İstanbul’da Gülen Hareketi’ne yönelik hukuksuz soruşturmalar kapsamında ikinci kez tutuklanan gazeteci Ufuk Şanlı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “hukuksuz uygulamalarını ve kendisini hedef gösteren Odatv çalışanlarını protesto etmek amacıyla” cezaevinde ölüm orucuna başladı. Şanlı, iddianamesi hazırlanıp dava açılana kadar da eylemini sürdüreceğini açıkladı.
Şanlı, gazeteci Ahmet Dönmez’e cezaevinden gönderdiği 20 Ağustos 2025 tarihli mektubunda, 2016 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında yakalama kararı çıkardığını ve İzmir’den kendi iradesiyle İstanbul’a geldiğini hatırlatarak, o dönemde Sulh Ceza Hakimi Hulusi Pur tarafından “delillerin basına sızdırılabileceği” gerekçesiyle tutuklandığını anlattı. Şanlı mektubunda, “Şeref yoksunu insanların namuslu insanların hayatını mahvetmesine izin veren hukuk sistemine lalet olsun. Hiçbir hukuki değeri olmayan istihbarat raporlarıyla insanların hayatını yerle bir eden savcılara lanet olsun. 250.000 euroya yazdığı raporun tam aksini yazabilen istihbarat servisi çalışanlarına lanet olsun. Masum insanlara kumpas kurmak için istihbarat servisinin önüne yatan gazeteci kılıklı şerefsizlere lanet olsun. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Vekili Tuncay Can Tuncay, savcı Burak Güner ve Oda TV çalışanları tarihe gazeteci katilleri olarak geçecek. Bu haysiyet cellatları işledikleri suçlar içerisinde en çok bundan pişmanlık duyacak.” ifadelerini kullandı.
Gazeteci Cevheri Güven, Çağlayan Adliyesi’nde kendisini de hedef alan kumpasların detaylarını youtube kanalında açıkladı. Ufuk Şanlı’nın “haysiyet cellatları” olarak nitelediği Savcı Can Tuncay ve Burak Güner’in kumpasına karşı ölümü göze aldığını söyleyen Güven şunları söyledi:
“Cezaevinden çıkan insanlar, bunların zulmü nedeniyle cezaevine düşen insanlar; devletle, sistemle, bunlarla hiçbir sorun yaşamamak için politik hiçbir şeye karışmıyorlar. Adam gazeteciliği de bırakmış. Gitmiş çikolata fabrikasında çalışıyor. Çikolata fabrikasında. Böyle tamamen kendinizi toplumdan soyutluyorsunuz. Toplumun meselelerinden soyutluyorsunuz. Hiçbir şey yapmıyorsunuz. politikayla ilgili, sosyal meselelerle ilgili filan sadece çoluğumun çocuğumun rızkını kazanayım diye konuyla alakasız bir işte çalışıyorsunuz. Yine sizi bulup getiriyorlar.”
“BU TOPLAMA KAMPI”
“Bunlarda öyle bir korku var ki kendilerine rakip gördükleri insanlar gidip çikolata fabrikasında çalışsa bile lan bu fabrikada çalışır ki öbür gün bir şey olur filan diye. Bu insanların kendilerine muhalif gördükleri insanları ilelebet cezaevinde tutacak bir sistem kurdular. Aslında bu ne biliyor musunuz? Bu toplama kampı. Cezaevleri toplama kampı. O yüzden 50 tane yeni cezaevi yapıyor ya Tayyip Erdoğan. Toplama kampı aslında sizi tutuyor, mahkum ediyor. Aradan 56 yıl geçiyor. Aa ben hala 56 yıldır iktidardayım. Yine kalırım daha iktidarda. Ne yapmam lazım? Tehlike olabilecek yani neredeyse gözlüklü okuyan yazan insanları filan tutup cezaevine koyacak. Yani Pol Pot rejimi filan gibi yani, buna çevirecek işi.”
“YENİ HİÇBİR TANE DELİL YOK”
“Tekrar Ufuk Şanlı cezaevine atmışlar. İnanın dosyasına baktım yeni hiçbir tane delil yok. Daha önce yattığı bütün o gazetecilik faaliyetleri ile ilgili işler var ya onları bir daha alıp koymuşlar. Onun dışında mevcut hayatı ile ilgili araştırma yapmışlar. İşte telefonuna bakmışlar, banka kayıtlarına bakmışlar, ona buna hiçbir şey yok. Ama bu telefonlarına bakma, banka kayıtlarına bakma, onlar hiçbir şey yok ya. Onları üst üste koyunca dosya şöyle bir şey oluyor. Ondan sonra adamı tutmuşlar cezaevinde.”
“ODA TV GAZETECİ KATİLİ OLARAK TARİHE GEÇECEK”
2 ay mı ne oluyor tekrar cezaevinde, artık isyan etmiş. Çocuğunu göremiyor. Eşinden boşanmış çocuğu belki cezaevine getirilmiyor filan. Yani bir insan onuru artık isyan ediyor. Yani şu an cezaevine atılan insanların pek çoğu böyle yani bunların rejiminde insanlar artık isyan noktasına geldiler. Ufuk Şanlı da burada ölüm orucuna yatıyor. Bakın bugün ölüm orucunun 4. günü. Yani bu insan 4 gündür yemiyor, içmiyor. Zaten böbrek hastalıkları vesaire başka hastalıkları varmış. Bunlar da ilerleyecek. Sonuç itibariyle bu kumpası kuran kendi ifadesine göre savcılar Can Tuncay ve Burak Güner. Bunların ikisi tarihe gazeteci katili olarak geçecek. Bunların yalan haberlerini yalan olduğu ortaya çıkan yalan haberlerini yayınlayan Oda TV başta olmak üzere Soner Yalçın başta olmak üzere bu yandaş medyanın hepsi gazeteci katil olarak tarihe geçecek. Bu net yani.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***