Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ‘sahte diploma’ konusuna ilişkin “Her yanı sahte bir hayat inşa ediliyor etrafımızda. Kahramanları sahtekârlar olan bir hayat. Bir sahtekarlık pandemisi yaşıyoruz. Her şeyi anlamsız kılan bir sahtekarlık. Ve iktidar bu sahtekarları ödüllendirerek bu virüsün herkese bulaşmasını teşvik ediyor. Ey ahlakını, erdemini, aklını, vicdanını kaybetmiş iktidar! Anlam dünyamızı yok ettiniz” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği bası toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Büyük bir ahlaki çöküş yaşandığını belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Her yanı sahte bir hayat inşa ediliyor etrafımızda. Kahramanları sahtekârlar olan bir hayat. Bir sahtekarlık pandemisi yaşıyoruz. Her şeyi anlamsız kılan bir sahtekarlık. Ve iktidar bu sahtekarları ödüllendirerek bu virüsün herkese bulaşmasını teşvik ediyor. Ey ahlakını, erdemini, aklını, vicdanını kaybetmiş iktidar! Anlam dünyamızı yok ettiniz. Diplomalarınız sahte, üniversiteler anlamsız. Akademik unvanlarınız sahte, ilim anlamsız. Mülakatlarınız sahte, sınav anlamsız. Tapularınız sahte, mülk anlamsız. Gazze için döktüğünüz gözyaşı sahte, vicdan anlamsız. TÜİK verileriniz sahte, istatistik anlamsız. Dışardan müdahalelerle yozlaştırdığınız yargı sahte, adalet anlamsız. Algı operasyonlarınız sahte, hakikat arayışı anlamsız.
“Bu bir sistemik yolsuzluk düzenidir”
Teşhisi doğru koyalım ki tedaviyi doğru yerde arayalım. Bir büyük ahlaki çöküş yaşıyoruz. Bu ahlaki çöküşle birlikte değerlerini, ilkelerini, meşruiyetini kaybeden sistem de çöküyor. Kimsenin kimseye güveninin kalmadığı, nihayetinde de hiçbir vatandaşın devlete, sisteme güveninin kalmadığı bir çöküşe doğru gidiyoruz. Devlet mührü ile verilen belgenin bir noter belgesi kadar güveninin kalmadığı bir sistem yaşayabilir mi? Hasta hekime, davacı hâkime, talebe hocaya, müşteri esnafa, yolcu sürücüye güvenini kaybederse doğacak kaosun sonuçları ne olur? Bu artık münferit yolsuzluk olmaktan çoktan çıkmıştır. Biz tam beş yıl Gelecek Partisi olarak hazırladığımız ‘temiz siyaset’ belgesinde önce bunun adını koymuştuk: Bu bir sistemik yolsuzluk düzenidir. Kimse bütün bu sahtekarlıkların iktidar sahiplerinden bağımsız olduğunu iddia etmesin. Bakın sadece bir örnek vereyim ki vahameti görün.
“Eğer bu sahtekarlıkların içindelerse bunun adı ihanettir ve en ağır cezayı hak ediyorlar”
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilen iddianameye göre 6 Şubat depremlerini fırsat bilen dolandırıcılar Çevre Bakanlığı’nı ofis olarak kullanıp çakarlı araçlarla kurbanlarını Beştepe’ye götürüp sözleşmeleri orada imzalatıyor. Sahte kimlik kartları bastıran sahte daire başkanları ve sahte genel müdürler milyonlarca liralık vurgunlar yapıyor. Eğer bu Bakanlık ve Beştepe yetkilileri bu vurgundan habersizlerse gaflet içindedirler, bulundukları makamları hak etmiyorlar; eğer bu sahtekarlıkların içindelerse bunun adı ihanettir ve en ağır cezayı hak ediyorlar.
“Bu sahtelikler, öncelikle sistemik ahlaksızlığın ve düzenin körlüğünün eseridir”
Sistemi ahlaklı kılmazsak, bırakın ahlaklı adam aramayı, bırakın ahlaklı adam yetiştirmeyi, elimizde kalmış ahlak timsallerinin bile yok olup gittiğini izleriz yaşlı gözlerle. Bugün olan da budur. Sisteme erdem giydirmek lazım kişiden önce. Düzene ahlak libası gerek. Bireye de ahlaklı düzenin ahlaklı insan anlamına geldiğini işte o zaman öğretmiş oluruz. Zira bütün bu sahtelikler, öncelikle sistemik ahlaksızlığın ve düzenin körlüğünün eseridir. Sistem hesap vermezse, kişiden hesabı nasıl sorarsın? Sistem üç maymunu oynuyorsa dürüst adamı nasıl kollarsın?
Güçlü devlet, jeopolitik konumunu, kendisi gibi olan ülkelerle beraber insanlığın hizmetinde kullanmaya çalışan devlettir. ABD’nin ve Batılı ülkelerin raflarında dosyaları olanlarla güçlü devlet olunabilir mi? Sahte diplomalarla, intihal tezlerle, bin 278 lisans bölümünde hiçbir profesörün olmadığı bir ülke güçlü devlet olunabilir mi? Bakanlarının bakanlıklarından ihale aldığı ve bırakın yargılamayı, hiçbir ayıplamanın olmadığı bir ülkede güçlü devlet olunabilir mi? Yenidoğan çetelerinin, sahte diploma örgütlerinin, bahis, kara para ve uyuşturucu kartellerinin cirit attığı, eski bakanlarının bunlarla fotoğraflarının hatta ortaklıklarının olduğu bir ülkede güçlü devlet inşa edilebilir mi? İthalat lobilerinin hayvancılığı ve tarımı bitirmekle tehdit ettiği bir ülkede güçlü devlet kurulabilir mi?”
“Sistemik yolsuzluk düzeninin bütün çarklarını kıracağız”
“Bu tablo karşısında yüreğimiz yanıyor” diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
“Bu tablo karşısında yüreğimiz yanıyor. Ama yürek yangınımız milletin hazinesini soyanlara, fakir fukaranın ekmeğine göz koyanlara, gece gündüz çalışan öğrencilerin, gençlerin haklarını sınav yolsuzluklarıyla, mülakatlarla yiyenlere karşı öfkemizi ve azmimiz de artıyor. Bugünlerin sonu elbette gelecek. Tepeden tırnağa gerçek bir arınmayı sağlayacak ahlaki bir devrimi birlikte gerçekleştireceğiz. Bu ahlaki devrimle çürümüş sistemi kökünden değiştireceğiz. Sistemik yolsuzluk düzeninin bütün çarklarını kıracağız. Erdemin, adaletin, helal lokmanın, ehliyetin, liyakatın hâkim olduğu hakça bir düzen kuracağız.”
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***