Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi 2024 yılında yüzde 3,3 büyüdü. Kişi başına gelir 15 bin doların üzerine çıktı. Tablo ilk bakışta oldukça olumlu görünüyor. Peki bu büyüme ne kadar sağlıklı?
Prof. Dr. Hakan Kara’ya göre, tablo sağlıklı ve sürdürülebilir değil. Çünkü büyüme, üretim ve ihracattan çok iç tüketime ve ithalata dayanıyor. Yani ekonomi büyürken, ülkenin dışa bağımlılığı artıyor ve üretim gücü zayıflıyor. Daha basit bir ifadeyle ekonomi kâğıt üzerinde büyüyor ama bu büyüme daha çok ithalat, perakende ve hizmet sektörlerinden kaynaklanıyor. Üretim ve ihracatın katkısı azalıyor; dolayısıyla büyüme dışa bağımlı ve kırılgan bir yapıya kayıyor.
Rakamlar da Hakan Kara’yı doğruluyor, ekonominin büyüdüğünü ama ihracatın katkısının düşük, ithalat ve iç talebin katkısının yüksek olduğunu gösteriyor. Yani Hakan Kara’nın “ithalat, perakende ve hizmete dayalı büyüme” tespiti açıklanan verilere uyuyor. Bu tablo, ihracata dayalı dengeli büyümeden uzaklaşıldığını; büyümenin daha çok iç talep ve ithalat üzerinden oluştuğunu ortaya koyuyor.
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, konuyla ilgili paylaşımında şu uyarılarda bulunuyor:
Büyüme yüksek çıktığı için sevinelim mi üzülelim mi?
Şahsen sürdürülebilirliği önemseyen biri olarak kaygılandım.
Çünkü enflasyonla mücadele programının temel açmazı tekrar kendini gösterdi.
Büyümeden feragat etmeden enflasyonu düşürmeye çalışıyoruz. Kısa vadede yüksek faiz, sermaye girişleri ve TL’nin reel değerlenmesi ile bu mümkün gibi görünebilir…
Ancak bu süreçte kamu maliyesi, kurumsal ve yapısal iyileştirmeleri ihmal ediyoruz. Bu da faizlerin uzun süre yukarıda asılı kalmasına TL’nin daha uzun süre baskılanmasını zorunlu kılıyor.
Böyle bir politika bileşimi ile büyümenin kompozisyonu arzu edilen yönde gitmiyor, yağ yakalım derken kas yakıyoruz.
İhracat ve üretimi vururken ithalat, perakende ve hizmeti destekleyen bu strateji pek sürdürülebilir görünmüyor.
Çözüm?
Verimsiz kamu harcamalarının kısılması, adil ve kapsayıcı vergi reformu, güven artırıcı hukuki ve kurumsal düzenlemeler, hizmetlerde rekabet artırıcı önlemler, konut ve tarımda arz yönlü tedbirler ve böylelikle daha fazla faiz indirimi için alan açılması.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***