DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, ‘çatışmasızlığın kalıcı hale getirilebilmesi için birtakım adımların atılması gerektiğini’ söyledi. Doğan, “Silahlar sustu; o halde şimdi yasaların, hukukun, demokrasinin görünür olması gerekiyor. Silahlar sustu; o halde şimdi tanınma ve kabul hukuken sağlanmalı. Ancak henüz yaprak kımıldamıyor. Önemli sözler söyleniyor, kıymetli laflar ediliyor. Ancak söylemek yetmiyor. Geçiş dönemi deniyor ama geçiş dönemi bazı mekanizmalar gerektirir. Geçiş döneminin gerekleri vardır. Geçiş döneminde olduğumuzu anlayabileceğimiz hem toplumsal hem siyasal bazı yeni gelişmelerin olması gerekir. Her şey bir yandan yeni bir döneme geçişin gereklerine işaret ediyor, öte yandan bu konuya ilişkin hiç somut adım atılmıyor.” ifadelerini kullandı.
DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin dün yapılan MYK toplantısı sonrası gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İsrail ve Hamas arasında yapılan anlaşmadan memnuniyet duyduklarını belirterek sözlerine başladı. Doğan, “Yaraların sarılması gerekiyor, blokajların kaldırılması gerekiyor. İki yıldır devam eden bu işgalin ve trajdinin son bulması için de tüm uluslararası aktörlerin bu konuya ciddiyetle yaklaşması gerektiğini söylüyoruz. 67 bin 139 Filistinli katledildi. Yaklaşık 9 bin 500 Filistinli’nin akibeti bilinmiyor. 20 binden fazla çocuk öldürüldü. Tüm bunlar dünyanın gözleri önünde yapıldı.” dedi.
Ardından iç politikaya ilişkin açıklamalar yaptı. Gündeminde yeni süreçle ilgili korulan komisyon çalışmaları vardı. Sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çok kritik ve önemli bir aşamaya gelindiğini anlattı. Ayşegül Doğan, şunları söyledi:
- Bugün 9 Ekim, uluslararası bir komplonun da yıldönümü. 9 Ekim 1998’de başlayan, 1999’da 15’i 16’ya bağlayan gece Sayın Öcalan’ın esaretiyle devam eden ve bugün hala izlerini gördüğümüz uluslararası bir komplonun 27. yılındayız. Bu komplo, her şeye rağmen Öcalan’ın ısrarlı barış ve demokratikleşme çabalarıyla boşa çıkarıldı.
- Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle demişti ilk açıklamalarından birinde. “Her olumlu adım bir sonrakine vesile olacaktır.” 27 Şubat çağrısından sonra demişti. Yine MHP lideri Bahçeli, “Önce silahlar sussun, sonra her şey konuşulur” demişti. Şimdi biz de diyoruz ki silahların susması önemli, ancak çatışmasızlığın kalıcı hale getirilmesi gerekiyor. Çatışmasızlığın kalıcı hale getirilebilmesi için de birtakım adımların atılması gerekiyor.
- Silahlar sustu; o halde şimdi yasaların, hukukun, demokrasinin görünür olması gerekiyor. Silahlar sustu; o halde şimdi tanınma ve kabul hukuken sağlanmalı. Ancak henüz yaprak kımıldamıyor. Önemli sözler söyleniyor, kıymetli laflar ediliyor. Evet, ezberler bozuluyor. Bunun farkındayız, bunu görüyoruz. Bunun anlamının da farkındayız. Ancak söylemek yetmiyor.
- Geçiş dönemi deniyor ama geçiş dönemi bazı mekanizmalar gerektirir. Geçiş döneminin gerekleri vardır. Geçiş döneminde olduğumuzu anlayabileceğimiz hem toplumsal hem siyasal bazı yeni gelişmelerin olması gerekir. Her şey bir yandan yeni bir döneme geçişin gereklerine işaret ediyor, öte yandan bu konuya ilişkin hiç somut adım atılmıyor.
- Yeni dönemde hukukun üstünlüğünün sağlandığının, adaletin tesis edildiğinin görülmesi gerekir. Yine mesela tecridin ortadan kalktığını görmemiz gerekir. “Niye konuşacak?” sorusunun sorulmaması gerekir. Konuşmasının neden elzem olduğunun anlatılması gerekir ve bunun da yalnızca DEM Parti’ye bırakılmaması gerekiyor. Bu yalnızca DEM Parti’nin değil Türkiye’nin meselesi, Türkiye toplumunun meselesi, Türkiye siyasetinin meselesi.
- Bu yalnızca DEM Parti ile sınırlı bir mesele değil. Bu yalnızca DEM Parti’nin sorumluluğu değil. Karşı karşıya kaldığımız vebal hepimizin ortak vebali. O halde hep birlikte bu konuya ilişkin bazı adımlar atılmasına dair çalışmalar yapılmalı. Sürecin gerekleri ve doğal koşulları için.
- Komisyonun bir şekilde Sayın Öcalan ile irtibat kurması gerekiyor. Sayın Bahçeli bu konuda açıklamalar yaptı. Biz bu açıklamaları memnuniyetle karşılıyoruz. Önemli açıklamalar. Geç de olsa Türkiye açısından değeri büyük açıklamalar. Ancak hala Meclis Başkanından ve Komisyon Başkanından bu konuya ilişkin herhangi bir açıklama gelmiyor. Ya da bunun planlamasına dair kamuoyunda herhangi bir bilgi yok. Bizde de olmadığı gibi. Komisyon üyelerinde de olmadığı gibi. Bir an önce bu konuya dair Sayın Öcalan’ın görüşlerine başvurulmalıdır. Sayın Bahçeli’nin yaptığı çağrı dikkate alınmalıdır.
- 6-8 Ekim olaylarının bir yandan yıldönümünü geride bırakıyoruz. Yarın da 10 Ekim’in 10. yılı. Hala acımız taptaze, öfkemiz dip diri. İşte tarihsel anda olma nedenlerimizden biri 10 Ekim, biri de Kobanî Kumpas Davası. Bir siyasi intikam davası. Bu siyasi intikam davasını sürdürmek isteyen akıl bununla neyin rövanşını almaya çalışıyor?
- Yeri gelmişken tekrar edelim Kobanî Kumpas Davası ile ilgili çağrımızı da. Kobanî Kumpas Davasından dolayı tutuklu bulunan başta Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere arkadaşlarımıza yöneltilen suçlar, suç unsuru taşımıyor. Yaptıkları konuşmalar, açıklamalar, katıldıkları eylemler, mitingler… Suç işlendiğine dair makul bir şüphe dahi yok bu dosyalarda. Aynı zamanda milletvekilliklerinin sonlanması, yani dokunulmazlıklarının kaldırılması da hukuka aykırı bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından söyleniyor zaten bunlar. AİHM’in ihlal kararları doğrultusunda da beraat kararı verilmeli.
ÖNCEKİ YAZITürkiye’nin kaderi de böyle mi olacak? (4): İki günde gençlik devrimi!SONRAKİ YAZIMeclis’te ‘Apo’ sloganları ve yaralı süreç!
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***