İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

    Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

    Milli Dayanışma Komisyonu'nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

    Milli Dayanışma Komisyonu’nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

    Barış Alper Yılmaz'a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

    Barış Alper Yılmaz’a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

    2026-2028 dönemi yatırım programı hazırlıklarına ilişkin genelge yayımlandı; işte detaylar

    2026-2028 dönemi yatırım programı hazırlıklarına ilişkin genelge yayımlandı; işte detaylar

    Ensar Nur

    İngiltere Savunma Akademisi gelecek yıldan itibaren İsrailli öğrencileri kabul etmeyecek

    Mezarlıklara saldırılar 'Hey Hawar'la belgeselleşti

    Mezarlıklara saldırılar ‘Hey Hawar’la belgeselleşti

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Seküler Çağ: Zihnin, dinin ve toplumun dönüşümü

    Seküler Çağ: Zihnin, dinin ve toplumun dönüşümü

    Dijital neslin isyanı (2): Himalaya’nın efsanevi direnişçileri

    Dijital neslin isyanı (2): Himalaya’nın efsanevi direnişçileri

    Tutunanlar’dan Yoldayız’a: Bir belgeselden fazlası

    Tutunanlar’dan Yoldayız’a: Bir belgeselden fazlası

    Necip F. Bahadır

    ‘Kırmızı Pazartesi’ye doğru veya 12 metrekaredeki özgürlük!

    Mutlu uyumak, ümitle kalkmak

    Mutlu uyumak, ümitle kalkmak

    Hangi CHP? | Geç kalmış bir konumlandırma girişimi (4)

    Hangi CHP? | Geç kalmış bir konumlandırma girişimi (4)

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
    • All
    • Bilim ve Teknolji
    • Dünya
    • Ekonomi
    • Kültür - Sanat
    • Politika
    • Spor
    • Yaşam
    Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

    Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

    Milli Dayanışma Komisyonu'nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

    Milli Dayanışma Komisyonu’nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

    Barış Alper Yılmaz'a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

    Barış Alper Yılmaz’a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

    2026-2028 dönemi yatırım programı hazırlıklarına ilişkin genelge yayımlandı; işte detaylar

    2026-2028 dönemi yatırım programı hazırlıklarına ilişkin genelge yayımlandı; işte detaylar

    Ensar Nur

    İngiltere Savunma Akademisi gelecek yıldan itibaren İsrailli öğrencileri kabul etmeyecek

    Mezarlıklara saldırılar 'Hey Hawar'la belgeselleşti

    Mezarlıklara saldırılar ‘Hey Hawar’la belgeselleşti

    Trending Tags

  • İnsan Hakları
    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    Jandarma karakolunda işkence: İki kişi öldürüldü; biri karakol bahçesine gömüldü

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    ‘Mansur Yavaş her şart altında aday’

    Adliye binalarımız güzel ama adalet var mı?

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    Esenyurtlular kayyıma tepkili: Hukuksuzluk ve adaletsizliktir

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt'taki Mitinge Neden Katılmadı?

    En Yakınındaki İsim Konuştu: Mansur Yavaş Esenyurt’taki Mitinge Neden Katılmadı?

    Trending Tags

  • 15 Temmuz
    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: Başta Hulusi Akar olmak üzere 15-20 kişi konuşmazsa bu iş açığa çıkmaz

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    Akın Öztürk: 15 Temmuz önlenirdi ama 2 buçuk saat refleks göstermediler

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    ”15 Temmuz gazisi” nasıl yakalandı? Kabinden çıkmaya ikna edilmesi yaklaşık 20 dakika sürdü

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Tel Aviv’de taciz şüphesiyle gözaltına alınan Türk görevli ”15 Temmuz gazisi” çıktı

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    Ertesi gün ne yapacaklardı? Ben Serhat Telli, 15 Temmuz günü yaşadığım olayları anlatmak istiyorum

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

    15 Temmuz’u kimin yaptığı sonuçlarında gizli

  • Kürt Meselesi
    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    Bakırhan: Kürtlerle barış Türkiye’ye refah getirir

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM’li Tuncer Bakırhan: “Biz CHP’nin eylemci kitlesi değiliz, bizim başka bir meselemiz var”

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    DEM Partili Kamaç: Diyanet’in 19 dilli yayınında Kürtçe yok!

    Tabip odaları: Kayyımlar  Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Tabip odaları: Kayyımlar Kürt sorunu çözümsüzlüğünün sonucu

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    Batman’da sert müdahalede bulunan polisler hakkında soruşturma başlatıldı

    DEM Parti'den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    DEM Parti’den Ahmet Özer Yorumu: Bu Ne Perhiz Bu Ne Lahana Turşusu

    Trending Tags

  • Görüş & Analiz
    Seküler Çağ: Zihnin, dinin ve toplumun dönüşümü

    Seküler Çağ: Zihnin, dinin ve toplumun dönüşümü

    Dijital neslin isyanı (2): Himalaya’nın efsanevi direnişçileri

    Dijital neslin isyanı (2): Himalaya’nın efsanevi direnişçileri

    Tutunanlar’dan Yoldayız’a: Bir belgeselden fazlası

    Tutunanlar’dan Yoldayız’a: Bir belgeselden fazlası

    Necip F. Bahadır

    ‘Kırmızı Pazartesi’ye doğru veya 12 metrekaredeki özgürlük!

    Mutlu uyumak, ümitle kalkmak

    Mutlu uyumak, ümitle kalkmak

    Hangi CHP? | Geç kalmış bir konumlandırma girişimi (4)

    Hangi CHP? | Geç kalmış bir konumlandırma girişimi (4)

  • Gizlilik politikası
No Result
View All Result
İnternet Haberler Köşe Yazıları Yorumlar Siyaset Ekonomi Spor
No Result
View All Result
Home Görüş & Analiz

Seküler Çağ: Zihnin, dinin ve toplumun dönüşümü

SG by SG
15 Eylül 2025
in Görüş & Analiz
0
Seküler Çağ: Zihnin, dinin ve toplumun dönüşümü
PaylaşPaylaş


YÜKSEL ÇAYIROĞLU | YORUM

İçinde yaşadığımız çağı tanımak, bireysel ve toplumsal varoluşumuz açısından hayatî bir önem taşımaktadır. Zira çağa hâkim olan düşünce tarzlarını, dünya görüşlerini, hayat felsefelerini ve değerler sistemini derinlemesine kavrayamadığımızda, kendimizi de tam anlamıyla tanıyamayız. Bunun ötesinde, çağın problemlerini teşhis edemez, onlara uygun yorum ve çözümler geliştiremeyiz. Ne geçmişten devraldığımız mirası doğru yorumlayabiliriz ne de geleceğe ışık tutabiliriz. Daha da önemlisi, Müslümanlar olarak durduğumuz yer ile durmamız gereken yer arasındaki mesafeyi sağlıklı biçimde ölçemez; ilahî mesajı çağın insanına doğru bir usul ve üslup ile sunamayız.

Hiç şüphesiz modern çağın en belirgin karakteristik özelliklerinden biri seküler oluşudur. Son iki-üç yüzyılda insanlık tarihinin tecrübe ettiği en köklü dönüşümlerden biri sekülerleşmedir. Bu dönemde ortaya çıkan felsefe, ideoloji ve akımların ortak paydası seküler bir nitelik taşımalarıdır. Esasen modernleşme dediğimiz olgu da bütünüyle seküler bir proje ve süreç olarak okunabilir. Dayattığı hayat tarzı, inşa ettiği toplumsal ve kültürel yapı itibarıyla modernitenin en ayırt edici özelliği seküler oluşudur. Hatta sekülerleşmeyi modernitenin toplumsal ve kültürel iz düşümü olarak değerlendirmek mümkündür. Nilüfer Göle de modernlik anlatısının üzerinde yükseldiği iki temel dayanağın sekülerleşme ve ilerleme olduğunu belirtir. (Göle, Seküler ve Dinsel, s. 30)

Kısaca, insanlık modern çağla birlikte seküler bir değişim sürecine girmiştir. Özellikle Batı dünyası sekülerleşme sürecinde büyük bir dönüşüm yaşamıştır. Hristiyanlık, sekülerleşme karşısında büyük ölçüde çözülmüş ve ona teslim olmuştur. İslâm dünyası için aynı durum söz konusu değildir; ancak sekülerizmin farklı düzeylerde Müslüman toplumları da etkilediği ve dönüştürdüğü inkâr edilemez bir gerçektir.

Peki, geçmiş çağlara kıyasla modern çağı daha seküler kılan faktörler nelerdir?

Bu soruya net ve kesin bir cevap vermek kolay değildir. Bununla birlikte, modern dönemde ortaya çıkan pozitivizm, rasyonalizm, hümanizm, liberalizm, kapitalizm, çoğulculuk, bireycilik, evrim teorisi, determinizm ve modern devletin yükselişi gibi ideoloji ve felsefelerin bu süreçte belirleyici rol oynadığı söylenebilir. Ayrıca endüstrileşme ve kentleşme de insanların dine ve dünyaya yönelik tutum ve düşüncelerinde köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Kısacası, sekülerleşmenin sebeplerini kavramak için insanlık tarihine, özellikle de Batı’nın son üç-dört asırlık tecrübelerine bakmak gerekir.

Burada altını çizmemiz gereken nokta, tek tek fertlerin inanç ve pratiklerinden ziyade, zamana egemen olan zihniyet, dünya görüşü ve kültürdür. Sekülerliğin zirve yaptığı zamanlarda hâlâ dinî inanç ve pratiklerini özenle sürdürenler olduğu gibi, en dindar çağlarda da dinden kopuk bireyler yaşamıştır. Aynı şekilde, sekülerleşmenin her ülkede ayrı bir seyir izlediğini de unutmamak gerekir. Özellikle Batılı ülkelerdeki süreçle İslâm toplumlarındaki süreç arasında ciddi farklar vardır.

Sekülerizm nedir?

Sekülerizm, günümüzde sıkça kullanılan bir kavram olmakla birlikte anlamı sanıldığı kadar net değildir; zira herkes sekülerlikten aynı şeyi anlamaz. Çoğu zaman “dünyevileşme”, “dinsizleşme” veya “laiklik” kavramlarıyla eş anlamlı görülse de sekülerizmin bunlardan daha derin ve çok katmanlı anlam boyutları bulunmaktadır.

Bu konuda en kapsamlı ve derinlikli çalışmalardan birini yapan Charles Taylor, A Secular Age (Seküler Çağ) isimli eserinde sekülerizmi üç temel boyutta ele alır:

Birincisi, siyasetin ve kamusal alanın dinden arındırılmasıdır. Devlet, hukuk, ekonomi ve eğitim gibi kurumlar artık dinî referanslara dayanmamakta; din, toplumsal hayatı yönlendirme gücünü yitirerek birçok faaliyet alanından çekilmektedir. Bunun sonucu olarak din “özerk bir alan”a sahip olmakta veya “kişisel bir mesele” hâline gelmektedir. Oysa önceki dönemlerde din, hayatın her katmanında varlığını hissettiren, her alana nüfuz eden bir güç ve otoriteye sahipti.

İkincisi, bireylerin dine olan ilgisinin azalmasıdır. Bu süreç, dinî inanç ve pratiklerde gözle görülür bir gerilemeyi beraberinde getirmiştir. Nitekim geçmişle mukayese edildiğinde, günümüzde mabede giden, dua eden veya dinî ritüellerini düzenli olarak yerine getiren insan sayısında ciddi bir azalma olduğu açıktır.

Üçüncüsü ise inanma koşullarının (inancı mümkün kılan, şekillendiren, zorlaştıran ya da kolaylaştıran toplumsal ve kültürel şartların) değişmesidir. Taylor bu noktayı şöyle özetler: “Tanrı’ya inanmanın sorgusuz sualsiz kabul edildiği ve herhangi bir sorun teşkil etmediği bir toplumdan, inancın birçok seçenekten yalnızca biri olarak anlaşıldığı ve çoğu zaman benimsenmesi en kolay seçenek olmadığı bir topluma geçiş söz konusudur.”

Sekülerleşmenin farklı boyutlarına dikkat çeken ve bu süreci çeşitli başlıklar altında ele alan başka araştırmalar da olmuştur. (Bkz. Kadriye Durmuşoğlu, Din, Değişim ve Sekülerleşme, 1/173-193) Bununla birlikte, literatürde ortaya konulan farklı bakış açılarını temelde yukarıda zikredilen üçlü tasnifin çerçevesinde değerlendirmek mümkündür.

Dinî Gerileme

Görüldüğü üzere sekülerizm, doğrudan dinle ilgili bir kavramdır. Sekülerliğin üç boyutunun da dine gönderme yapması tesadüf değildir. Bir toplumda sekülerliğin yükselişi, dinin kültür üzerindeki, toplumsal hayattaki ve gündelik yaşamdaki önem ve ağırlığının azalması anlamına gelir. On yedinci yüzyıldan itibaren öncelikle Batılı toplumlarda etkili olmaya başlayan sekülerlik, zamanla küresel ölçekte yaygınlık kazanmıştır. İçinde yaşadığımız asır ise seküler dünya görüşünün zirveye ulaştığı bir dönemdir. Bu nedenle dinin hayatı biçimlendirme gücü günden güne zayıflamıştır. Geçmişte dinî norm ve değerlerle şekillenen kurumlar giderek din dışı formlara dönüşmüş; dinî roller ve yapılar prestij kaybederek toplum üzerindeki etkilerini büyük ölçüde yitirmiştir. Dinin popülaritesi azalmış, sosyal alandaki görünüm ve etkinliği gerilemiştir.

Sekülerizmi yalnızca toplumsal bir dönüşüm olarak değil aynı zamanda bir ideoloji olarak benimseyen çevreler, dine ve dindarlığa karşı çoğu zaman nötr değil; olumsuz bir tavır geliştirmişlerdir. Onların gözünde din; karanlık, irrasyonel ve otoriter bir kurumdur. Metafizik inançlar, hurafe, doğrulanamayan kabuller ve fetişizm olarak nitelendirilir. Dindarlık çoğu zaman yobazlık ve gericilikle; dinî bağlardan sıyrılmak ise cesaret, bağımsızlık ve ilericilikle özdeşleştirilir.

Nitekim sosyolojinin kurucuları, önde gelen bilim insanları, bazı filozof ve psikologlar, dini insanlığın evrim sürecinde bir aşama olarak yorumlamışlardır. Onlara göre din, insanlığın korku ve endişeleri karşısında sığındığı geçici bir limandan ibarettir. Bu bakış açısına göre aklını kullanma cesaretini gösteren ve bilimin ışığında ilerleyen olgun bireylerin artık dine ihtiyaç duymayacağı varsayılmıştır. Bu yaklaşım, toplumsal ve kamusal alanı dinî sembol ve kurumlardan arındırmak suretiyle seküler dünya görüşünü inşa etmeyi, modernleşme ve ilerlemenin ön koşulu olarak görmüştür.

Sekülerleşmenin Tezahürleri

Sekülerleşme çoğunlukla kurumsal ve toplumsal boyutlarıyla ele alınır. Zira sekülerleşen dünyada yeni siyasal ve sosyal yapılar ortaya çıkmış, bu süreçle birlikte birçok yetki ve sorumluluk dinî otoriteden siyasi otoriteye geçmiştir. Sekülerleşmenin ilerlemesi ölçüsünde dinî norm ve değerlerin devlet, bürokrasi, hukuk, ekonomi, sanat ve eğitim gibi alanlar üzerindeki belirleyici gücü sona erer. Bu kurumlar dinden bağımsızlaşarak özerklik kazanır ve kendi norm ve ilkelerini geliştirir. Dinî kurumların sorumluluğunda bulunan rol ve görevler, devletin veya özel teşebbüslerin kontrolüne geçer. Din aşama aşama kamusal hayatın dışına itilir. Din-devlet işleri birbirinden ayrılır. Din yavaş yavaş siyaset sahnesinden uzaklaşarak kendi küçük özerk alanına çekilir; mabette, özel hayatta ve vicdanlarda yaşamaya mahkûm bırakılır. Hatta çoğu zaman bu özerk alanın bile yönetici elitler tarafından denetim altına alındığı görülür.

Sekülerleşme yalnızca siyasal ve kamusal boyutta tezahür etmez; kültürü de derinden etkiler. Sanat, edebiyat, müzik, sinema, yayıncılık ve medya gibi alanlarda sekülerleşmenin izleri açıkça görülür. Estetik anlayışta ve değerler dünyasında dinî referansların yerini rasyonalite, statü, başarı, mutluluk ve haz gibi dünyevî hedefler almaya başlar. İnsanların üretim ve tüketim alışkanlıkları, sosyal ilişkileri ve aile bağları giderek seküler ideolojiler doğrultusunda şekillenir. Kültürel unsurların sekülerleşmesi ölçüsünde kutsal olan yavaş yavaş hayatın dışına itilir. Hayat, âdeta “Allah yokmuş gibi” yaşanır. Böylece dinin, gündelik kararlar ve toplumsal mekanizmalar üzerindeki yönlendirici gücü zayıflar. Dinî motif ve değerlerin yerini zamanla seküler motif ve değerler alır. Neticede insanlar, dinî norm ve değerlerin geri plana itildiği seküler bir atmosfer içinde yaşamaya başlarlar.

Sekülerleşmenin en kritik boyutu ise bireyin bilincinin sekülerleşmesidir. Yani insanların dünyayı algılayış biçimlerinin, zihniyetlerinin, hayat tarzlarının ve gündelik alışkanlıklarının seküler paradigmaya göre şekillenmesidir. Zira fertler inanç ve değerlerini korudukları sürece dinin kurumsal güç kaybı kısmen telafi edilebilir; çünkü sosyal yapılar insanlar tarafından yeniden inşa edilebilir. Fakat sekülerleşme dışsal boyutta değil, zihinsel düzeyde gerçekleştiğinde telafisi son derece güçtür. Sekülerleşmiş bir bilinç, insana, varlığa ve değerlere farklı bir perspektiften bakmaya başlar; dinî sembol ve metaforlarla düşünmeyi ve dinî açıklamalara başvurmayı gerekli görmez. İlgi ve yönelimler ahiretten dünyaya kayar; bu dünyada elde edilecek fayda ve hazlar uhrevi beklentilerin önüne geçer. Böylece bireylerin anlam haritaları, hedefleri ve öncelikleri köklü bir değişime uğrar. Yeme-içme, giyinme, aile kurma, seyahat, eğlenme ve alışveriş gibi gündelik pratikler artık dinî referanslarla değil, bireysel tercihler ve dünyevî motivasyonlarla şekillenir.

Dinin Sekülerleşmesi

Seküler bir paradigmaya sahip zihinler, dini de sekülerleştirme eğilimindedir. Zira onlar dine kendi perspektiflerinden bakar ve kutsal metinlere kendi zihniyetlerine göre anlam yüklerler. Kur’ân’ın emir ve yasaklarını, toplumun taleplerini karşılayacak şekilde yeniden yorumlarlar. Böylece dinî inanç ve pratikler, özgün anlam ve bağlamlarından koparılarak dünyevî ihtiyaçlara, bireysel tatminlere ve toplumsal beklentilere uyarlanır. Din, aşkın ve ilahî bir hakikati temsil etmekten ziyade; kimlik inşasının, sosyal aidiyetin veya bireysel huzur arayışının aracı hâline gelir. İbadet ve taatler manevî derinlikten ziyade folklorik bir gelenek olarak icra edilir; dinî sembol ve şiarlar nostaljik bir objeye dönüşür; dinî inanç ve pratikler ise zamanla metalaşır. Neticede sekülerleşmiş bir zihin, dini özünden uzaklaştırarak onun içini boşaltılır, doğasını değiştirir.

Sekülerleşmenin yoğunlaştığı toplumlarda deizm, ateizm, agnostisizm ve nihilizm gibi itikadî problemler giderek artar. İnanç esaslarına dair şüpheler yaygınlaşır. Allah telakkisi değişime uğrar. Allah-âlem ilişkisine dair yanlış bakış açıları gelişir. İnsanlar dine ve dinî meselelere karşı ilgisiz ve kayıtsız kalmaya başlar. Ahiret inancı zayıflar ve dikkatler dinin daha çok dünyevî boyutlarına yönelir. İbadetler bile dünyevî beklentilerin aracı hâline gelir. Günahlar karşısında duyarsızlık artar, ibahiyeci bir anlayış yaygınlaşır, dinî ve ahlakî sınırları muhafaza etmek giderek güçleşir. Şeaire duyulan hürmet azalır. Din dili gündelik konuşmalardan çekilir. Böylece din, hayatın merkezinden çevresine itilerek toplumsal bilinçte giderek silikleşir.

Bireysel ve Toplumsal Çözülme

Dünya, modern dönemlerde sekülerleşme süreciyle birlikte yeni bir evreye girdi. Önemli olan, Müslümanlar olarak bugün ne kadar sekülerleştiğimiz değildir, nasıl bir yola girdiğimiz ve hangi istikamete yöneldiğimizdir. Eğer gidişat değişmezse dinin önündeki uçurum gelecek yıllarda daha da derinleşecek, din ile hayat arasındaki bağlar kopacak, dinin toplumsal hayattaki  etkisi zayıflayacaktır. Dünya artık eski dünya olmayacağı gibi insan da aynı insan olmayacak; sekülerizm her şeye dokunacak, her şeyin rengini ve desenini değiştirecek. Bu değişimin en başında ise insan bilinci ve din yer alacaktır. İnsanlık var oldukça din de var olacak, ancak özünü ve aslî konumunu korumakta zorlanacaktır.

Dine mesafeli kesimler, seküler dünyanın gelişini âdeta bir bayram havasında karşıladılar. Modern bilimin metafizik düşünceleri devre dışı bırakmasını büyük bir ilerleme olarak gördüler. İnsanın bütün dinî otoriteleri reddederek kendi hayatına dair kararlarını tek başına alabilmesini olgunluk saydılar. Her sınırı kaldırıp arzu ve heveslerini diledikleri gibi tatmin etme düşüncesi onlara büyük bir keyif verdi. Yetki ve gücün kendilerinde olduğunu vehmettikçe egoları şişti. İlim ve tekniğin gelişmesine bağlı olarak varlığa ve tabiata istedikleri gibi müdahale edebileceklerini düşündükçe kendilerini -haşa- birer tanrı gibi görmeye başladılar.

Bununla birlikte, akıl ve hayat üzerindeki metafizik denetimin kalkması, ilgilerin öte dünyadan bu dünyaya yönelmesi insanlığı daha huzurlu ve mutlu etmedi. Dinî destekten yoksun kalan insan, bir süre sonra toplumsal destekten de mahrum kaldı. Sığınaksız ve dayanaksız kalan birey, yaşamına dair rasyonel tercihler yapamadı, kendi ayakları üstünde duramadı. Allah’ın hükmüne boyun eğmek istemeyen insan, bu kez devlete, büyük kurum ve şirketlere boyun eğmek zorunda kaldı. Ya da arzu ve isteklerinin, ekranların, tuşların, teknolojinin esiri oldu. Böylece daha pasif ve edilgen hâle geldi. Hiçbir kısıtlama ve sınırlama olmadan dünyanın haz ve nimetlerinden faydalanmaya çalışsa da dünya onu tatmin etmedi, açlığını gidermedi. Günümüzdeki intihar oranları, bağımlılıklar, psikolojik hastalıklar, stres, depresyon ve tükenmişlik sendromu bunun en büyük göstergesidir.

Modern bilimin insanlığa sunduğu teknolojik yeniliklerin yaşamı kolaylaştırdığı, insanlığa daha müreffeh bir hayat sunduğu tartışmasızdır. Bununla birlikte, bütün metafizik referansları reddeden mekanik ve determinist bir dünya algısı, varlık ve tabiatın gizem ve büyüsünü bozdu, ona dair mistik, şiirsel ve sanatsal ilhamların önünü kesti. Kutsaldan arındırılmış bir dünyanın tadı kaçtı, heyecanı ve anlamı kayboldu, hayatın her şeyi yavanlaştı. İnsanla varlık arasındaki sıcak ve samimi ilişki koptu, her şey yabancılaştı. Varlığa bakıştaki bütünlük algısı dağıldı, varlıkla birlikte zihinler de parçalandı.

Değerlerin ve ahlâkın sekülerleşmesi, her alanda yozlaşmayı da beraberinde getirdi. Fıtrata aykırı yollar tutuldu. Hayat üretim-tüketim kıskacına sıkıştı. Topluma pragmatist ve hedonist bir kültür hakim oldu. İnsanlar arası ilişkilerde dünyevî menfaatler belirleyici olmaya başladı. Güven duygusu  ve sosyal dayanışma zayıfladı, aile bağları koptu.

Dinî norm ve değerlerin etkisini yitirdiği yapı ve kurumlar toplumu ıslah edemedi, çatışmaları önleyemedi, problemleri çözemedi, adalet ve huzur getiremedi. Hayatın her alanında çatışma hakim; bireyin iç dünyasında başlayan çatışmalar, ailede, sosyal hayatta, devlet yönetiminde ve uluslararası ilişkilerde sürüp gidiyor. Boşanmalar hızla artıyor, aileler çözülüyor. Kapitalist iktisadi yapının getirdiği refah, büyük ölçüde azınlığa kalıyor; çoğunluk ise mahrumiyet ve acı yaşıyor.

Seküler Dünyada Dindar Kalabilmek

Bu tablo bize gösteriyor ki sekülerleşme yalnızca dinin kurumsal alanını daraltmakla kalmıyor; ahlâkî normları, bireysel huzuru, toplum dokusunu ve medeniyetin değerler sistemini de sarsıyor. Modern çağın sunduğu imkânlar ne kadar parlak görünürse görünsün, anlamdan yoksun, kutsaldan arınmış, değerlerden uzak bir hayat insanı mutlu etmiyor. İnsan ancak aşkın varlıkla bağ kurabildiğinde, varlığı bütüncül görebildiğinde ve kendisini sınırlı bir benlikten çıkarıp daha büyük bir hakikatin parçası kılabildiğinde itminan ve huzura kavuşabilir.

Dolayısıyla sekülerleşmenin bizi sürüklediği boşluk, yabancılaşma, anlamsızlık, parçalanmışlık ve yalnızlık gibi sorunlar karşısında yeniden dinin özünü, hakikatini ve insanı dönüştürücü gücünü keşfetmek ve hayatın merkezine taşımak zorundayız.

İnsanın içinde yetiştiği çevre ve atmosferin onun üzerindeki etkisi çok büyüktür. İnsan, kolay etkilenen bir varlıktır. Modern kültür, kendi değerlerini kabul ettirme noktasında son derece baskıcıdır ve bunu hayata geçirebileceği güçlü araçlara sahiptir. Böyle bir dünyada iki temel görev öne çıkıyor: Birincisi, kendimizi ve neslimizi seküler kültürün din dışı propagandasına karşı koruyabilmek. İkincisi ve daha zoru ise var olan atmosferi dinî motif ve çizgilerle dönüştürebilmektir. Yani, modern insanın sürekli temas hâlinde bulunduğu araç ve platformlarda var olabilmek ve kendi sesimizi duyurabilmek.

Bütün bunların yanı sıra dini, kültürün içine taşımak, kültürel dokuyu dinî sembol, değer ve unsurlarla besleyip zenginleştirmek gerekiyor. Sanat, müzik, edebiyat, sinema ve bilim alanları ilahî mesajın ses ve soluğunu duyurabilmelidir. Bilimler varlığın sırrını çözdüğü kadar, var edenden de haber verebilmelidir. Dinî kavram ve değerler, oldukça sekülerleşen günlük konuşma diline yeniden kazandırılmalıdır. Yemek kültüründen düğün ve cenaze merasimlerine kadar hayatın bütün alanlarında dinin geleneksel formları yaşatılmalıdır. İnsanlar oturup kalktığı her yerde kutsala dair bir iz bulabilmelidir.

Çocuklara dinî değerleri aşılamanın en pratik yolu, bize ait kültür kotlarını yaşadığımız çevreye ve mekânlara nakşedebilmektir. Çocuğun teneffüs ettiği havada inanç kokusu olmalı, kulağına çarpan sözlerde tesbih, şükür ve hamd yer almalı, birlikte vakit geçirdiği insanlar ona sorumluluk şuuru aşılamalıdır. Dinî motif ve öğeleri, çocuklar için yazdığımız masal ve hikayelere, yaptığımız oyunlara, çektiğimiz çizgi filmlere yedirebilmeliyiz. Çocuk, hayatın içinde her daim inanca dair öğelerle karşılaşmalı, Allah düşüncesiyle tanışmalıdır. Dini sadece anne-babasından veya din adamlarından öğrenmemeli, dokunduğu, temas ettiği her şey ona dini ve inancı konusunda bir şeyler öğretmelidir. Aksi takdirde onları, çepeçevre kuşatıldığımız seküler dünyanın maddeci, hazcı ve pragmatist kültürünün acımasız eline bırakmış oluruz.

İslâm bütün bir hayatı düzenlemek için gelmiştir; ne vicdanlara hapsedilebilir ne de mabetlere. Dolayısıyla uzun asırlar boyunca arası açılmış olan hayat ile dini yeniden buluşturmak ve hayatın içindeki bütün faaliyet alanlarında onu referans almak gerekir. Çünkü hayatta imtihan ve sorumluluğun olmadığı din dışı özerk bir alan yoktur. Müslüman hangi işi yaparsa yapsın, neyle meşgul olursa olsun, dinî kimliğini dışarıda bırakamaz. Ahlakımızı şekillendiren, hayatımıza yön veren, anlam ve hedef tayin eden dindir.

Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***

Previous Post

Piyasalar İçin Kritik Hafta… Bu Üç Tarihe Dikkat!

Next Post

Avukatından açıklama: “Kemal Kılıçdaroğlu ile ‘kurultay’ davasının hiçbir ilgisi yok”

SG

SG

Next Post
Kemal Kılıçdaroğlu: 20 Temmuz sivil darbesiyle Meclis feshedilmiştir

Avukatından açıklama: “Kemal Kılıçdaroğlu ile ‘kurultay’ davasının hiçbir ilgisi yok”

  • Trending
  • Comments
  • Latest
Financial Times'dan Sedat Peker yorumu: Türkiye'yi şaşkına çevirdi

Financial Times’dan Sedat Peker yorumu: Türkiye’yi şaşkına çevirdi

30 Mayıs 2021
Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

Sedat Peker, Rubicon’u geçti mi?

9 Haziran 2021
15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

15 Temmuz’un gizemli ismi MİT görevlisi Sadık Üstün ve faaliyetleri

9 Ekim 2021
11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

11 yılda 43 yabancı şirket Türkiye’yi terk etti

6 Temmuz 2021
Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

0
Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

Sirte neden herkesin kırmızı çizgisi?

0
Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

Ekonomik kriz erken seçimi zorluyor

0
Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

Tutuklu Altı Gazetecinin Yargılanmasına Başlandı

0
Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

15 Eylül 2025
Milli Dayanışma Komisyonu'nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

Milli Dayanışma Komisyonu’nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

15 Eylül 2025
Barış Alper Yılmaz'a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

Barış Alper Yılmaz’a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

15 Eylül 2025
Erol İmralı’daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, ‘ara dönem yasaları’ çıkarılmalı

Erol İmralı’daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, ‘ara dönem yasaları’ çıkarılmalı

15 Eylül 2025

Son Haberler

Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

15 Eylül 2025
3
Milli Dayanışma Komisyonu'nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

Milli Dayanışma Komisyonu’nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

15 Eylül 2025
3
Barış Alper Yılmaz'a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

Barış Alper Yılmaz’a İlgi Bitmek Bilmiyor! Yine Geliyorlar

15 Eylül 2025
3
Erol İmralı’daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, ‘ara dönem yasaları’ çıkarılmalı

Erol İmralı’daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, ‘ara dönem yasaları’ çıkarılmalı

15 Eylül 2025
4

Kur Bilgileri

Exchange Rate TRY: Pts, 15 Eyl.

Takip Edin

Kategoriler

  • 15 Temmuz
  • Bilim ve Teknolji
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Genel
  • Görüş & Analiz
  • Güncel
  • İnsan Hakları
  • Kültür – Sanat
  • Kürt Meselesi
  • Politika
  • Sağlık
  • Spor
  • Yaşam
Görüş & Analiz Gönder

Son Dakika

Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

Kurultay kararı sonrası Özgür Özel, Adnan Yücel’in bir şiirini paylaştı: Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz

15 Eylül 2025
Milli Dayanışma Komisyonu'nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

Milli Dayanışma Komisyonu’nda Bu Hafta Akademisyenler ve STK Temsilcileri Dinlenecek

15 Eylül 2025
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş

No Result
View All Result
  • Ana Sayfa
  • Haberler
  • İnsan Hakları
  • 15 Temmuz
  • Kürt Meselesi
  • Görüş & Analiz
  • Gizlilik politikası

© 2020 Serbest Görüş