Uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Avukat Serdar Öktem, eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş suikastına ilişkin davanın en kritik isimlerinden biriydi. Suikast sırasında İstanbul’dan gelerek cinayeti işleyen ekip ile Ankara’daki şüpheliler arasındaki bağlantıları kurduğu iddiasıyla gündeme gelen, gözaltına alındığında telefonunun şifresini unuttuğunu söyleyen Öktem’in yargılandığı dava dosyasının geçen hafta, diğer ülkücü sanıkların yargılandığı, “suçluyu kayırma” dosyasıyla birleştirilmesi, dikkatlerin yeniden kendisine çevrilmesine yol açtı. Öktem’in birleştirilen davada, üstelik de cep telefonu şifresine ilişkin ABD’den gelen yanıtın ardından vereceği ifadenin de büyük önem kazandığı yorumları yapılırken saldırıya uğraması soru işaretlerine neden oldu. Öte yandan cinayetin Öktem’in Daltonlar Çetesi ile husumetli olan Casperlar çetesi üyelerinin avukatlığını yapması nedeniyle gerçekleştirildiği de öne sürülüyor. Hakkında koruma kararı alındığı da öne sürülen Öktem’in, buna karşın suikasta uğraması da dikkatlerden kaçmadı.
Çep’in avukatıydı
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş suikastına ilişkin davanın sanıkları arasında yer alan ve cinayete yardım suçlamasıyla 20 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Avukat Serdar Öktem, İstanbul Şişli’de trafikte beklediği esnada uzun namlulu silahlarla saldırıya uğradı. Ağır yaralanan Öktem kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Ateş suikastının en kritik isimlerinden biri olan Öktem, bu dosya kapsamında 21 ay tutuklu kalmıştı. Gözaltına alınması, tutuklanması ve tahliyesi ayrı ayrı tartışma konusu olan Öktem’in, suikast öncesinde tetikçiyi ayarlayan Gülsuyu Çetesi üyelerinden Doğukan Çep’in avukatlığını yaptığı ortaya çıkmıştı. Öktem’in Çep ile Ankara’daki sanıklar arasındaki bağı kurduğu öne sürülüyordu.
İddianamede ne ile suçlandığı belirsizdi
Ateş suikastı soruşturması kapsamında o dönem tutuklu bulunan 22 kişi hakkında iddianame düzenlendi. İddianamede, şüpheliler arasında bulunan Öktem için de cinayete yardım iddiasıyla 20 yıla kadar hapis istendi. Ancak cinayetin ardından kendiliğinden Ankara Emniyeti’ne gelen, daha sonra da Bolu’ya giden Öktem hakkındaki iddialara yer verilirken, Öktem’in hangi eylemiyle yardım ettiğine açıklık getirilmemesi, yalnızca cinayetin işlendiği günün akşamında Bolu’ya gittiği ve buradan döndüğü bilgilerine yer verilmişti. Öktem’in kullanımında olmayan araç da Öktem kullanıyormuş gibi yansıtılmış, çok sayıda olay da bağlamından koparılmıştı.
“Şifremi hatırlamıyorum”
Gözaltına alındığında Covid geçirmesi nedeniyle cep telefonu şifresini hatırlayamadığını söyleyen Öktem, yargılama boyunca da aynı beyanı tekrar ederken, “Hatırlasam dahi söylemezdim” demiş, yargılama sonunda Öktem’in dosyası şifresinin açılarak cep telefonunun incelenebilmesi için ABD’ye yazılan yazının dönüşünün beklenmesi gerekçe gösterilerek, ana dosyadan ayrılmıştı. Öktem’in soruşturma kapsamında tutuklu olduğu dönemde tahliyesi için pazarlıklar yapıldığı da uzun süre konuşulmuştu. Öyle ki soruşturmanın koordinatörlüğüne getirilen Başsavcıvekili Ahmet Altun’un, MHP’li İzzet Ulvi Yönter ile görüştüğü ve dosyadaki bazı şüphelilerin serbest bırakılması karşılığında Yargıtay üyeliği teklifi aldığı öne sürülmüştü. Altun’un, Ankara Başsavcısı Ahmet Akça’ya da aralarında başta Serdar Öktem olmak üzere Ülkü Ocakları yöneticisi olan bazı isimlerin tahliyesi için talepte bulunduğu, Akça’nın karşı çıkması üzerine ikili arasında tartışma yaşandığı ve Altun’un izne ayrıldığı da iddia edilmişti.
Hastanede görüşme
Ocak 2023’te tutuklanan Öktem’in, tutuklu kaldığı 21 aylık süre içerisinde “konuşacağı” yönünde iddialar sürekli gündemdeydi. Öktem’in, tutuklanmasından 6 ay sonra cezaevinde kalp spazmı geçirdiği gerekçesiyle Etlik Şehir Hastanesi’ne kaldırılması ve burada “sarı alan” olarak adlandırılan bölümde müşahede altında olduğu sırada Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ile görüştüğünün ortaya çıkması da uzun süre gündemi meşgul etmişti. Yaklaşık yarım saat süren görüşmede, Öktem’e “konuşmaması için bazı vaatlerde” bulunulduğu öne sürülmüştü.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***