Serbest Görüş Haber Merkezi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davası sanığı Tayfun Kahraman’ın yeniden yargılanması yönündeki AYM kararına rağmen tahliyesi ve yeniden yargılama talebini reddetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ret kararında, “Eylemlerinin, şiddet olayları ile illiyet bağı yok” diyerek Kahraman’ın adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve yargılamanın yenilenmesine karar veren AYM’nin “süper temyiz mahkemesi gibi hareket ettiği” öne sürdü. AYM’nin “süper temyiz olmadığı” ve “yetki gasbı yaptığı” ifadelerine yer veren mahkeme kararının gerekçesinde, “Anayasa Mahkemesi somut olayda bireysel başvuru incelemesi sonucu hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket etmiş, oluşturmuş olduğu gerekçede hem Anayasa’ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek ‘yetki gasbı’nda bulunmuştur” denildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Tayfun Kahraman hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği hak ihlali kararı üzerine yapılan “yeniden yargılama yapılması” talebini reddetti.
Yüksek Mahkeme, 31 Temmuz 2025’te Kahraman’ın adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiş ve yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmetmişti.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI – Can Atalay’dan sonra Tayfun Kahraman için de aynı gerekçe: AYM’ye, “süper temyiz mahkemesi” ayarı
Mahkeme: Anayasa Mahkemesi ‘süper temyiz’ mahkemesi değildir
Ancak mahkeme, AYM kararına rağmen Kahraman’ın tahliyesi ve yeniden yargılama talebini reddetti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“AYM’nin ihlal kararının gerekçesine bakıldığında ilk derece mahkemesinin ve Yargıtay’ın delillerinin değerlendirilmesi noktasındaki takdirine ilişkin değerlendirme yaptığı görülmektedir. Anayasa Mahkemesi Kararının karşı oy yazısında da ifade edildiği üzere; yargılamaya konu eylemlerin kanıtlanması, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması, delillerin değerlendirilmesi ile Yargıtay ve ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Anayasa Mahkemesinin görevi, Yargıtay ve ilk derece mahkemelerince yapılan değerlendirmelerin ve varılan sonuçların hukuka uygunluğunu denetlemek değildir. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilmek istenen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi esasen ilk derece mahkemelerine aittir.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda, olağan kanun yollarında incelenmesi gereken konularda inceleme ve değerlendirme yapılamaz. Zira Anayasa Mahkemesi temyiz veya istinaf mercii
değildir. Anayasa Mahkemesi ‘süper temyiz’ mahkemesi de değildir.
Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara
ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun’un 49. Maddesinin 6. Fıkrasında da ‘Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz’ demek suretiyle bu hususu açıkça yasaklamıştır.
Yerel mahkeme AYM’yi yine dinlemedi: “Anayasa’ya aykırı” uyarısına rağmen Atalay dosyası ikinci kez Yargıtay’a gönderildi
Türkiye tarihinde bir ilk: Yargıtay, Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu!
“AYM adeta temyiz makamı gibi hareket etmiş, ‘yetki gasbı’nda bulunmuştur”
Anayasa Mahkemesi somut olayda bireysel başvuru incelemesi sonucu hak ihlali kararı verirken adeta temyiz makamı gibi hareket etmiş, oluşturmuş olduğu gerekçede hem Anayasa’ya hem de kanunun emredici hükmüne açıkça aykırı hareket ederek “Yetki Gasbı”nda bulunmuştur. Tüm bu gerekçeler dikkate alınarak karar verilmiştir.”
AYM kararının gerekçesi ne denilmişti?Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), Gezi davasında 18 yıl hapse mahkum edilen şehir plancısı Tayfun Kahraman hakkında verdiği hak ihlali kararının gerekçesi açıklandı. Yüksek Mahkeme’nin kararında, mahkemelerce Kahraman’ın mahkumiyetine gerekçe gösterilen sosyal medya paylaşımları ile basın açıklamalarından hangilerinin şiddete teşvik ya da hükümeti devirmeye teşebbüs etmeye yönelik ifadeler içerdiğinin tespit edilmediği ve bunların hangi şiddet eylemlerine sebep verdiğinin anlaşılamadığına dikkat çekildi. Şiddet olaylarının meydana gelmesinde Kahraman’a yüklenen aktif rolün ne olduğunun anlaşılamadığına dikkat çekilen kararda “Başlamış bir toplantı ve gösteri eylemi sürecinde ortaya çıkan şiddet olaylarının salt varlığı, kendi eylemleriyle bu şiddet olayları arasında illiyet bağı kurulmadığı müddetçe kişileri doğrudan sorumlu tutabilmek için yeterli değildir. Mahkemeler, mahkûmiyet kararlarının gerekçelerinde sanığın cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme olarak nitelendirilebilecek eylemlerinin ne olduğunu açık bir biçimde ortaya koymalıdır” denildi. AYM, Kahraman’ın adil yargılanma hakkı kapsamındaki “hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine” hükmederek, yargılamanın yenilenmesine karar verdi. “Takdir mahkemenin” vurgusu: Beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemekteÖte yandan Yüksek Mahkeme’nin söz konusu kararda, “takdir mahkemenin” vurgusu yapması da dikkat çekti. Kararda, “Verilen bu hak ihlali kararı, uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup ihlal kararı üzerine yeniden yapılacak yargılamada beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir” denildi. AYM kararının gerekçesinin tamamı için tıklayın: AYM’nin “Gezi” hükümlüsü Tayfun Kahraman kararının gerekçesi: “Eylemlerinin, şiddet olayları ile illiyet bağı yok” |
Yargıtay Başkanı ne demişti? “AYM kararları yerine getirilmeli”TİP Hatay Milletvekili Can Atalay‘ın, hakkında AYM’nin verdiği “hak ihlâli” kararına rağmen milletvekilliğinin düşürülmesi ve cezaevinde tutulması başta olmak üzere AYM’nin verdiği “hak ihlâli” kararlarının uygulanmadığına yönelik eleştiriler gündemdeki yerini korurken, yüksek yargıdan dikkati çeken bir açıklama gelmişti.
Adli ve İdari Yargıda Bireysel Başvuru İhlâl Kararları ve İhlâlin Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması” konulu bölge toplantısına katılan Yargıtay Başkanı Ömer Kerkez, “Anayasa Mahkememiz bir ihlal kararı verdiği zaman tüm kurumların, tüm yargı organlarının, hepimizin buna uyması ve gereğini yerine getirmesi gerekir. Çünkü kesinlikle şu cümleyi söylemek istiyorum; ihlâlin sonuçlarının giderilmesi de vatandaşımızın bir temel hakkıdır” diyerek, şunları söyledi: “Çünkü kesinlikle şu cümleyi söylemek istiyorum; İhlâlin sonuçlarının giderilmesi de vatandaşımızın bir temel hakkıdır. Ve ihlâl kararı giderilmeyen vatandaşımızın da temel hakkı yeniden ihlâl edilmiş olur ve bu tekrar bir bireysel başvuruya söz konusu olur aslında. Bu nedenle ihlâl, bugün ve yarın özellikle ihlâl kararlarının sonuçlarının giderilmesi konusunda çok dikkat kesilmenizi istirham ediyorum ben sizlerden. Hatta bu konunun gerek Anayasa Mahkememizin ihlâl kararları gerek AİHM’in kararları hakkında da hâkim yardımcılığı diyelim artık hakim yardımcılığı getirildi, bu bölümde de akademide çok önemli dersler verilmesi ve hâkim savcılar arasında mesleki eğitimler düzenlenmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu toplu toplantılar da şu anda görev yapan meslektaşlarımız için de çok büyük farkındalık oluşturacaktır. Burada en önemli hususlardan biri de bana göre empatidir. Biz hakkı ihlâl edilen veya hakkının ihlâl edildiğini iddia eden, söyleyen, bunun için sızlanan vatandaşımızın yerine kendimizi koymayı bilmemiz lazım. Biz aynı durum ile karşılaşırsak, ne yapılmasını istiyorsak onu yapmamız lazım. Umarım ki Anayasa Mahkememiz, hak ihlâli nedeniyle baktığı bireysel başvuru dosyalarında inşallah bir gün işsiz kalır. Yani inşallah ülkemizde bireysel başvuruya konu olacak hak ihlâli hiçbir zaman olmasın.” |







































