Karar yazarı İbrahim Kiras, “‘Yoksula vergi’ bir ekonomi düzeni” başlıklı yazısında Türkiye’deki vergi sisteminin büyük adaletsizlikler içerdiğini söyledi. Kiras’ın aktardığına göre toplanan vergilerin neredeyse yüzde 70’i KDV, ÖTV ve benzeri dolaylı vergilerden gelirken, büyük şirketler ve bankalar toplam vergi yüküne çok daha az katkıda bulunuyor. Kiras, “KKM uygulamasıyla dört yılda cebimizden en az 60 milyar dolar çekilip zenginlerin cebine konuldu. Hiçbirimiz ne olduğunu hissetmedi. Dolaylı bir işlemdi çünkü. Aslında ‘cebimizden çıktığını hissetmediğimiz’ dolaylı vergiler ülkedeki en büyük adaletsizlik. Çünkü bu vergiler zenginden de yoksuldan da eşit oranda alınıyor,” dedi.
Kiras şöyle yazdı:
“Türkiye’de toplanan vergilerin yüzde yetmişe yakını KDV, ÖTV, çeşitli harçlar olarak sizin benim gibi ‘kişi’lerden toplanıyor. Ekonominin asıl motoru olması gereken ve milli gelirden en fazla pay alan koca koca şirketler, holdingler, bankalar vs. toplam vergi gelirinin nispeten küçük bir bölümünü karşılıyorlar. Bunlar zaten verdiklerini de bir şekilde hemen geri alıyorlar. İkide bir vergi afları çıkıyor, istisnalar ve muafiyetler genişletiliyor, hatta imtiyazlı birtakım firmalar devlete para vermediği gibi devletten çeşitli adlar altında sürekli para alıyorlar. Diğer yandan, büyük sermaye sahipleri artık sanayi ile ticaret ile falan uğraşmayıp daha ziyade finans oyunlarıyla paradan para kazandıkları için eskisi kadar vergi vermek zorunda değiller. Vergi şampiyonları listesine de yansıyor bu durum.
(…)
Daha önce de şu benzetme doğrultusunda meseleyi yazmıştım: Devlet, bizim olmadığına göre, ele geçirilecek bir kaledir. Onlar ele geçireceğine bizimkiler ele geçirsin dediğimiz güç kaynağıdır. Bu yüzden kurumların iyi yönetilmesi değil ‘bizimkiler’ tarafından yönetiliyor olması tercih edilir. Bizde seçime yüksek katılımın sebebi bile demokrasiye duyulan iştiyaktan ziyade, seçimin devleti ele geçirme aracı sayılmasıdır.
Böylesi bir zihniyet vatandaşın vatandaşlık bilincine ulaşmasına da imkan vermiyor elbette. Dolayısıyla bu topraklar üzerinde bir arada yaşayan insan topluluklarının modern anlamda ‘millet’ olma aşamasına gelmesi zorlaşıyor. Bunun sonucu olarak ‘millet öncesi toplum’ aşamasındaki insanların kamu kaynaklarını ‘milletin parası’ olarak görmeleri söz konusu olmadığı için bu paranın nereden gelip nereye gittiğini sorgulamaları da vaki olmuyor.
İşte böyle bir sorgulama söz konusu olmadığı için ekonomi bu halde.
Mesela yine bir tür dolaylı vergi -veya dolaylı soygun- sayabileceğimiz KKM uygulamasıyla dört yılda cebimizden en az 60 milyar dolar çekilip zenginlerin cebine konuldu. Hiçbirimiz ne olduğunu hissetmedi. Dolaylı bir işlemdi çünkü.
Aslında ‘cebimizden çıktığını hissetmediğimiz’ dolaylı vergiler ülkedeki en büyük adaletsizlik. Çünkü bu vergiler zenginden de yoksuldan da eşit oranda alınıyor. Çok kazanan da hiç kazanmayan da aynı oranda vergi veriyor. ‘Yoksulların sermaye sahiplerince ezildiği’ söylenen ‘kapitalist’ ülkelerin hiçbirinde rastlanmayan bir adaletsizlik bu.”
Yazının tamamı için tıklayın.