RİHA – Tahliyeleri ertelenen tutsaklarla görüşen ÖHD’li Mehmet Ali Aslan, İdare Gözlem Kurulları’nın keyfi uygulamalarda bulunduğunu belirtti. Tutsakların yakınları da “Tahliyelerin engellenmesi sürecin ruhuna aykırı” dedi.
Urfa 1 No’lu T Tipi Cezaevi’nde tutulan Ayhan Bayar ile Tokat T Tipi Cezaevi’nden Kamuran Taş, kendileri hakkında yapılan yargılamada verilen müebbet hapis cezasının infaz süresi olan 30 yılı tamamlamalarına rağmen 1 yıldır tahliye edilmiyor. Urfa 2 No’lu T Tipi Cezaevi’nde tutulan ve “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen İrfan Kiper’in infaz süresi dolmasına rağmen 1 yılı aşkın süre tahliyesi ertelendi ardından da infazı yakıldı.
Tahliyeleri İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla ertelenen Bayar, Taş ve infazı yakılan Kiper’le görüşen Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Yöneticisi Avukat Mehmet Ali Aslan, tutsakların keyfi uygulamalarla karşı karşıya bırakıldığını söyledi.
Görüşmede, Bayar’a “Süreç olumlu sonuçlanmaz ve PKK yeni bir oluşumla devam ederse siz bu örgüte katılır mısınız?” sorusunun sorulduğunu ve Bayar’ın bu soruya karşılık süreci desteklediğini beyan ettiğini belirterek, “absürt” sorular nedeniyle Bayar’ın infazının uzatıldığını söyledi. Aslan, “Tutsaklardan Ayhan Bayar, 30 yılın ardından tahliye olması gerekirken İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla infazı sürekli olarak erteleniyor. İdare ve Gözlem Kurulu, ‘PKK’yi terör örgütü olarak görüyor musunuz?’, ‘Süreç olumlu sonuçlanmaz ve PKK yeni bir oluşumla devam ederse siz bu örgüte katılır mısınız?’ gibi hayali, absürt sorularla karar veriyor. Bayar’ın infazı bu şekilde 3 ay daha ertelendi. Aynı gün Urfa 2 No’lu T Tipi Cezaevi’nde bulunan İrfan Kiper için yapılan kurul değerlendirmesinde de bu sorular soruldu. İrfan Kiper’in ‘PKK terör örgütü müdür?’ sorusuna cevap vermemesi, Kiper’in aleyhine yorumlanarak tahliyesi 3 ay ertelenip, infazı yakıldı. Bu şekilde hem Bayar’ın ve Taş’ın tahliyesi 3 ay süreyle ertelendi, Kiper’in ise infazı yakıldı” ifadelerini kullandı.
TAHLİYELERLE İLGİLİ KARA PROPAGANDA
Yürütülen sürecin topluma olumlu anlamda yansımasının da bu nedenle ağır olduğunu söyleyen Aslan, “Sürecin olumlu anlamda etkisini görmek çok yavaş oluyor. Mevcut süreci yürütmesi gereken iktidarın çok yavaş hareket etmesi, diğer tüm kurumların da ya yavaş adım atmasına ya da hiç adım atmamasına neden oluyor. Normal şartlarda 30 yıl hapis yatmış birinin cezaevinden çıkması gerekirken medyada sanki bu kişiler hiç hapishanede kalmayıp direkt tahliye ediliyormuş gibi gösterilerek kara propaganda malzemesi yapılabiliyor” diye konuştu.
SÖZDE DEĞİL PRATİKTE ADIM ATILMALI’
Tahliyesi ertelenen Bayar’ın halası Hediye İzer, “Geçen sene yine tahliyesi ertelendiğinde de cezaevi önüne karşılama umudu ile gitmiştik. Bir kez daha tahliyesi ertelendi. Bu sefer görüş gününe de denk gelmişti, görüş hakkını da kullandırmadıkları için geri dönmek zorunda kaldık” dedi.
Demokratik Toplum ve Barış Süreci yürütülürken bir yandan tahliyelerinin ertelenmesinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Hediye İzer, “Sözde adım atılıyor, ancak pratikte hiçbir adım atılmıyor. Sözde değil, pratikte adım atılmalı. Süreç yürütülecekse siyasetin yumuşaması, tarafların yakınlaşması gerekiyor. Acil olarak siyasi tutsakların serbest bırakılması gerekiyor” diye belirtti.
‘SÜRECİN RUHUNA AYKIRI’
Kamuran Taş’ın kardeşi Reşit Taş ise kardeşinin 31 yıldır cezaevinde olduğunu ve daha önce de tahliyesinin 3 kez ertelendiğini söyledi. Yürütülen süreçle birlikte tutsakların tahliye edilmemesinin çelişkili olduğunu vurgulayan Reşit Taş, “Özellikle hasta tutsaklar ile ilgili süreç çok yavaş ilerliyor. Hasta tutsakların müzakere konusu edilmesi bile abestir. Türkiye’nin bağlı olduğu uluslararası hukuk kurumları var. Bu kurumların zaten tutsaklarla ilgili raporları var, ancak dikkate alınmıyor” diye konuştu.
DÜŞMAN HUKUKU
Tokat Cezaevi’nde siyasi tutsaklara özel bir uygulama dayatıldığın belirten Taş, “30 yıl üstü kimseyi tahliye etmiyorlar. İdare ve Gözlem Kurulu denilen yasal dayanağı olmayan bir kurul, tutsaklar hakkında kehanette bulunarak tahliyelerini engelliyor. Anayasada böyle bir faaliyet yok. Hukuki değil, siyasi kurumlara bağlı olarak karar veriyorlar. İktidar bir yandan müzakere masasına oturup komisyon kuruyor, bir yandan da düşman hukuku güdüyor. Tahliyelerin engellenmesi sürecin ruhuna aykırı ve toplumun sürece güvenini kırıyor” şeklinde konuştu.
İrfan Kiper’in babası Muhittin Kiper de “İrfan’ın tahliye olması beklentisi ile hazırlık yaptık. İrfan, İdare ve Gözlem Kurulu sorularıyla tahrik edildi. Karara itiraz ettik, ancak ona da ret veriyorlar. Sürece rağmen keyfi uygulamalar devam ediyor. Adım atılmıyor. Pratikte hiçbir şey yok. Derme çatma bir komisyon kuruluyor” diye konuştu.
MA / Sema Bingöl
Kaynak: Mezopotamya Ajansı.
***Mutluluk, adalet, özgürlük, hukuk, insanlık ve sevgi paylaştıkça artar***