NECİP F. BAHADIR | YORUM
Nedir bu ülkenin ‘diplomadan’ çektiği? Erdoğan ‘üniversite diplomasını’ ortaya koyamadı. Transkriptini zaten gören yok! Üniversiteden mezun olabildi mi? Belli değil. Okul arkadaşları lise dönemiyle, ‘imam hatiple’ sınırlı. Sonrası yok! Bir tane üniversite arkadaşı olmaz mı insanın? “Evet, beraber okuduk, aynı sınıftaydık!” diyecek bir Allah’ın kulu çıkmadı. Diploma soruları laf kalabalığıyla geçiştirildi. Üzerine gidenler de hapsi boyladı.
Ülkeyi ‘diplomasız biri’ mi yönetiyor yıllardır? Bugün kanallar kapalı, yarın diplomasının sahte olduğu ortaya çıkarsa ne olacak? ‘Cumhurbaşkanı dönemi’ geçersiz mi sayılacak? Altına imza koyduğu kanun ve kararlar iptal mi edilecek? Devlet bir meşruiyet krizi mi yaşayacak? Sorun ‘diplomasız’ olmak mı? Yoksa varmış gibi sahtekarlık yapmak mı? Ya da sistemin basit bir diploma meselesini çözememesi mi? Hepsi galiba… İlla da gerçekleri öğrenmek için AKP iktidarının sonunu beklemek mi gerekir?
Peki ‘diploma ayıbı ve utancı’ üzerine yapışan Erdoğan’ın, en iddialı rakibini diplomasından vurmasına ne demeli? ‘Diplomanın laneti mi’ bu? Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıl önceki yatay geçişi ‘usülsüz’ bulundu ve kapı gibi belgesi iptal edildi. 35 yıl sonra uyanan devlet! Diploma cumhurbaşkanı adaylığı için olmazsa olmaz şartlardan biri… Erdoğan baktı ki İmamoğlu’nu sandıkta alt edemeyecek, yok yere ‘diploma krizi’ çıkardı. Korkusu o kadar büyük ki diploması yetmedi, özgürlüğünü de aldı elinden…
Ekrem İmamoğlu ile birlikte İstanbul Üniversitesi tarafından toplam 28 kişinin diploması iptal edilmişti.
Bu ülkede ‘diploma sahibi’ olmak zor değil ki… Bir zamanlar, hatırlıyorum, üniversite diplomasının fiyatı 1000 dolardı. Adını vermeyeyim ‘kardeş ve komşu ülkelerde’ istediğiniz okulu okuyabiliyordunuz. Tıp ve hukuk dahil… Emin olun şu an mahkemelerde bu tip okullardan diploma alıp da ‘savcılık, hakimlik yapan’ insanlar var. Sayısını bilemem ama varlığından eminim.
Hiç okula gitmeden diplomasını cebine koyanlar yok mu? AKP’den milletvekili olan Hamza Yerlikaya’nın lise diploması sahte çıkmadı mı? Sahtekarlık mahkeme kararıyla tescillendi. Dünya ve olimpiyat şampiyonluğu kazanmış bir sporcunun sahtekarlıkla anılması ne kadar acı… ‘Şampiyonluktan’ daha büyük ünvan var mı?
Yazık… Değer miydi Hamza itibarını beş paralık etmeye?
Ülkenin üzerinde ‘diploma laneti’ dolaşıyor. Üzerinde bu kadar oynanırsa olacağı bu… Sadece diploma mı? Değil elbette… AKP her şeyi kuruttu ve çürüttü. Diploma odaklı skandalların ardı arkasının kesilmemesinin bir hikmeti olmalı. AKP’nin devri iktidarında biliyorum ‘skandal’ kelimesi de anlamını yitirdi. Toplum öyle travmalar yaşadı ki ‘şaşırma ve utanma’ duyguları yok oldu. ‘Skandal’ diyorum ama ‘kime göre’ diye de sormak lazım. Şaşırma ve ar duygusunu yitirmeyenler için gerçekten büyük bir skandal.
İddia korkunç… Normal bir ülkede yaşansa ne YÖK Başkanı koltuğunu koruyabilir, ne de onu atayan…
17-25 Aralık’ta bakanların suçüstü yolsuzluk dosyalarını ‘darbe’ diye yutturan bir iktidar var iş başında… Hırsızları değil yakalayanları cezalandıran bir iktidar ve bunu sineye çeken toplumun olduğu yerde ‘onur istifaları’ beklemek ham hayal olur. “İktidarım ben, yerim!” zihniyeti bu… Taban da tepki vereceği yerde ‘Yakışır abime…’ modunda. Onun için skandal ve istifa kelimelerin siyasette bir karşılığı yok. ‘Darbe, hain, terörist’ daha kullanışlı kavramlar ve müşterisi de hazır.
Son skandalı duymuşsunuzdur; bir çete bürokratların imzalarını taklit ederek binlerce kişiye ‘sahte diploma’ düzenlemiş. Çete ve müşterileri arasındaki ihtilaf ve anlaşmazlıklar sosyal medyaya yansıyınca patlamış olay. Yoksa devletin ruhu duymayacak. ‘Devlet’ diyorum ama AKP’nin devri iktidarında ‘devlet’ diye bir şey kalmadığının da farkındayım. Yaşanan her olay ‘devletin’ yerini ‘çetelerin’ aldığının ispatı değil mi? BTK, YÖK ve üniversitelerin elektronik imzalarının kopyalandığı belirlenmiş. Çete kurumların ‘dijital altyapısına’ sızmış. Ve mezuniyet kayıtları, not ortalamaları, doçentlik başvuruları, diploma bilgileri ve terfilerine müdahale etmiş.
Padişah Abdülhamit’in torunu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu da şüphelilerden biri… Kahrolmamak mümkün mü? Vah vah vah… Deden seni görse ne derdi?
En ağır iddia 400’den fazla kişinin ‘profesör’ ve ‘doçent’ ünvanı aldığı yönünde… Bir ‘kara listeden’ söz edilmekte… Acaba bir ülke için sahte diplomalı profesör mü daha acı yoksa bürokrat mı? Üniversitenin onuru, akademinin şerefi mi kaldı? AKP kendisine benzetti. 35 yıl sonra yatay geçişin usulsüz olduğuna hükmeden okula üniversite denir mi?
Boğaziçi’nin bile hali meydanda… Her okulu ‘arka bahçe’ yapmaya kalkarsan olacağı bu… Öğrenciler farkında… Her mezuniyet töreni rektör ve dekanların protesto gösterilerine sahne oluyor. Okula siyaset girerse eğitim de öğretim de gider. Akademi diye bir şey kalmaz. Ekranlarda iktidarın propaganda makinesi gibi çalışan profesör ünvanlı kişileri görünce “Bunlar nasıl profesör olmuş?” diye merak ederdim.
Yargı ve YÖK iddiaları soruşturuyor. YÖK Başkanı Erol Özcan, “Çok ciddi hadiseyle karşı karşıyayız!” dedi. “Günaydın!” demek lazım. Atı çalan Üsküdar’ı çoktan geçmiş. Savcılığın soruşturmasında bazı isimler deşifre oldu. Fakat akademisyen ve bürokratlar sırlandı. Rivayet o ki sahte diploma alanlarında arasında siyasetçiler de var. Milletvekili de mi? İddia evet, var olduğu yönünde… Bir yerde skandal, sahtekarlık olur da siyasetçi olmaz mı? Peki yargı her şeyi ortaya çıkarabilir mi? Ben şüpheliyim. Yargının da oyun sahası belirli… Çünkü üzerinde bir el var. “Orada dur…” denir. Bu ülkede hırsız gittiği yere kadar kovalanmaz. Sahtekarlar da öyle… AKP’nin yargısı “Büyük sineklerin delip geçtiği, küçüklerin de takılıp kaldığı bir örümcek ağı gibidir.” Şu an konuştuğumuz, tartıştığımız ‘küçük sinekler’. ‘Büyük sineklerin’ varlığından da haberdarız ama…
İddialar üzerine AKP’nin kurucularından eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik çok sert açıklama yaptı. “Bu mesele halının altına süpürülerek çözülemez. Sessiz sedasız yürütülen işlemler toplumun vicdanındaki yarayı daha da derinleştirir. Eğer ortada bir kara liste varsa tümü kamuoyunun önünde açıklanmalıdır. Üniversite sistemi şaibe kaldırmaz.” dedi.
Hüseyin Çelik’in de kuşkuları var, halının altına süpürülmesinden endişe ediyor. AKP’de bakanlık yapmış bir ismin bile şüphe duyduğu yargı söz konusu…
Evet, diplomanın laneti bu… Diplomasız birisini ülkenin başına getirir misiniz? İptal edilen gerçek diplomaya sessiz kalır mısınız? Sahte diplomalı profesör, bürokrat ve siyasetçilerle yüzleşin şimdi…
Kader insanın yüzüne böyle ayna tutar. Bülent Arınç ‘Cahiliye dönemi ve Sodom Gomore’ demişti. Bu ülke daha ne kadar çürüyebilir?
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***