HABER MERKEZİ – KNK, Êzidîlere yönelik 73’üncü fermanın 11’inci yıl dönümünde yaptığı açıklamayla Şengal halkının iradesine saygı gösterilmesini ve bölgenin özel bir statüyle korunması gerektiğini vurguladı.
Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK), 3 Ağustos 2014’te DAİŞ tarafından Êzidî toplumuna yönelik gerçekleştirilen soykırımın yıldönümü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada şu ifade ve çağrılar yer aldı: “3 Ağustos 2014, kara ve acılı bir gün. Halkımız Êzidîlere yönelik bir soykırım fermanı bir kez daha verilmiş ve fiilen hayata geçirilmiştir. Arap şovenizmi, İslam fanatizmi ve gericiliği, Kürt ve Kürdistan karşıtı bir perspektifte birleşmiş ve DAİŞ kisvesi altında Şengal kapısından Kürdistan’a saldırmıştır.
73’ÜNCÜ FERMAN
Êzidî toplumunun kadim yurdu olan Şengal, DAİŞ saldırılarının planlı hedefi haline getirildi. Kürdistan’ın tüm işgalci güçleri, bu saldırılardan memnundu. Türkiye, İran ve hatta Bağdat yönetimi ile Şam’daki şovenist rejim bu duruma rıza gösterdi. DAİŞ, bu işgal merkezlerinin Kürt ve Kürdistan karşıtı akıl, fikir ve duygularının öncüsü oldu. DAİŞ, Kürdistan’daki sömürgeci sistemlerin tetikçisi oldu. Bu saldırıyla esasen Kürtlerin Güney ve Batı Kürdistan’daki tüm kazanımlarını yok etmek ve bir kez daha Kürtlere sömürgeciliği dayatmak, ayrıca İslamcı taassup yoluyla Êzidî inancını hedef alıp kökünü kazımak istediler. Bu yüzden Êzidî toplumuna soykırım fermanı verdiler. Halkımız bu fermanı ‘73. Ferman’olarak adlandırıyor.
DAİŞ sürüleri, Şengal’i işgal etti ve Êzidî toplumuna yönelik katliama başladı. Etrafını kuşattıkları erkekleri topluca katlettiler; kadın ve çocukları ise esir alarak kendi karanlık İslamcı dünyalarına götürdüler. Esir aldıkları binlerce Êzidî kadını kirli pazarlarında sattılar. Kadınlara sistematik tecavüz uyguladılar. DAİŞ vahşetinden kaçabilenler sefalet içinde Kürdistan’ın başka bölgelerine sığındılar. Şengal Dağı bir kez daha Êzidî toplumu direniş sığınağı haline geldi.
ŞENGAL’İN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ
Êzidîlere yönelik bu trajik uygulamalar, Kürdistan ve dünyayı sarstı. Kürtler, Kürdistanlılar her taraftan Êzidî toplumunun imdadına koştu. Özellikle HPG gerillaları, YPG ve YPJ güçleri büyük bir kahramanlık ve fedakârlık göstererek hızla müdahale etti ve saldırılara engelledi. Sivil ve askeri her cephede Kürt ve Kürdistanlılar seferber oldu; bir yandan DAİŞ’e karşı savaştılar diğer yandan da derbeder edilen halkı sahiplendiler. Uluslararası insani çevreler de hem askeri hem de insani ihtiyaçlar konusunda büyük bir destek verdiler. Kürdistan’ın ulusal güçleri, büyük bir direnişle Êzidî toplumunu korudu. DAİŞ, bu ulusal ve uluslararası güç birliğiyle durduruldu ve Şengal ile diğer Kürt bölgeleri özgürleştirildi.
Her ne kadar Şengal bugün DAİŞ’ten temizlenmiş ve çok sayıda Êzidî yeniden kendi topraklarına dönmüş olsa da, 3 Ağustos 2014’ün yarası hâlâ kanamaktadır. Esir alınan çok sayıda Êzidî kadının akıbeti hala bilinmemektedir. Bu nedenle bu trajedi, Êzidî kadınları İslamcı gericiliğe, fanatizme ve karanlık zihniyetlere karşı mücadelenin sembolü haline getirmiştir. Bu sorunun, tüm ağırlığıyla gündemde tutulması gerekmektedir. Hala çok sayıda Êzidî halkımız zor şartlarda mülteci hayatı yaşamakta; pek çoğu kamplarda kalmakta ve Şengal’e dönmemişlerdir. Şengallilere geri dönüş yolları açılmalı ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi için ulusal ve uluslararası çabalar güçlendirilmelidir.
KDP’NİN ROLÜ
Ne yazık ki o dönem Şengal’de olan ve Şengal’i korumakla görevli olan Irak hükümeti ve KDP güçleri, Şengal’i korumadı. Bu da büyük felaketin Êzidî toplumu başına gelmesine yol açtı. Şengal’i savunmayan ve Şengal’i ve halkını DAİŞ’e teslim eden bu güçler, şimdi de Şengal üzerinde planlar yapıyorlar. Başûr yönetiminin bir parçası olan KDP ve Bağdat hükümeti, 9 Ekim 2020’de Şengal halkına sormadan bir anlaşma imzaladılar ve Şengal ile halkının tekrar savunmasız ve iradesiz bırakılmasını amaçladılar. Bu anlaşmadan en çok Türkiye memnun oldu. Türk devleti Şengal’in işgal edilmesinde nasıl ki DAİŞ’le işbirliği yaptıysa, 9 Ekim Anlaşması’nda da Türkiye’nin eli vardır. Şengal halkı ve Şengal’i savunan güçler, bu anlaşmayı kabul etmiyor, buna karşı duruyor. Şengal halkının direnişi sayesinde bu anlaşma şimdiye kadar hayata geçirilemedi ve geçirilmemelidir de. Şengal halkının iradesi esas alınmalı ve onların iradesi dışında hiçbir plan dayatılmamalıdır. Êzidî toplumu inancı nedeniyle yüzyıllardır vahşi saldırılarla yüz yüze geliyor. Bu durum bir gerçeği ortaya çıkarıyor: Şengalliler hem kendilerini korumalı hem de kendilerini yönetmeliler. Bu nedenle Şengal, Kürdistan içerisinde özel ve özerk bir statüye sahip olmalıdır.
73’üncü Ferman’ın üzerinden on bir yıl geçti. Ancak Şengal’e yönelik tehdit ve tehlikeler sona ermedi. Karanlık güçler ve Kürt düşmanları hala plan ve kirli oyunlar içerisindedir. Yeni fermanlar yaratmak, Êzidî inancına sahip olanları Şengal’den sürmek, Şengal’i Kürdistan’dan koparmak istiyorlar. Bu hususta tüm Kürtler ve Kürdistanlılar uyanık olmalı, Êzîdxan ve Şengal’i savunmalıdır.
ULUSAL BİRLİK VURGUSU
Êzidîlerin başına getirilen yürek yakan olayın yıl dönümünde Kürt halkının kalbi kırık, yüreği hala yaralıdır. Bu yaraları sarmak, acıları dindirmek, Kürt ve Kürdistanlıların ulusal birliğiyle mümkündür.
KNK, Êzidî toplumunun başına getirilen bu jenosidin anılarının ulusal birliğe vesile olmasını, tüm Kürdistan bileşenlerinin omuz omuza vererek ülkemiz Kürdistan’ı işgalden kurtarmasını ve halkımıza gerçek özgürlüğü armağan etmesini diler.”
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***