Bu haberi bir hafta önce Saros Araştırma Şirketinin sahibi Burhan Eptemli’nin bir X paylaşımından öğrendim.
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu ve üç ilçe başkanı AKP’ye geçiyormuş…
O gün kendisiyle yazışmamızda, “Böyle bir şeye zerre kadar ihtimal vermiyorum” demiştim.
23 yıldır CHP rozeti taşıyan, karşılıklı zeybek oynadığım kadın
Özlem Çerçioğlu…
Tanıdığım Egeli bir siyasetçi…
İzmir’in bile yapamadığını yapıp, Aydın’ı baştan “yılbaşı” ışıklarıyla donatan modern kadın…
AKP’nin seçim kazandığı 2002’de siyasete girmiş, o yıl CHP’den milletvekili seçilmiş, 23 yıl CHP rozeti taşımış bir kadın.
Kuşadası’nda karşılıklı zeybek oynamışlığımız, yere diz vurmuşluğumuz var…
“Nasıl olur böyle bir şey?” diyorum…
CHP’ye verilmiş yüzde 50 oyla seçilmiş bir başkan
Üstelik;
31 Mart günü, yakasındaki CHP rozeti ile Aydın halkının yüzde 50 oyuyla seçilmiş bir başkan.
Diyebilir ki “Bu CHP’nin değil, benim oyum…”
Diyemez…
Belediye Meclisi seçiminde CHP 300 bin oy almış.
AKP ise 130 bin…
Neredeyse üç katı fazla…
İnsanlar ona oy vermiş ama yakasında taşıdığı CHP rozetine oy vermiş.
Özlem Çerçioğlu
Nasıl çıkacaksın yılbaşında ışıklandırdığın o caddelere?
Nasıl çıkacaksın her yılbaşında ışıklandırdığın Atatürk Meydan’ına, Adnan Menderes Caddesi’ne…
Ne oldu da CHP’nin bütün büyükşehirlerde oylarını her gün yükselttiği, AKP’nin ise Ege’de Manisa’yı, Denizli’yi bile kaybettiği bir dönemde, AKP’ye geçiyorsun?
Ne sıkıntı olabilir?
O nedenle “Mümkün değil geçmez” demiştim.
Yanılmışım…
Meğer büyük bir sıkıntısı, daha doğrusu korkusu varmış.
Bu parti rozetini hepimizin Cumhurbaşkanı mı takacak?
Bugün büyük bir ihtimalle Çerçioğlu’nun yakasına rozeti bizzat Cumhurbaşkanı takacak.
Yani o parti rozetini, “Bütün Türkiye’nin, hepimizin Cumhurbaşkanı” takacak…
O nedenle, “O rozeti siz takmayın. Bırakın bir parti yöneticisi taksın” diyorum…
Çünkü bu rozet Türkiye tarihine çok kötü bir “milat” olarak geçecek…
Bu öyle bir “Güneş Motel olayı” değil…
Sıradan bir parti değiştirme olayı hiç değil…
Tarihimize “Topuklu Efe Vakası” olarak geçecek
Bu rozet, tarihimize “Topuklu Efe Vakası” olarak geçecek çok kötü bir siyasi dönemin başlangıcı olacak.
Çünkü sadece siyasetin ahlakî yanıyla ilgili değil.
Aynı zamanda Türk adalet ve yargı sisteminin temellerini sarsacak bir gelişmenin ilk işareti bu rozet…
Gelin, otopsi masasında bir siyasi ve adli tıp incelemesi yapalım.
“Partiye katıl, hapisten kurtul”
(*) BİR: İtirafçının durumu…
Aydın’da yerel basında çıkan yazılara göre;
İddia o ki, bu olayın altında da Türkiye tarihinin en tuhaf “itirafçısı” Aziz İhsan Aktaş var.
Bu “asrın itirafçısı” zat, Aydın Belediyesi’nden de 4 ihale almış.
Bu ve başka bazı ihaleler hakkında Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında yürütülen iddialarla ilgili soruşturmalar birden raflardan indirilmiş.
Topuklu efe AKP’den bir nevi “sığınma talebinde” bulunmuş
(*) İKİ: Özlem Çerçioğlu’nun korkusu…
Aydın’da konuşulan o ki;
Çerçioğlu, artık “itirafçılıktan”, “seri tetikçiliğe” terfi eden Aktaş’ın kim bilir kaçıncı vukuatı ile içeri alınacağından ve aile şirketlerine el konulacağından korktuğu için “AKP’den sığınma talebinde” bulunmuş.
AKP’den alınan 473 ihaleye laf yok, CHP’nin 121 ihalesine hapis
(*) ÜÇ: Mevcut durum analizi…
Aydın yerel basınında bu iddiaları okuduğum an tüylerim dondu.
Dönemin, delil bulunamayan her soruşturmanın kıdemli “çilingir itirafçısı” Aziz İhsan Aktaş bugüne kadar 594 kamu ihalesi almış.
Bunun 473’ü AKP’li belediyeler ve iktidarın kontrolundaki kamu kurumlarından alınmış.
CHP’li belediyelerden aldığı ihale sayısı 121…
Ancak bugüne kadar AKP’li belediyeler ve kamu kurumlarınca verilen ihaleler hakkında tek dava açılmamış, kendisinden onlarla ilgili itirafçılık istenmemiş.
“Rüşvet almadım” diyen hapiste; “Verdim” diyen evinde
(*) DÖRT: Bu da şu kanaatin oluşmasına neden olmuştu:
“Aynı adama AKP ve kamu yönetimi ihale verirse dava açılmaz; CHP’li belediye verirse dava açılır, hapse girersin.”
En tuhafı da “Rüşvet almadım” diyen, aldığı henüz iddia bile edilmeyenler hapiste, “Verdim” diyen adam akşam evinde ayaklarını uzatıp televizyonunu seyrediyor ve muhtemelen “Yarın bir itirafla hangi CHP’li başkanı yakacağım” diye talimat bekliyor.
Şimdi bu “transfer” bu yaygın kanaati daha da pekiştirmeyecek mi?
Bu da zaten itibarı diplere düşmüş yargı ve adalete yeni bir darbe olmayacak mı?
Bu rozetten sonra Çerçioğlu bir sabah 6’da evinden alınmayacak mı?
(*) BEŞ: Adalet Bakanı ve savcıları ilgilendiren yanı…
Tabii asıl, bu davaları yürüten savcılar ve bu davalar için “hukukidir” diyen Adalet Bakanı bu transferi nasıl değerlendiriyor, onu merak ediyorum.
Acaba rozet işlerini kolaylaştıracak mı, zorlaştıracak mı…
Mesela;
Başka başkanları aynı ihaleyi almış itirafçının sözleri ile içerde tutup yargılamaya devam ederken, AKP’ye iltica eden Özlem Çerçioğlu’nun sabah saat 6.00’da 200 polisle kapısını çalan olacak mı?
Adalet Bakanı ve savcılar, “Bunlar hukuki davalardır, tarafsız yargı işini yapıyor” derken inandırıcılıkları zedelenmeyecek mi…
Bu rozetten sonra adalete güven iki üç basamak daha inerse şaşırmam
(*) ALTI: Beni ilgilendiren yanı… İlk tahmin…
Onların değerlendirmesini bilemem, ama benim tahminim şu:
Temmuz ayında halkın gözündeki itibarı 6 puan daha düşen adalet ve yargı, bu rozetten sonra, ağustos ve eylül aylarında iki üç basamak daha inerse benim için şaşırtıcı olmayacak.
Bana göre bugün takılacak rozet, bütün “itirafçıları”, AKP’li olmayanlara karşı “tetikçi” ve “iftiracı” görüntüsüne düşürecek.
Muhalefetin, “savcı ve hakimlerin iktidardan talimat aldığı” iddialarına güç katacaktır.
Vatandaş size soracak: Özlem Hanım kendinizden emin değil misiniz?
(*) YEDİ: Olayın bir de Özlem Çerçioğlu’nu ilgilendiren tarafı var.
Bugün başta İstanbul’un seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanları olmak üzere birçok ilçe belediye başkanı “itirafçıdan” korkmadan, göğüslerini gere gere içeri girdiler ve kendilerini nasıl savunduklarını TRT’de yayınlanan duruşmalarda da göreceğiz.
O insanlar, kendilerine güveniyorlar ve kendini kurtarmak için, oyunu aldığı vatandaşın siyasi tercihine ihanet etmeden hapislere gidiyorlar.
Oyunu CHP’ye veren vatandaş şimdi size soracak:
“Özlem Hanım sizdeki bu telaş neden?
Yoksa onlar kadar emin değil misiniz kendinizden…”
Özgür Özel-Özlem Çerçioğlu
Bu rozet Çerçioğlu’nu kurtarır ama AKP’yi kurtarmayacaktır
(*) SEKİZ: Bu rozetin AKP’yi ilgilendiren tarafı da şu.
İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanı ve öteki CHP’li başkanlara karşı açılan davaların tamamen AKP’nin 31 Mart hezimetinin intikamı olduğu yolunda kamuoyunda oluşan inanç daha da yerleştirecektir.
“AKP’ye geç, davan sıfırlansın” anlamına gelecektir bu rozet.
19 Mart darbesi, 15 milyon nüfuslu İstanbul’un yüzde 52 oyla seçilmiş belediye başkanının oylarının yargı yoluyla elinden alınması anlamına geliyordu.
Siyaset ve itirafçı mühendisliği AKP’nin aşağı inişini durduramaz
(*) DOKUZ: Rozetin vatandaşı ilgilendiren yanı…
Özlem Çerçioğlu’nun bu yatay geçişi ise Aydın’da CHP’ye oy veren vatandaşın oylarının “siyaset ve itirafçı mühendisliği” ile elinden alınması olarak görülecektir.
Bu da emin olun, AKP’nin zaten aşağı doğru olan istikametini asla yukarı çıkartmayacaktır.
Bu rozet belki Özlem Çerçioğlu’nu hapisten kurtaracak…
Ama AKP’yi kurtarmayacaktır.
AKP Aydın il başkanı belki bunu fark ettiği için, günlerdir “Onun AKP’ye gelmesi söz konusu olamaz” diye demeçler veriyordu.
Sonra nedense sustu…
Benim son sözüm de şu.
AKP 31 Mart’ta kaybettiği Ege’de bir rozetle, bir kere daha hezimete uğruyor.
Siz hepimizin Cumhurbaşkanı’sınız, bu rozeti lütfen siz takmayın
(*) ON: O nedenle diyorum ki;
Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye siyasetine, AKP’ye ve adalete çok büyük zararlar getirecek bu rozeti siz takmayın.
Bırakın bir AKP yöneticisi taksın.
Siz bizim hepimizin Cumhurbaşkanı’sınız.
Geçen hafta sonunda çok toparlayıcı bir konuşma yapmıştınız.
O duygu çizgisinde kalın. O çizgi sizi büyütecek.
Bırakın bu tarihî hata hiç olmazsa sadece AKP’ye mâl olsun.
***
Not: Umarım bu yazı bugün öğleden önce çöpe gider
Bu yazıyı Özlem Çerçioğlu’nun AKP’ye geçme ihtimâli üzerine yazdım. Çünkü bu ihtimâl bile bana bunları düşündürdü.
Umarım böyle bir şey olmaz ve ben de bu yazıyı bugün öğleden evvel çöpe atarım.
Hayatımda yanılmış olmaktan çok mutlu olacağım anlardan biri olacak bu yazı çöpe giderse.