LGBTİ+ hak savunucuları, barış için bir araya geldi. Barış İçin LGBTİ+ İnisiyatifi (bil+), 10 Ekim Ankara Katliamı’nın yıl dönümünde kuruluşunu ilan etti. Adana, Ankara, Antalya, Çanakkale, Diyarbakır, Mersin, İstanbul, İzmir ve Van’da yapılan eş zamanlı basın açıklamalarıyla kamuoyuna seslenen inisiyatif, “Barış hemen şimdi” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) şubelerinde Kürtçe ve Türkçe olarak okunan açıklamalarda, 10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenler anıldı. Açıklamada, “Onların yarım kalan düşlerini sahipleniyor, barış talebini büyütüyoruz” denildi.
“Barış, herkesin hakkıdır”
bil+ tarafından yapılan açıklamada, LGBTİ+’ların barış sürecinde özne olmasının önemine vurgu yapıldı:
“Bugün, 10 Ekim Katliamı’nın yıldönümünde, barış mücadelesinde kaybettiğimiz canlarımızı anıyoruz. Onların yarım kalan düşlerini sahipleniyor, barış talebini büyütüyoruz.
Bir yıldır Kürt meselesinin demokratik çözümüne ve barışa dair umutlar artıyor. Bizler de bu süreci LGBTİ+’lar olarak desteklediğimizi ilan ediyoruz. Barışa dair bizim de sözümüz olduğunu açıkça ifade ediyoruz. Barış, herkesin hakkıdır. Ancak biliyoruz ki LGBTİ+’lar savaş politikalarının, şiddetin, yoksulluğun ve nefretin en ağır yükünü taşımaktadır. Barışın olmadığı bir ülkede eşitlik de özgürlük de demokrasi de mümkün değildir.”
“Adil, onurlu, eşit bir barış için örgütleniyoruz”
İnisiyatif, barışın toplumsallaşması için LGBTİ+’ların sürecin öznesi olması gerektiğini vurguladı:
“Toplumsal ve kapsayıcı bir barış ancak tanınma, özgürlük ve adil eşitlikle mümkündür. Barış, hepimiz için hava kadar, su kadar hayati öneme sahiptir. LGBTİ+ toplumu için istediğimiz tanınma ve eşitliği; Kürt halkı başta olmak üzere toplumun tüm ezilen ve ötekileştirilen kesimleri için de talep etmeye devam edeceğiz.
Barış sürecinin hepimize sorumluluk yüklediğinin bilinciyle buradayız. Bu sorumluluğun tarihi olduğunun farkındayız. Adil, onurlu ve eşit bir barış için örgütleniyoruz.”
“LGBTİ+’ların barış sürecine katılımı süreci demokratikleştirir”
Açıklamada, LGBTİ+ hareketinin tarihsel deneyiminin barış süreci açısından belirleyici olduğuna dikkat çekildi:
“LGBTİ+ hareketinin en büyük gücü, yıllardır ‘yok’ sayılmasına rağmen varlığını savunması, dayanışma ağları kurması ve kamusal alanda sözünü kurmasıdır. Bu deneyim, barış sürecinin de temel ihtiyacıdır: Susturulanların, yok sayılanların kendi sözünü kurabilmesi.
LGBTİ+’ların barış sürecinde özne olması, sürecin gerçek bir demokratik dönüşüm yaratabilmesinin ölçüsüdür. Bu katılım, barışı toplumsallaştıran bir adım olacaktır.”
“Barış sadece silahların susması değil, yeni bir toplumsal düzenin kurulmasıdır”
İnisiyatif, barış mücadelesinin kapsamını şu sözlerle ifade etti:
“Barış için mücadele etmek, sadece silahların susmasını değil, aynı zamanda barışçıl bir toplumun inşası için kendimizi de yeniden kurmayı içeriyor.
Biz LGBTİ+’lar, tam da bu yeniden kurma iradesiyle, barışın toplumsal temellerini büyütmeye devam ediyoruz.
Yaşasın barış, yaşasın tüm halkların özgürlük mücadelesi, yaşasın LGBTİ+ dayanışması!”
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Barış İçin LGBTİ+’lar olarak yola çıkıyoruz!
Bugün, 10 Ekim Katliamı’nın yıldönümünde, barış mücadelesinde kaybettiğimiz canlarımızı anıyoruz. Onların yarım kalan düşlerini sahipleniyor, barış talebini büyütüyoruz.
Bir yıldır Kürt meselesinin demokratik çözümü ve barışa yönelik umutlar artıyor. Bizler de bu barış sürecini LGBTİ+’lar olarak desteklediğimizi ilan ediyoruz. Barışa dair bizim de sözümüz olduğunu buradan açıkça ifade ediyoruz.
Barış, herkesin hakkıdır. Ancak biz biliyoruz ki LGBTİ+’lar savaş politikalarının, şiddetin, yoksulluğun ve nefretin en ağır yükünü taşımaktadır. Barışın olmadığı bir ülkede eşitlik de özgürlük de demokrasi de mümkün değildir.
İşte bu yüzden bir araya geldik: Barış İçin LGBTİ+’lar (bil+) olarak yola koyuluyoruz. Adana, Amed, Ankara, Antalya, Çanakkale, İstanbul, İzmir Mersin ve Wan’da eş zamanlı basın açıklamalarımızla bil+’nın kurulduğunu ilan ediyoruz.
Toplumsal ve kapsayıcı bir barış; ancak tanınma, özgürlük ve adil eşitlikle olur. Barış hepimiz için hava kadar, su kadar hayati önem taşıyor. LGBTİ+ toplumu için istediğimiz tanınma ve eşitliği kuşatma altındaki Kürt halkı için de toplumun ezilen, ötekileştirilen bütün kesimleri için de talep etmeye devam edeceğiz.
Barış sürecinin hepimize sorumluluk yüklediğinin bilinciyle buradayız! Bu sorumluluğun tarihi olduğunun da farkındayız. Bu bilinçle hareket ediyor ve adil, onurlu, eşit bir barışı inşa mücadelesine katkı sağlamak için örgütleniyoruz.
Barış, toplumun tüm ezilen kesimlerinin eşit ve onurlu yaşam koşullarına kavuşabilmesi için yeniden kurulan bir düzen demektir. Dolayısıyla LGBTİ+’ların bu sürecin öznesi olabilmesi, barışı toplumsallaştırmakla doğrudan bağlantılıdır.
LGBTİ+ hareketinin en büyük gücü, kendi deneyimiyle bunu göstermiş olmasıdır. Biz yıllardır “yok” sayıldık, kriminalize edildik, hedef gösterildik. Ama tüm bunlara rağmen toplumsal varlığımızı savunduk, kamusal alana çıktık, dayanışma ağları kurduk. Bu deneyim, barış sürecinin de temel ihtiyacıdır: Susturulanların, yok sayılanların kendi sözünü kurabilmesi. LGBTİ+’ların barış sürecinde özne olması, sürecin gerçek bir demokratik dönüşüm yaratabilmesinin de ölçüsüdür. LGBTİ+’ların barış sürecine dahil olması, süreci demokratikleştiren, onu toplumsallaştıran da bir adım olacaktır.
Bu sürece hem LGBTİ+’ların katılımını sağlamak, hem özellikle Kürt LGBTİ+’ların savaştan nasıl etkilendiğini ortaya koymak, hem de LGBTİ+ toplumu başta olmak üzere bütün toplumda barış mücadelesini yaygınlaştırmak için mücadele edeceğiz.
LGBTİ+ hareketinin barışa katkısı tarihi boyunca “kendi alanını açmak” üzerinden gelişmedi. Hareketin; barışın eşitlik ve özgürlük temelinde kurulması, milliyetçiliğin, militarizmin, heteroseksizmin ve ikili cinsiyet rejiminin tasfiyesi ve herkes için onurlu yaşamın mümkün kılınması çağrısını sahipleniyoruz. Bizim deneyimimiz, barışın ancak birlikte özgürleşmeyle gerçek olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor.
Barış için mücadele etmek, sadece silahların susmasını değil, aynı zamanda barışçıl bir toplumun inşası için kendimizi de yeniden inşa etmeyi içeriyor. Ve biz LGBTİ+’lar, tam da bu yeniden kurma iradesiyle, barışın toplumsal temellerini büyütmeye devam ediyoruz.
Yaşasın barış, yaşasın tüm halkların özgürlük mücadelesi, yaşasın LGBTİ+ dayanışması!”