Mahfi Eğilmez
2025 yılı ikinci çeyrek verileriyle birlikte geçmişe dönük revizyonlar da yapılınca birden Dünya Bankası kişi başına gelir sıralamasında yüksek gelirli ülkeler kategorisine terfi ettiğimizi gördük.
Dünya Bankasının kişi başına gelir düzeyine göre ülkeleri sınıflandırdığı tablonun güncel halini şöyle gösterebiliriz (https://blogs.worldbank.org/en/opendata/understanding-country-income–world-bank-group-income-classifica):
(Dünya Bankası bu sınıflandırmayı her yıl yeniliyor. Burada aldığımız sınıflandırma Temmuz 2025 ile Temmuz 2026 arasında geçerli olacak olan sınıflandırmadır.)
Türkiye, öteden beri yüksek orta gelirli ülkeler kategorisinde yer alıyordu (kaynak: TÜİK, GSYH hesapları, kişi başına gelir tabloları.)
Tabloya göre Türkiye 2024 yılından itibaren yüksek orta gelirli ülkeler kategorisinden yüksek gelirli ülkeler kategorisine terfi etmiş görünüyor.
Türkiye bu noktaya son yıllarda GSYH’sinde oraya çıkan hızlı artışlarla geldi. Bu nasıl oldu? Bunun nasıl olduğunu açıkça ortaya koyabilmek için önce cari fiyatlarla GSYH’nin dolar cinsinden nasıl hesaplandığını açıklayalım. Cari fiyatlarla GSYH, ekonomide üretilen nihai mal ve hizmetlerin miktarlarının piyasa fiyatları cinsinden toplanmasıyla elde ediliyor. Dolayısıyla bu hesaplamada enflasyon arındırılması söz konusu değil. Bir önceki yılın GSYH’si 100 TL iken cari yılda ekonomi hiç büyümemiş ama fiyatlar yüzde 50 artmış olsa, bu yılın GSYH’si cari fiyatlarla 150 TL çıkıyor. Sonra bu GSYH o yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden GSYH bulunuyor. Bir önceki yılın 5 olan dolar kuru bu yılda da hiç değişmemiş olsun. Bir önceki yılın GSYH’si dolar cinsinden (100 / 5 =) 20 dolar, bu yılın GSYH’si dolar cinsinden (150 / 5 =) 30 dolar çıkar. Bulunan bu GSYH, yıl ortası nüfusuna bölünerek kişi başına gelir bulunuyor. Ülke nüfusu 10 kişi olsun ve iki yılda hiç değişmemiş olsun. Bu durumda önceki yılın kişi başına geliri (20 / 10 =) 2 dolar bu yılın kişi başına geliri de (30/10 =) 3 dolar olarak bulunur. Bu ülkede kişi başına gelir bir yılda yüzde 50 artmış görünür. Oysa hiçbir şey değişmemiştir, artan yalnızca enflasyondur.
Özetle söylemek gerekirse bir ülkede enflasyon yüksek, kur da sabitse o ülkede gelirler artmış görünür. Böyle bir ortamda hükümetler enflasyonun fazla da düşmesini istemezler.
Meselenin bir de gelir dağılımı yanı var.
Elimizdeki son gelir dağılımı verisi 2023 yılına ait olduğu için aşağıdaki 2024 tablosu; TÜİK, gelir dağılımı istatistikleri ve nüfus verileri kullanılarak ve 2023 grup payları 2024 yılında da aynı kalmış varsayılarak tarafımızdan hazırlanmıştır (yuvarlamalar nedeniyle toplamlarda farklar çıkabilir):
Bu tabloya göre nüfusun yüzde 60’ı (53,2 milyon kişi) 15.325 dolarlık kişi başına gelirin altında gelir elde etmektedir. Nüfusun yalnızca 35,4 milyonu ortalama kişi başına gelir kadar gelir elde etmektedir.
Özetle söylemek gerekirse Türkiye yüksek enflasyon ve yüksek faize dayalı carry trade sisteminin yarattığı kur sabitleşmesini kullanarak GSYH’sini ve kişi başına gelirini sürekli artırmış görünmektedir. Enflasyonun tek haneye düşürüldüğü ve kurun yüksek faizin yarattığı carry trade ile baskılanmadığı bir ortamda bu değerler hızla düşer. Öte yandan bu şekilde illüzyonla yaratılmış olan tablonun en büyük sıkıntısı gelir dağılımında ortaya çıkan büyük bozukluktur.
Bir yanlışı düzeltmenin yolu kendimizi ve başkalarını kandırmaya çalışmaktan vazgeçip gerçekleri kabul etmekten geçer.