Serbest Görüş Haber Merkezi
Antalya Meslek Odaları, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımının, bilimsel verilerden uzak, mühendislik ilkelerine aykırı, kamu kaynaklarını israf eden ve hukuki temelden yoksun bir şekilde yürütüldüğünü belirterek, “Kamu kaynaklarının doğru ve şeffaf kullanılmasını, bilimsel ve mühendislik raporlarının dikkate alınmasını ve kültürel mirasımızın korunmasını, ısrarla talep ediyor, sürecin takipçisi olacağımızı duyuruyoruz” açıklamasını yaptı.
Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu, İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nde, yıkımına başlanan Antalya Arkeoloji Müzesi’ne ilişkin basın açıklaması yaptı.
Açıklamada, 2014’te Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yenilenmesinin gündeme geldiği, mevcut yapıya ek olarak yeni bir müze projesi için ihale yapıldığı ve yaklaşık 350 bin TL bedelle proje hazırlatıldığı aktarıldı.
Müzenin, 2020 ve 2021 yıllarında deprem riski taşıdığı yönünde kamuoyuna yansıyan söylemler bulunsa da bu tarihlerde yapılan çalışmaların tam anlamıyla deprem performans analizi raporu olmadığının defalarca meslek odaları tarafından açıklandığı belirtilen açıklamada, buna rağmen Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün ve bakan yardımcısının 8 Temmuz 2025 tarihli kararıyla Antalya Arkeoloji Müzesi’nin 16 Temmuz 2025’te ziyarete kapatıldığı, akabinde taşınma işlemlerinin başladığı anlatıldı.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“22 Temmuz 2025 tarihinde Antalya Valisi Sayın Hulusi Şahin ile yapılan görüşmede, tarafımızca ‘raporun olmadığı’ açıkça ifade edilmesine rağmen, yetkililer ‘rapor vardır ve Antalya Müze binası risklidir’ demişlerdir. Ancak 4 Eylül 2025 tarihinde bizlerle paylaşılan raporun teknik bölümünde, saha çalışmalarının 7 Temmuz 2025 tarihinde başladığı belirtilmekteydi. Dolayısıyla o toplantıda Vali Bey’e ve kamuoyuna yetkililer yalan söylemiştir. 7 Ağustos 2025’te Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı’nın katılımıyla Kaleiçi’nde gerçekleştirilen toplantıda, Prof. Dr. Sabahattin Aykaç tarafından hazırlanan rapor kamuoyuna ilk kez sunulmuştur. Ancak raporun alelacele hazırlandığı, ciddi eksikler ve teknik hatalar içerdiği görülmüştür. 4 Eylül 2025’te Antalya Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü tarafından İnşaat Mühendisleri Odası’na gönderilen raporun, hem inşaat mühendisliği hem de jeoloji mühendisliği açısından yönetmeliklere uygun hazırlanmadığı görülmüş ve kamuoyuna bu yönde bilgilendirme yapılmıştır. Ayrıca raporu hazırlayan inşaat mühendislerinin uygun rapor hazırlamadıkları gerekçesiyle haklarında disiplin süreci başlatılması için İnşaat Mühendisleri Odası nezdinde girişimde bulunulmuştur.
Teknik ve mali çelişkiler
4 Eylül’de İnşaat Mühendisleri Odası ile paylaşılan raporda, müze kampüsünün 11 bloktan oluştuğu ve her bir blok için çalışma ile modelleme yapıldığı belirtilmiştir. Ancak 2002’de inşa edilen ek bölümün bodrum, zemin ve asma kattan oluşmasına, ayrıca müzenin bazı kısımlarının bodrumlu veya zemin artı bir kat olarak biliniyor olmasına rağmen, rapordaki tüm modellemeler tek katlı olarak yapılmıştır. Bu durum, saha çalışmasının doğru ve yeterli şekilde gerçekleştirilmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Zemin Etüdünde sondaj derinlikleri çoğunlukla 7 metre civarında bırakılmış, yalnızca birkaç kuyuda 15 metreye ulaşılmıştır. Oysa bu ölçek ve önem sınıfındaki yapılarda daha derin sondaj zorunludur. Sondaj logları imzasızdır, tarih ve koordinat bilgileri içermemektedir. Bu durum sahada çalışmanın gerçekten yapılıp yapılmadığını tartışmalı hale getirmektedir.”
“Yıkım ciddi kamu zararı”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2025 yılı yapı yaklaşık birim maliyetlerine göre, müze ve benzeri yapılar için metrekare başına maliyetin 39 bin 500 TL olarak hesaplandığı ifade edilen açıklamada, “Buna göre, 2002 yılında yapılmış olan ve yaklaşık 4 bin 500 metrekare kapalı alana sahip ek bina, bugünkü değerlerle yaklaşık 180 milyon TL maliyetle inşa edilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla bu yapının da yıkılması ciddi bir kamu zararı oluşturmaktadır. Mevcut müze 13 bin 500 metrekare iken, yeni yapılacak müzenin 18 bin 500 metrekare olacağı açıklanmıştır. Yalnızca 5 bin metrekarelik bir artış için 3–3,5 milyar TL harcanacağı belirtilmektedir. Oysa Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2025 yılı yapı yaklaşık birim fiyatlarına göre 18 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir müze yapısının maliyeti yaklaşık 730 milyon 750 bin TL’dir. Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın açıkladığı 3–3,5 milyar TL’lik öngörülen maliyet ile resmi birim fiyatlara göre hesaplanan maliyet arasındaki bu devasa farkın hangi gerekçelere dayandığı belirsizdir. Kamuoyuna bu farkın nedenlerinin şeffaf bir şekilde açıklanması gerekmektedir” denildi.
Hukuka ve kamu yararı ilkesine aykırılıklar
Anka’nın aktardığına göre, açıklamada, sürecin başından beri şeffaf yönetilmediği, 4 Haziran tarihinde yapıldığı belirtilen ‘Antalya Müze Yapımı ve 1.Etap Eser Taşıma İşi’ ihalesinin nerede ilan edildiği, hangi usulde yapıldığının belli olmadığı savunuldu. Böyle büyük bir ihalenin EKAP sistemine yüklenmediği, müzenin tehlikeli olduğuna ve yıkılması gerektiğine dair hiçbir idari işlemin mahkeme dosyalarına sunulmadığı, müzenin, 16 Temmuz 2025’te kapatıldığı, deprem performans analizinin ise 23 Temmuz 2025 tarihli olduğu aktarılan açıklamada, Baro ve yurttaşlar tarafından, olaya ilişkin açılan davalarda mahkemelerin de yürütmeyi durdurma kararı vermediği hatırlatıldı. Açıklamada, şöyle devam edildi:
“13 Eylül 2025 gecesi, yoğun bir toz, duman ve ses eşliğinde hem halk sağlığını hem iş güvenliğini hiçe sayarak, ayrıca 15 Mayıs–15 Ekim günleri arasında inşaat faaliyetlerini yasaklayan genelgeye rağmen müzenin yıkımına başlanmıştır. Yıkım sırasında olması gerekli ‘yıkım belgesi ve asbest raporunun’ varlığı ortaya konulmamıştır. Yurttaşların başvuruları dahi sonuçsuz ve cevapsız bırakılmış, bu konuda Muratpaşa Belediyesi, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğüne ayrıca CİMER’e dilekçeler verilmesine rağmen halk sağlığı hiçe sayılmıştır. Yıkım, ‘yangından mal kaçırır’ gibi alelacele yapılmış, kamu vicdanında derin bir yara açmıştır. Geçerli bir deprem performans analizi raporu olmadan yıkıma onay verilmesi, güçlendirme imkanı varken bunun araştırılmaması, başlı başına kamu zararının oluşmasına neden olmuştur. Güçlendirme imkanı varken, Müzenin içindeki arkeolojik eserlerin taşınması, hem arkeolojik eserleri taşınma sırasında riske sokan, hem de taşınma sırasında ek maliyetle kamu zararına yol açan maliyetlerdir. Mimarlar Odası Genel Merkezi ve Serbest Mimarlar Dernekleri Federasyonu açıklamalarında Antalya Arkeoloji Müzesinin Cumhuriyet dönemine ait mimari özellikleri ve bunun tescil edilmesi gerektiği açıklamaları ve açılan davalar yok sayılmıştır.
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımı; bilimsel verilerden uzak, mühendislik ilkelerine aykırı, kamu kaynaklarını israf eden ve hukuki temelden yoksun bir şekilde yürütülmüştür. Biz Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu olarak kamu kaynaklarının doğru ve şeffaf kullanılmasını, bilimsel ve mühendislik raporlarının dikkate alınmasını ve kültürel mirasımızın korunmasını, ısrarla talep ediyor, sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”
Gazi Üniversitesi’nden Antalya Arkeoloji Müzesi raporuGazi Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda, 1972’de açılan Antalya Arkeoloji Müzesi’nin taşıyıcı sisteminin kritik ölçüde yetersiz olduğu, beton kalitesinin yönetmeliklerde bulunmayan seviyede çıktığı ve yapının mevcut haliyle hem can güvenliği hem de eser güvenliği açısından ciddi risk taşıdığı tespit edildi. Üniversite tarafından hazırlanan Deprem Performans Analizi Raporu’nda, müzenin taşıyıcı sisteminin kritik ölçüde yetersiz olduğu, betonarme perdelerin “yok denecek kadar az” bulunduğu, kolonların ise kısa ve dayanıksız yapısı nedeniyle depremde parçalanma ihtimalinin yüksek olduğu belirtildi. Yapılan hesaplamalarda beton kalitesinin ortalama “C7” seviyesinde çıktığı, bu değerin mevcut yönetmeliklerde dahi yer almadığı kaydedildi. Raporda kolonlarda yoğun korozyon ve ayrışma gözlendiği, yapının betonarme bir bina davranışı göstermesinin mümkün olmadığı ifade edildi. Güçlendirme seçeneğinin teknik ve ekonomik açıdan uygun olmadığı vurgulanarak, müzenin ömrünü tamamladığı ve olası bir depremde ayakta kalmasının neredeyse imkânsız olduğu aktarıldı. |