NECİP F. BAHADIR | YORUM
Beşir Atalay’ın isminin üniversite kampüsünden silinmesine arkadaşları pek alındı. Düşük dozda tepkiler önce medyada dile geldi. Atalay’ın yakın arkadaşı Fehmi Koru, Karar’da iki yazı yazdı. İtirazlar AKP içine ve medyasına kadar uzandı. Yeni Şafak da topa girdi. Birkaç haftalık hikaye bu…
Uzaklarda da olsam imkanlarım dahilinde yakından izliyorum. Eski milletvekillerinden sonra Abdülhamit Gül ve Ayşe Böhürler ‘ses verdi’. Neymiş “Vefasızlıkmış, Beşir Atalay’a yapılır mıymış, AKP’ye yakışır mıymış, Ankara’nın haberi yokmuş, tamamen Rektör’ün kararıymış. Hatadan bir an önce dönülmeliymiş.”
Tepki ve itirazlara yansıyan söz ve üslup karşısında hayretimi gizleyemiyorum. Ne vefası? AKP ile vefa kelimeleri yan yana gelir mi? Erdoğan’ın vefasızlıkları deyince ‘Beşir Atalay’ kaçıncı sıraya düşer? Üniversiteden ismin silinmesi ne ki… AKP veya Erdoğan ‘iktidar ve koltuk’ uğruna nelerden vazgeçti?
Gözlerinizin önünde bir üniversiteyi buharlaştırdı. Görmediniz mi? Şehir Üniversitesi AKP’lilerin gözbebeğiydi. Ömer Dinçer gibi isimler fikir babasıydı. Sırf Ahmet Davutoğlu’nu üzmek ve canını acıtmak adına üniversiteyi yok etti.
Yaşayan siyasetçilerin isimlerini üniversite gibi ‘güzide kurumlara’ vermelerini asla doğru bulmam. ‘Okullara siyaset girmesin’ denir ya… Bir politikacının ismi tabelaya yazılırsa o üniversiteye sadece ‘siyaset girer’, ‘bilim’ ise aynı hızla çıkar. Bilim ve politika aynı yerde barınamaz. Birbirine iter.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nde kim okumak ister? “Hangi üniversite mezunusun?” sorusuna kim “Recep Tayyip Erdoğan” diye cevap vermekten hoşnut olur? Fanatik biri değilse tabii. Erbakan, Türkeş üniversitesi… Çok fazla ‘politik’ değil mi?
Bilkent Üniversitesi’ne kurucusu İhsan Doğramacı’nın adı verildi. Ağrı’da iş insanı İbrahim Çeçen üniversitesi var. Kurucu, bilim adamı veya iş insanı bir yere kadar tolere edilebilir. Fakat ‘yaşayan siyasetçinin ismini’ anlayışla karşılamak kolay değil.
İsim vermekle iş bitmiyor ki… Önemli olan akademi kadrosu… Eğitim düzeyi… Uluslararası arenada yer edinebilmek… Bilimde ‘yerli ve millilikle’ övünülmez. Onu sadece akıl fukarası AKP yapabilir. Bilkent İhsan Doğramacı ile Binali Yıldırım Üniversitesi arasında kalite ve tercih bakımından uçurum var. Biri ilk sıralarda, diğeri ise son… Bilim deyince AKP’nin düştüğü vaziyet bu…
AKP diplomanın bile içine etti. İyi kötü bir itibarı vardı. İyi okul mezunları diplomalarını ofislerinin en görünür yerine asardı. Son sahte diploma skandalından sonra sanmıyorum ki bir kişi diplomasını sergilemek istesin…
Esprileri sosyal medyaya düştü. Eski bir minibüsle “Diplomanız ayağınıza geldi… Doktor, mühendis, eczacı, avukat, ekonomist diplomaları yarım saatte hazırlanır… Hemen teslim edilir!” cümleleri eşliğinde mahalle mahalle dolaşan yapay zeka ürünü ‘diplomacı’ sadece güldürmedi, düşündürdü de… İzahı olmayanın mizahı olur. Bu kadar çarpıcı kimse anlatamadı sahtekarlığı…
AKP ve medyası ilk şoku atlattı. Kalemlerini iktidara satmış isimler akla ziyan komplo teorileri yazmaya başladılar. Sabah’tan biri, ‘Sahte Diplomada F.tö Şüphesi’ diye başlık atmış yazısına… Okumaya değmez ama bir göz attım. Mossad’ı bile işin içine katmaktan geri durmamış.
AKP’nin hiç mi suçu ve günahı yok? Ülkeyi yöneten kim Allah aşkına? Yetki kimdeyse sorumluluk ve vebal de ondadır. Aslında böyle bir yazı ‘tıbbın konusuna’ girer. Yazarını psikiyatristlere havale etmekten başka bir şey söylemek söz israfı… AKP ve medyasının hastalıklı yapısını, hali pürmelalini göstermek için dikkat çektim sadece.
Beşir Atalay’ın ismini kampüsten kim sildi? Rektör böyle bir konuda inisiyatif alabilir mi? Cesareti yeter mi? Ankara’dan işaret veya icazet almadan levhayı değiştirebilmek mümkün mü? YÖK falan değil. Erdoğan’dan habersiz o ismin silinmeyeceğini biraz aklı olan bilir.
Beşir Atalay bir zamanlar Erdoğan’ın hürmet ettiği biriydi, hocasıydı. Kabinesinde kaç kez ‘bakan’ olarak görevlendirdi. Performansından da memnundu. Hatta bir ara ‘cumhurbaşkanı adayları’ arasında ismi geçti. Sakin bir güç olarak görülüyordu. Erdoğan ve Abdullah Gül ayrışmasında bocaladı. Gül’e yakındı, kopamadı Erdoğan’dan vazgeçemedi. Son tahlilde dümeni Erdoğan’a kırmayı başardı. Gül’ü sattı yani.
Vefa deniyor ya Atalay’ın vefası da sorgulanmalı? Kimlere vefasızlık yapmadı ki… Evliliğine vesile olanları bile bir kalemde sattı. Daha ötesi var mı? Eden bulur… Bu dünya böyle… ‘Etme bulma dünyası…’ diye boşuna söylenmemiş.
Peki Atalay, Erdoğan’a vefa gösterdi mi? Kendisini koltuktan koltuğa gezdiren velinimeti konunumundaki Erdoğan’a sonuna kadar sadık kalabildi mi? Hayır… Bir kenara konunca çeşitli arayışlara girdi. Erdoğan’dan randevu istedi. Çıkarken kapıyı sert kapattığı için o kapı kendisine bir daha açılmadı. Erdoğan’ın, “Bir de gelmiş utanmadan benden randevu istiyor. Gelmiş 70 yaşına. İşi bitmiş. Ne demeye geleceksin bana!” dediği kulislere yansıdı.
Ali Babacan’ın parti çalışmalarına katıldı. DEVA’nın kuruluşunda yer aldı. Fakat yaşı gerekçe gösterilerek ‘kurucu’ yapılmadı. Oradan da dışlandı. Köşesine çekildi. Hatıralarını yazmaya başladı. İlk cildini yayınladı. Okumaya değer. Yakın siyasi tarihin önemli tanıklarından biri. Yazdıklarının darasını düşerek tabii…
Beşir Atalay, isminin kampüsten silinmesiyle tekrar gündemde… Tepkiler, itirazlar ‘vefa’ kelimesi üzerinden yürüyor. Vefa çoktan İstanbul’da bir semt adı oldu. Hem Erdoğan için, hem Atalay için… O yüzden tartışmayı hayret ve şaşkınlıkla izliyorum.
Şaşkınlığım tabelanın değişmesine değil, tepki ve itirazlara yansıyan dile… Kimi AKP’liler de kendilerince bir ‘masum konu’ buldu. Esaslı meselelerde parti yönetimine ses edemeyenler şimdi basit bir mevzuda ‘vefa, ahde vefa’ gibi çıkışlar yapmakta. Mesajlarının adresi de ‘rektör’, parti yönetimi falan değil. Meselenin odağında Erdoğan’ın olduğunu bilmiyor olabilirler mi? Hem o rektörü kim atadı?
AKP ‘iyi olanların’ değil, ‘iyi oynayanların’ partisi… Herkes kendi oyununun peşinde… Yapmayın, hiç değilse vefaya, vefasızlık etmeyin…
Vefasızlık AKP, Erdoğan ve avanesinin kod adı… Bu tuhaf ve garip Beşir Atalay tartışması vefasızların kendi aralarında yaptığı bir tartışma… Ben taraf değilim. İzliyorum sadece… Sizi de haberdar etmek istedim.
Kaynak: Tr724
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***