LEAD Technologies Inc. V1.01
NECİP F. BAHADIR | YORUM
Meclis’in açıldığı gün Erdoğan’ın, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nu kanatları altında gösteren fotoğraf çok tartışılmıştı, ki hala yankısı devam ediyor… Bir fotoğraf karesine büyük siyasi anlamlar yüklendi. Benzer görüntü 29 Ekim resepsiyonunda da tekrarlandı. Babacan ve Davutoğlu ilk kez Saray’a davet edildi ve en ön sıradaki yerlerini aldılar. Bu görüntünün de ‘politik manası’ az değil elbette.
Artık sır değil; Erdoğan zorda ve yeni arayışlar içinde… Fakat daha fazla öne çıkan başka mesele yok. İki kişinin varlığı değil ‘bir kişinin yokluğu’ manşetlerde…
29 Ekim etkinliklerinde bir kişinin eksikliği gözlerden kaçmadı. Erdoğan’ın biricik ortağı Devlet Bahçeli, 29 Ekim programlarında ortalıkta hiç görünmedi. Resepsiyona MHP’den hiçbir katılım olmadı. Ne bir parti yöneticisi ne de milletvekili… Belli ki bu bir parti tavrı. Bahçeli kendisi gitmediği gibi partisinden herhangi bir ismin iştirakini de istemedi. Erdoğan’la arasında sorun olduğundan… Kesinlikle ‘Can ile Canan arasında bir hadise var.’ İddialar peş peşe geldi.
Aslında bu görüntü 29 Ekim gibi çok önemli milli bayramda siyasetin bir ve beraber görüntü verememesi bakımından tartışılmalıydı.
DEM resepsiyona davet edilmedi. Neden acaba? Çözüm süreci DEM’i ‘sakıncalı’ olmaktan çıkarmadı mı? CHP ve İYİ Parti davete rağmen Erdoğan politikalarını protesto ettikleri için programa katılmadı. İki partinin boykotu söz konusu… CHP’nin şikayeti yargı operasyonlarından… İYİ Parti ise ‘çözüm sürecinden’ muzdarip… Ve meydan Babacan ile Davutoğlu’na kaldı.
AKP politikaları sadece toplumun dokusunu bozmakla kalmadı, siyasetin ayarlarıyla da oynadı. Cumhurbaşkanının politik kimliğini bir kenara bırak(a)mamasının devlet yönetimi açısından ne tür sıkıntılar doğurduğu resepsiyon görüntüleriyle ispatlandı. Erdoğan kendine özgü sistem inşa ederken AKP kimliğini ısrarla korumak istedi.
Nedeni belli… Partiyi kontrol altında tutmak… Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in düştüğü duruma düşmemek… Her iki isim de ‘cumhurbaşkanı’ olunca, kurucusu oldukları partileriyle aralarına mesafe ve soğukluk girmişti.
Ali Babacan ve Ahmet Dautoğlu, ilk kez 29 Ekim rsepsiyonuna davet edildi…
Sorun yapısal ve derin… Keşke meselenin bu yönü konuşulsa, tartışılsa… Sistem ve yönetim sorununun adı konsa… Yaşananın bir devlet krizi olduğu idrak edilebilse… Çünkü birçok sıkıntının kaynağı burası. Kader ve tarih Erdoğan’ı iddiasıyla sınadı. Tek parti dönemini çok eleştiren bir siyasi geleneğin temsilcisiydi. “Partiler il başkanı gibiydi!” denirdi. Peki bugün… Gibisi bile fazla. Erdoğan o şikayetçisi olduğu sistemden daha ağır bir rejim inşa etti. Tek parti, tek adam… Tarih böyle yazacak.
Erdoğan Anıtkabir defterini imzalarken yazdığı bir cümle dikkatlerden kaçmadı; “Hedeflerimize yaklaştıkça şahsımıza ve hükümetimize yönelik saldırıların cephesi genişliyor olabilir; fakat yolumuzdan dönmeyeceğiz…” diye yazdı. Muhalefetin büyüdüğünün farkında… O cephe sadece siyasette değil. Erdoğan ve AKP karşıtı ‘toplumsal muhalefet’ çok daha ileri boyuta taşındı; ki çok daha büyüyeceğinin alametleri belirdi.
Rüzgar fırtınaya, fırtına tufana dönüşecek. Erdoğan’ın kurtuluşu yok. Akıbetinin farkında…
29 Ekim başka bir krizi ortaya çıkardı. Ortakların arası açıldı. Zaten limoniydi. Dikiş tutmuyordu. Yeni dikiş atılarak bugüne geldi. Bahçeli’nin neden küstüğünü tahmin etmek zor değil. Aralarına bir kara kedi gibi KKTC girdi. Bahçeli muhalefetin kazandığı seçim sonuçlarına çok ağır tepki gösterdi. Katılımın düşüklüğünü gerekçe göstererek, “KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti’ne katılma kararı almalıdır.” dedi. Çok net ve sert bir tavırdı.
AKP’Yİ DE UYARDI | Bahçeli’den ‘KKTC’ çıkışı: “Seçim sonuçları kabul edilmemeli!”
AKP’nin iktidar ortağı olduğu zihniyet işte bu… Bahçeli’nin demokrasiden asgari de olsa nasibini almadığının kanıtı bu ifadeler. MHP liderinin mesajının adresi sadece KKTC’ye değil, aynı zamanda ortağı Erdoğan’dı. En azından bir hoşnutsuzluk ifade eden açıklama bekledi. Ersin Tatar, Erdoğan’ın arkasında durduğu isimdi. AKP’li Mesut Özil’e “Seçimleri mutlaka kazanmamız lazım!” derken kastettiği isim Tatar’dı. Sandık Tatar ve AKP’yi fena çarptı. Seçimi ikinci tura bile taşıyamadı. Tufan Erhürman ezdi geçti, ilk turda işi bitirdi. KKTC siyaseti sonuçları ‘anlayışla’ karşıladı. Tatar, “Çok yorulmuştum, dinleneceğim…” dedi.
Erdoğan, Bahçeli’nin kaprislerinden bıktı!
Erdoğan, Bahçeli’nin sert mesajlarını duymazdan geldi, hiç oralı olmadı. Sonuçlar belli olur olmaz, Tufan Erhürman’ı aradı ve başarısından dolayı kutladı. Körfez dönüşü uçakta gazetecilere daha ileri sözler söyledi. Bahçeli’yi dikkate almadığını ilan etmiş oldu. Şu ifadelerin Bahçeli’ye dokunmaması, kalbini kırmaması mümkün mü: “İlişkilerimiz bundan sonra da yine aynı şekilde devam edecektir. Bizim Kuzey Kıbrıs’a yan bakmamız, ters bakmamız asla mümkün değil. Yapılan önemli bir seçimdir ve Kıbrıs Türkünün iradesi bizim için çok saygındır. Seçim yapıldı, biz de demokrasiye inanan bir lider olarak telefonla seçimi kazanan adayı tebrik ettik…”
Erdoğan ve Bahçeli arasında ‘KKTC’ çatlağı: “Halkın iradesi bizim için çok saygındır”
AKP ile MHP arasındaki sorunlar çok derinlerde… ‘İttifak/ortaklık’ yamalı bohça gibi… Tüm insicamını yitirdi. Erdoğan, Bahçeli’nin kaprislerinden bıktı. Bir süre önce ‘ortaklık hukukunu’ bir kenara bıraktı. Yargı Bahçeli’yle fotoğraf çektirmiş birçok ismi gözaltına aldı, tutuklattı ve içeri attı. Aralarında İstanbul MHP il yöneticileri bile var. Onun için Bahçeli’yi kıracağı hatta küstüreceğini bile bile KKTC seçimlerine övgüler düzdü. Bahçeli’nin yediği Babacan ve Davutoğlu kulübede oyuna girmek için hazır bekliyor. O fotoğraf Bahçeli’ye “Alternatifsiz değilsin!” mesajıydı.
Bahçeli’nin küslüğü ne kadar sürer? Bir siyasi tavra dönüşür mü? Erken seçim kartını atar mı masaya? Yoksa Erdoğan’ın bir ‘gönül alma’ ziyaretiyle söküğe bir dikiş daha mı atılır? Ortakları birbirine bağlayan ip çok inceldi. Koptu kopacak… Ortaklar arasında birden fazla kara kedi var. Her ihtimal mümkün. Ortakları yolda bırakmak ve erken seçim çağrısı yapmak Bahçeli’nin karakteridir. Bunu tekrarlamaması için bir sebep yok. Erdoğan da çok oldu. MHP Lideri bir darbe de Erdoğan’a neden vurmasın…
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***
 
	    	








































