel enerji yapısıyla rezonansa sokulabilir; bu gerçekleştiğinde birey zaman–mekan sınırlarını aşabilir.
Bunu şöyle açıklar: “The universe is composed of interacting energy fields, some at rest and some in motion. It is the interaction of energy in motion which gives rise to what we perceive as matter. […] Consciousness is the organizing and sustaining principle of this interaction.” (McDonnell, 1983, s. 7–8)
Bilinç, evrendeki enerji alanlarının düzenleyici ilkesidir.
Bir adım sonra şunu yazar: “The Absolute is the fundamental, conscious intelligence that is the source of all creation and to which all forms of energy return.” (s. 25)
Bu cümle aslında ‘İlahi bilinç’ demenin bilimsel versiyonudur. McDonnell ‘God’ veya ‘Divine’ yerine ‘The Absolute – fundamental conscious intelligence’ diyerek ‘Tanrı’ yerine bilinçli bir mutlak zeka kavramını kullanır. Yine aynı sayfada şu cümle geçer: “Human consciousness, when properly trained, can resonate with the universal consciousness of The Absolute.” (s. 25, par. 3)
Türkçeye çevirirsek: “İnsan bilinci, uygun şekilde eğitildiğinde, Mutlak’ın evrensel bilinciyle rezonansa girebilir.”
Araştırdıkları konu şudur: “İnsan beyni, belirli frekanslarda ilahi bilince açılabiliyor mu?”
McDonnell, Monroe Institute’un “Hemi-Sync” teknolojisini şöyle tarif eder: “When the human brain entrains to audio frequencies, hemispheric synchronization occurs, creating a coherent pattern of brainwave output that can alter consciousness and permit access to nonphysical dimensions.” (s. 10–11)
“İnsan beyni belirli ses frekanslarıyla rezonansa girdiğinde, beynin iki yarısı uyumlu titreşmeye başlar; bu uyum, bilincin sınırlarını değiştirir ve fizikötesi boyutlara geçişe kapı aralar.”
Yarbay McDonnel, çalışmanın bilimsel altyapısını şöyle açıklar: “Başlangıçta, benimle birlikte Gateway eğitimini almış bir hekimle yaptığım görüşmelere dayanarak sürecin fiziksel yönlerine dair bilgi edinmek için Itzhak Bentov’un geliştirdiği biyomedikal modelleri kullandım. Sonra, insan bilincinin doğasını ve işleyişini betimleyebilmek için kuantum mekaniği kaynaklarına yönelmem gerekti. Gateway’in kullandığı beyin yarıküre senkronizasyon tekniğinin etkisi altında bilincin nasıl iş gördüğünü bilimsel bakımdan geçerli ve makul derecede anlaşılır bir modelle ortaya koyabilmem gerekiyordu. Bunu yaptıktan sonraki adım, genişletilmiş insan bilincinin zaman-mekân boyutunu nasıl aştığını ve Gateway’in hedeflerine ulaşırken bunu hangi yollarla gerçekleştirdiğini açıklamak amacıyla kuramsal fiziğe başvurmayı gerektirdi. Son olarak, beden-dışı durumlar olgusunu okült çağrışımlarından arındırıp fizik biliminin dili içine yerleştirmek ve nesnel değerlendirmeye uygun bir çerçeveye oturtmak için yeniden fiziği kullanmam gerekti.”
CIA, bilincin frekanssal olarak yeniden düzenlenmesiyle ‘nonphysical dimensions’a, yani fizikötesi, metafizik düzlemlere geçerek bunu araçsallaştırmaya ve görünenin arkasından bilgi almaya çalışmıştır. McDonnell bu durumu ‘bilincin kozmik rezonansı’ olarak tanımlar.
“When consciousness achieves resonance with the Absolute, it escapes the boundaries of time and space. –Bilinç Mutlak’la rezonansa ulaştığında, zaman ve mekanın sınırlarından kurtulur. (s.26)”
Bu kuşkusuz vahyin ya da ilhamın ontolojik açıklamasına yaklaşan bir ifade değildir; zira CIA ve Monroe Institute’un yaptığı bu çalışma, “vahiy” ve “ilham”ı bilimsel olarak kavrama, onu araçsallaştırma çabasıdır. Raporun ardındaki akıl, konunun organize dinleri yakından ilgilendirdiğini ve raporun sızması durumunda bu dinlerle karşı karşıya kalma riskini görür ve bu yaklaşımın bu dinlerin özüne zarar vermediğini söyleme ihtiyacı hisseder. Zira konu hassastır.
Hristiyan teolojisine göre, Vahiy/‘Söz’ Hz. İsa’nın bedenleşmiş halidir. Bu yaklaşıma göre, kişi bilincini saflaştırma yolunda yeterli çaba gösterirse, kişi Mutlak’la rezonansa geçip tıpkı Hz. İsa gibi olabilecektir. Yine bu model, İslam irfanı ve teolojisinde vahyin vehbî mi kesbî mi konusunda cevap verme iddiasını da içinde barındırmaktadır. O yüzden rapor şöyle der: “Paradoksal biçimde, yargılarımı okült ya da dogmatik bir referans çerçevesine dayandırmaktan kaçınmak için bu kadar çaba harcadıktan sonra, eninde sonunda Gateway Deneyimi’nin yaygın inanç sistemleri üzerindeki etkisi konusuna en azından kısaca dönmem gerekti. Bunu, değerlendirmeyi böyle sistemlerin bağlamında yapmaktan kaçınmak gerekli olmakla birlikte, analizi tamamladıktan sonra, ulaşılan sonuçların ne doğu ne de batı ana akım inanç sistemlerinin özüne zarar vermediğini belirtmek için yaptım. Bu nokta açık biçimde ortaya konulmazsa, bazı insanlar Gateway Deneyimi’nin kendi inandıkları her şeyle çeliştiğine ve dolayısıyla bunlara yabancı olduğuna inanarak tüm kavramı reddetme tehlikesi vardır.”
CIA bu yöntemle vahiy ile ilham olgusunu teknik bir düzeye indirip kopyalamaya veya saf bilincin fiziksel koşullarını taklit etmeye çalışmıştır. Oysa CIA ve projede yer alan bilim insanlarının ıskaladığı şey, vahyin yalnızca “beynin titreşimsel bir olayı” olmadığı; aynı zamanda ahlaki bir bütünlük ve mükemmellik gerektirdiği ve ilahi bir tercihle de doğrudan ilişkili olduğudur. Yani hiçbir güç, ulaştığı frekans ve bilinç düzeyi dolayısıyla Allah’ı bir kişiye vahyetmeye ya da bilgi aktarmaya zorlayamaz. Sebepler Allah’ı bir şeye zorlayamaz.
Bir peygamberin ‘vahiyle rezonansa’ girebilmesi ya da ‘vahiy alabilmesi’ için yalnızca belli bir frekansa değil, o frekansa karşılık gelen varlık mertebesine de yükselmesi gerekir. Bu, aynı zamanda ahlaki ve ontolojik bir saflaşma olmanın yanı sıra Allah’ın lütfu, iradesi, tercihi ve seçimiyle ilgili bir konudur. Sadece meditasyonla ya da beyin dalgalarının senkronizasyonuyla sağlanabilecek bir durum ya da hâl değildir. Burada ince bir denge vardır: Kur’an şöyle der: “Eğer biz bu Kur’an’ı bir dağın üzerine indirseydik, onu Allah korkusundan paramparça olmuş görürdün.” (Haşr, 21)
CIA bu çalışmasını durdurmuş ancak Monroe Institute çalışmalarına devam etmektedir. Amerikan Hava Kuvvetleri’nden Jacob Barber, NewsNation’dan Ross Coulthart’a verdiği röportajda, görev yaptığı dönemde ‘psionics’ olarak adlandırılan, psişik güçlere sahip kişilerle birlikte çalıştıklarını iddia etmiştir. (News Nation, 2025)
Sonuç olarak, vahyin aslında nasıl bir gerçekliğe karşılık geldiği ve Yaratıcının nasıl konuştuğu, tecellilerinin varlık aleminde nasıl gerçekleştiği konuları, kuantum alanında yaşanan gelişmeler artsa da bilinmezliğini korumaya devam edecektir. Allah’ın iradesi olmadan hiçbir bilinç, ilahi olanla kendiliğinden rezonansa giremez.
Tüm evren, hiç şüphesiz Allah’ın mahiyetini hâlâ tam olarak anlayamadığımız atomlarla yazdığı bir metindir ve anlaşılmayı bekler. Bilim insanları ise bu metni okumaya çalışan müfessirlerdir. Bu yönde atılan her adım kıymetlidir. İnsan ne kadar öğrenirse öğrensin, mutlak ve ezeli varlık karşısında cehaletinin arttığını fark edecek ve anlam, Derrida’nın dediği gibi, kendisini hep erteleyecektir.
Gateway Raporu sıradan bir metin değildir; sonraki yazılarımda bu raporun ardındaki aklı, felsefî ve teolojik görüşleri ve kuantum alanında elde edilen bazı bulguları incelemeye çalışacağım.
Kaynaklar:
McDonnell, W. M. (1983). Analysis and assessment of the Gateway process. Fort Meade, MD: U.S. Army Operational Group, U.S. Army Intelligence and Security Command. (Declassified by the Central Intelligence Agency, 2003.) Retrieved from https://www.cia.gov/readingroom/docs/cia-rdp96-00788r001700210016-5.pdf
NewsNation. (2025, January). Veterans say they worked with “psionic” military assets | Reality Check. NewsNation. https://www.youtube.com/watch?v=j586fGXv8f4
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***







































