36’sı çocuk 78 kişinin hayatını kaybettiği Bolu Kartalkaya’daki otel yangını davasında 32 sanık bugün 3’üncü kez hâkim karşısına çıktı. Otelin yönetim kurulu üyeleri Emine Murtezaoğlu, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras hakkında iddianamede olası kasttan ceza istenirken esas hakkındaki mütalaada “bilinçli taksirden” ceza istenmesine tepki gösterildi. Oğlunu kaybeden Serpil Gençbay, “Yangın sırasında kapıları çaldılarda mı da hafifletici neden oldu ve suç vasfı değişti Emine Murtezaoğlu, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras için. Burada herhangi bir yargılama sürecine yardımları da olmadı, bırakın yardımı üstüne her şeyi gizliyorlar. Suç vasfının düşürülmesini bırakın ağırlaştırılması gerekiyor” dedi.
Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de, 21 Ocak’ta 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangın faciasına ilişkin, 20’si tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Taraf ve izleyicilerin fazla olması nedeniyle duruşma, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi spor salonunda hazırlanan duruşma salonunda görülüyor.
Duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yakınlarını kaybedenler ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya tutuklu sanıklar getirildiği sırada yakınlarını kaybeden aileler, “Çocuklarımızın katilleri geliyor” diye tepki gösterdi. Duruşma esas hakkındaki savunmaların alınmasıyla başladı.
“Adalet Bakanlığı ve pek çok üst düzey görevli yargının önüne bariyer koymuştur”
İlk olarak söz alan yangında oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, şunları söyledi:
“Burada bir daha böyle olaylar yaşanmaması için örnek bir karar çıkacak, vicdanımız huzur bulacak. Ancak bu dava eksik başlamıştır. Pek çok şüpheli kamu görevlisi bu yargılamaya dahil edilmedi. Adalet Bakanlığı ve pek çok üst düzey görevli yargının önüne bariyer koymuştur. Başsağlığı dilemesi gereken Turizm ve Kültür Bakanı, televizyon televizyon gezip kendilerinin suçsuz olduğuna insanları inandırmaya çalışmıştır. Kamu görevlilerin yargı önüne çıkmasını engelledi. Çalışma Bakanı da kendi payına düşen bariyeri yargı önüne koyup kendi açısından sorumlu olan kamu görevlilerine soruşturma izni vermedi. Aynı şeyi İçişleri Bakanlığı da valiler açısından yaptı. Bakan Yardımcısına ilişkin süreci takip ediyoruz, onun da yargı önüne çıkacağına inancımız tam. Yargı önüne konulan bariyerlerin kaldırılacağına inanıyoruz. Biz 78 canımızla birlikte yandık.
“Otel sahibi ailenin tamamı burnu bile kanamadan otelden çıktı”
Danıştay kararı ile soruşturma izni verilen Turizm ve Kültür Bakanlığı personellerinin derhal tutuklanarak görevlerinden uzaklaştırılması gerekmektedir. Ancak Sayın Bakandan bu yönde hukuka uygun bir tavır beklemek gerçekçi değildir. Tüm yönetim kurulu üyeleri açısından olası kast unsuru vardır. Çünkü otel yönetiminin sorumluluklarını hiç yerine getirmemesi ölüm sayısını artıran önemli bir etken olmuştur. Otel sahibi ailenin tamamı burnu bile kanamadan otelden çıktı. Ancak otelde kalan misafirler uyandırılmadı. İl Özel İdaresi gerekli denetim yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Görevli her bir idare, Belediye, Bakanlıklar vs. biri diğerinden denetim beklemiş. Sorumlu bu idarelerin biri dahi görevini yerine getirmiş olsaydı bu durum ortaya çıkmayabilirdi. Görevlerini yerine getirmeyen idareler nedeniyle hayatını kaybeden sayısı artmıştır. Burada yargılanan ve henüz buraya getirilmeyen kamu görevlilerinin eylemlerinin cezai sorumluluk getirdiği ortadadır.
“Dışarıda karşılaştıkları misafirlere haber vermeden otelden kaçmaları da olası kast unsuru olarak değerlendirilmeli”
Sanıkların yangın sırasındaki davranışları da olası kastın unsurunu oluşturmuştur. Yangın alarmlarının çalıştırılmamasını istemek de olası kasttan değerlendirilmelidir. Emir Aras ve eşi Elif Aras’ın kendileri ile aynı katta bulunanların kapısını bile çalmadan, hatta dışarıda karşılaştıkları misafirlere haber vermeden otelden kaçmaları da olası kast unsuru olarak değerlendirilmelidir. Sanıklar yangın öncesinde olduğu gibi yangın sırasında da ihmalli davranışlarda bulunmuşlardır. Elif Aras, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Emine Murtezaoğlu yönetim kurulu üyeleridir. Ve bu üyelerin yönetim ve denetim görevleri vardır. Yangına ilişkin tüm tedbirleri almaları gerek. Bu sanıklar yangından sonra tutuklanana kadar sahibi oldukları diğer otelde ve bu otelde görev yapmışlardır. Bu yüzden bu sanıklar olası kastla cezalandırılmalıdır. Bu sanıklar kendilerine ait araçların otelin garajından çekilmesi için emir vermişlerdir. Benim oğlum yangından zarar görmeden çıktıktan sonra geri dönüp kendine emanet edilen canı teslim edene kadar insanları kurtarırken, bunlar diğer otelde afiyetle muzlarını yemişlerdir.
“Burada intikam için değil, adalet ve adil bir yargılama için bulunuyoruz”
Zeki Yılmaz, Yiğithan Burak Çetin’in de ihmali, kusuru vardır. Bu yüzden onlar da olası kasttan yargılanmalıdır. Bu davada verilecek karar ne olursa olsun bizim yitirdiğimiz canları geri getirmeyecektir. Biz bu dünyadaki sürgün hayatımızı bitirip canlarımıza kavuşuncaya kadar içimiz soğumayacak. Biz burada intikam için değil, adalet ve adil bir yargılama için bulunuyoruz. Bir daha bu tür organize kötülüklerin başka insanlara yaşatılmaması için burada bulunuyoruz. Bu davada verilecek karar, kamu görevlileri mevzuata uygun davranmadıkları takdirde cezalandırılacaklarını bilmelerine neden olacaktır. Bu davada verilecek olan karar, ‘artık bu toplumda hiçbir suç cezasız kalmıyor, kötülük yapanın yanına kar kalmıyor’ şeklindeki cezasızlık algısının toplum gündeminden sökülüp atıldığı, özgürlükçü, adaletli güzel günlerin başlangıcı olacaktır. Artık hiç bir anne öbür dünyada adaletin tecelli etmesinin eklemeyecek bu dünyada da adaletin tecelli edeceğini görecektir.”
“Suç vasfının düşürülmesini bırakın ağırlaştırılması gerekiyor”
Gençbay’ın ardından duruşmada söz alan müşteki avukatı Mehmet Eren Turan, iddianamede 13 sanık hakkında olası kasttan ceza istendiğini hatırlattı ve “Yargılama aşamasında aksi yönde deliller dosyaya kazandırılmamıştır. Ancak yargılama sonucunda olası kast olan suç vasfı bazı sanıklar açısından bilinçli taksire çevrilmiştir. Sanıkların yangın sırasındaki eylemleri değerlendirmeye alınmamıştır. Oysa sanıkların eylemleri neticenin ağırlaştırılmasına neden olmuştur. Huzurdaki dava ile tüm kamu görevlilerinin dosyası birleştirilmeden karara çıkılmasını uygun bulmuyoruz” dedi.
Yangında oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Ankara 11. İdare Mahkemesi Hakimi Serpil Gençbay da “Yangın sırasında kapıları çaldılar mı da hafifletici neden oldu ve suç vasfı değişti, Emine Murtezaoğlu, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras için. Burada herhangi bir yargılama sürecine yardımları da olmadı, bırakın yardımı üstüne her şeyi gizliyorlar. Adaletin yerine getirilmesini engelliyorlar. Olay günü başka bir otelde beklerken Emine Hanım’ın torunu için birisine, ‘Tableti ve giysileri yanmış çok üzülüyor’ dediğini duyduk. Bunu söyleyenin cezası düşürülemez. Olası kasttan çıkarılması yüreğimizi yakacaktır. Masum değiller. Suç vasfının düşürülmesini bırakın ağırlaştırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Bu ülkede artık liyakatsizliğe geçit vermeyelim”
Duruşmada esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alan yangında çocuklarını ve torunlarını kaybeden hem müşteki hem de müşteki avukatı Yüksel Gültekin, “Liyakatsiz personelin, adam kayırmacılığın, siyasetle, torpille işe girilmesinin ortaya çıktığı davadır. Karardan sonra artık bu şekilde canların yitip gitmemesi davasıdır. Bu dava Soma’da 300 şehidin verildiği, sokakta elektrik çarpmasıyla meydana gelen ölümlerin son halkasıdır” dedi.
Gültekin, şunları kaydetti:
“Liyakatsizliğin artık bitmesi gerek bu ülkede. Otobüs kahyasını Belediye Başkan Yardımcısı yapan Tanju Özcan’a bakın. Milletvekillerinin, bakanların torpilleriyle buralara gelen ormancı Sırrı Köstereli’ye bakın. 2009 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanan
Danıştay 1. Daire Başkanı Turizm Bakanlığı personellerine soruşturma izni vermemiştir. Bir temizlik hareketi yapalım. Bu ülkede artık liyakatsizliğe geçit vermeyelim.
“AK Parti Milletvekili Yüksel Coşkun buraya gelemedi, duruşmaya gelemedi”
Ne cezası alırsanız alın 78 canın kanı sanıkların elinde olacak. Türkiye’de bu olaydan sonra alelacele siyasetçiler komisyon kurdular. Ama izleyiciler arasında komisyondan kimse yok. Komisyonun bir üyesi de benim kaç yıllık dostum AK Parti Milletvekili Yüksel Coşkun. Buraya gelemedi, duruşmaya gelemedi. Komisyona beni çağırmadı, 8 canını kaybeden beni çağırmadı. Telefonumu bulamamış. Ya bırak. Bu parazitlerden siyaset bir an önce temizlenmeli. Hayatımızın sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağız.
Bakanlıkların hepsi Cumhurbaşkanının arkasına sığınıyorlar. Cumhurbaşkanı da, Adalet Bakanı da bu davadaki tüm sorumlulukların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor. Bunu ben biliyorum. Turizm Bakanlığı’ndan bazı yetkililere soruşturma izni verildi. Başsavcılık neden harekete geçmiyor?
Buradaki sanıklar çocuklarımızı göz göre yakmışlardır. Buradaki sanıkların tamamının olası kastla hareket ettiği ortadadır. Sanıklar, ‘yangın olursa olur ama bize bir şey olmaz’ düşüncesiyle hareket etmiştir. Emine Murtezaoğlu, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras hakkında nasıl bilinçli taksirden ceza istenebilir? Öyle bir karar versin ki bu mahkeme seçilmişler, vatandaşlardan oy alanlar teyzesinin, halasının oğlunu kızını göreve getiremesin.”
Duruşmaya saat 14.00’a kadar ara verildi.
Üç sanığın 65 gün tutuklanmamasına tepki: Delil karartma ihtimali düşünülmedi mi?
Duruşmada esas hakkındaki mütalaaya karşı söz alan yangında oğlu Ömür Kotan’ı kaybeden Zeynep Kotan, şunları söyledi:
“Hangi gerekçeyle olası kastla cezalandırılması gereken sanıklara bilinçli taksirden ceza verilmesini istediniz anlamıyorum? Burada sanık olarak bulunan üç kadın; Emine Ergül Murtezaoğlu, Elif Aras, Ceyda Hacıbekiroğlu nasıl oluyor da otelin sorumlusu olan bu insanlara bilinçli taksirden ceza istendi. Yangından sonraki 65 gün dışarıda gezdi bu üç kişi. Benim dışarıda delil karartmalarına ilişkin korkum vardı da savcı bunu düşünemedi mi? 65 gün boyunca nasıl ifadeleri alınmadı? Bana bu devletin borcu var. Devlet benim oğlumun yaşam hakkını elinden aldı. Bu borcu sizler aracılığıyla bana ödemekle yükümlü. Dolayısıyla şu an bu sanık sandalyesinde oturanların, henüz oturmayanların hak ettiği cezaları almaları lazım. Ben burada adalet peşinde koşmak zorunda değilim. Oğlumu toprağa verdiğimin ikinci gününde adaletin peşinden koşmamalıydım ben. Artık şu vicdansızların cezasını kesin, bizi de bu işkenceden kurtarın.” (ANKA)
Ne olmuştu?
İlk duruşması 7 Temmuz’da özel olarak oluşturulan Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu’nda başlayan davada, 10 gün boyunca sanık savunmaları alındı, yangında hayatını kaybedenlerin yakınları, yaralananlar ile taraf avukatları beyanda bulundu.
Duruşmaların ardından mahkeme heyetinin 17 Temmuz’da açıkladığı ara kararda, tutuksuz sanık itfaiye eri İrfan Acar‘ın tutuklanmasına, mutfak personeli tutuklu sanık Faysal Yaver’in yurt dışına çıkış yasağı getirilerek adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verilerek, duruşma ertelendi.
Davanın 22 Eylül’de başlayan ikinci duruşmasında, celse arasında şikayetleri üzerine müştekiler (yaralı) Maya, Sim, Canel ve Berkuk Emre Koca’ya yönelik sanıklar hakkında hazırlanan iddianamenin mahkeme dosyasıyla birleşmesi ve gelen belgelere ilişkin taraflara söz verildi.
Cumhuriyet savcısı, celse arasında mahkemeye sunulan ve 10 sanık hakkında iddianamedeki ceza istemlerinde değişiklik yapılan 21 sayfalık esasa ilişkin mütalaasını okudu.
Mütalaada, tutuklu sanıklardan otelin sahibi Halit Ergül, şirketin genel müdürü Emir Aras, Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir ve otelin muhasebe müdürü Kadir Özdemir hakkında iddianame doğrultusunda 78 kez “olası kastla öldürme” suçundan 1950’şer yıla, “olası kastla kasten yaralama” ve “olası kastla nitelikli mala zarar verme” suçlarından 178 yıl 582’şer aya kadar hapis cezası talep edildi. Belediye Başkan Yardımcısı Gülener ve İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun‘un da aynı suçlardan 1950’şer yıl ile 176 yıl 570’şer aya kadar, itfaiye eri Acar’ın ise 1950 yıl ile 172 yıl 546 aya kadar hapsi istendi.
Mütalaada, haklarında “olası kastla öldürme”, “olası kastla kasten yaralama” ve “olası kastla nitelikli mala zarar verme” suçlarından dava açılan şirket yönetim kurulu üyeleri Emine Mürtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras ile otel müdürü Zeki Yılmaz, muhasebe görevlileri Cemal Özer ve Mehmet Salun‘un “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuldu.
Mütalaada, teknik personel Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Faysal Yaver ve Reşat Bölük, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ve Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ve İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen’in, iddianamedeki gibi “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapsi istendi.
“Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan iddianame düzenlenen İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel’in “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2 yıldan 15’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talebinde bulunulan mütalaada, tutuksuz sanık mutfak görevlisi Enver Öztürk‘ün beraati talep edildi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, muhasebe personeli Mehmet Salun’un tutuklanmasına ve diğer tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına, bazı sanıklar yönünden “konutu terk etmeme” şeklindeki ve diğer adli kontrol hükümlerinin devamı ile zararı gidermek istediğini beyan eden sanıklara 15 gün süre verilmesini kararlaştırdı.
Duruşma, taraflara esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre verilerek, ertelendi.
Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu’nda 27 Ekim’de görülecek davanın 3. duruşmasında taraflar, esas hakkındaki savunmalarını yapacak.
Davaya ilişkin detaylar
Davanın ilk duruşmasının ardından 18 Temmuz’da Kültür ve Turizm Bakanlığınca, yangının olduğu tarihte Kontrolörler Kurulu Başkanvekili Levent Kırcan ile otelin son denetimini yapan kontrolörler Barış Başayvaz ve Abdülkadir Eren hakkında konunun yargı tarafından da incelenmesinin sağlanması amacıyla, 4 Ağustos’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca da eski Ankara Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanı İş Başmüfettişi Cemal Can Ayanoğlu hakkında soruşturma izni verilmişti.
Bakanlık çalışanları için soruşturma izni
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı ve bazı müştekiler, soruşturma izniyle ilgili konuyu Danıştaya taşımıştı.
Danıştay 1. Dairesi, 26 Eylül’de isnat edilen eylemlerin haklarında soruşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte bulunduğuna karar verdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık, önceki Genel Müdür Şennur Aldemir Doğan ile bakanlık bürokratları ve genel müdürlük personelinden Levent Kırcan, Elçin Şimşek Öncü, Bülent Çınar Çavuş, Ramazan Alkan, Melda Araz, Şule Aktürk Alkan, Barış Başayvaz için soruşturma izni vermişti.
Daire, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ile bakanlık personeli Ezgi Dener ve Abdülkadir Eren hakkında ise soruşturma izni vermemişti.








































