ANKARA – Ayrancı Demokrasi Bileşenleri, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 10’uncu yılı dolayısıyla anma programı düzenledi. Programda yaşananlar anlatılırken barışın mümkün kılınması için mücadele vurgusu yapıldı.
Ayrancı Demokrasi Bileşenleri, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 10’uncu yıl dönümü dolayısıyla Çankaya’da bulunan İkizler Parkı’nda anma programı düzenledi. Anma programına siyasi parti, ve demokratik kitle örgütlerinin yanı sıra, katliamdan yaralı olarak kurtulanlar ve yakınlarını kaybeden aileler katıldı. Programın yapıldığı alanda üzerinde “104 Barış Güvercini” yazılı ve 10 Ekim’de yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının olduğu pankart asıldı. Parkın farklı bölgelerine de fotoğraflar asıldı. Saygı duruşu ile başlayan anmada, katliamda yaşamını yitirenlerin anısına programının yapıldığı parka fidan dikimi yapıldı.
Program kapsamında 10 Ekim Gar Katliamı paneli düzenlendi. Programın ilk konuşmasını yapan Avukat İlke Işık, katliamın hukuki sürecine ilişkin konuştu. 2019’da ilk defa insanlığa karşı suçlar kapsamında bir dava yürütüldüğüne dikkat çeken İlke Işık, “IŞİD idi söz konusu olan bu katliamı yapan. Katliamı bir aparat olarak gerçekleştiren IŞİD’di ve IŞİD’in insanlığa karşı suçlarıyla da hesaplaşmaya çalıştık. Biz hep birlikte o yargılamada kadınları köle eden, insanlara ve insanlığın bütün değerlerine saldıran, Ezidileri, Kürtleri, bütün halkları katleden IŞİD’le de bir derdimiz vardı. Nitekim bunu yapmaya çalıştık Ankara 4 Eylül Ceza Mahkemesi ne yaptı; 2024’te insanlığa karşı suçtan beraat kararı verdi. Aslında yargı mekanizması da devletin toplamı da 2015’deki IŞİD’e öfkeli çocuklar diyen noktanın aynısındaydı. Gördük ki 10’uncu yılda da IŞİD’e hala insanlığa karşı suç işleyen bir örgüt diyemeyen bir toplam karşımızda. Ancak bu tartışma yürüdü mü? Yürüdü; Ülkenin dört bir yanında bu mücadele sayesinde bu ısrarlı takip sayesinde gerçekleşen insanlığa karşı suç yargılaması memleketin önemli gündemlerinden biri oldu” dedi.
‘MÜCADELEYİ SÜRDÜRME İRADESİ GÖSTERDİLER’
10 sanığa 101 kez ağırlaştırılmış müebbet verildiğine işaret eden İlke Işık, “Dokuz sanık farklı biçimlerde ve farklı cezalara çarptırıldı. Toplam 19 sanık yargılama boyunca tahliye edilmedi ve hepsi cezalandırıldı. Bu Türkiye’deki IŞİD yargılamalarıyla ilgili tek örnektir. Bütün IŞİD yargılamalarında sanıkların az ya da çok tahliye edildiğini ya da bu katliamdan önce katliam faillerinin tahliye edildiği bir dünyayı biliyoruz. Bütün sanıkların cezalandırılmış olması ve tahliye edilmemiş olması da yine derneğin ve bütün emek demokratik içlerinin ısrarlı takibi dolu duruşma salonlarında o IŞİD’lilerle yüz yüze bazen, karşı karşıya bazen provokasyonlara ve acılara katlanmalarına rağmen o mücadeleyi sürdürebilme iradesini gösterdiler” dedi.
‘TÜM SORUMLULARIN YARGILANMASI GEREKİYOR’
İlke Işık, katliamın tüm sorumlularının yargılanmasını istediklerini de belirterek, “Katliamı bir aparat olarak IŞİD gerçekleştirdi. Ancak mesele bu değil! Bu katliamın tüm sorumlularının yargılanması gerekiyor. Antep valisi şu an İçişleri Bakanı olan Ali Yerlikaya’dan Gaziantep’in bütün sıralı amirlerine Adıyaman, Kilis, Ankara istihbarat örgütleri ve sayabileceğimiz büyük korkunç ve zincirleme bir sorumluluk var. Bu katliamın sorumlularını saymaya kalksak belki de bütün devlet kurumlarını ve yetkililerini yazmak gerekir, anlatmak gerekir. Bütün bunlar belgelidir. Bütün bunlar delillidir! Çünkü o kadar katmanlı bir sorumluluk var ki çok da iz bıraktılar. Çok da delil bıraktılar. Şimdi bu deliller memleketin hafızası, memleketin bildiği, gördüğü ama mahkeme kararlarına biliyoruz ki yazmaya cesaret edemedikleridir. Devam ediyoruz. Suç duyuruları yapıyoruz. Anayasa Mahkemesine gidiyoruz ve her biçimde bu sorumlulukları tartışmaya ve bu sorumluların tamamının yargılanacağı bir güne ve gerçek adalete kadar da sürdürmeye çalışacağımız kolektif dayanışmayla birlikte örgütlediğimiz bir süreç yürütüyoruz” dedi.
‘VERDİĞİMİZ SÖZLERDEN EN ÖNEMLİSİ’
Sonrasında konuşan 10 Ekim Barış Derneği Eşsözcüsü Mehtap Sakinci ise 10 Ekim Gar Katliamı’nı sadece adalet mücadelesi olmadığına işaret ederek, “Yaşamını kaybedenleri unutturmamakla ilgili verdiğimiz söz, geride kalanların sorumluluğu olarak bu katliamı hafızalardan hiç sildirmemeye dair yaptığımız her şeydir aslında. Bu nedenle bugün burada olmak, zaten 10 Ekim katliamına dair verdiğimiz sözlerden en önemli kısmını yani unutturmamaya dair sözü tutmaya yöneliktir. O yüzden buraya gelen her ayağa, her yüreğe teker teker teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
‘GERÇEK ADALETİ TALEP EDİYORUZ
Barış mitinginde yakınlarımızı kaybettiklerine ve şiarın ve amacın barış olduğu vurgusunu yapan Mehtap Sakinci, “Barış isteyen insanların katledildiği bir ülke, daha sonra barış talep eden herkese de aşağı yukarı benzer muameleyi uygulayarak aslında bu taleplerin nasıl son 10 yıldır sindirildiğini de bize göstermiş oldu. Ancak bundan vazgeçmeyen ve bunun için mücadele eden insanların var olduğunu, ayakta durduğunu, bizimle yan yana yürüdüğünü, deyim yerindeyse bize can suyu olduklarını da bilerek devam ettik. Belki yaşadığımız şey yani bir insanlık tarihi açısından, belki bir insanın bireysel tarihi açısından çok kolay atlatılacak şeyler değildi. Ama biz bir araya gelerek, el ele el ele vererek ve her şeye rağmen ne istediğimizi bilerek ve ısrarlı bir şekilde bu taleplerimizi gündeme getirerek var olduk. Bu ülkede ne istediğimizi tam olarak ifade edebilirsek, bu ülkede neyi talep ettiğimizi tam olarak anlatabilirsek bence sonuç alabiliriz ve biz gerçek adaleti isterken dolu ve son gücümüz yettiğince ve son nefesimize kadar gerçek adaleti talep ediyoruz” dedi.
‘HERKESTEN DESTEK BEKLİYORUZ’
Sonrasında konuşan 10 Ekim Gar Katliamı Gazisi Can Ateş de katliamın ardından yaşadığı hastane sürecini anlatarak, “Ben hastanede yatarken 10 Ekim dayanışma derneği kuruldu. Dernek ile birlikte 10 yıl önce bin kişi çok güzel işler yaptık. Özellikle aileler duruşma salonlarına ya da duruşmalara geldiklerinde bizden güç alıyorlardı. Biz de onları gördüğümüz zaman onlardan güç alıyorduk aslında. Şimdi bir naçizane size son bir şey söyleyeyim. Kurumlar ve siyasi partiler, sadece Ekim değil yılın tüm günlerinde bizim yanımızda olsunlar istiyoruz. Bu programları diğer aylarda da yapalım. Biz 119 ay her ayın 10’unda saat 10’u 4 geçe anma yapıyoruz. O anmalarımıza özellikle destek vermelerini istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘İLK KEZ İKTİDAR YENİLMİŞTİ’
Sonrasında konuşan katliamda yeğenini kaybeden DEM Parti PM üyesi İhsan Seylan ise 10 Ekim 2015 öncesini anlatarak, “Yine barışın konuşulduğu, barışın büyütüldüğü, ve iktidarı, devleti yönetenlerin neredeyse kök saldığı bir dönemde, aslında sarsılmaz iradelerin olduğu bir dönemde bir toplamın, bir enerjinin nereleri gösterebileceği bir ortam vardı. 10 Ekim’e yine üç kelimeyle emek, demokrasi ve barış temasıyla çağrı yapılmıştı. Aslında o gün ülkenin her yerinden gelen insanlar bu kelimelerin tamamını ve kelime anlamını hücrelerine kadar yaşayarak geliyorlardı. Yani fotoğraflarında da görülüyordu. Gerçekten bir umut vardı. Bir değişim ışığı vardı ki bunun öncesinde 7 Haziran’da İlk kez sarsılmaz denilen iktidar yenilmişti. O süreçte yenilgiyi hazmedemeyen iktidar birçok katliam gerçekleştirdi ve 10 Ekim’de bunun finaliydi” şeklinde konuştu.
‘BARIŞIN GERÇEK BİR BARIŞ OLMASI İÇİN’
Gar Katliamını yaşayanların bir sözü olduğu vurgusunu yapan Seylan, “Diyorlardı ki, o gün Gar’da kaybettiğimiz canların üzerini, yaralarını, cenazelerin üzerini biz barış bayraklarıyla örttük ve bu barış bayrakları yine 10 Ekim’den yükselecek. Bugün de barışı konuşurken şunu net bir şekilde söyleyelim. Roboski için de söyleniyor; Barış’ın yolu mutlaka ve mutlaka 10 Ekim’den geçer. Yani dolayısıyla 10 Ekim ile de gerçek bir yüzleşmenin olduğu bir dönemde gerçekten barış bir yere varabilir. Dolayısıyla biz halen kendimize içselleştirip hücrelerimizi içselleştirmeye çalıştığımız barış söylemini büyütmeye çalışıyoruz. Bizler emek demokrasi ve barış diyorsak ve demokratik bir toplumda yaşamak istiyorsak, hepimiz nasıl ki 10 Ekim aileleri ve diğerleri bir şekilde yüreğine taş basıyorsa o şekilde de mücadeleyi güçlendirip büyütmemiz gerekiyor. Hem de barış ihtimalini beraber büyütmek ve barışın gerçek bir barış olması için de arkasında durmamız gerekiyor” diye konuştu.
‘BU BARIŞI DA MÜMKÜN KILACAĞIZ’
Sonrasında söz alan DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk ise DEM Parti adına yaşamını yitirenleri selamlayarak, “Bizler barış için mücadele eden, bunun için kayıplar yaşayan insanlarız ve dolayısıyla burada kendimize güvenerek bu barışı da mümkün kılacağız. Burada eğer adalet mümkün değilse mümkün olan ve kayıplarımıza borcumuz olan şey bu barışa asılmak, onu mümkün kılmak, onu yalıtmak isteyen her şeyle mücadele etmek ve tabii ki kendimize güvenerek kendi dayanışmamıza devam etmektir” dedi.
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***