TRT24(Washington)
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2024 Türkiye İnsan Hakları Raporu, ülkedeki insan hakları durumuna dair çarpıcı bir tablo sunuyor. Rapor; özgürlüklerin sistematik olarak kısıtlanması, cezasızlık kültürü ve özellikle Gülen hareketiyle ilişkilendirilen kişilere yönelik hedefli baskılar ile dijital alanda kapsamlı kısıtlamaları belgelerle ortaya koyuyor.
Mart ayında yapılan yerel seçimlerde “gerçek siyasi alternatifler” arasında oy kullanma imkânı tanındığını belirten rapor, ancak medya yanlılığı, sansür ve örgütlenme özgürlüğüne getirilen sınırlamaların iktidar lehine yapısal avantaj sağladığını vurguluyor.
34 sayfalık rapora göre, Türkiye’de ağır baskılarla karşı karşıya olan gazeteciler, “Cumhurbaşkanına hakaret” veya “yanıltıcı bilgi yayma” gibi muğlak suçlamalarla yargılanıyor; fiziksel saldırılar ve gözaltılarla karşılaşıyor. İnternet, iktidarın başlıca müdahale alanlarından biri. Yetkililer 953 binden fazla alan adını, 260 bin URL’yi ve 67.100’den fazla X (Twitter) paylaşımını engelledi. Hükümet, içerikleri saatler içinde kaldırma veya tüm siteleri bloke etme yetkisine sahip. VPN’ler, bulut servisleri ve eleştirel içerik barındıran platformlar sıkça engellenirken, BTK onaylı filtreler internet kafeler, okullar ve kamu kurumlarında zorunlu tutuluyor.
Hizmet hareketiyle ilişkilendirilen kişilere yönelik ihlaller raporun en çarpıcı başlıklarından. Raporda, Gülen hareketiyle bağlantılı olduğu iddia edilen kız çocuklarının, uydurma terör suçlamalarıyla yargılandığı ve “kan kusturacak” kadar şiddet uygulanacağı tehdidiyle korkutulduğu vaka yer alıyor. BM özel raportörleri, bu olayı siyasi saikli yargılamaların çarpıcı bir örneği olarak niteliyor. Gülen davalarını savunan avukatlar da soruşturmalar, tehditler ve fiziksel saldırılarla karşı karşıya. Geniş yetkilere sahip terör yasaları, 7 yıla kadar tutuklu yargılama imkânı tanıyor ve bu durum sıklıkla cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.
Baskı ülke sınırlarını aşıyor
Rapora göre, Hizmet hareketiyle bağlantılı kişilerin yurt dışında kaçırılması, iade için yabancı hükümetlere baskı yapılması ve INTERPOL sisteminin kötüye kullanılarak pasaport iptalleriyle muhaliflerin yurtdışında mahsur bırakılması sıkça yaşanıyor. Kenya’da, kayıtlı mülteci statüsündeki dört Türk vatandaşının Ankara’nın talebiyle iade edilmesi hatırlatılıyor.
Hizmet hareketinin yanı sıra, rapor Kürt toplumuna yönelik ihlaller, sendikal hakların engellenmesi ve mülteci haklarının gerilemesini de belgeliyor. Şanlıurfa’da Levi Strauss’a üretim yapan bir fabrikada grev yapan 400 işçinin işten çıkarılması; 2024’ün ilk yarısında 878 işçi ölümü ve son bir yılda 66 çocuk işçi ölümü; mülteci merkezlerinde kötü muamele ve zorla geri göndermeler dikkat çekiyor.
Rapor, geniş güvenlik yasaları, siyasallaşmış kolluk kuvvetleri ve yaygın internet kontrolünün; gazeteciler, aktivistler, muhalifler ve özellikle gerçek ya da iddia edilen Gülen hareketi ile bağlantılı kişileri hem Türkiye içinde hem de dışında devlet baskısına karşı savunmasız bıraktığı sonucuna varıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Kongre tarafından zorunlu kılınan İnsan Hakları Ülke Raporları, her ülkenin insan hakları durumunu değerlendirmek için diplomatik raporlar, uluslararası izleme faaliyetleri ve hükümet dışı kaynaklardan yararlanılarak hazırlanıyor. 1977’den bu yana yayımlanan bu raporlar, ABD dış politika yapıcılarını bilgilendirmeyi ve dünya genelinde insan hakları ile hesap verebilirlik çabalarını desteklemeyi amaçlıyor.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***